aha bu da capsismm:
http://m.popstar.com/Gall.../Photos/00000004-6426.jpg
size o en çok merak ettiğiniz olayı anlatacam incici kardeşlerim. ama önce bi girizgah edeyim.
beni bilenler bilir. sevenim de vardır sevmeyenim de. yalnız şu internette kendimi en rahat hissettiğim yer burası oldu. adıma başlık bile açmamışınız muallakler!!
ayrıca farkettiyseniz internete sosyal medya ya da daha kötüsü sosyal mecra demedim. diyenin dıbına koyum ben. ekşici miyiz amk? neyse konumuz bu değil.
velhasıl, bugün google amcaya
nose yazarsanız benim sıfatı ilk sayfalarda görürsünüz. amk tak var sanki. selebriti ayağına millete oramızı buramızı gösteren google'a suç bulan en adi ekşicidir, yanlış anlaşılmasın. benim derdim kendi öz burnumla.
şimdi zamanında, daha ben yağız bir delikanlıyken, lisedeyken yani, o zamanlar toyuz tabi, elimiz gibimizde geziyoruz masaçusets sokaklarında. zaten katolik okuluna yzdırmışlar beni. buranın imam hatibi gibi işte anlayın panpalar. bizimkiler biraz tutucudur. irlandalıyıh biz, patetez gıtlığı olmuş çok eskiden göçmüşüz o sebeble kartalbaş diyarına.
sonra, benim bi ceymıs dedem vardı, rahmetli toprağı bol olsun... dedi bu çocuğun kilisede gözü yok, yol yakınken alın bunu okuldan. amk kendi çok farklıydı sanki. her pazar kiliseye gider, esnaf toplantılarına katılır ama ağzından küfürler, yo maddafakkkalar, sanova biçler ekgib olmazdı. zamanında kuzey güney olaylarına garışmışlığı varmış bunun... keykeykey mi artık ne taksa solcu sağcı olayları işte. o yüzden hiç sevmezdi zencileri... bana hep, aman oğlum sakın zencilere bulaşma diye tembihlerdi.
dedemin araya girmesiyle beni okuldan alıp los encılısdaki dayılarımın yanına çalışmaya gönderdiler. wilfirıt dayım orda bana bi kebabçıda iş de ayarlayacaktı. orda çalışıp mastrflarımı çıkaracaktım. benim de hayattan pek bi beklentim yoktu yani. kabul ettim işi.
kebabçı dediysem mek börgırdanılts, keyefsi gibi daşşaklı bi zincirdi çalıştığım yer. taco, hamburger, hatay usulü soslu döner falan satıyorduk. filmlerde görmüşünüzdür arabayla yanaşıp sipariş veriyolarya camdan, ha işte ben ilk orda sipariş alarak işe başladım.
her meslekten insan tanıdım orda. zenci işadamı bile gördüm. atlamış cipine delux menü isteyen hollywood yıldızından tutun da çocuğuna oyuncak beğendiremeyen, mahsun, dar gelirli taşra insanına kadar, ne ararsan. karı kızda çok oluyordu. özellikle akşamüstü çok taş hatunlar geliyordu. ekike eheue... yavşadığımız da oluyordu tabi haliyle...
gelgelelim kızlardan geri dönüt pek olmuyordu. önceleri pek iplemedim, kızlar parasız olduğum için bakmıyolar diye düşündüm. ama orda çalışan tipsiz ferhat bile yeri geliyor bi horny/17/female cenıfır zütürüyordu. bir değil iki değildi bu olay. sonraları ayın elemanı olup kasiyer bile zütürdü. ferhat coştukça coşuyordu. benim girişmlerim ise mütemadiyen sonuçsuz kalıyordu.
kendimi iyice depresyona sokmuştum. alternatif rak,nümetal bilemedin indie müzük dinleyen ben damardan arabesk doom metal dinlemeye, şehir radyolarını arayarak tamirci çırağı parçasını çalar mısınız sevip de kavuşamayanlara gelsin demeye başlamıştım... çaresizdi içimdeki çocuk sizin anlayacağınız panpalarım... napacağm neydeceğim derken ferhat'a danışayım dedim. tuttum bunu bi sigara molasında:
-kanka bi akşam dertleşelim senle dedim.
-olur maykılcığım dedi akşam bende demleniriz hem kaynanan seviyormuş elimde mis gibi rakı var dedi yılmaz eniştem alaca'dan göndertti ekikiki...
züt herif owen ya adımız ondan maykıl derdi bana hep, taşşak geçerdi aklı sıra. neyse o an büyüyü bozmamak için suyuna gittim:
-lan kaçak rakıdır o gözlerden olmayalım ekihiki diye bunun seviyesine inerek durumu kotardım. o akşama sözleştik ferhatla.
neyse, millet o akşam o house party senin bu house party benim gezerken biz ferhatın fakirhaneye gittik. evet tam düşündüğünüz gibi tiren yoluna bitişik mınakodumun dairesi. banliyö gelip geçtikçe bizim bardaklar sallanıyo, mezeler birbirine giriyor, çatallarımız karışıyordu. en sevmediğim şey.
ortam yumuşayıp, kafalar güzelleşip konu eski çıktıklarımıza doğru kaymaya başlayınca ben konuya girdim.
-nası ayarlıyorsun lan onca kızı dedim yarım yamalak ingilizcen var bi de amk?
-onla ne alakası var lan, dedi ferhat, tip önemli oğlimmm tipime vuruluyor kızlar, dedi. bana vermiycekler de sana mı vericekler, diye de ekledi.
-ha sigtir ordan sanki ben tipsiz miyim lan dedim. sadece biraz burnum kemikli o kadar dedim.
ergenlik burna biraz aşırı hormon pompalamış olabilirdi panpalar ama o kadar mı tipsizdim lan? kendime sordum bu soruyu ve içten içe ben de kıllanmıştım tipsiz olduğumdan. ferhat devam etti:
-sırf burnun yeter kızları uzaklaştırmaya amk. bizim memlekette olsan direk ha uşağım diye yaftalarlardı seni dedi ve ardından kikir kikir gülmeye başladı.
uşağım da ne oluyordu. anlamamıştım ama bu muallaknin benle iyi dalga geçtiğini anlamamak için uzaylı olmak gerekiyordu. daha fazla duramazdım o masada.
-hadi fondip amk ben gidiyom dedim sinirli bi şekilde.
-nereye amk daha karpuz keseceğidiikkk dedi ferhat.
gene anlamamıştım ama seviyenin yerlerde süründüğü apaçık ortadaydı. karşılık vermedim boş bardağı masaya bırakıp salatalık turşusundan bi kıt alıp hadi eyvallah diyip ayaklandım. o an gözüm sol taraftaki leblebi kasesine ilişti. yolluk olsun helal et diyerek cebe bi avuç beyaz leblebi attım. aman tanrım oysa ki beyaz leblebiden nefret ederim, o an ki sinirle ne yaptığımı dayımlara doğru yürürken anladım...