/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +25 -1
    Beyler elimde daha bu hikayeyle alakalı 1000 part çıkar önceden forumlarda yazmıştım bir bolume kadar ama artık oralarda yok geriye 1000part kaldı yazmaya devam baya uzun hikaye olacak onun dışında daha 4 hikaye var bununla beraber bu 1000 digeri 200 digeri 500 digeri 50 digeri 25 part beyler o hikayelerde yayinlamadim hic bu hikayem baya bolum surecek o yuzden okuyanlar bu entry i sukularsa saat 22.00 a kadar 10suku gelirse 1 uzun bolum daha atarim yani 15part falan iste ama yarın saat 16.30 18.30 arasi 3. Bolum gelcek beyler yeni baslik profilden gorebilirsiniz actigimda bunu yapmamin sebebi hikaye cok uzun herkes okusun maksat ilk gunden beri okuyan ilk hikayeden beri adamsiniz eyv
    ···
    1. 1.
      0
      usta gibiş olsunda isterse 10 yıl okuyalım
      ···
  2. 2.
    +20 -1
    Beyler yazmaya devam ediyorum seri seri worde kopyaliyorum ordanda neyse
    Size bir tavsiye bu sozlugun yazarlarisiniz suku vermek cugu vermek hakkiniz okadar emek sizin icin sadece suku butonuna basmak bukadar zor olmamali herhangi bir baslikta da begenseniz biraz bile olsa suku verin burasi face degil anonimsiniz merak etmeyin ben devam ediyorum hadi dedigim gibi
    ···
    1. 1.
      0
      Devam occc
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa adama sövme 3 gündür beni ergenliğimin zirvesine çıkardı

        Kaptan devam ett
        ···
    2. 2.
      0
      Occc mu terbiyesiz insan... Şu yaptigina bir bak yazmiyorum ulan
      ···
    3. 3.
      0
      Kaptan sıktır et huur çocuğunu yaz ya
      ···
    4. 4.
      0
      Yaz panpa boşver onu 2klı belli zaten
      ···
    5. diğerleri 2
  3. 3.
    +17
    Beyler okadar yazdik suku atinca eksilmessiniz
    ···
    1. 1.
      +1
      Ayraccc
      ···
    2. 2.
      0
      Devam et panpa

      2001 panpam nasılsın? Yine şukunu verdim
      ···
    3. 3.
      0
      Ayraç. AMK ne biçim yazıyon okudukça okuyom kaç part var daha
      ···
    4. 4.
      0
      Devam et bin
      ···
    5. 5.
      0
      Devam et amk hadi
      ···
    6. diğerleri 3
  4. 4.
    +15
    huurlara inat devam

    Sabah uyandığımda Meltem hanım gitmişti. Beni uyandırmadan gitmesine üzülmüştüm. Daha doğrusu Meltem hanımla sabah gibişi yapamadığıma üzülmüştüm. Salonu toparlamıştı, yarım Rakı şişesini dolaba koymuş, bardakları yıkayıp kaldırmıştı. Yine de salon Rakı kokuyordu. Salonun penceresini açtım, havalansın biraz diye. Sonra da banyoya girip güzel bir duş aldım.

