/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +7
    Beyler işlerden kaynaklı bazı durumlardan dolayı biraz ara vermiştik. hikayemiz kaldığı yerden devam edicek. tanımayan arkadaşlar için kısa bi özet , adım ibo. nereli olduğumu falan geçelim. gereksiz. düzcede yaşıyorum ama bi durduğum yerde 2 günden fazla kalmıyorum. çok fazla seyahat ediyorum. iş gereği heryerdeyim. özel bi şirkette çalışıyorum. geçmişimde playboyluk anılarımı anlatmıştım. hikayenin en başından beri takip etmek isteyenler için aşağıda linkleri vericem. kısacası iyi giyinen birisiyim. en başında dediğim gibi bi brad pitt yada bi kıvanç olmadığımın bilincindeyim. ama bi erzurumlu gürel de değilim. giyime kılık kıyafete falan çok para harcıyorum. iyi giyinmeyi seven bi insanım. sizlere başımdan geçen olayları anlatıyorum. kendi hikayemi yazıyorum. dinlemek isteyen varsa elimden geldiği ve vakit bulduğum müddetçe yazıyorum her gece.

    hikayenin başlangıcı :
    http://www.incisozluk.com...ceci-tayfaya-anlaticam/1/

    2.devam :
    http://www.incisozluk.com...-anlat%C4%B1yor-capsli/1/

    3.devam:
    http://www.incisozluk.com...anlat%C4%B1yor-2-devam/1/

    rezleri alın sahurdan sonra bi kaç part burda olacak.
    ···
  2. 2.
    +5
    evet beyler. aranızdayım tekrar. hiç vakit kaybetmeden devam edelim zaman çok sınırlı. inşaat boyunca leyla ile aramızda türlü şeyler geçti. sürekli olarak bi sorun çıkarma çabasında olduğu için. sürekli olarak ordaki işi sekteye uğratacak şeyler yapıp duruyodu. zaten nerden nasıl bi şey bulup çıkarırsa kafadan 2 hafta kesin ona uğraşıyodum yani. bi gün işçiler pohpohlanıp benim ofise çullanıyodu. bize para ver diye yollanıyolardı. bi gün şantiyede kavga çıkıyo işçilerin arasında türlü taklar çıkıyo ben onla çalışmam o benle çalışmasın falan tarzı çocuk çocuk şeyler çıkıyodu. lan bi inşaata haftada 3 gün kesintisiz olarak denetlemeye gelinir mi amk ? bi gün sigortadan bi gün maliyeden şikayet üzerine geldik diye gelip gelip denetliyolar. ensemde sürekli leyla gibi büyük bi sivilce var. ve kaşınıp duruyo pis pis. bi türlü kurtulamıyosun. genel hatlarıyla anlatıyorum. leyla bu iş için kendini çok heder etti. bunu bana yaptırmamak için elinden ne geliyosa yaptı. başaramadı tabikide. o inşaatı alnımın akı ile bitirdim. ve ihale sonuçlandı. bende zaferlerime bi zafer daha ekledim. inşaat sektöründe gerçekten güzel bi adımdı bizim şirketimiz açısından. cv kabardıkça kabarıyodu. ha o kadar şeyden sonra tadı kaldı mı ? tabikide kalmadı. ama düzcede baya baya tanınan ve bilinen bi adam olmuş oldum. okullardan üniversite öğrencilerine söyleşi yapmak için çağırıyolar falan. odalardan toplantılara katılıyoruz. bankacılar ofisimize gelip şirketimizle alakalı hesaplar açmak krediler kullandırmak falan istiyolar. çek verelim bizden yaz şu kadara kadar günlük spot kredi imkanı falan filan. zaten o bankacılardan gına gelmişti bi ara artık. yani taku çıktı herifler hergün geliyolar. işim gücüm var bide geldiklerinde kırk saat konuşuyoruz yok yere. gitmek bilmiyolar. neyse abi. inşaat bitti ama. leylanın işi daha bitmedi. bu seferde evlerden problemler şikayetler gelmeye başladı. evlerin güvenliğiyle alakalı sıkıntılar patlak vermeye başladı. aslında ortada hiç bi sorun yok. gayet şahane evler teslim ettik millete. herkeste güle oynaya girdiler içeri. ama işte bu amk kızı gidip gidip cingar çıkarıp ortalıkta dedikodular yaymaya ismimizi karalamaya çalışıp duruyodu. sağdan soldan garip dedikodular duymaya başladım. adımıza üç dört tane dava açıldı müşteriler tarafından. onun bunun gazına gelebilecek her türlü adamı kullanıp doldurup doldurup gönderiyodu üstüme leyla. ben bu gönderdiklerini bir bir çözmeye çalışırken bi ara canıma tak etti. dedim lan yannan kafalı ya bak hele sen. zütünün takuyla benle uğraşmaya çalışıyo. ben ona ve şirketine bulaşmamaya çalıştıkça. ha bire beni karalamaya yaptığım işlerde tat vermemek için elinden ne geliyosa yapmaya çalışıyo falan. dedim madem bitmek istiyosun. madem kaşınmak istiyosun. madem savaşmak istiyosun. o zaman bende vurmalıyım. elimiz armut toplamıyo. seni oturduğun koltuktan düşüreceğim dedim.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      burdan devam sayfa 1
      ···
  3. 3.
