/i/Tespit

  1. 1.
    +3
    Maladaptive Daydreaming (MD), yani Aşırı Hayal Kurma Bozukluğu, hayalperestlikten farklı olarak bir hayali adeta senaryo gibi yaşamaktır. Maladptif, kişinin yaşamın sorunlarıyla ve stresiyle başa çıkma yetisi açısından işlevsiz veya uygunsuz olan zihinsel etkinlikleri veya davranışları için kullanılan ortak bir terimdir. Bu terimden yola çıkarsak, MD'nin kişinin yaşadığı sorunlardan veya travmalardan kaçmak için kendine bir hayal dünyası yaratmak anldıbına geldiğini söylemek yanlış olmaz.

    MD'ye sahip olan bir kişi, kendi sorunlarından veya yaşadığı travmalardan kaçmak için kendine bir dünya yaratır. Bu dünyanın içinde karakterler, kişiler bulunur. Genellikle kişi mimiklerle, konuşarak ve bazen karakterin yaşadığını hayal ettiği duyguyu bizzat yaşayarak kurdukları hayali adeta oynar. Bir senaryo gibi herkesin bir karakteri, bir alt yapısı olur. Kişinin karakterlere birçok duygu beslediği gözlemlenebilir; örneğin hayalindeki karaktere aşık olabilir veya ondan nefret edebilir. Üstelik bu duyguları çok yoğun yaşar. Yeri geldiğinde ağlayabilir, yeri geldiğinde gülebilir.

