/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 101.
    0
    olum seri seri yazsana benim sinirimi neden bozuyon amk
    edit:yazmışsın kb :D
    ···
  2. 102.
    0
    Rezzzzz
    ···
  3. 103.
    0
    beyendim
    ···
  4. 104.
    0
    Up up up up
    ···
  5. 105.
    0
    Rezarvasyon
    ···
  6. 106.
    0
    REZZERS
    5.SYF
    ···
  7. 107.
    0
    Reserved
    ···
  8. 108.
    0
    Reeeeeez
    ···
  9. 109.
    +3 -2
    Ankara kalesi konum olarak çok iyi bir bölgedeydi. Eğer bu bölgeyi cinlerden temizlersek hem üretim açısından hemde güvenlik açısından iyi işler yapabileceğimizi anlattım. Kücükte olsa bir direnişçi grubu kurabilirdik ve isyanı ankaradan da destekleye bilirdik böylece. Patron bu işi sevmiş olacak ki,

    - Diyelim bu söylediklerini yaptık. Direnişçi grubu kurduk ve cinlerden temizledik bölgeyi. Sonra ne olacak?
    - Konya. Konya ile iletisim kurabilmek için malzeme bulacağız.
    - Ne malzemesi her yer enkaz altında.
    - Bir bildigim var.

    Konuşma böyle devam ederken sabaha karşı henüz güneş doğmamışken herkes uyuyordu. Patron bir kenarda durmuş kıpırdamadan etrafı sinsice izliyordu. Ona,

    - Beni çöz. Benden size zarar gelmez bundan sonra birlikteyiz.
    - Sana nasıl güveneceğim hırsız ?
    - Lütfen bana güvenmelisin.

    Ardından bir sessizlik ve sonunda huuru imana getirmiştim. Saatlerdir ellerimin bağlı olması yüzünden parmaklarım karıncalanıyordu. Patron ile bir iki muhabbet ederken tam karşımızda siyah bir cisimin geçtiğini farkettik ve sessizce hemen ayağa kalktık. Patron elime timuçinin palasını verdi ve önden sen dedi. istemsizce terliyordum. Bu gördüğüm cisme daha önce hiç göz aşinalığım yoktu. Sessizce ilerledim ve duvarın kenarına döndüğümde kalbim duracak gibiydi. Birde ne göreyim önceden karşılaştığım 20 zenci cin bizi takip etmişler ve binaliyi çatur çutur gibiyorlar. Bir tane cin ise bunları kameraya alıyor yaklaştığımda kameranın altında ise "cin hardcore tv" yazıyordu. Sordugumda videonun naklen canlı yayın oldugunu öğrendim. Bunun üzerine selehattin demirtaşı aradım ve ona dedimki ... Tvyi aç. Geçtim kameranın karşısıma ve 30 cmlik haşmetlimi uzuvlarından sökerek avucuma koydum. iste o anda ağzımdan 2 kelime çıktı "anangibem hdp" bunun üzerine cinler mhpye oy verdi ve yaklaşık 200bin cinin desteğiyle cin ocakları kuruldu, devlet bahçeli başkan oldu ve cin milli içeceği çay oldu. Buda böyle bir anımdır.

    Not: ( Bir dahaki saldırıda 7delikli tokmağı gibeceğim )
    ···
  10. 110.
    0
    Rezervasyon
    ···
  11. 111.
    0
    Rezervasyon
    ···
  12. 112.
    0
    Ya hadi ber
    ···
  13. 113.
    0
    Rezzzzzzzzz
    ···
  14. 114.
    0
    Rezervetullah
    ···
  15. 115.
    +6
    -Öncelikle Celal Bayar bulvarından Gazi üniversitesi kampüsüne ulaşmalıyız orada ver çevresinde bir gece konaklayıp ihtiyaçlarımızı karşılar bölgenin kontrolünü ele geçiririz. Ardından Fevzi Çakmak Caddesinden ilerleyip Bahçeli Evler ve Beştepe birimlerine hiç görünmeyeceğiniz. Emek birimleri olsada Cadde Mahallenin öbür ucu olduğu için karşımıza zayıf ve sayısı az birlikler çıkacaktır. Ardından Akdeniz Caddessini kullanarak Milli Kütüphaneye sığınacağız orası dinlenmemiz ve tekrardan mevzi almamız için oldukça güvenli olacaktır.

    işimizi orada da bitirdikten sonra Ziyabey Caddesini kullanarak Mevlana bulvarına çıkacağız sonrası tabana kuvvet Haritaya uyarak yürüyeceğiz.

    -Güzel plan doğrusu
    -Patron kararlı mısın?
    -Evet
    -Tereddütlerin var sanırım
    -Elbette burada iyi kötü yaşıyorduk
    -Yaşam bitiyor Patron yiyecek içecek kalmadı yakında öleceğiz.

    Etraftan hışırtılar duymaya başladım. Ama Patron hala konuşuyordu.
    -Gideceğim --..-...