    +4
    leyla girdiği ihalelerde kendisine yer bulamayacak hale geldi. çünkü bir kaç iş kaybettikten sonra hem kendi özgüveniniz düşer. hemde şirketinizde ki likitide azalır. böyle olunca çevreye verdiğiniz güvende azalır. ayrıca ihale merciileri iş verecekleri adamlara baktıkları zaman hiç adı sanı duyulmamış , yada en son yaptıkları iş aylar öncesine ait olan pasif bi firmayı seçmek yerine , piyasada aktif olarak faaliyette olan durumu iyi olan ve yakın zamanlardaki işlerde gösterdikleri performansla güven verecek piyasa takibi iyi olan firmaları tercih ederler. hal böyle olunca leyla kısa süre içerisinde çapını çok daha fazla düşürmek zorunda kaldı. yurtdışındaki sistemlere benzemiyodu burası. bende yurtdışındaki adamlara benzemiyodum. öyle bi hal aldı ki şirketi , çalışanlarının maaşlarını bile ödeyemeyecek hale geldi. elinde kalan üç beş işi bitiremediği için para alamadı. bankalara bir sürü borcu oldu. patronda ondan bütün desteğini çekti. çünkü kendisine rakip olacak bi firmayı kendi elleriyle beslemek ona da aptalca geliyodu. bide tabi o otorite mevzusu var. patronun takıntılı olduğu konular. leylanın çöküşünü izlemeye geçtik. kurdğu kibritten bi şirketti. ve ben sadece ufacık bi kıvılcım bıraktım üstüne. henüz bütün yapacaklarımı bile yapmamıştım. ufak tefek işleri elinden almam bile yetmişti ona. kendisine yer bulamadı piyasada. borçlarında gün geçtikçe artmasından mütevellit şirkette fesih kararı aldılar. şirketini feshetmek böylece en azından devlete oluşacak aylara yaygın borçlarını kapatmak istedi. sıkıcı konuular olduğu için buraları hızlandırıyorum. uzun lafın kısası , leylanın zütü yemedi beyler benle uğraşmaya. üstüne gönderdiğim ekiple ne rekabet edecek gücü kuvveti ve kudreti vardı. nede parası namı şanı şöhreti. leyla kendisini çok fazla büyütmüştü. ve ben o kalkmış popişini aniden indirdim aşağıya. çok felaket bi pgibolojik bunalıma girdi bu. evinden hiç çıkmıyodu. en son karşılaşmamızda bu çöküş evresindeydi. bana baya bi küfürler saydırıp seninle bi gün görüşeceğiz , ve o görüşmeden hiç memnun kalmayacaksın falan dedi de çokta giblememiştim açıkçası. leyla ufaccık bi sivilceydi gözümde büyüttüğüm. sırf patronun kızı diye üstüne gitmediğim bi ayrıntıydı sadece. can sıkan bi sivrisinek gibiydi. amk pgibomanyağı. tek hamlede şah mat olmuştu. çünkü yanlış adama, yanlış şekilde kafa tutmuştu. erken yanıp . erkenden sönmüştü leyla. bense leylanın ardından piyasadaki yerimi baya oturtmuştum. patron son zamanalrdaki bu inşaat işlerinden sonra yoğunluğu biraz bu sektöre kaydırmak istiyodu. personeli bu yönde baya bi nitelikli hale getirmiştim zaten. tek korkum önceki şirketlerdeki gibi zütü kalkıpda boyumuzdan büyük işlere sürüklememesiydi bizim. şirkette baya benim borum öter bi hal vardı. patron sadece bana söz geçiriyodu ve sadece benden haftalık yada aylık raporlar halinde iş takibi yapıyodu. ben her sabah şirketin sahibi gibi erkenden gelip şirkette günlük işleri planlıyodum. ekiple oturup toplantılar yapıyodum. işlerin nasıl yürüyeceğini planları falan anlatıyodum. daha sonrasında da patronla oturup gidişatı konuşuyoduk. planlarımı tabikide önce patrona anlatıyodum. patronun yaptığı tek şey sadece beni dinlemekti. bişey yapılacaksa sadece bana o konuşmalarda söylüyodu. bende toplantılarda herkese bu şekilde olacak diye anlatıyodum. şirkette herkes beni patron bilmişti. ben klagib patronlar gibi oturup bi köşeden sen şunu yap sen bunu yap diye herkese ne yapacağını söylemem beyler. benim işim daha çok liderliktir. işin başıında durur , herkesten çok ben çalışır herkesten çok ben uğraşırım. beni gören elemanlarda benimle birlikte çalışmaktan zevk duyar hale gelirler. düşünsene olum. bi iş yapıyosun. ve patronunla birlikte omuz omuza yapıyosun amk. ekip ruhu denen şeyi hat safhada yaşıyodu benim elemanlarım. o yüzden bişey yapılacaksa canla başla ellerinde ne varsa herşeyi koyuyolardı ortaya. çünkü gözlerinin önünde elinde ne varsa herşeyini ortaya koyan bi patronları bi iboları vardı. rahattı ya şirketin içi. yani oturup hep beraber öğle arasında çay koyup içiyoduk elemanlarla. severim böyle şeyleri. seviyeli bi şekilde samimiyet olsun isterim yani. bi gün birinin doğum günü oluyodu mesela. öyle kasım kasım kasılmaya gerek yok. bazen pastayı mumları ben yakıp elimde iyiki doooğdun falancaaaa diye giriyodum şirketten içeriye. çok aşırı seviyodu çalışanlarım beni. işler felaket derecede tıkırındaydı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      sendeki daşşak kimsede yok amk
      ···
  4. 4.
    +3
    piyasanın nabzını bu şekilde biz tutarken baktım böyle bi hareketsizlik var. yani piyasada bi kurt dolaşıyo. ve büyük ihtimalle bu şekilde bi vurgun yapma niyetinde. dur bakıyım lan kimmiş bu benim bölgemde at koşturan hıyar diye dolaşmaya başladım. çevreden sağdan soldan biraz bilgi toplayıp sordum soruşturdum falan. herkes piyasada bi el olduğunun farkında. birinin el altından bütün bi piyasaya hortum attığını ve her yeri yavaş yavaş söğüşlediğini biliyolar. ama o birisinin kim olduğu meçhul. dur bakalım çıkar şimdi kokusu dedim. ve derinlere indim. çiftçiye emekliye muhtara kadar herkese sordum. malları nereye dağıtıyosunuz. kime satıyosunuz diye. beyefendi diye birinden bahsettiler. ama nasıl bahsediyolar. beyefendi derken sanki majesteleri diyolar amk. bu beyefendinin adamları gelmişler. ve çevredeki bütün köylüleri dolaşmaya başlamışlar. kendilerine yüksek fiyat vereceklerini söylemişler. köylüler demiş bizim her zaman verdiğimiz yerler var şimdi adamlara yok veremiyoruz falan diyemeyiz onları bırakıp nasıl gelelim falan. tamam demiş adamlar onlarda zaten bize veriyolar. biz artık onlarla çalışmıyoruz. zaten o şirketlerde bizim rahat olun diyerek köylüleri birer ikişer kandırıp söğüşe başlamışlar. ha paralarını vermişler şimdi. Allah var paraya boğmuşlar çiftçiyi. ama piyasayı gibmek üzere geldikleri de malum. bilmiyolar muhtemelen benim bunun kokusunu alıp önlerine taş koyacağımı. o yüzden böyle rahat rahat takılıyolar. ulan burda yılların kurdu ibo var lan. pabuç bırakır mı müslüman mahallesinde salyangoz sattırırlar mı adama. insanı usulca zıplatırım. neyse abi. adamlara ulaşmak tam bir sır. köylülerde onlar bize ulaşıyolar .biz adamlar ıtanımıyoruz diyolar. ki zaten adamların belli bi dükkanları yok öyle köylünün gelip oturup pazarlık edeceği. illaki bi depoları var ama. tabiki biz bilmiyoruz. henüz fındıklarını satmamış ve adamları uğramamış köylülere haber bıraktım. dedim böyle böyle bi durum var. ben devlet planlama teşkilatından ibo. burada yabancı sermayenin adamları böyle böyle bi oluşum yapmaya başlamışlar farkettik. bunla ilgili inceleme yapıyoruz. o yüzden adamlar gelince hiç renk vermeden beni arayın. yerlerini tespit etmemiz gerek. inandılar. takım elbiseli arabalı falan teşkilat gibi gittik amk. heralde inanacaklar. neyse abi. biriki gün geçti geçmedi telefon geldi köylülerden. alo ibo bey kop gel günahlarından adamlar burda. yandaki eve geldiler. birazdan bizede uğrayacaklardır diyerek. tamam dedim geliyorum. siz adamlarla yapın kafanıza göre anlaşmanızı. ben takip edicem gizlice. geiris bende. gittim köye. soteye sakladım arabayıda. yanımda da bizim uşaklardan birisi var arabayı kullanıyo. mevzuya ayıkamadı henüz abi napıyoruz , neden burda duruyoruz , kim ibekliyoruz neyi takip ediyoruz diye bik bik bik ötüp duruyo. la dedim olum bi sus la. anlatacam sonra hepsini sus şimdilik dedim. adamlar köydekilerle anlaşmaları sağladılar. daha sonra malları yükleyecekleri zaman kamyonla gelmek üzere arabalarına atladılar. basit bi arabaları vardı. toptancı arabasını andıran. peşlerine düştük. köy yerinde de yüz tane araba yokki amk aralarına saklanıp takip edelim. adamlar 100 metre ilerde. biz de geriden gidiyoz gıyameete amk resmen. bende saf gibi yürü yürü diye gazlıyorum bizim herifi. adamlar çoktan anlamışlar meğer benim takip ettiğimi. beni yuvalarına kadar çekmişler. belli bi noktaya geldikten sonra zaten yol falan bitti baya açığa geldik. tamam ededim dur. adamlar fabrika gibi böyle ne denir , büyük silolar olur ya buğday için falan. yukarı doğru böyle hayvan gibi. o tarz bi şantiye tarzı bi yere girdiler. tamam dedim. geri dönelim. geriye bi döndük ki arkada iki tane araba. yan yan durmuş kapatmışlar yolu. içlerinden adamlar indiler. geldiler bizim camlara. amk ikimizde yusuf yusuf atıyoruz. inin arabadan diye işaret yaptı kel olan. bende dedim yürü lan emcük. ne olacaksa olsun amk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      ibo gardaş nerdesin la çık gel yaz valla merak ettim hayatinin geri kalanını hadi be panpa devam et ay yuzlu kiza noldu
      ···
  5. 5.