    Havluyu belime dolayıp banyodan çıktığımda, mutfaktan sahanda yumurta kokusu geliyordu. Hemen bir boxer ve tişört giyip, heyecanla mutfağa gittim. Evde tabii yiyecek birşey olmadığı için, beni uyandırmadan markete gitmiş, alışveriş yapmış. Ben duş alırken de gelmiş, kahvaltı hazırlıyordu. Onu korkutmamak için, "Günaydın aşkım, nefis kokuyor!" diye seslendim. Meltem hanım kafasını çevirip gülümseyerek, "Günaydın aşkım!" dedi ve pişirdiği yumurtayla ilgilenmeye devam etti. Arkasından sarıldım, boynuna ensesine öpücükler kondurdum. O anda Meltem hanımı gibmek için içimde dayanılmaz bir arzu vardı. Kalçasına dayanmış kazık gibi yarağımı hissedince, "Azgın şey, yumurta yanacak şimdi, geç otur, çayları doldur!" dedi.
    ···
  5. 5.
    +13
    Mürüvet'in çocuğunun sabah erkenden ağlaması, Zeynebi de, beni de uyandırdı. Zeynebin bir bacağı benim bacağımın üzerinde, bir eli de omzumdaydı. Dizi ise, sabah sertliğiyle kalkmış yarağıma dokunuyordu. Benim de bir kolum onun boynunun altındaydı. "Günaydın aşkım!" deyip, dudaklarına bir öpücük kondurdum. Zeynep bana dik dik bakınca doğruldum ve "Ne var? Söyle ne söyleyeceksen!" dedim. Zeynep de hafif doğruldu ve "Sen ne biçim bir erkeksin? Sen pekekentmisin de bizi başkasına gibtiriyorsun?" dedi. pekekent lafı sigortamı attırmıştı, o sinirle Zeynebin ümüğünü sıkıp, "Senin Ecdadını giberim huur, lafını bil de konuş, dıbına koduğumun sürtüğü!" diye bağırdım. O sinirle nerdeyse boğacaktım Zeynebi. Nefessiz kalıp, debelenmeye başlayınca bıraktım gırtlağını.

    Mürüvet kucağında çocukla koştu geldi, "Ne oluyor yaa? Ne bağırıyorsun?" dedi telaşla. Sinirim geçmemişti, "huurnun ettiği lafa bak be! Yok pekekentmiymişim de, yok sizi niye başkasına gibtiriyormuşum da!" diye bağırdım. Mürüvet, "Harun sakin ol, bağırma!" deyince, "Sus ulan huur, şimdi senin de Ecdadını gibecem!" dedim. Yataktan kalktım, sinirden elim ayağım titriyordu. Bir sigara yaktım, geçtim koltuğa oturdum. Mürüvet de kucağında çocukla geçti yatağa, Zeynebin yanına oturdu. ikisinin de ağzını bıçak açmıyordu, tek kelime etseler, benim daha da sinirleneceğimin farkındalardı. Sigaramı birkaç fırtta bitirip kalktım, "Toparlanın, köye gidiyoruz!" dedim ve elbiselerimi giyindim. Mürüvet, "Yaa bir duş alsaydık gitmeden?" dedi. "iyi, alıp inin aşağı! Ben lobide bekliyorum!" dedim. Laptopumu ve çantamı alıp çıktım odadan, indim aşağı.
    ···
  6. 6.
    +12
    Birlikte resepsiyona gittiğimizde, Atalay da ordaydı, Beste'nin yerine gelen kızla samimi bir şekilde birşeyler konuşuyordu, bizi görünce konuşmayı kesti. Beste saatine bakıp, "Atalay bey, ben eve gidiyorum. Servisi kaçırmayım!" dedi. Atalay da, "Tamam Beste hanım, yarın da izinlisin!" deyince, Beste bana bakıp gülümseyerek gitti. Atalay bana, "Gel kanka, biz de şöyle lobiye geçelim!" deyip, resepsiyondaki kıza da, "Halime hanım, bize iki tane orta şekerli Türk kavesi gönderirmisin!" dedi. Kız Atalay'a, "Tabii efendim!" dedi. Ama bana da kaşlarını çatarak, yüzünde garip bir ifadeyle, dik dik baktı. Niye öyle baktığına anlam verememiştim, üstelik ilk defa görüyordum Halime denen bu kızı...

    Kahvelerimiz geldi, içtik, sohbet ettik Atalay'la. Beste'yle gibişimizin nasıl geçtiğini falan sordu, anlattım. Yorgundum, ayrıca uykum gelmişti. Atalay'la vedalaşıp, odaya çıktım. Mürüvet diğer odada çocuğuyla birlikte uyuyordu. Kısa bir duş alıp, Zeynebi uyandırmadan yanına yattım. Resepsiyondaki Halime'nin yüz ifadesi kafama takılmıştı, (Acaba ne alıp veremediği var benimle?) diye düşünürken, göz kapaklarım kapandı, uykuya daldım...
    ···
  7. 7.
    +12
    Kahvaltımızı yaparken önce Mürüvet'ten özür diledim. Sonra da Zeynebe, "Dün gece yaşadıklarımızın senin de hoşuna gideceğini düşünmüştüm! Kusura bakma, yanılmışım! Ama bana pekekentmisin demene gerek yoktu! Hoşuna gitmediğini adam gibi söyleyebilirdin!" dedim. Zeynep cevap vermeden kafasını öne eğmişti. Mürüvet de ordan, "Harun, uzatma artık!" deyince, "Tamam, konu kapandı, sorun yok!" dedim. Kahvaltımızı bitirip kalktık, tekrar Halime'nin yanına gittik. Onlar Halime'yle vedalaşırken, ben eşyaları arabaya bırakıp geldim. Ben de Halime'yle vedalaşıp, "Perşembe günü için ara beni!" dedim ve ayrıldık Otelden. Atalay henüz kalkmadığı için onunla vedalaşamamıştım.

