lisede kimya öğretmenimi hard siktim

kimyacımızı tanıtayım, 29 yaşında, 1.70 boylarında sarışın gözlüklü rahat bi karı.
ben ise lys'ye hazırlanan, sınav streslerinden saçı ağarmaya başlayan fiziği hiç de fena olmayan ilgi çekici bir öğrenciydim.

her şey yine şuanki gibi yıl sonuna yakın başladı. son sınavlar yapılıyordu.. lys ye girecektim o sene.. en düşük dersim de kimyaydı, çok baş ağırtan bir derstir. zaten derslerde hocanın memelerine bakmaktan pek dinleyebilen de oldugunu zannetmiyorum...

benim rıfat diye bi arkadaşım vardır, o da benim gibi abazanın tekidir. aynı sınıftaydık pekekentle. her kimya dersi çıkışında hocanın zütü ve memeleri hakkında yorum yapardık. hoca derslerin çoğuna siyah kumaş bi pantolon ve beyaz gömlekle gelirdi. ders çıkışı koşarak tuvalete gidip otuzbir çeken bile tanıyorum.
kimyadan kalmak ile kalmamak arasındayım. birinci dönem 41'de bırakmıştı huur. çok katı kuralları vardı, gibten gibten ödevler verirdi. sınav stresinde oldugumuzu falan giblemezdi. sınıfın erkeklerindeki hocaya karsı nefret cinsel arzuyla karışınca hocaya karşı gibiş planları yapmaya başladık.

tabi bu planlar şakadan ibaretti. kendi aramızda makara yapıyorduk ötesi yoktu. rıfatla sıra arkadaşıyız. kimyanın son sınavı kader sınavımızdı rıfatla. çalışarak bi gibim olamayacağımızı bildiğmiiz için başladık kopyaları yazmaya. yazdım kopyamı küçük bir kağıda, bacagımın altına koydum. sözel şeylerdi zaten. sınava girdik. sınav sırasında sureklı o kağıda bakmaya calısıyorum. az çok bakabildim. sonra bu dıbına kodumun rıfat pekekenti kopyasını yere düşürdü..

hoca geldi yanımıza. yerdeki kağıdı aldı. hoca bu ne rıfat dedi. ve rıfat denen huur çocuğu bacağımın altındaki kopyayı çıkardı, bakın hocam bunda da var dedi. rıfattan böyle bi hareket beklenirdi. pekekentin tekidir. hoca ikimizi de sınıftan attı. dışarı çıktığımızda bana dediği laf şuydu:
- kanka anca beraber kanca beraber sıkıntı etme
+ giberim kancanı dıbına kodumun salağı, beni niye yakıyosun
- bişey olmaz olum ya zaten kurtaramıycaktık dersi boşver
tam biz kendi aramızda konuşurken hoca kapıyı açıp; çıkışta siz ikiniz öğretmenler odasına gelin.

tamam dedik. o sırada ben rıfata saydırmaya devam ettim. amk salağı bi kopyayı çekemedin.
hocanın giydiği pantolon zütünü öyle bi kavrıyodu ki, cidden bi kere soksak 40 yıl fazla yaşarız diyorduk.
neyse sınav falan bitti okul dağıldı, öğretmenler odasında hoca sınavları okumakla meşguldü. diğer tüm hocalar gitmişti. girdik öğretmenler odasına başladı hesap sormaya. utanmıyor musunuz falan. dersi dinlemiyorsunuz, bi tak yaptıgınız yok klagib öğretmen lafları. size baştan sınav yapıcam dedi.
şaşırdık, bu kadar kuralcı bi hocanın direk sıfır vermesi gerekirdi. eline aldığı 2 tane sınav kağıdıyla 9/B sınıfına indik. en önde iki ayrı uca oturttu bizi.
başlayın; 20 dakika süreniz var ne yapabiliyorsanız onu yapın

elimizde kalemle neredeyse hiç kağıda bakmıyorduk. rıfatla mal mal birbirimize bakıyorduk. ikimizin de içinden dediği ne tak yiyecez lafıydı. hoca önümüzde, en ön sırayla tahta arasındaki boşlukta podyumdaymış gibi yürüyüp duruyordu.
okul boştu, 1-2 temizlikçi vardı sadece. hoca bekar oldugundan sorun teşkil etmiyordu. sınav zamanları sınavları okulda okurdu.
hocanın zütü önümde çalkalana çalkalana yürüdükçe gibim kalktı. sınavı falan unuttum o an amk. tam gibimi daha rahat bi pozisyona getirirken hocanın 'ne yapıyosun rıfat?' dediğini duydum.
dıbına kodumun abazası dayanamadı, kalkmış kapıyı kitlemiş, anahtarı cebine attı. ruhum duymamış amk. hocayı gibme hayallerindeydim sanırım o sıra. bir hışımla ayaklandım.

bi yemek yiyim geliyorum