    +3
    evet karşılaşmıştık. taşındığınız gün dedim. hala heycanlıydım ama artık konuşabiliyoduum en azından. böyle bi heyecanı hayatımda yaşamamıştım. içeride her yerde aynı koku burnuma geliyodu. adamla orda iş güç muhabbetlerine daldık. özel bi şirkette üst düzey yönetici olarak çalışıyorum dedim. hangi sektör üzerine falan dedi. anlattım biraz. iş konusunda açılınca biraz rahatladım. ferahladım yani hafiften. iyi iyi güzel aman işinizde gücünüzde olun diyerek destekledi nasihatledi beni. en nihayetinde o muhteşem an geldi. kız içerden elinde tepsiyle çayları tutarak geldi. içerisi evliya mezarı gibi parlamaya başladı bi anda. sanki kapıdan giren o kız değil bildiğin nurani bir ışıktı. parıl parıl parlıyodu yüzü. beyler ya ben o şekilde bembeyaz görüyodum o kızı. yada gerçekten kızda ruhani bi güzellik vardı. hareketleri , o yavaş tavırları oturaklı hareketleri falan öylesine ölünesiydi ki anlatamam. sehpaları önümüze koydu. benim önüme sehpayı getirip koyarken ona o kadar yakın olmanın verdiği heycanla kalbimi tuttum farkettirmeden. o kadar acıyodu ki. kalp krizi geçirdiğimi sandım. nefesimin kesildiğini farkettim. nefes aldım. kokusu ta ciğerlerime doldu. gerçekten o kokunun etkisiyle bi anda bayıldım. gözlerim falan gitti yukarıya. kafamı aşağıya eğdim. bişey düşünüyomuş gibi. babası bizim teyzeyle konuşuyodu o ara. teyze daha doğrusu adama fiştekleyip duruyodu yok bu mahalle şöyle güzel. biz şöyle iyi insanlarız burda şöyle güzel günlerimiz geçti yok şu zamandan beri burdayım kötü gününüzde falan gelin gibisinden. abi kafayı öne aldım. hani böyle ertesi gün sınavınız vardır. sabaha kadar uyumazsınız. sınav zamanı böyle kafa gider gider durur ya önünüzde. ayakta uyursunuz zaman ilerledikçe. o beyin bi kapatırkendini falan. aynen o şekilde yani gidip gidip duruyo kafa. birazdan bütün azalarım kendini bırakacaktı. ben böylesine etkilendiğimi hatırlamıyorum birisinden. yani mümkün değil bi insanın diğer bi insanı şu şekilde etkilemesi. anlatsalar inanacağım türde bişey değil. zaten beni biliyosunuz. işi gücü hinlik binlik olan bi insandım. bu kadar temiz bi varlığın karşısında gerçekten nutkum tutulmuştu. neyseki sehpaları koyup çayları dağıttıktan sonra o diğer odaya geçti. yanımızda oturmadı. ailesi o şekildeydi çünkü. kadınlar ve erkekler öyle çok samimi olmuyolardı. aynı odada falan takılmıyolardı. onlar içerde oturuyodu. çok zaman geçmedi zaten teyzede kadınların tarafına geçti. biz adamla baş başa kaldık.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +3
    Nühayetinde kapı açıldı. Kapıyı babası açtı. Üstünde kahve köpüğü bi gömlek. Altında da kahverengi bi kumaş pantolonla. Belli ki normal hayatında da tıpkı bunun gibi ceket pantolon gömlek falan takılan inceden resmi bi abimizdi. Buyrun hoşgeldiniz dedi babacan bi sesle. Ben o sıra heycandan altıma doldurduğum için. Ağzımı bile açamadım. Sevim teyze hoşbulduuk sizde hoşgeldiniz mahallemize diyerek elindekileri uzattı. Adamda davet etsem mi etmesem mi der gibi bi jaç saniye durakladıktan sonra buyrun buyrun içeri buyrun lütfen diye eve davet etti bizi. Önden sevim teyze arkasından ben içeriye girdik. içeri adımımı atar atmaz çocukluğumda duyduğum o kokuyu genzime kadar hissettim. Çocukken öyle playboy uçarı kaçarı bi tio değildim beyler. Kendş halinde takılan biraz içine kapanık sayılabilecek hayal gücü çok geniş bi çocuktum. I zamanlar tek katlı müstakil bi evimiz vardı. Ama çok küçüktüm. Hyatımda ilk defa o evde bi oyuncağım olmuştu. Kırmızı ayım vardı bi tane. Tiftik tiftik olmuştu her yeri. Tek gözü yoktu. Onu ı kadar severdim ki. Bi yaşıma kadar en iyi arkadaşımdı. Sarılıp kokladığım zaman geçmişe dair bi koku vardı o ayıda. Veya babam beni bazen ödüllendirmek için alman pastası yemeye zütürürdü. Hayatımda ilk kez yediğim alman pastası babamla bi cami çıkışındadır. Kandillerde mevlitlerde onla camiye gittiğim için çıkışta hep böyle şeyler yapardı saolsun baboli. Öyle sevinirdim ki anlatamam. Hayatımın hiçbi evresinde o kadar tatlı bi alman pastasını tekrardan yiyemedim. O alman pastasında da geçmişe dair bi ince koku vardı. Tıpkı bu evdeki gibi. Hani vardır öyle belli belirsiz kokular. Hepiniz geçmişe dair bi kokuyu hatırlarsınız. Keskindir. Bütün o gelişmişliklerinizi o büyümüşlüklerinizi tecrübelerinizş yada ne biliyim yaşanmışlıkları soyutlar tekrsr sizi o anki duygulara zütürür. Hani yaşlı evlerinin kokusu gibi. Aslında yoktur öyle bi koku ama. Herkesin anneannesinin evi bi yaşlı kokar inceden. Eve girdipinizde hissedersiniz o alttan alttan vuran yaşlılık kokusunu. Torbalara saklanmış ilaçlardan mıdır nedir. Belli belirsiz genzi yakan bi kokuydu benimkisi. Olduğu gibş çocukluğumdaki o soyut yalnız zamana gönderirdi beni. Böyle o zamanlardaki gibi gözlerimi şişirir meraklı gözlerle etrafa bakardım. Babam gibi benimde bıyıklarım olsun diye tüm namaz boyunca dua edip duran o ufaklık olurdum bi anda. Kapıdan içeri girer girmez o masumiyete bürğndüm tekrar. Ve almanyadan gelip cuma namazında camide sağdaki soldaki hat sanatlarını inceleyen Almancı bebeler gibş sağa sola bakarak hayran hayran adam önce sevim teyze arkasında bende onun arkasında salona doğru geçtik. Bi köşeye oturup beklemeye başladım. Evleri çok sadeydi. Uzun zaman sonra ilk defa bi aile evine giriyodum. Benim gibş yalnız yaşayan adamlarfa bu çok üst düzey bişey beyler. Çünkü benim evimde mesela onlar gibi bi düzen yok. Orası o ev kadınının iş yeri gibi bi yer. Orda bi düzen var bi güzellik var bi yaşam alanı orası. Benimkisi ise sadece bi ev. Yaşanılan bi yer yani anlamı yok. Koltuklara oturmaya kıyamıyorum böyle. Lan zütüm kirletmesin buraları falan diye. Neyse secim teyze adamla hoş beş muhabbet etti. O arada laf bana döndü. Adam beni sordu eee delikanlı senle karşılaşmıştık sanırım ilk geldiğimiz gün dedi. Nssıl daldıysam. Biriki saniye baktım adamın yüzüne. Hıı? Dedim gayri ihtiyari. Çok kötüydüm. Acilen o beyin amcıklamasından kurtulmam gerekiyodu.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +3
    Ki ben beleşe böyle bi hizmeti bi yıllığına almış olcam ve bi sene boyunca giç faydalanmamış olcam. Öyle bi fırsatçıyım ki amk. Ne anasının gözüyüm o hastenelerin önünde yatarım lan. Ordan çekozladım durumu.