    Arabaya binip, hareket eder etmez, Mürüvet, "Oğlum, başını belaya mı sokmak istiyorsun? Ramazan çavuşun kulağına giderse valla kıyamet kopar! Sen olayları bilmiyorsun, aklın varsa görüşme Halime'yle!" dedi. iki ailenin arasındaki küslük olayını zaten Halime kendisi söylemişti, ama sebebini bilmiyordum. Mürüvet'e, "Niye ki? Ne olayları?" dedim. Ve Mürüvet beni şok eden olayları anlattı.
    ···
  8. 8.
    +11
    Ayakta birkaç dakika ateşli bir şekilde öpüştükten sonra Beste soyunmak istedi. Ama ben, "Soyunma aşkım, sadece külodunu çıkar!" deyip soyunmasını engelledim. Beste'yi üzerindeki Otel üniformasıyla gibmek istiyordum. Boyu dizkapaklarına gelen lacivert bir etek, üstünde de uzun kollu beyaz bir gömlek ve lacivert kravattan oluşan bir üniforması vardı. Nedense Hostes, Hemşire veya Garson gibi üniforma giyen kızlardan oldum olası tahrik oluyordum. Beste, "Ama böyle rahat olmaz ki yaa!" diye mızmızlanarak külodunu çıkardı. Ben ise pantolonumu çıkardım sadece. Boxerimi de çıkardığımda, yarağım önümde bayrak direği gibi dikilmişti.

    Beste yarağıma bakıp, "Mmmhhh!" diye dudaklarını yalayıp ıslattıktan sonra eteğini yukarıya toplayıp, önüme çömeldi. Yarağımı önce eline alıp biraz sıvazladıktan sonra yalamaya başladı. Beste bu işi iyi biliyordu, dişlerini hiç değdirmeden yarısına kadar sokup sokup çıkarıyordu ağzına. Bunu yaparken de bir eliyle bacağımdan tutunuyor, diğer eliyle ise taşaklarımı avuçluyordu. Eğer yuttuğum hap olmasaydı, böylesine güzel bir saksoya fazla dayanamaz, çabucak ağzına boşalırdım herhalde. Beste de yarağımı iştahlı iştahlı emerken, hemen boşalmadığıma şaşırmış gibiydi. Sanki beni ağzıyla boşaltmak ister gibi bir hali vardı.
    ···
  9. 9.
    +11
    Meltem hanımı gördükten sonra, neden kursiyerlerin çoğunun erkek olduğunu anlamak zor değildi. Aralarında mutlaka gerçekten bilgisayar öğrenmek isteyenler de vardı tabii. Ama birçoğu sırf Meltem hanımdan dolayı yazılmış olmalıydı bu kursa. Ayrıca şimdi Firdevs'in de dikkat çekme çabalarının nedenini ve neden o şekilde giyindiğini de anlıyordum. Ama Firdevs, değil dıbını zütünü belli eden daracık şeyler giymek, çırıl çıplak dolaşsa bile, Meltem hanımın olduğu ortamda kimse Firdevs'e bakmazdı bile. ikisi yan yana durunca, Firdevs besleme gibi görünüyordu Meltem hanımın yanında.

