1. 1.
    +13 -7
    bu hikaye, bir mesleğin ve bir kadının insanı nasıl değiştirebileceğini anlatır. liseliler uzak dursun, okuyan okusun, okumayanın canı sağolsun

    içten yüreklilikle anlatacağım bu olayların tamamen hayal ürünü olduğunu iddia etme hakkım vardır.
    kişi isimleri değiştirilmiştir
    ···
  2. 2.
    +8 -6
    -Senden öte bir şey varsa, ve ben onula yatarsam, o gün ölürüm herhalde
    -Devam edelim mi?

    Arkasını döndü ve dizlerinin üstüne çökerek tekrar ağzına almaya başladı. Yukarıda bir tanrı varsa, ve o tabloyu gördüyse ahiret haneme bu hareketler sevap olarak yansıyabilirdi;
    Aslı Tanrıyı bile baştan çıkarabilirdi. Beş dakika önce Etna Yanardağını patlatmıştım ve o lavlar tekrar bana geri dönüyordu, duşun altında terliyordum. Beni emerken sanki fayanslara kadar tüm banyoyu emiyordu ve ben gene dimdiktim.
    Arkasına geçtim ve onu emerek ortadan kaldırdığı fayanslara yapıştırdım, bacakları uzun olduğu için bu pozisyonda içine girmek kolaydı, Tanrı eminim o anda 31 çekmeye başlamıştı ve tüm evren devasa bir atmık tehditiyle karşı karşıyaydı.
    Sırılsıklam bir şekilde odaya geçtik, yavaşca kucağımdan yatağa bıraktım Aslı’yı.O gece sona ersin istemiyordum.Ben üstünde gidip gelirken, ‘herşeyi yapabilirsin’ diye fısıldıyordu kulağıma.
    O sözleri mi daha çok zevk veriyordu, vajinasının içinde gidip gelmem mi hiçbir fikrim yoktu. içinden çıktım ve o yatar pozisyondayken, ağzının içinde gidip gelmeye başladım, Tanrım yok oluyordum, böylesine bir zevk önümdeyse arkamda Azrail’in olması işten bile değildi
    ···
  3. 3.
    +9
    Lisede dehşet bir şeydi Aslı, mini pileliyi sağa savurduğunda tüm ilçe sola, sola savurduğunda tüm ilçe sağa savrulurdu.
    Duyardık sevgili değiştirdiğini sürekli, seçimleri genelde dışarıdan olurdu, bizden büyük tipler..Ama okuldan da birkaç kişiyle takılmışlığı vardı.
    Çok attırmışlığım vardı onu düşünerek ve şimdi bunu itiraf edip, haftada bir Çarşambaları kaldığımız otelde tüm ayrıntılarını keşfetmekteydim vücudunun.
    Uzun boylu ve uzun bacaklıydı, bembeyaz bir ten ; sporla uğraştığı için sıkı hatlara sahipti ve en büyük artısı lisedeyken onu düşünüp attırdığım banyo bezleri, gazeteler, dergiler, lavobolardı.
    Tesadüfen bir hastanede karşılaşmış , yıllar sonra birbirimizi tanımış, bir şeyler içmek için cafenin birine oturmuş ve 2 gün sonra da otelde bana sürpriz gelen bir şekilde deliler gibi sevişmiştik.
    ···
  4. 4.
    +8 -1
    /Part 1