    Savaş çığlıkları duyuyordum. Haritayı tuttuğum gibi ateşe attım..
    -Ne yaptın lan sen hırsız bin
    -Cinler geliyor mevzi almalıyız.
    -Ne
    -Çabuk kaldır şunları
    -Kalkın!!!

    Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu
    -Pusuya düştük.

    Herkes kalkıyordu. Palalarını aldılar, oklarını yaylarına sürdüler. Elime bir yanan odun parçası alıp uzaklara atıyor oraları aydınlatıyordum. Kadınlar oklarıyla bir yuvarlak oluşturmuşlar erkekler ellerinde palarıyna onların önünde duruyorlardı.

    Benim aydınlattığım yerde eğer bir cin vaarsa oklar birbir vücutlarını parçalıyordu.

    Ama durduramıyorduk gittikçe yaklaşıyorlardı. Geneli küçük mavi cinlerden oluşsada muhafız cinlerde vardı. Sayıları oldukça fazlaydı. Ellerinde baltalarla kamalarla saldırıyorlardı. Bana albeletimi verin desemde herkes can derdinde beni gibleyen yok tabi mevzininde dışındayım.

    Biz muhafız cin beni gözünü kestirmiş koşarak üzerime doğru geliyor ben dururmuyum hemen topuk tabi ama ne olduğunu anlayamadan yere düştüm. Yüzüm ellerim her yerim çizilmişti. Muhafız cinde beni bırakacak değil ya hızla beni kesmeye koşuyor bin. Sarı zırhının altında yeşil iri vücuduyla elindeki baltayı kaldırdı tam vuracak.

    Vücuduna art arda 2 ok saplandı ve yere düştü. Hemen ayağa kalktım. O zaman kadar da bizimkiler mevziyi delmişler birazda olsa rahatlamışlar grubun yarısı kampı topluyor diğer yarısı gelen tek tük cini kesiyordu. Patron bana arbeletimi ve kılıcımı attı. Çantamı yerden aldım. Çarpışmalar tek tük devam etti herkesin eşyaları toplanmıştı.

    Patron
    -Geri çekiliyoruz. dedi
    Timuçin
    -Nereye diye sordu
    Beni takip edin dedim.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 116.
    +5
    Neyse beyler Timuçin omzumu tuttu ve Patrona döndü.

    -Patron bu hırsıza güvenecek miyiz?
    -Timuçin bu adam bana çok özel bilgiler verdi.
    -Ne diyorsun Patron

    Bu sırada arkamızda hala cinlerle çarpışanlar vardı. Tek tük te olsa hala saldırıyorlardı.

    -Timuçin bunu burada konuşamayız şimdi onu izleyelim olmazsa boğazına bir ok saplarız.
    Bu tehdit beni korkutmuştu ama yine de tek çarem onlara güvenimi kazandırmak ve sömürebildiğim kadar kaynaklarını sömürmeliydim.
    ···
  17. 117.
    +4
    Saatler ilerlemiş etraf iyice kararmıştı. Yerde can çekişen son cinleride öldürdükten sonra arkama düştüler. Haritayı yaktığım için bana ihtiyaçları olduğunu biliyordum. Tabi patronda bunun farkındaydı. Neyseki 1-2 ay sürekli baktığımdan haritada yer alan her yeri karış karış ezberlemiştim.

    Timuçin ve diğerleri bana güvenmiyorlar hatta benim gibi kan emicilerden nefret ediyorlardı. Gecenin kör karanlığından uzunca yürüdük. Elimizde önümüzzü zor aydınlatan yağ kandilleri ve sürtünme enerjisini elektiriğe çeviren güçsüz fenerlerle delik deşik olmuş asfalt yolları zor kestirebiliyorduk.

    Her an saldırıya uğrayabilirdik. Korku ve dehşet vardı kalbimde. Biliyordum ki en ufak aksilikte beni bırakıp kaçarlar hatta onlara ayak bağı olmamam için kalbime bir ok saplayabilirlerdi. Temkinim her zamankinin iki katıydı. Artık hem önümü hem arkamı kollamak zorundaydım.

    Grubun yarısının gözü etrafta yarısınnınki de benim üzerimdeydi. Rahatsız oluyor fakat onların bakışlarını hissetmiyor gibi davranıp karanlıkta en önden ilerliyordum.

    Önceden kat kat yükselen binalar artık 2 insan boyunu aşmıyor, kapital yapının mabetleri avmler yerle bir olduğunu görüyorduk. Ne hale gelmiştik ne zaman bu kadar güçsüz kalmıştık.
    ···
  18. 118.
    +5
    Az gittik uz gittik Gazi Mahallesinin dar bir sokağından ilerleyerek Gazi üniversitesinin içerisine sızdık. Hatırlıyorum 5 yıl önce buraya bir arkadaşımı ziyarate gelmiştim. Öğretmen olmak için yanıp tutuşan bir arkadaşımı. Rektörlük binasına imrenerek bakmıştım. Şimdi o gösterişli binadan geriye kalan sadece yıkık duvarlar ve etrafa saçtığı tuğla bloklar kalmıştı.