    Meltem hanım, yüksek topuklu ayakkabılarının koridorda çıkardığı 'Tak, tuk' sesleri eşliğinde manken gibi yürürken, cömert dekoltesinden görünen göğüsleri de sanki bir yukarı bir aşağı hopluyordu. Daha kendisi gelmeden parfümünün kokusu gelmişti bize kadar. Ve parfümünün kokusu bile mest etmeye yetmişti beni. Kadında öyle bir ciksapel, öyle bir Karizma vardı ki, resmen ağzı açık ayran delisi gibi olmuştum. Meltem hanım, Firdevs'e, "Ben yemeğe çıkıyorum canım. Sen yakışıklı kursiyerimizin kaydını yaparsın!" dedi. Beni kursa kayıt olmaya gelmiş bir kursiyer sanmasına biraz bozulmuştum, ama yakışıklı demesi gururumu okşamıştı. Firdevs ordan, "Hocam, Harun bey kursiyer değil. Kendisi burayı satın almayı düşünüyor... " dedi.

    Meltem hanım bir an duraksayıp, "Ayy çok pardon canım! Ben Meltem, bilgisayar öğretmeniyim!" deyip tokalaşmak için elini uzattı. Ben de kalkıp elimi uzattım, "Memnun oldum, ben Harun. Hocam, Firdevs'in dediği gibi, ben burayı satın almayı düşünüyorum, fakat bu konuyu önce sizinle de bir konuşmak istedim... " dedim. Meltem hanım, "Ohalde hadi yemeğe birlikte gidelim, hem karnımızı doyururuz, hem konuşuruz!" dedi. "Tamam hocam!" dedim, birlikte çıktık. Firdevs bizimle gelmedi, orda kaldı. Biz merdivenleri inerken, çay evini işleten çocuk da yukarı çıkıyordu. Selamlaştık. Çocuğun elindeki sallama tepside Tost ve bir kutu ayran vardı, herhalde Firdevs'e zütürüyordu.
    ···
  10. 10.
    +11
    Onlara önayak olmak için, ben Zeynebin dudaklarına yumuldum. Bizi öpüşürken görünce Atalay da Mürüvet'in dudaklarına yapıştı. iki çift halinde deli gibi öpüşüp, yiyişmeye başladık. Az sonra Mürüvet kalkıp da Atalay'a öbür odaya gitmeyi teklif edince, ben kolundan tutup, "Nereye Mürüvet? Hepimiz bu odadayız! gibişecekseniz burda gibişeceksiniz! Hadi soyunun!" dedim. Ve kendim soyunmaya başladım. Baktım benden başka soyunan yok, "Ee hadi, siz böyle giyinik mi gibişeceksiniz?" dedim. Boxerimle kalınca kalktım ve Zeynebi de ayağa kaldırıp, soymaya başladım...

    Biraz sonra onlar da iç çamaşırlarına kadar soyundular. Odanın ortasında, ayakta, ben Zeyneple öpüşüp oynaşırken, Atalay da Mürüvet'le aynı şekilde yiyişiyordu. ikimizin yannanları da çadırları kurmuştu. Yine ilk hamleyi ben yaptım, boxerimi çıkardım. Benden sonra da Atalay da çıkardı boxerini, ardından da Mürüvet'in sütyenini külodunu çıkardı. Ben de Zeynebinkileri çıkarıp yatağa zütürdüm Zeynebi. Onlar da yatağa gelmekte gecikmediler.

    Biz Zeyneple yatağın sağ tarafına yan yatmış öpüşüp elleşirken, sol yanımıza Atalay Mürüvet'i sırtüstü yatırıp, direkt bacaklarının arasında yerini almıştı bile. Yarağını sokmamıştı dıbına, daha öpüşüyorlardı. Ben sırtüstü yatıp, Zeynebi üstüme çıkardım, o pozisyonda öpüşmeye devam ettik. Zeynep amıyla yarağıma sürtünüp duruyordu. "Bir saniye kıçını kaldır aşkım!" deyip, yarağımı elimle dik tutup, dıbının girişine dayadım ve "Otur şimdi!" dedim. Oturduğunda Zeynepten bir, "Ohhhh!" çıktı. Yarağımın tamdıbını almıştı dıbına. Biraz öyle hareketsiz kaldı üstümde, dıbını dolduran yarağımın tadını çıkardı. Sonra ufak ufak kalkıp oturmaya başladı...
    ···
  11. 11.
    +12 -1
    10suku daha olmamis a gunun son bolumlerini atip yarin yeni baslikta devam edecegiz sizimi kircam
    Sonra da, "Herkes gibi sen de Piercing'in klitorisi acıtıp acıtmadığını mı merak ediyorsun?" diye sordu. "Evet! Ayrıca, internette gördüğüm birkaç resim haricinde gerçeğini hiç görmedim. Onun için seninkini görmeyi çok istiyorum!" dedim. Benimkisi aptalca bir cesaretti. Ramazan çavuşla irtibatlarının halen devam ettiğini bildiğim halde, muhabbeti bu noktaya getirdiğime kendim de şaşırıyordum. Ramazan çavuşun kulağına gitse olacakları düşünemiyordum bile. Ama yine de ateşle oynamak hoşuma gidiyordu.