    ···
  8. 8.
    +3
    hafta içinde baya yakınlaştılar aileyle bizimki. biriki güne zütürdü bunları sevim. bi kaç kerede mahallenin kadınları toplayıp bunlara gittiler. böyle mahallede kadınlar arasında yeni birisi geldi ya. herkes bi biraz şurda oturalım. ay sıkıldık yarında sizin evde oturalım diye her gün başkasının evinde toplaştılar .gezdiler bütün bi mahalleyi beraber. en sonunda bizim sevim damara girmeye başlamış. demiş kız evlenecek yaşta. düşünüyomusunuz bişeyler. varmı yavuklusu gönlünde olan birisi falan. öyle diyince kız başını öne eğmiş. kızarmış. annesi demiş yok tabiki olur mu öyle şey falan. demiş olur mu ya. kızın vardır belki gencecik kız neden olmasın demiş. kız demiş yok teyzeciğim. benim o şekil işlerle işim olmaz. olmadı. olmayaccak falan deyip kapatmak istemiş. sevimde anasına yanaşmış. fiskos masasını kurmuş. fis fis fis fısıldamış beni. bak demiş güzel damat. benim oğlum gibidir. al bunu kaçırma diye reklam etmiş beni orda güzelce. fotoğrafımı falan göstermiş. kadın beğenmiş. geçen gün geldiğindeki çocuk demi çok efendiydi diye övmüş. kıza göstermişler. kız fotoğrafı almış. bakmış. böyle yüzü fala ndeğişti gülümsedi sanki fotoğrafına dedi sevim ama. bilmiyorum daha önce gülüşünü hiç görmediğim için tahmin edemiyodum o sıra tabiki. geldi bbunlar ıanlattı ama ben nası içeri doğru sıçıyorum. demiş kıza tanışmak görüşmek istermisin falan demiş. kız tabi mahcup mahcup bakıyo sadece. bişey diyememiş. sevimde emin olamamış öyle yapınca. anasına demiş isterseniz bi gelelim görüşelim. isteyelim kızı. yada görüştürelim gençleri. bi konuşsunlar falan. görücü üsulüne başlamış. kadın beni beğenmiş ama. daha burdaki ilk haftaları. yeniler yani. gelir gelmez kızı evlendirmek nedir. adama nasıl söyleriz falan diye tırsmış. demişki yok. gelmeyin şimdi siz öyle. olmaz adam kızar . hem kızmasa versek bile şu sıra düğün dernek kuramayız demiş. yerleşmemiz lazım gibisinden. hem daa tanımıyoruz bile demiş oğlanı bi tanıyalım. demiş tabi elbette ama onu ilk önce onlar birbirini tanıması lazım. hiç yoktan bi telefonu bişeyi yok mu kızınızın. mesaj atsınlar birbirlerine uzaktan uzağa bari konuşsunlar demiş. karı onada yanaşmamış. demiş bari gizli saklı adamın haberi olmdan görüştürelim. nolacak. evden gittiği bi vakitte çıkar gelirsiniz. benim evde görüştürürüz. yada başka bi mekanda otururuz. bunlar konuşur bizde başlarında dururuz falan demiş. kadında hele bakalım nasip. bi aramızda konuşalım olursa seni ararız diyerek kalkmışlar. ulan varya. öyle bi heycan ki beyler. hani normal insanların yapacağı şeyler bunlar. evlilik görücülük şu konuşmalar falan. lan olum safkan bi güzellik var. bi ay parçası var. ve ben o ay parçası ile görüşüp tanışmak , belki ona sevdiğimi söyleyebilecek fırsatı yakalamak üzereydim. heycanı düşünsene. bulutlarda yürüyodum lan. heyt bee sevimim benim bee tontişim aşkımmm bebeğimmm diye abartılı severek kadını kucaklayıp dönderdim etrafında. ne yaptığımı bilmiyodum ki amk sevinçten. kadında kahkaha ata ata bi hal oldu. deli çocuk git yürü git diyyerek kovaladı beni.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +3
    leyla girdiği ihalelerde kendisine yer bulamayacak hale geldi. çünkü bir kaç iş kaybettikten sonra hem kendi özgüveniniz düşer. hemde şirketinizde ki likitide azalır. böyle olunca çevreye verdiğiniz güvende azalır. ayrıca ihale merciileri iş verecekleri adamlara baktıkları zaman hiç adı sanı duyulmamış , yada en son yaptıkları iş aylar öncesine ait olan pasif bi firmayı seçmek yerine , piyasada aktif olarak faaliyette olan durumu iyi olan ve yakın zamanlardaki işlerde gösterdikleri performansla güven verecek piyasa takibi iyi olan firmaları tercih ederler. hal böyle olunca leyla kısa süre içerisinde çapını çok daha fazla düşürmek zorunda kaldı. yurtdışındaki sistemlere benzemiyodu burası. bende yurtdışındaki adamlara benzemiyodum. öyle bi hal aldı ki şirketi , çalışanlarının maaşlarını bile ödeyemeyecek hale geldi. elinde kalan üç beş işi bitiremediği için para alamadı. bankalara bir sürü borcu oldu. patronda ondan bütün desteğini çekti. çünkü kendisine rakip olacak bi firmayı kendi elleriyle beslemek ona da aptalca geliyodu. bide tabi o otorite mevzusu var. patronun takıntılı olduğu konular. leylanın çöküşünü izlemeye geçtik. kurdğu kibritten bi şirketti. ve ben sadece ufacık bi kıvılcım bıraktım üstüne. henüz bütün yapacaklarımı bile yapmamıştım. ufak tefek işleri elinden almam bile yetmişti ona. kendisine yer bulamadı piyasada. borçlarında gün geçtikçe artmasından mütevellit şirkette fesih kararı aldılar. şirketini feshetmek böylece en azından devlete oluşacak aylara yaygın borçlarını kapatmak istedi. sıkıcı konuular olduğu için buraları hızlandırıyorum. uzun lafın kısası , leylanın zütü yemedi beyler benle uğraşmaya. üstüne gönderdiğim ekiple ne rekabet edecek gücü kuvveti ve kudreti vardı. nede parası namı şanı şöhreti. leyla kendisini çok