    Hastane koridorları yine tiklım tıklımdı, akşamdan kalmaydım fena halde ama tavlamam gereken önemli bir doktor vardı ve bugün bu işi halledemezsem alternatif bir zaman ayırmam çok güçtü.
    Uygun bir köşeye çekildim, çantamın içinde bu tip ‘bekleme süreçleri’ için sakladığım Bukowski romanını çıkardım ve kaldığım yerden devam ettim. Eğlendiriciydi
    Chinaski , yaratıcı ve yalancıydı..Can Yücel’in şiiri ‘Ne kadar pis kokarsak o kadar iyi’ deki Sidikli Kontesin esas ‘Tokmakçısıydı’.
    Peşine uzaylı bir karı takmıştı , daha doğrusu uzaylı karı buna takmıştı ve olayları
    çözeceğinden çok emindi Henry. Tepeden tırnağa kötülük doluydu ipnator. iyiliğin ve kötülüğün asıl tanımı Bukowski’nin romanlarında ortaya çıkıyordu bence.
    Başından geçen veya tanık olduğun ya da duyduğun bir şeye ne kadar çok şaşırırsan o kadar iyisin demektir ; daha önce böyle bir tecrüben olmamıştır, temizsindir bu noktada, kişi ne zaman ki olaylara şaşırmamaya başlar, olağan karşılar; o zaman uzaklaşın huur çocuğundan, kirlidir çünkü, kötüdür ve bağışıklık kazanmıştır.
    Öyle eminim ki Bukowski’nin gerçekten bir uzaylı gördüğüne şaşırmayacağından…
    Saat 11:50 olmuştu, hasta sayısında belirgin bir azalma göze çarpıyordu ve poliklinik kapısına yaklaştım.
    ···
  5. 5.
    +8
    -Hasan Abi, beni göçerttiğinin farkındasın de mi?
    -Sen olsan ne yaparsın Todon? Altı üstü basit bişey istedik firmandan , senelerdir tanıdığım adamsın, koca firma nasıl çözemiyor bu işi? Diğer adam gayet rahat çözdü, ilacı aynı işi görüyor, adamı her hafta görüyorum..
    -Hasan Abi, basit bir şey dediğin yurtdışı gezi, artık eskisi gibi değil durumlar, Bakanlık bastırıyor..
    -Todon’um bir sana bastırıyor herhalde Sayın Bakan
    -Ya gibtir et ilacı milacı, haftasonu Foça’ya gideceğim Aslı’larla, rakı balık yapacağız, büyük ihtimal kalırız orada, bilgin olsun..
    -Vay ipne vay..
    -Sen yaz abi tüyü bitmemiş çocuğun ilacını, onla Cuma’ya gidersiniz, seni zütürür kütüphanelere, konserlere, biz takılırız Aslı, Ceren, ben
    -Vay züt vay…
    -Geliyor musun , gelmiyor musun?
    -Gelirim
    -Yazıyor musun, yazmıyor musun?
    -Yazarız kardeşim, 1 ay yazayım şu lavuğa, gideyim geleyim Barca’ya, sonra keseriz onu
    -Garson! Hesap!
    ···
  6. 6.
    +8
    Birden itti beni, ağzından çıkarmadan bu sefer ben sırt üstü yatıyordum, arkasını döndü ve 69 a başladık.
    Tertemizdi vajinası, en ufak rahatsız edici bir koku veya şekil bozukluğu yoktu.Dilimi böbreklerine kadar sokmak istiyordum,
    züt deliği rengine kadar merak ediyordum; baktım , ten renginden biraz daha koyuydu ama o bile çok güzeldi.Bu hareketimle Tanrı’yı kızdırmış olabilirdim, bir günah scoreboarda eklenmiştir o anda.
    Ağzından çıkardı ve kalçalarını daha yukarı kaldırıp sallamaya başladı, kalktım ve doggystayla çalışmaya başladım.içerisi acaip ıslak ve kaygandı.
    Ben kalçalarına çarptıkça çıkan ses ve Aslı’nın inlemeyle karışık bağırışları birbirine karıştı.Benim de toprağa karışmama az kalmıştı.
    Gözümü alamıyordum vücudundan, arada kafasını bana çeviriyordu; öyle bir bakıyordu ki , kendimi Bizans imparatoru gibi hissediyordum.
    Taşaklarıma kadar işgal altındaydım, üstüme çıktı ve inlemeleri arttı.Eğilip ‘hiç kımıldama’ dedi.Bu sefer o gidip geliyordu, dibine kadar alıyordu beni içine ve tüm hareketleri beldendi.
    Kalçası inip çıkıyordu sadece, dudaklarını ısırıyor, çarşafı sıkıyor ve gitgide hızlanıyordu.Ben iflasın eşiğindeydim, birden bir su birikintisi kasıklarıma doğru aktı, Aslı boşalmış ve üstüme yığılmıştı ve ben henüz boşalmamıştım.
    Kalçalarını sıkıca ellerimle avuçlayıp sert bir şekilde çalışmaya başladım, son derece ıslaktı içi ,
    zevkin doruklarında Blanka’nın rakibine vurduğu gibi vuruyordum; inlemeleri bağırışlara döndü, benim gidip gelmelerim Mortal Kombat’taki ‘Finish Her’ enstantenelerine ve Etna tekrar patladı.Eminim ki, birkaç ışık yılı uzakta bir gezegen büyüklüğünde atmık kütlesi Dünyamıza doğru yaklaşmaktaydı.
    Yatakta birer sigara yaktık ve içkilerimizi elimize aldık, eskilerden bir şarkı açmamı istedi, ben de öyle yaptım