    Alexandra bardağında kalan bir yudum Viskiyi de içtikten sonra, boş bardağı bana göstererek, "Doldururmusun?" dedi. Şişeyi alıp yanına gittim. Ben yürürken yine gözlerini önümde yarağımın kurduğu çadırdan ayırmamıştı. Bardağını doldurduğumda gülümseyerek teşekkür edip, eliyle yatağın kenarını sıvazladı ve "Otur!" dedi. Şişeyi komodinin üzerine bırakıp yatağın kenarına oturdum. Müthiş heyecanlanmıştım. Ama Alexandra, "Seninle açık konuşacağım... " diye başlayınca, içimden (Boşuna umutlanmışım dıbına koyum!) diye geçirdim.

    "Gustav'la evliliğimiz, sıradan evliliklerden çok farklı. Kendi aramızda tüm tabuları ve sınırları aştık biz. Ama yine de dışarıya karşı bazı kurallarımız var. Seni havaalanında ilk gördüğümde, Gustav'a, senin nekadar yakışıklı ve çekici bir genç olduğunu, senden çok etkilendiğimi söyledim. Gustav da bana hak verdi, ama aynı zamanda senin Ramazan'ın damadı olduğunu da unutmamamı söyledi. Şimdi asıl konuya geleyim... Ben sana klitoris Piercing'imi gösterirsem, senin bakmaktan daha fazlasını isteyeceğini ikimiz de biliyoruz! Bu sorun değil, ben de daha fazlasını isterim! Ama senin Ramazan'ın damadı olman beni düşündürüyor. Bu oyuna devam edeceksek, bundan sonra yaşanacakları Ramazan'ın kesinlikle bilmemesi gerekiyor! Ayrıca şu andan itibaren benim isteklerime hiç itiraz etmeyeceksin! OK mi?" dediğinde rahatlamıştım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Rezzzzz
      ···
    2. 2.
      +1
      Rezzzzz
      ···
  12. 12.
    +12 -2
    Hadi iyisiniz yine kaptan abiniz devam ediyor .

    ilk gördüğümde dibimi düşeren kadın şimdi evimdeydi. Şu anda karşımda oturan Meltem hanım değil de, başka bir hatun olsaydı, çoktan dalmıştım ve yiyişiyor olurduk. Ama Meltem hanımla durum biraz farklıydı, onunla bir tür iş ilişkimiz vardı ve ben bunu zedeleyebilecek bir davranıştan özellikle kaçınıyordum. Meltem hanımın ders vermeyi bırakması demek, para kazanmak için satın aldığım bilgisayar kursunun kapısına kilidi vurmam demekti. Onun için Meltem hanım bana farklı yaklaşmadıkça, ben de uslu duracaktım. Her şeyi akışına bırakmıştım. Hatta bu akşam sadece yemek yeme, biraz içki ve sohbet etme dışında farklı bir beklentiye de sokmamıştım kendimi.