fazla büyütmüştü. ve ben o kalkmış popişini aniden indirdim aşağıya. çok felaket bi pgibolojik bunalıma girdi bu. evinden hiç çıkmıyodu. en son karşılaşmamızda bu çöküş evresindeydi. bana baya bi küfürler saydırıp seninle bi gün görüşeceğiz , ve o görüşmeden hiç memnun kalmayacaksın falan dedi de çokta giblememiştim açıkçası. leyla ufaccık bi sivilceydi gözümde büyüttüğüm. sırf patronun kızı diye üstüne gitmediğim bi ayrıntıydı sadece. can sıkan bi sivrisinek gibiydi. amk pgibomanyağı. tek hamlede şah mat olmuştu. çünkü yanlış adama, yanlış şekilde kafa tutmuştu. erken yanıp . erkenden sönmüştü leyla. bense leylanın ardından piyasadaki yerimi baya oturtmuştum. patron son zamanalrdaki bu inşaat işlerinden sonra yoğunluğu biraz bu sektöre kaydırmak istiyodu. personeli bu yönde baya bi nitelikli hale getirmiştim zaten. tek korkum önceki şirketlerdeki gibi zütü kalkıpda boyumuzdan büyük işlere sürüklememesiydi bizim. şirkette baya benim borum öter bi hal vardı. patron sadece bana söz geçiriyodu ve sadece benden haftalık yada aylık raporlar halinde iş takibi yapıyodu. ben her sabah şirketin sahibi gibi erkenden gelip şirkette günlük işleri planlıyodum. ekiple oturup toplantılar yapıyodum. işlerin nasıl yürüyeceğini planları falan anlatıyodum. daha sonrasında da patronla oturup gidişatı konuşuyoduk. planlarımı tabikide önce patrona anlatıyodum. patronun yaptığı tek şey sadece beni dinlemekti. bişey yapılacaksa sadece bana o konuşmalarda söylüyodu. bende toplantılarda herkese bu şekilde olacak diye anlatıyodum. şirkette herkes beni patron bilmişti. ben klagib patronlar gibi oturup bi köşeden sen şunu yap sen bunu yap diye herkese ne yapacağını söylemem beyler. benim işim daha çok liderliktir. işin başıında durur , herkesten çok ben çalışır herkesten çok ben uğraşırım. beni gören elemanlarda benimle birlikte çalışmaktan zevk duyar hale gelirler. düşünsene olum. bi iş yapıyosun. ve patronunla birlikte omuz omuza yapıyosun amk. ekip ruhu denen şeyi hat safhada yaşıyodu benim elemanlarım. o yüzden bişey yapılacaksa canla başla ellerinde ne varsa herşeyi koyuyolardı ortaya. çünkü gözlerinin önünde elinde ne varsa herşeyini ortaya koyan bi patronları bi iboları vardı. rahattı ya şirketin içi. yani oturup hep beraber öğle arasında çay koyup içiyoduk elemanlarla. severim böyle şeyleri. seviyeli bi şekilde samimiyet olsun isterim yani. bi gün birinin doğum günü oluyodu mesela. öyle kasım kasım kasılmaya gerek yok. bazen pastayı mumları ben yakıp elimde iyiki doooğdun falancaaaa diye giriyodum şirketten içeriye. çok aşırı seviyodu çalışanlarım beni. işler felaket derecede tıkırındaydı.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +3
    planım leylanın sahip olduğu herşeyi elinden almaktı. çünkü şirketi , az çok o elinde bulundurduğu parası , kendi çapındaki prestiji olmadan leyla bi hiçti. ötüp durabilirdi. düzcedeki herhangi birisiydi. olur olmaz ortamlarda sinek gibi mide bulandırıp duruyodu ve gerçekten canımı sıkmaya başlamıştı. zütten bacaklı karı çok oldu yani. kolları sıvadım. leylanın şirketinin uğraştığı ve girdiği işler bizim şirketin para ve zaman harcamaya değmez dediğimiz ufak çaplı ve çok fazla kar getirmeyecek dediğimiz işlerdi. yani çapı bizden en az üç dört gömlek küçük bi şirketten bahsediyoruz. piyasaları gruplandırdığımız zaman biz süper ligde oynarken , o baya mahalle takımı gibi bişeydi. şimdi onun girdiği ihalelere girmek bizim şirket için akıl karı değildi. çünkü etik olarak doğru değildir beyler. eğer çok büyük bi şirketseniz gidip küçük ufak tefek ihalelerde boy göstermeye başlarsanız prestijiniz düşer. çevreden derler ki koskoca şirkete bak ufacık piyasaya tekel olmaya çalışıyo. hani 18 yaşındaki bi bebenin gidip ilkokuldaki bi çocuğu dövdüğünü görürseniz ne dersiniz ? şirketler içinde aynı şey söz konusu. o yüzden leylanın bu piyasada para kazanmasını istemiyodum. ama bunu bu şirketle yapamazdım. çevredeki eş dost tanıdıklarla iletişime geçtim. kendilerine ufak çaplı işlerde yardım edeceğimi ve onlara bi kaç iş vereceğimi bunları yaparlarsa eğer prestij kazanacaklarını , ve yeterince bu tarz işi yaptıktan sonra büyük işlerinde geleceğini falan söyleyerek birer birer yanıma şirketleri çekmeye başladım. leyla kimle uğraştığını bilmiyodu. o benim üstüme cahil cühela üç beş garibanı doldurup doldurup yolluyodu ama. ben onun üzerine koskoca bi şirketler ordusu yollayacaktım. ve gerçekten altında ezilip kalacaktı. zaten şirket sahiplerinin çoğu tanıdıklar. ufak tefek işlerle hayatlarını devam ettirmeye çalışan rutinlerini bozmaktan çok haz etmeyen adamlar. arkalarında benim gibi bi güvence olmasa asla yerlerinden kıpırdamaz tuttukları çeşmenin başından ayrılmak istemezler. leylanın girebileceği bütün ihaleleri teker teker seçtim çıkardım. isteyebileceği bütün işleri birer birer aldım. hepsini önüme koyup iletişimde olduğum bütün şirketlere birer birer verdim. ihale onlarda kalsın diye bomboş şirketlerin içini öyle bi doldurdum ki anlatamam. kendi şirketimin yanı sıra leyla ile uğraşacak şirketleride yönetir konuma geldim. teker teker banka hareketlerini düzenledim hepsinin. piyasadaki konumunu güçlendirdim. hepsine birer isim , hepsine birer nam , hepsine öne sürebilecekleri güçlü şirket kağıtları hazırlamalarında yardımcı oldum. bunlar benim için kolay işlerdi. ve hepsi yasal amk. şimdi burdan tutuklanıp gitmeyelim durduk yere. yasak olan hiçbişey yok herşey regal boyutlar çerçevesinde gelişti beyler. buraya nnot düşeyim.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +2