    (bkz: http://fizy.com/#s/20js7j)
    ···
    1. 1.
      0
      Puhahahahah aklımda canlandırdım sahneyi sardı baya okumaya devam
      ···
  7. 7.
    +8
    Tıp Fakültesinden nadiren hekim çıkar diye bir laf var, gerçekten doğrudur bu laf.
    Hemen hemen hepsinin alternatif alanlarda yetenekleri ve merakları vardır.
    Enteresan insanlardır doktorlar, öğrencilik hayatları boyunca ders çalışmaktan mecburen asosyalleştikleri için, hekimliğe başlayıp firma ilişkilerine girdiklerinde kişilik erozyonuna uğrar geneli.
    Kimisi bunu hekimliğin yanında ek bir iş olarak görür, bir ihtiyaç listesi vardır ve boşta olduğu endikasyonun ilaçlarının listesi.Hemen hemen tüm ilaçların eşdeğeri veya endikasyon muadili olduğu için mevcut rekabetten nemalanırlar.
    Alan memnun , veren memnun , sürer gider bu ilişki.Sürekli taviz veren represant , tepeden gelen baskıların da etkisiyle yavaş yavaş cebinden de harcamaya başlayıp , bu parayı firmadan çıkarmanın yollarını arar.Bu kadar sektörel bilgi yeter , hikayeye nostaljik bir şarkıyla geri dönelim..

    (bkz: http://fizy.com/#s/1aj8r6)
    ···
  8. 8.
    +6 -1
    Part 2

    Aslı Lise’den arkadaşımdı, sektöre kısa süreliğine girmişti ve bir süre aynı bölgede beraber çalışmış, geceleri de beraber avlanmıştık. Spor Akademisi mezunuydu ve deli dolu yaşamayı çok seviyordu. Alsancak’taki bütün mekanlarda bir tanıdığı mutlaka oluyor ve bu sayede ortamlara çok rahat girip çıkabiliyorduk. Doktor kafalamakta da bu önemli bir artıydı.
    Bol bol lise günlerimizden bahsederdik, Bornova’daki ilk discolardan Moby Dick, Scatman, New Kids on the Block, Ace of Base, Snow, Metallica, George Michael’dan Careless Whispersla yapılan slow danslar, giydiği pileli mini etekler, çelik uçlu çizmeler, benim okul takımındaki başarılarım, arka sokakta çıkan karı-kız kavgaları, kahvaltıda içtiğimiz köpeköldüren şaraplar..