    Birkaç dakika birbirimize bakışarak ve gülümseyerek oturduk. AVM'de saatlerce dolaşmaktan ayaklarım ağrımıştı. Kalkıp ayakkabılarımı koridora çıkarıp geldiğimde, Meltem hanım bir ayağını kaldırıp bana doğru uzatarak, "Keşke benim çizmelerimi de çıkaran birisi olsa!" deyip gülümsedi. Ayağını kaldırdığında eteği biraz geriye kaymış, parlak siyah naylon çoraplı bacağı görünmüştü. Ben de espiri olsun diye telefonumu çıkardım ve "internetten bir araştırayım, bu kasabada güzel kadınların çizmelerini çıkartan birileri var mı?" dedim. Meltem hanım, "Haruuun! Bu yorgun halimle ayağa kaldırma beni!" deyip, yandaki koltuktan kırlenti kaptığı gibi kafama fırlattı.
    ···
  13. 13.
    +9
    Sonunda ders bitmiş ve kursiyerler sınıftan çıkmaya başlamıştı. Dikkatimi çeken şey ise, kursiyerlerin nerdeyse hepsi erkekti. Sadece 4 tane kız vardı. O kızlardan da ikisiyle Halime zaten tanıştırmıştı beni, Müge ve Birgül. Biraz önce Halime'yi onların evinde gibmiştim. Müge ve Birgül bana sadece gülümseyerek geçip gittiler, herhalde Firdevs'ten çekindiklerinden dolayı konuşmamışlardı benimle. Tüm kursiyerler çıktıktan birkaç dakika sonra da, büyük bir merakla beklediğim Meltem hanım çıktı sınıftan. Ve benim de dibimi düşürdü. Böyle bir güzellik olamazdı. Meltem hanım, Adriana Lima'dan bile güzeldi..

    Notnot:: beyler rez suku unutmayin elinizeyapismaz
    ···
    1. 1.
      0
      DEVAM PANPA
      ···
    2. 2.
      0
      Ayraççç
      ···
  14. 14.
    +9
    Boşalmam bitip de zütünden çıktığımda, Beste dönüp ayağa kalktı ve suratıma tokadı yapıştırdı. Bana ettiği küfürlerin ve hakaretlerin ardı arkası gelmiyordu. Belinden sarılıp kendime çektim ve dudaklarına yumuldum. Önce dudaklarını kaçırmak istedi, "istemiyorum!" diyerek, ama sonra teslim olup karşılık verdi. Rahat bir 10 dakika ateşlice öpüştük ayakta. Koltuğa oturduğumuzda Beste biraz sakinleşmişti, ama bana halen kızgındı. "Manyak! Salak!" diyerek kolumu çimdikleyip etimi kıvırdı. Sanki zütünün acısını anlamam için o da benim canımı yakmak istiyor gibiydi. itiraz etmedim, "Çimdikle aşkım, istiyorsan kopar etimi! Bunu hak ettim!" dedim.

    Beste çimdiklemeyi bırakıp, "Sen var ya harbiden sapıksın! Hem Sadist hem Mazoist'sin!" dedi. Gönlünü almak için, "Ne desen haklısın aşkım, ama okadar güzel bir zütün var ki, kendime hakim olamadım işte! Şu ana kadar gibtiğim en şahane züt seninkiydi!" deyip dudaklarına bir öpücük kondurdum. Bu dediğim laflar hoşuna gitmişti, "Ciddi güzel mi zütüm? Biraz büyük değil mi?" dedi. "Manyakmısın aşkım, harika bir zütün var!" dedim. "Ne bileyim, eski sevgilim bana hep 'Koca zütlü' der dururdu!" dedi. "Kusura bakma da, eski sevgilin malın tekiymiş!" dedim. Bu konuşmayla Beste'nin keyfi tekrar yerine gelmişti. Bana kızgınlığı geçmiş gibiydi. Biraz daha öpüşüp, "Hadi, toparlanıp gidelim artık!" dedim. Kalktık, ben boxerimi ve pantolonumu giydim. Beste de külodunu giydi, üstünü başını, saçlarını düzeltti ve çıktık ofisten. Beste'yi sünnet olmuş çocuklar gibi yürürken görünce dayanamadım güldüm. "Gülme Manyak!" diye kolumu çimdikledi yine.
    ···
    1. 1.
      0
      Ananla aynı fantazileri kurdum xD
      ···
  15. 15.
    +9
    Firdevs orgazm olup boşaldıktan sonra, ben de fazla dayanamadım. Birkaç pompalamadan sonra yarağımı amından çıkarıp beline fışkırttım döllerimi. Döllerimin bir kısmı ta ensesine kadar ulaşmıştı. Boşalmam bitip de yarağımdan son çıkan bir iki damla dölü de zütünün yanaklarına sürterek akıttım. Firdevs üstüne basılmış böcek gibi masaya yapışmış kalmıştı. Gözleri yumulu, ölmüş gibi yatıyordu. Pantolonuma uzanıp cebinden telefonumu çıkardım, Firdevs'in bu halde de birkaç resmini çekip geri cebime koydum. Sonra da mutfağa gidip bir tutam peçete getirdim. Firdevs halen ölü gibi yatıyordu. Vücuduna bulaşmış dölleri sildim. Benim yarağımın ucunda da yeniden bir damla döl çıkmak üzereydi, onu da sildim.