    işler gayet tıkırında giderken ben gibim taşağıma denk geziyodum. leylanın işi bitmişti artık. önümde bi engel değildi. piyasayı onun gibi bi kancıktan temizlemiştim. leylanın girdiği depresyon bizim patronuda kötü etkiledi. odasına falan çekildi. yıkılmış baronlar gibi sabah akşam orda takılıyodu. bazen hiç şirkete gelmediği bile oluyodu. belli bi yaşa gelmiş adam. artık saadetin parada marada olmadığının farkında. aile şefkati aile huzuru istiyo ama. zamanında yediği taklar yüzünden çok önce kaybetmiş onları. o yüzden leylayıda böyle dellendirince iyice tek başına kaldı adamcağız. koca şirketin idareside tabiki gene ibonun omuzlarına düştü. baya bildiğin şirketim var gibiydi amk. hergün imzalar , toplantılar bilmem neyler böyle yardırıyorum. baya şirketi benimsedim. yatırım yapacağımız alanları falan seçiyorum. iş öyle oldu ki gerçekten şirketin başında patrondan çok ben duruyodum. zaten çalışanlarda ondan çok beni sevdikleri için kimse yadırgamadı durumu. bu arada o baş döndüren güzelliği unutmamıştım. akşam eve giderken onların evin önünden geçiyodum devamlı. belki dışarı çıkarda görürdüm diye. kimdi o kız neydi neciydi. ismi neydi. kendi neydi. hiçbişey hatırlamıyodum. hiçbişey bilmiyodum. o kızla nasıl konuşabilirdim. nasıl ayarlardım. nasıl yan yana gelirdim. o kadar zor o kadar imkansız bişeydi ki benim için. bildiğin evde saklanmış bi güneşten bahsediyoruz beyler. onunla oturup yüzünü seyredebileceğim bi saat için tüm mal varlığımı verirdim yani o derece etkilenmiştim kızdan. kızı sadece denk getirebilirsem balkonda falan sigara içerken dışarı bakıyosam eğer o arada denk gelirse, çöp atmaya falan çıkardı. koşa koşa aşağıya iniyodum. bakıyodum böyle dönüşte yakalamya çalışıyodum. hiç farketmiyodu beni. zaten yakındı çöpleri. hemen atıp geliyodu. sırf biraz daha uzun görebileyim diye çöp kutusunu geceleyin gizlice sokağın başına kadar çekmiştim. oraya kadar yürüsün de gelirken biraz daha fazla görebileyim diye. yanına gitmeye cesaretim yoktu. konuşmaya cesaretim yoktu. neler diycektim neler hissedecektim hiç bilmiyorum. çünkü ona o kadar yakından bakabileceğimi düşündüğümde beynim dönüyodu. babası falan ne iş yapar onlarıda bilmiyorum.
    ···
  12. 12.
    +2
    gelişmeler memnun ediciydi beyler. henüz kızla oturup iki kelam edememiştim. ismini dahi bilmiyodum. gördüğüm en yakın görüntüsü sadece 2 saniyelik çay dolduruş anıydı. ve oda bayıltacak kadar döndermişti başımı. ilerleyen günlerde çok güzel şeyler olacağı aşikardı. kızla ilk karşılaşmamızı düşünüyodum sürekli. ne zaman boş kalsam söyleyeceğim şeyleri prova ediyodum. merhaba güzel bayan yok lan dur bu olmadı bu ne amk msn sapığı gibi. merhaba güzellik . hay anasını. bu nedir abi liseli saçmalıkları. falan diye söyleyip deneyip duruyorum. bu aralarda iş yerindeki durumlardan da biraz bahsetmek istiyorum. patron leyladan sonra işlerden elini eteğini çekmiş şirketi tamamiyle benim idareme bırakmıştı. söylemiştim. piyasada adım şirketle beraber anılır olmuştu. artık eskisi gibi şirketin içinde dolanıp işçilerle takılmalarım biraz azalmış daha çok toplantılar , bankacılar , başka şirket müdürleri , iş kovalamacıları falan tarzına dönüşmüştü. zaten son dönemlerdeki başarılarımızdan sonra piyasa iyice bizim kontrolümüze geçmişti. biz piyasanın baronu gibi bişeydik yani. baya güçlü bi şirkettik. aşk tarafında işler iyiye gidiyodu. iş hayatında zaten her zaman olduğu gibi , bide leyla salağından sonra baya bi yükselme göstermiştim. kendi kendime baya bi havalara girmiş , kendimi bu akıntıya kaptırmıştım. zaten kaptırılmayacak gibi değil. eğer kaptırmazsanız , havaya girmezseniz konsantre olamıyosunuz beyler. yani eğer milyonlarla oynayan ve milyonlar yatırıp milyonlar kazanan bi şirketin başındaysanız , ona göre yaşamalı ona göre hareket etmeli ona göre düşünmelisiniz. fakir düşünerek zengin bi şirket yönetemezsiniz. ama eve gittiğinizde olduğunuz kişinin bi başkası olmayacağına dikkat etmelisiniz. aksi takdirde her girdiğiniz iş , her aldığınız başarı yada uğradığınız malubiyet hayatınızı ve en önemlisi karakterinizi etkiler. ve her eve geldiğinizde başka birisi olup çıkarsınız. o yüzden aradaki sınırı çok iyi ayarlamak gerekir. bu şekilde bi stres altında yönetiyorum işte şirketi. biraz anlaşılması için betimlemek istedim.
    ···
  13. 13.