    -O zamanlar her şey daha saftı be Aslı, sevdiğim kızın elini tutmak falan olaydı ya, yatağa atmak Big Bang gibi bir şeydi amk
    -Senin için öyleydi Todon
    -Ne gibi?
    -Valla biz çatır çatır yapıyorduk o dönemde de.
    -E benim eksiğim neydi?
    -Güzelim sen gittin sırf sarışın , tatlı bir hatun diye yazıldın Başak’a, 2 sene elizabeth, sivilceli ama aşık adam Todon, sen ve senin tayfa bu iş için Kuşadasına Rus görünümlü Tatarlara gidiyordunuz ya, en çok ona gülüyordum
    -Aslı, tahrik olmaya başladım…
    ···
  9. 9.
    +7
    Unutulmaz 10 otuzbirimin, en az 5 ine ismini yazdıran hatun, çırılçıplak bir şekilde beni emiyordu ve az sonra içine girecektim.
    Redbull’un da etkisiyle aritmiyi dirseklerime kadar hissediyor ve ağzındayken boşalmak istemiyordum, en az 1 hafta boşalmak istemiyordum aslında.. Ağzına, yüzüne gibimin değmediği yer bırakırsam kendimi suçlu hissedecektim.
    züt deliğinin rengini bile görmeliydim ama hazırlıksız yakalanmıştım. Bilsem bunların olacağını sabahtan bir 31 çekerdim.
    Ama artık çok geçti, tarihin en büyük patlamasını damağına yapmıştım ve emmeye devam ediyordu.Bir galon boşalmıştım nerdeyse, hepsini yuttu ve kasıklarıma uzanarak gülümsedi.Ben nefes nefeseydim.
    -Muhteşemsin
    -Kasıkların küt küt atıyor
    -Sen ne diyorsun, kalbim yerinden çıkacak
    -Gel duşa girelim

    Duşta sırtını bana yasladı, ıslanıyorduk ve yaşlanıyorduk.O farkındaydı ölüm diye bir gerçek olduğunun ve kaçırılmaması gereken bir dolu şey olduğunun. Yaşıyordu dibine kadar. Tanıdığım en eğlenceli hatundu, atyarışından bile bahsedebiliyordu.
    ···
  10. 10.
    +5 -1
    Tut , çöz şu geceyi ayır parçacıklara
    Gözlerime sürükle, öldür sonra beni
    Kaldırma yerden
    Ben, birçok kez öldüm zaten
    ···
  11. 11.
    +6
    Şarkıda geçen Maria ile Ece’nin uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen, doktor orkestradan istediğim bu şarkıyı kendi için istediğimi sandı.
    Çok özel giyinmişti o gece , makyajı, kıyafetleri, fena hatun değildi ama mesleki olarak bu yakınlaşma tehlikeliydi.Omzuma kafa yaslamalarını falan gayet centilmence bertaraf ediyor sürekli gülüşüp eğleniyorduk.
    Toplam 10 kişi gibiydik, camiadan birkaç ortak arkadaşımız da bizimle beraberdi.Ceren bir ara ortadan kayboldu, Dr. Hasan’ın gözü yollarda kaldı.
    Ceren geri geldiğinde tipi hafiften kaymış ve gülüşlerinin yerini enteresan kahkahalar almıştı.Orkestra araya çıktığında birkaç Prodigy şarkısı çaldı.
    Gençliğimizin şarkılarıydı ve Ceren iyice coştu, Dr. Hasan’ın elleri havaya kaldırdı, dans etmeye başladılar, bizim doktor aval aval gülüyor, Ceren’in içine düşmek üzere, Ceren’se zaten bu dünyada değil.