    Gecenin karanlığında etraftaki cinleri parıltımızla buraya çekmemek için ışıklarımızı söndürdük. Herkes susuyor kimsenin ağzından bir kelime çıkmıyordu.

    Son gördüğüme oranla çimleri orantısızca büyümüş, ağaçların dallarına asılan Türk Dünyası bayrakları etrafa savrulmuştu.

    Bu üniversitenin bile atfosveri tamamen bozulmuştu. Rengarenk dalların gölgesinde çay sigara yaptığım aklıma geliyordu. Ama bunları düşünme sırası değildi.

    Patron kalın sesiyle komutları vermişti. Dörder kişilik nöbetler halinde uyuyacak yarın sabah yapacaklarımız hakkında konuşacaktık.
    ···
  19. 119.
    +6
    Başımı uzun şimlere koyup uyumayı denedim. Ama aklım hala o gündeydi. Okların önümdeki korkun yaratığı delip geçtiği günde.

    "Arkamı döndüm karşımda orta yaşlarını çoktan geçmiş bir adam gördüm Burak yanımda neler olduğunu anlamaya çalışırken Ben adamla birkaç saniyeliğine de olsa göz göze gelebilmiştim. Elinde siyah bir arbelet vardı. Sağ elinde ise 6 tane ok tutuyordu."

    "Ama korku ete kemiğe bürünmüş ve hayatımızı kurtaran adamın sırtına bir kama sokmuştu. Bir mavi cin adamın boynuna çıkmış göğsünü dehşet verici bir nefretle bıçaklıyordu."

    "Adama doğru hızla koştum ardından g3 mermilerinin etrafa kara kanlar saçtığına şahit oldum. Bizim adamı öldüren mavi cin paranparça olarak yere serilmiş adamla beraber yere serilivermişti."

    "Adamın yanına vardığım da çoktan binanın zemininde kara ve kırmızı kan birbirine karışmıştı. Yapacak hiçbir şeyim yoktu adamın sıkı sıkıya tuttuğu okları ve arbeleti alıp arkamı döndüm."

    "Burak binanın çıkışına doğru koşuyordu. Korkmuştu haklıydı. Ayağa fırladım binayı ayakta tutan gri dikiklerin arsından geçerek Buraka yetişmeye çallıştım. Kalbim olağanca hızıyla atıyor adrenalini tüm hücrelerimde en şiddetli haliyle yaşıyordum."

    "Burakla beraber aynı anda binadan çıktık. Dışarıda Tankların üzerlerine çıkmaya çalışan mavi cinler yerde yatan adamlara bile
    ···
  20. 120.
    +4
    Düşünceleri içerisindeyken uyuyakalmıştım. Ne kadar oldu bilmiyorum Emir'in koca ellerinin beni dürtüklediğini hissettim. Gözlerimi açıp ona doğru döndüm.

    -Kalk bakalım hırsız nöbet sırası sende bizimle yaşayacaksan bebek gibi uyumaktan dahha çok şey çok şey yapmalısın dedi.

    Gözüne girmek zorundaydım hemen ayağa kalktım ve nöbet yerimi tuttum Emir de benim yattığım yere uzanmı.ş uykuya dalmayı bekliyordu.

    Gece o kadar karanlıktı ki nöbet arkadaşlarımı bile göremiyordum. Gözlerimi bir noktaya kilitlemiş aklımla konuşuyordum. Nele olacağını nereye gideceğimizi herşeyin doğru olup olmadığını düşünüyordum.

    Bir el aniden omzuma dokunmuştu. Refleksif olarak arbeletimi bana dokunanın yüzünün ortasına nişanladım. Karşımda Zeynep vardı. Bu hareketim onun hoşuna gitmiş olacak ki alaycı bir gülümsemeyler ince sesini dudaklarının arasından serbest bıraktı

    -Ne oldu hırsız oturduğun yerde uyuya kaldın sanırım buna nöbet mi diyorsun. yüzünde kocaman bir tebessüm oluştu ama bu öyle şirin bir tebessüm değildi dev bir alaylamaydı.

    Hem heyecanlanmış hem de aşağılanmıştım dişlerim bir türlü ayrılmıyor kelimelerime özgürlük vermiyordu.

    -Aslında konuşmayınca biraz daha çekilir bir insan oluyorsun hırsız. Önceden yanmış bir sigara ve yarım bardak su verdi.

    -Kusura bakma ne olur yemeğinizi gün doğunca gerireceğim ama açlığınızı bu bastırır sanırım. dedi alaycı sesiyle.

    Bu kızın bedeninin mesleğini bilemem ama ruha tam bir köle tüccarıydı.
    ···