    edit: fotoğrafı tam boşalacakken çektim
    ···
  1. 2.
    0
    Yemin ediyorum ben boyleyim
    ···
    1. 1.
      0
      bende böyleyim
      ···
    2. 2.
      0
      Hadi be cok kotu bisey ya
      ···
  2. 3.
    0
    Çok sevdiğim bir arkadaşımda var bu başlığa uğrayan kişi bana pm atsın
    ···
  3. 4.
    0
    sayesinde tek başımayken asla canım sıkılmıyor.
    ···
  4. 5.
    0
    Aslında escapism denen olgunun en iyi örneklerinden bir tanesidir maladaptive Daydreaming. Onda da gerçeklerden kaçış mantığı vardır ve kişi bir süre sonra hayallerine bağımlı hale gelir. Yani bir insanın iki farklı yaşamı olmasıdır. Ve o hayatlardan birinin gerçek olmadığını bildiği halde onu devam ettirmesidir. Kimse bilmez diğer yüzlerimizi. Anlatmaya çalışsanız da anlayamazlar çünkü kimse kimsenin kafasının içindekini göremez(bu yüzden bir dönem herkesin benim gibi olduğunu sanırdım ama meğersem beni onlarda ayıran şeymiş bu.) ya da en kötü ihtimalle saçma geldiği için dinlemiyordur bile. Ama bizim için saçma değil işte. Gerçek hayatta kimsenin iplemediği sünepe bir tip iken kafanda zibilyon tane evren ve zibilyon tane karakter dolaşır. Hepsi bir dizi serisi gibi ilerlerken sen o evrenlerin birinde bir kralsındır belki de. Belki de kahramansındır. Hatta belki de tanrı. Sürekli kafandan değişik senaryolar üretirsin, durdurmak istersin ama başaramazsın ya da bazen o kadar güzel gelir ki durdurmak bile istemezsin. Ben hiçbir zaman bunun için çabalamadım. Hayatımı mahvetse de, bu bir hastalıkta da olsa kurtulmak istemedim. Çünkü benim gibi yazma ve çizme yeteneğiniz varsa bu şey tadından yenmez. Kurduğunuz hayalleri ve senaryoları kaleme alabilir veya onları çizebilirsiniz. Hatta onları bir dizi, film veya video haline bile getirebilirsiniz Böylelikle bir şeyler üretmiş olursunuz hatta zamanla bu işiniz haline gelebilir ki en zevkli kısmı bence burasıdır. Düşünsenize sonunda hayallerinizden para kazanıyorsunuz.
    ···
  5. 6.
    0
    Ancak hayallerimiz her zaman bu kadar sürreal ilerlemez. Bazen biriyle konuşmamız gerekiyordur. Konuşmamız gereken vakit gelene kadar konuşmayı kafamızda zibilyon kez kurgularız. Zihnimizde sanki o kişi karşımızdaymış gibi konuşuruz. Ya da atıyorum ders çalışıyoruzdur sanki yanımızda biri oturuyormuş da onunla beraber çalışıyormuş gibi konuyu hayali arkadaşımıza, kafamzdaki hayali karakterlere anlatırız. Mdliler bunu bazen daha rahat çalışabilmek için bilinçli yaparlar. Fakat ben de bu kadar bilinçli ilerlemiyor. Ben bunu kontrol edemiyorum. Ne zaman dersin başına geçse böyle ilerliyor ben de. Başka bir örnek daha vereyim. Bu en sıkıntılı durumlardan bir tanesidir. Bir olay olduğunda nasıl bir yol izlememiz gerektiğini kendi kafamızda kurar daha sonra da çevremizdeki insanları da ona göre yönlendirmeye çalışırız. Ama ilk başta dediğim gibi onlar zihnimizde olup bitenleri göremez. Onlar bunu anlayamaz. Ayrıca burası gerçek hayat. Burada her şeyi istediğiniz gibi yönetemiyoruz maalesef. Hatta çoğu zaman zihnimizde kurguladığımız gibi gitmiyor işler ve bu bizi bunalıma kadar sürükleyebiliyor(ancak buna birazdan değineceğim). Çoğu zaman bir şeyleri abartırız. Ya da olayları daha abartarak ele alırız. Hep hayalci, romantik, duygusal bir bakış açımız vardır. Ne kadar mantıklı düşünen bireyler olsak da o bakış açımızı da kıramayız. Ve bu günlük hayatta aldığımız kararları, söylediğimiz, yaptığımız şeyleri etkiler. Bizim penceremizden her şey mantıklı gözükür. Ancak diğer insanlar bu rahatsızlıktan muzdarip olmadığı için çoğu zaman bizimle aynı fikirde değildir.
    ···
  6. 7.
    0
    Bazen bunun yüzünden depresyona bile sürüklendiğimiz olur ki bu en kötüsüdür(işte değineceğim, dediğim kısma geldik). istediğimiz hayat veya hayatlar tam da zihnimizde olanlardır. Çünkü her şey orada mükemmeldir. En güzeli de o dünyaları biz kurduk. Her şey bizim istediğimiz gibi ilerler orada. Her ne kadar kötü durumların da hayallerini kursak da. Buna da birazdan değineyim. Yani özetle gerçek hayat bizim için kötüdür çünkü burada sürekli acı çekeriz, ciddiye alınmayız, aşağılanırız, şiddete veya istismara uğrarız vesaire... Tamam güzel şeyler de olmuyor değil ama genel olarak gerçek hayat böyle ilerler acısıyla tatlısıyla. Orada ise hep tatlıdır çünkü biz kurduk istediğimiz gibi de senaryoyu değiştirebiliyoruz. Gerçek olmadığını bildiğimiz halde, dürüst olalım, hepimiz zihnimizdeki dünayaları gerçek hayata tercih ederdik. işte gerçek olmadığını bilmek can yakıyor. Ve bunu ciddi bir bağımlılık haline getiren kısım da bu düşünce yapısı. Bir can yakan kısım ise -evet, şimdi gelebilirim o kısma- kötü hayaller.
    Örneğin, hayallerimizde iki ırkın savaşını kurgulamamız. Herkesin birbirini öldürmesi. Ya da günlük hayatta suç sayılabilecek şeyleri hayallerimizde yapmak. Bu tarz şeyler bizi pgibolojik olarak etkileyebilir Hatta en masum ve en ilginç kısmı da sevdiğimiz karakterlerin ölmesi. Gerçekten kafamızdaki karakterlere üzülürüz. Daha komik bir şey de söyleyeyim, madem girdik buralara...
    ···
  7. 8.
    0
    Kafasımızdaki karakterlere karşı duygular besleriz. Onlara öfkeleniriz, üzülürüz hatta bazen aşık oluruz. Gülmeyin, cidden var böyle insanlar. Bir dönem benim başıma da gelmişti. Yani hayali arkadaşlarına aşık olanlar var.
    ···
  8. 9.
    0
    Başka değinmediğim bir şey kaldı mı ki? Bir şey daha var ona da kısaca değineyim. Gerçek hayattan kopmak. Bu durum ilerlediği takdirde sizi gerçek hayattan inanılmaz koparır. Sosyal hayatınız altüst eder. Kendinize yabancılaşırsınız. Çünkü siz kendiniz hayallerde kurduğunuz gibi tanımlamak ister ve o hayallerinizdeki siz gibi görünmeye çalışırsınız. Bir noktada biraz kimlik karmaşasına sürüklenirsiniz. Kim olmak istediğinizi, ne yapmak istediğinizi bilemez bir hale gelirsiniz. Bu boşluğa düşme hissi de insanı depresyona sürükler. Bu sene bunu deneyimlemiş biri olarak söyleyebilirim rezalet bir şeydir.
    ···
  9. 10.
    0
    Bir de hayallere dalmaktan kendimizi soyutlarız bu dünyadan. Biriyle konuşuyorsak bir noktada hayallere dalarız ve artık onu dinlemez oluruz. Bir öğrenciyseniz okulda anlatılan derslere odaklanamazsınız. Bu dikkat ekgibliğiniz olduğundan değildir. Ha dehbden muzdaripseniz o başka. Bazı insanlarda hem dehb hem de maladaptive Daydreaming beraber görülebiliyor. Ancak benim gibi siz de sadece mdli iseniz şunu söyleyim işin dikkat ekgibliği ile alakası yok. Sorun zaten sizin aşırı odaklanmanızda. Yani mdli bireyler aslında odaklanma konusunda normal insanlara göre çok daha iyilerdir. Fakat bu odaklanmayı yanlış yönlere doğrultuyoruz. Gündelik hayatımıza odaklanmak yerine hayallere odaklanıyoruz.
    ···
  10. 11.
    0
    Evet, çocukluğundan beri bu durumdan muzdarip bir kişi olarak kendi yaşadıklarım ve bilgi birikimim dahilinde bu rahatsızlığı anlatmaya çalıştım. Biraz incin gelebilir. Bunun için kusura bakmayın. Sabahın köründe kalkmış bunları yazıyorum çünkü.
    Neyse yavaştan kaçayım ben.
    ···