    +2
    kızla bi şekilde bi yerlerde konuşmam yada görüşmem gerekiyodu. benim bu kızla bi şekilde evlenmem gerekiyodu ama. çok zordu bu şekilde. yani dibimde oturuyolar ama. çay içmeye evlerine kadar giriyorum. o sırada bile çay dağıtırken görüyorum ancak. 2 dakika. yani o kadar yakınken bile 2 dakikalık bi süre zarfında babasının yanında görebiliyorum ancak. onun dışında kızı duymam , görmem bişeyler söylemem. mümkün değil. çünkü kız evden dışarı adımını atmıyo. yani nadiren babasıyla falan çıkıyolar. babası anası üçü bir gidiyolar bi yerlere. illaki oturup yiyolardır dışarda bişeyler. yada sinemaya yada misafirliğe artık neyse. onun dışında kız sakin sakin oturuyo evinde. bi yerde falan çalışıyo olsa herşey çok daha kolay olur. konuşmam için bi alan bi platform olur en azından. bu şekilde imkansızlığın dibini sıyırıyom resmen. neyse abi. sabahı zor edip işe gittim nihayet. leyladan sonra uzun süre bi terslik yaşamamıştım. dediğim gibi baya bi güllük gülistanlıktı ortalık. yurt dışından yapacağımız bazı sevkiyatlar vardı. onları falan hallettik. biriki ufak tefek ıvır zıvır işten sonra. zaten benim kafa gidikti. böyle koltukta oturuyorum millet anlatıyo hıı ? he he tamam aynen. o şekilde olsun diye onaylayıp geçiyorum. pek dinleyebilcek pozisyonda değildim. bu işin bu şekilde olmayacağını zaten biliyodum ama. dün geceden sonra artık iyice mesele haline geldi. bu kadar dayanılmayacak bişey olmasınıda beklemiyodum. eve gittim. aklıma bi fikir geldi. bizim sevim teyzenin kapısını çaldım tekrardan. seviiiim aç kapıyı seviiiim diyerek. açtı nooooldu yavrum noooldu ne bağırıyosun diye. giriyim mi içeri dedim. geç geç içeri geç dedi tuttu geçtim içeri. dedim yardım et Allah aşkına kafayı yiycem dedim. nooldu hele anlat da çatlatma insanı dedi. bir bir anlattım. dedim böyle böyle. benim bu kızla bi şekilde konuşmam lazım. ama ne kız dışarı çıkıyo. nede babası dışarı çıkarır muhtemelen dedim. hmmmm falan dedi böyle düşünceli düşünceli. oğlum niye böyle oldun sen dedi. ya dedim sevim teyze. ben mi istedim sanki bilerek isteyerek yaptığım bişey mi dedim. görür görmez oldu işte bişeyler. elimde olan bişey değil yemin ederim değil dedim. kendimi bu denli müptela edermiyim ben herhangi bişeye tanıyosun beni dedim. evet de yani çok zor be çocuğum dedi. teyzem benim sevimimmmm güzelimmm sen yaparsın tatlışkom be diye şirinlikler yaptım biraz. sırnaşma be sıpa diye itekledi beni. yavv ne var dedim. al anasını da kızıda. çıkar dışarıya bi yere. güne davet et. yada ne biliyim. kafeye zütür. yemeğe zütür. bişey yap. konuşacak fırsat yarat bana. yada ne biliyim al fotoğrafımı göster kıza annesine sizi evlendirelim de dedim. de get manyağa bak. dedi. valla lan ciddiyim dedim. lan bırak ben nası sana güveneyim de öyle bişey diyim elin kadnına dedi. aşk olsun lan sevim ben öyle bi insanmıyım. bak taş olursun gerçekten dedim. hığğğ yaptı böyle. masum masum baktım kedi gibi. nihayet dayanamadı. tontişim benim. kabul etti. kadınla konuşacaktı. annesiyle. durumu anlatacaktı. babasıyla falan konuşmasını istiycekti. zaten ilk olarak bunları bi çözmemiz lazımdı yani. çok kapalılardı. hiçbişey bilmiyoruz hakkında ailenin. onlar bizim hakkımızda bilmiyolar. gitsek ne derler ne istiyolar kız evli mi bekar mı evlenmek istiyomu falan hiçbişeyi bilmiyoruz yani. neyse abi. sevimi fişekledim ve yukarı çıktım. ertesi gün konuşacaktı nasılsa. içim içime sığmıyodu. yatakta bi o yana bi bu yana dönüp duruyodum. heycandan geberecektim nerdeyse. leylanın o pisliklerinden sonra harika bi heycanla çarpıyodu yüreğim.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +2
    hikayeye devam edicem beyler. bugün bikaç part daha atıp yatıcam. buralarda olan varsa bilgisine.
    ···
    1. 1.
      +1
      Burdayım aslanım
      ···
  15. 15.
    +2
    Beyler. Başlık açıp paylaştım. Hikayedeki tayfamızda görsün duysun bu ipneleri. Entry burda
    Beyler. Herkesin bilgilendirilmesi için paylaşıyorum. Bu sabah başıma gelen olaydır. Çevrenizi mutlaka uyarın sizlerde kendiniz tongaya düşmeyin. Otobüste gidiyorum. +908502888803 bu numaradan aradılar şerefsiz dolandırıcılar. ismimi söylediler tam olarak. Benim buyrun dedim. Başladı anlatmaya. 25 Mayıs tarihinde banka referansı ile ulaşılmış bana. Telefondan bi onay vermişim sesli kayıt sistemiyke bunlara. ilk yıl ücretsizmiş. ikinci yıla geldiğim için ücret ödemem gerekiyomuş. Şimdi eğer devam edeceksem aidatı devam etmeyeceksem iptal ücreti olan 355 lirayı gün içerisinde göndermem gerektiğini söyledi. Ne yapalım dedi. iş icabı bende bu tür konuşmalara maruz kalıyorum. Sürekli konuşuyoruz ciddiye aldım başta gavat karıyı. Baya resmi konuşuyo ev adresimi iş adresimi falan söyledi. Bankaya verdiğim bilgilerin aynısu. Hatta bankadaki gibi yanlış yazılmış. Dedüm hanfendi size şuan ödeme yapamam diyorum. O zaman diyo ses kaydınızı savcılık onaylı evraklarınızla birkikte göndeririz faiziyle birlikte 1850 lira olarak ödemek zorunda kalırsınız diyo. Dedim ben size bi taahhüt verdiğimi bile hatırlamıyorun. Hizmetlerinizden de faydalnmamışım. Ne hizmeti veriyorsunuz dedim. Baya yarım saate yakın saydı da saydı. Baya ciddiye alıyosunyz yani. Bi ara yiyodum. Ben size bu şekilde ödeme yapamam dedim. Böyle muhabbet uzayınca sesi falan yükselmeye başladı karının küfür edecek kıvama geldik ikimizde. Heh tamam dedim. Dolandırılıyorum şuan. Diyoki sözleşmeyi tek taraflı fesh ettiğiniz için ödüyosunuz bu ücreti. Dedim çift taraflı feshedelim o zaman. Sizde fesh edin niye zor ediyorsunuz. Diyorum ki mafem ses kaydım var. Ya dinletin yada evraklarımı gönderin ödeme yapmadan önce. Ben bi bakıyım dinleyim. Yani kim okduğunu bilmediğim bi kadın ismini bilmediğim ve hizmetlerinden yararlanmadığım bi şirketten aradığıbı söyleyip benden para istiyo. Ve ben ona ödeme yapıp ondan sonra faturamın ve evraklarımın gelmesini mi bekliycem bu şekilde ödeme yapmam mümkün değik diyorum. O zamab savcılık evraklarınızı faiz evraklarınızla beraber adresinize gönderitiz. Paşa paşa ödersiniz demeye gdtirdi. Aynen bu şekilde konuşuyo yalnızm pazartesiye kadar mühlet istedim. Yoldayım şuan dedim. Anca pazartrsi olur dedim. Baktım ekşide falanda arananlar olmuş. Burda da aranan olursa yemesin. Pazartesi savcılığa falan gidip suç duyurusunda bulunucam. Numarayı polise vericem. Hani dolandırmaya çalıştığından değil. Uyuyodum amk uykudan uyandırdılar.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    +2