    (bkz: http://fizy.com/#s/17o7md)
    ···
  12. 12.
    +6
    Part 7

    Gece terler içinde uyanmıştım, saat 3 gibi; yollar bomboş ve karanlık yalnızlıkla eşanlamlıydı.
    Fulya’nın söyledikleri çınlıyordu beynimde, uçurumun dibinde kalakalmıştım tekrar.
    Çok içmiştim, odamda sakladığım 2 şişe şarabı devirmiş, bir şeyler yazmaya zorlamıştım kendimi, ertesi gün tatil olduğu için rahat rahat sabahlayabilirdim.
    intihar düşüncesi sarıyordu dört bir yanımı, buna cesaret edecek kadar alkol vardı bünyede, ölüm,gece,Fulya ve bir apartmanın 4. katı gayet iyi anlaşabilirdi.
    Yolun karşısındaki otobüs durağına gözüm çarptı birden.3 veya 4 yaşlarında beyaz elbiseli bir kız çocuğu elinde oyuncak bir bebekle bana bakıyordu.
    Kapkaranlıktı etraf, tek başınaydı çocuk ve gözlerini bana dikmişti, içimi bir ürperti sardı.Korkmaya başladım, galiba bahsettiğim iyi anlaşan dörtlüye bir yancı gelmişti ve hepsinin derdi Todon Kalaydı.
    Kız yürümeye başladı, tam apartmanın altında durdu, otomat sesi geldi ve kız içeri girdi.Sigarayı aşağıya fırlattım ve kalan şarabı içmek için odama yöneldim, elektriklerin kesildiğini işte o an anladım.
    Yatağıma uzanıp, cellatımı beklemeye başladım, kucağında bebekle 3 yaşlarındaki kız çocuğu…

    (bkz: http://fizy.com/#s/1h4yly)
    ···
  13. 13.
    +6
    -Kısa ölçekli flashback-
    -Aslı ile tekrar kaşılaşma-

    -Yemek güzeldi, ama rakıyı beğenmedim Aslı, Tekirdağ olsa iyi giderdi
    -Doğru valla, şalgam suları da abidik gubidik bir şeydi
    -Doğanay veya Fatoş! Gerisi yalan
    -Şu IMS hesaplamayı göstersene bana
    -Laptop odada , üstünü değiştir gel odama, Absolut+Redbull söylerim resepsiyondan
    -Tamam

    Çok şey geçmişti başımdan o güne dek, ama arkadaşımdı lan liseden , ben sektörde tecrübeliydim , yardım istiyordu ve samimi bir şekilde aklımdan geçenler de bu yöndeydi, belki biraz sohbet ederiz , ilerleyen haftalarda oralcanla tanışırız, sonra disko bar gezer takılırız işte..ama olaylar beklediğim gibi gelişmedi;
    ···
  14. 14.
    +6
    Dr.Hasan Hüseyin bir süredir firmamız ilaçlarını yazmıyordu, özellikle branşı gereği reçetelediği rakip ürünlerle beni gibmekteydi ve işin huur tarafı, ikimiz de bunun farkındaydık ve dostça bir yemek yiyip aradaki ufak pürüzleri ortadan kaldırmalıydık.
    Sektörel terminolojiye göre ikna görüşmelerinin yeri birebir yemeklerdir. Adamın midesine inen yol üzerinde sempatik reseptörlerde bulunur.
    Gerçekten de ilginçtir, bu yemeklerde adamlar sadece işsel ayrıntıları değil, özel hayatlarından çok özel kesitleri de benimle paylaşmaktan çekinmiyorlardı.
    ···
  15. 15.
    +5
    sonra üfürükten bir cv hazırlanır, başvuru yapılır, erkişi 5 yıldızlı bir otele görüşmeye davet edilir; önce bir zeka testine tabi tutulur, salona bir girer, 200 kişi..
    ve çıktığında öğrenir ki bu test 4 gün sürecek, yani 800 kişi! Sadece bir şehirde, tüm Türkiye’de alım olduğunu düşündüğünüzde, ihtimal bilançosu sizden tarafmış gibi durmaz.
    Bir hafta sonra telefon gelir sizi toplu mülakata çağırırlar, 8 takım elbiseli, parlak tip oturursunuz,
    önünüze verirler 2 sayfalık bir doküman, biriniz halı fabrikasının muhasebecisi, biriniz pazarlamacısı, biriniz patronu, herbirinize uygun birer senaryo ve koparmanız gereken bütçeler veya vaadler.Bir saat kapışırsınız, çoğunuz saçmalar, sırf daha fazla konuşmak, cazgır olmak için çırpınır durur, bir yerde patlar.
    Bir saat sizi izlerler , teşekkür eder , ‘biz sizi arayacağız’ deyip gönderirler.
    Bir hafta sonra telefon gelir ve mülakata davet edilirsiniz. Gene 5 yıldızlı bir otel, karşınızda 3-4 yönetici, sorular sormaya başlarlar
    hep işin kötü yönlerini göstererek, sizin ise meslekle ilgili en ufak bir bilginiz yoktur , bu sebepten korkutucu gelmez söyledikleri ki zaten işe ihtiyacınız vardır ve cazip taraflarını görmek size hoş gelir.
    ‘Haftasonları bile çalıştığımız oluyor, müşterilerle vakit geçirmek şart, yapabilir misin?’
    ‘Zayıf gördüğün 3 yönünden bahseder misin?’
    ‘Hayatta yaptığın en büyük hata neydi, şu an olsa bu durumda ne yapardın?’
    ‘Bu konuşma şekliyle, tıp eğitimi almış birine nasıl ilaç anlatmayı düşünüyorsun?’
    ···
  16. 16.
    +5
    Etrafımdaki beyaz duman kütlesi ortadan kayboldu ve kendimi bir halı saha tribününde buldum. Sanırım kız beni öldürmüş ve artık diğer dünyaya gelmiştim:

    -Yehuda! Yavaş gir gibecem belanı!
    Bağıran kafasında hale olan, uzun kahverengi saçlı sakallı bir adamdı. Takımın en iyisiydi ama 1 kişi ekgib oynuyorlardı ve Yehuda denen herif son derece sert oynuyordu. Haleli oyuncuyu tellere yapıştırdıktan sonra, profesyonelce oradan uzaklaştı.
    -dıbına koyayım, bir kişi bulamadınız mı lan?
    -Nasıl bulalım? Topu topu isa hariç 12 havariyiz, dışarıdan da adam bulamıyoruz, gizli takıldığımız için.. Yarak gibi halı sahayı kurmuşunuz bulutların üstüne.. Kime söyleyebiliriz!

    isa diye bahsettikleri, haleli adamdı. Benim orada olduğumdan habersiz gibiydiler, zaten tribünde başka kimse de yoktu.
    Birkaç dakika sonra, Yehuda isa’ya öyle bir çift daldı ki; isa’nın hale kırıldı , kendi de yerden kalkamadı, baygınlık geçirdi.
    iki takım da başına toplandı. Dili dönmüştü ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı, oyunculardan 2 si de Yehuda’ya kafa-burun dalmıştı.
    Tam bu esnada devasa bir hortum halı sahanın tam ortasında dolaşmaya başlayıp Yehuda’yı alıp zütürdü.
    -Yahu, ilahi kırmızı kartı icat ettiler ama burada adam ölüyor, ona hiçbirşey göndermediler
    ···
  17. 17.
    +5
    Düzenli çalışmalarımla, ilk yıl bölgemi ortalamanın üstüne taşıdım, seleksiyonumdaki bütün hekimler beni tanıyordu artık, işin inceliklerini de yavaş yavaş öğrenmeye başlamıştım.
    işin tanımı sözleşmede geçtiği gibi değildi aslında; işin gerçek tanımı:
    Müşteriye göre meslekti, biri için ulaşım aracı, şöfördüm;
    birdiğeri için para kaynağı; biri için gerçekten bilgi kaynağı; biri için dost; biri için kongre kaynağı;
    biri için pekekent; biri için platonik aşk; biri için gelmesi gereken biriydim sadece..
    Hepsine ayrı şekilde çalışıyordum. Yazması karşılığında yıllık anlaşma yapıp kongreye gönderdiğim hekimle haftasonundaki Fener maçını konuşuyor, yan poliklinikte Dr.Esra Hanıma detaylı bir presentasyon gerçekleştiriyordum.
    Oradan çıkıp doktorun birini alıp evine bırakıyor, akşdıbına da dost bellediğim veya potansiyeli yüksek önemli doktorlarla yemek yiyiyordum. içim dışım ilaç ve doktor olmuştu.
    ···
  18. 18.
    +4
    Part 8