    haftalar boyunca artık kızın çöp atma saatlerini falan belirledim. bi kaç farklı zamanda çöp atmaya çıkıyodu. akşam saatlerinde genel olarak. eğer ben evlerinin önünden giderken terlikleri ayakkabıları falan yandaki o siyah ayakkabılığa dizmişse , bir daha dışarıya hiçkimse çıkmıyodu. bi kahverengi ayakkabı vardı. en üstte duran. muhtemelen babasının ayakkabısıydı. o ayakkabı orda olduğu zamanlarda eve girip çıkan olmuyodu hiçbi şekilde. eğer ayakkabı orda değilse , ya ben eve girdikten yarım saat bir saat içerisinde çıkıp çöpünü atıp geri geliyodu. bide bazen salı günleri sabah 10 gibi dışarda bir bardak çay içerken görüyodum. kapının önündeki yükseklikte o bir küçük ince belli bardakta çayını içip direk içeriye kaçıyodu. kızın yüzünde belli belirsiz bir olgunluk vardı. belli belirsiz bir masumiyet. yani bakınca kızda dünyada yaşanmaya değecek bişeyler olduğunu görüyodunuz. amk öyle bişey ki bütün umutlarım sönse , yüzünü bi kere seyretsem. bi kere güldürebilsem yüzünü inan umutla dolarım. öyle böyle bi beyazlıkta değil. ay gibi parlıyo resmen. fena kapılmıştım ama yanına gitmemin hiçbir yolu yoktu. en nihayetinde aklıma bi fikir geldi. bizim alt komşuları falan ispitledim. zaten karılarla aram iyidir. ev hanımları sever beni. alt katta sevim teyze falan var. onlara dedim yeni gelmişler gitmemiz icap eder. yok mu sizin öyle gidip konuşmuşluğunuz falan. bi hoşgeldine gidelim güzide mahallemize falan diye. dedi yok oğlum benim ne işim olur bilmiyorum tanımıyorum falan dedi. tamam gidelim tanışalım falan dedim. ben öyle ısrar edince hayırdır ibo bi hal var sende dedi. ya dedim ne olcak panikledim amk. saçmalama dedim koca kadına. öyle aklıma esti iyi insanlara benziyolar tanışalım istiyorum falan dedim. kadına bi ton yemek yaptırdım. pasta börek falan bişeyler hazırladı bu. akşama konuştuk. eve haber salmış. zaten sevim teyzeninde kocası yok. arada sırada marketten ben alırım ihtiyaçlarını. o yüzden sever beni. tontiş bi kadındır. düzcedeki annem gibidir. yeri geldi benim ütülerimi yaptı gömleklerimi dikti. yeri geldi evimi ocağımı süpürdü temizledi. çok ilgilidir böyle kadınlar. bide bi kurabiye yapıyo abi. ya yaşlı kadınların kurabiyesinde bişey var amk. öyle böyle değil. kadının kuraabiyesini ağzına atıyosun. karnın doyuyo lan bildiğin. böyle bi güzellik yok. içine yılların tecrübesini mi katıyosun napıyosun. yeminle yeni nesil kızların elinde şöyle tat yok. birsürürüsnden aklınızın hayalinizin alamayacağı mutfakların yemeklerini yedim ama. o kadının kurabiyesindeki tat zerresinde yoktu. yani birisi karşıma çıkıp şöyle kurabiye yapacak olsa hiç düşünmem o an basarım nikahı diyodum. gülüyodu bizimkide. ilahi yavrum ne var kurabiye yapmakta sen içinin güzelliğine bak hayırlısı olsun de falan diye dua ederdi devamlı. neyse abi gündüzden kadınla konuşmuş. oğlumla gelcez falan demiş bide. tontiş. akşam oldu eve geldim. üstümü başımı değitşirdim. güzelce giyindim kuşandım damatlık gibi. dışarı çıktım sevim teyzemin kapısına yapıştım. bu ne olum bari oraya giderken doğru dürüst bişeyler giyetdin kız istemeye mi gidiyoruz dedi. heycandan donuma sıçacaktım. zütüm ağzıma gelmiş bi pozisyonda kimbilir belki bi gün oda olur diye saçmaladım. ahaha diye güldü. tamam belli oldu senin derdin şimdi dedi. kalktık. kapılarına geldik. dizlerim falan inanılmaz titriyo. kahverengi ayakkabı ayakkabılıkta. kızın ayakkabılarını arıyorum gözümle. hangisi acaba falan diye düşünüyorum. ayakkabısını öpüp koklarım onun amk. o dereceyim. ona ait bişey olsun yeterki. kafayı yedirir bana o . ellerimizde borcamlar falan kapıda tir tir titrerken sevim teyze kısacık boyuyla bastı zile. ve artık bütün sesler kesildi. nefesimle beraber. kapının açılmasını beklerken donup kalmıştım o şekilde.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +1
    Rezerve
    ···
  18. 18.
    +1
    La darbede zütune tank mi kaçtı noldu
    ···
  19. 19.
    +1
    dediğim gibi piyasa bizim avuçlarımızın içindeydi. her yeni gireni , yada yapılan her yeni işi , önceden biliyo oluyoduk. piyasayı adım adım takip edip kimsenin bizim belirlediğimiz çıtaya yükselemediği yada yaklaşamadığından emin oluyoduk. şirkette bu şekilde bi kriz masası her zaman duruyodu. piyasa takibi önemlidir beyler. kendime bi kaç tane asistan bulup onlara bu tür işler vermeye başladım. piyasadaki rakiplerden bazılarını paylaştırdım bunlara. takip edilmesi gerekenleri. yaptıkları işlerin ve attıkları adımların büyük ölçüde bilgim dahilinde olmasını istiyodum ki oldular. son zamanlara doğru piyasada bi hareketlenme oldu. daha doğrusu hareketsizlik hareketi. daha önce size bahsetmiştim. eğer bi bölgede tekel haline gelmek , yada bi seferde yüklü miktarda para kaldırmak istiyosanız, piyasayı tekele çevirirsiniz. piyasaya girer en çok rağbet edilen ürünün bütün stoklarını kendi deponuzda saklarsınız. mesela bizim ordaki en büyük geçim kaynağı fındık. köylünün çiftçinin bütün emeği fındık. eğer düzcede büyük vurgun yapmak istiyossanız , bütün çiftçileri, ama bütün hepsini , piyasadaki bütün fındığı ne pahasına olursa olsun kendi elinizde toplamalısınız. eğer bütün fındıklar sizin elinizde toplanırsa , çevrede fındık alış verişi yada fındık ihracatı yapan şirketler hammadde sıkıntısı çekmeye başlarlar. ne çiftçiden nede başka şirketlerden fındık bulamaz böylece hammadde arayışı içerisine girerler. tabiki ülke olarakta, firmalara fındık sağlayan alt firmalar var. mesela bu adı sanı duyulmuş çikolata firmaları var. merkezi konya taraflarında olan. isminin burda geçmesini sitemiyorum. türk şirketi. onlara fındık gerekir. fındıkları karadeniz bölgesinden toplarlar. ve bunun içinde gelip kapı kapı dolaşıp abii bize fındığınızı verinde size 10 lira verek demezler. o ne amk bayram şekercisi bebeler gibi. bu bölgedeki fındık sağlayacı şirketler ile çalışırlar. onlarda o şirketin bir nevi taşeronudur. siz piyasadaki bütün fındığı çekerseniz , o konyadaki yada çeşitli yerlerde fındık için geberen şirketler lan bana fındık bulun. fındık verin lan bana. fındıık. kaç para lan bi fındık diye bağırmaya çağırmaya başlarlar. arar arar bulamazlar. o tür fabrikalarda üretimin bir gün bile sekteye uğraması milyonluk zarar demektir. o açıdan öyle bi yoklukta benim elimde 1 kilo fındığım var derseniz , size normalde 30 liraya alınacak fındık için 200 lira para ödeyebilirler. kaldı ki siz öyle bi yoklukta 1 kilo fındık değil piyasadaki fındığın tamdıbının olduğunu söylediğinizde alacağınız parayı siz düşünün.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    -1
    Lalallalal kalallaksksk panpa keşke geri dönsem inci sözkükten bir playboy daha eksildi jksjdjdksjokdkskskd
    ···