    Cuma günü Aslı ve Ceren’le buluşup Dr.Hasan’ı evinden almak için yola koyulduk. Saat 20:00 ye Foça Restauran’ta yer ayırtmıştım. Aslı yanımda oturuyor, Ceren ise hala birazdan yanına oturacak kişiyi hatırlamıyordu.

    -Ne yaptın Çarşamba istanbul altılısını?
    -ilk ayaktan çavuş; starting boxa son attan sonra hangi at girer Aslı?
    -Bilmem?
    -Yırt at
    -Starting box nedir? diye sordu arkadan Ceren.
    -Atların çiftleştiği yer; dedi Aslı
    -Yırt At özellikli bir at o zaman
    ···
  19. 19.
    +4
    -Adamım nasılsın?
    -Ölüyorum amk, midem acayip, sen nasılsın?
    -Küfür etmeyeceğine söz ver, birşey söyleyeceğim sana?
    -Söyle ipne söyle
    -Cumartesi günü un diye bulduğum şey beyaz çimetoymuş bilader
    -Ne!
    -Hakanı aradım senden önce, o da fenalardaymış ama durumun undan kaynaklandığını duyunca sevindi
    -Mehmet oğlum sen ciddi misin?
    -Valla bak, bugün annem aradı, arka dolaptaki beyaz çimentoyu ne yaptığımı sordu..
    -Mehmet dıbına koyayım senin Mehmet
    -Oğlum şimdiye kadar, bir şey olmadıysa yaşarız herhalde lan bundan sonra, ölmeyiz herhalde, doktorlara sorsana..
    -Yavuz ve Devrim’i aradın mı?
    -Onlar Pazar gecesi acile gidip serum yemişler, dilim varmadı gerçeği Devrim manyağına söylemeyi
    -zütün yemedi yani
    -Bir nevi..
    -Vay dıbına koyayım, beynimizi gibeyim

    (bkz: http://fizy.com/#s/1dlctq)
    ···
  20. 20.
    +4
    işte bu gecede tanışmışlardı ama bir aralık danstan öteye gidememişti Hasan, ‘ben bu karıyı giberim’ diye kendini ikna etmiş, bu yola da başkoymuştu.
    Ceren ise herifi hatırlamıyordu bile, bir akşam yemeğinde Aslı’yla çok uğraştık adamı hatırlaması için. Geceyi anlattık ama nafile.
    Şimdi Ceren ismini duyunca bütün libido gözlerinden fırlamıştı.
    Rakı-balık sonra Hanedan da konaklama, tabi hepsi bizdendi , yani şirketten. Elini cebine attığını hiç görmedim ipnenin, ama mecburduk nefes kokusunu çekmeye, potansiyeli çok yüksekti ve yatırım karşılığı ilaç yazıyordu. Yurtdışı talebini firmaya iletmemiştim bile, zaaflarını kullanmak en iyisiydi, bekar, dalgıç, goygoycu , pinti ve kaypak bir doktora en güzel hediye kokainman olduğunu bilmediği , verme ihtimali ona göre yüksek bir hatundu.
    Ceren’in ta kendisi yani…Foça’ya gitmeden önce biraz sektörün gerçeklerine gidelim…
    ···