    Sonra Firdevs'i kaldırıp, külodunu çektim ve pantolonunu çekmesine yardımcı oldum. Firdevs süyteninin kopçasını takarken, ben de boxerimle pantolonumu giydim. Firdevs yorgun görünüyordu, sanki ruh gibiydi. Ama keyfine diyecek yoktu, orgazmın verdiği rahatlamayla mayışmıştı. Üstümüzü başımızı toparladıktan sonra, ben Firdevs'in masasının arkasındaki dönerli koltuğuna oturdum, Firdevs'i de kucağıma oturttum ve biraz öpüşüp koklaştık. Telefonumu çıkardım, kucağımdayken birkaç resmimizi çektim. Firdevs, "Biz şimdi sevgili mi olduk?" diye sorduğunda, onunla bu konuda tekrar konuşmanın zamanı da gelmişti. "Evet, sevgili olduk aşkım. Ama bazı sebeplerden dolayı bu ilişkimizi kimsenin bilmemesi gerekiyor! Unutma, hem sır olarak kalacağına söz verdin, hem yemin ettin! Tamam mı?" diye sıkı sıkı tembihledim. "Tamam aşkım!" deyip dudağıma öpücük kondurdu.
    ···
    1. 1.
      0
      Ayrac ...
      ···
  16. 16.
    +10 -1
    Atalay koltuğa geçmiş, meyve yiyordu. Gözüm yarağına ilişti, kazık gibi duruyordu. "Versene şu haplardan bir tane, ben de deneyim!" dedim. Atalay pantolonuna uzanıp, cebinden bir tane çıkarıp verdi ve "Yuttuktan yarım saat falan sonra etkisini gösteriyor ortak!" dedi. Bardakların birinin dibinde kalan bir yudum Şampanya ile yuttum hapı. Ben de yanındaki koltuğa oturdum ve merakla hapın etkisini göstermesini beklemeye başladım.

    Az sonra Mürüvet diğer odadan çıktı ve "Üff be, zor uyuttum!" diyerek bizim bulunduğumuz odaya girdi. Zeynebi yatakta Turşu gibi yatıyor görünce de, "Buna ne oldu böyle? Naaptın kıza Harun, dağıtmışsın kızı!" dedi. Ben de kafamla Atalay'ı işaret edip, "Ben birşey yapmadım, Atalay'ın eseri!" dedim. Mürüvet Atalay'ın kazık gibi yarağını görünce, sevinçten ağzı kulaklarına ulaşacaktı. Mürüvet yarım bıraktığı gibişe devam etmek istiyordu. Ama yatak boş değildi, Zeynep yatıyordu. Öbür odada da çocuk uyuyordu, orada da gibişmek olmazdı.

    Atalay kalktı, dolapta yedek bulunan battaniyeleri alıp geldi, yere halının üzerine serdi. Ve Mürüvet'i sırtüstü yatırıp gibmeye başladı. Mürüvet'in dıbına olanca hızıyla pompalıyordu. Yaklaşık 9-10 dakika sonra Mürüvet 'Ahhh, uhhh, ayyy, aman, off!' diye inleye inleye Atalay'ın altında orgazm oldu. Ama bu arada Atalay da yorulmuş, hareketleri gittikçe yavaşlamıştı. Sonunda yarağını amından çıkarıp, Mürüvet'in göbeğine, memelerine fışkırttı döllerini ve Mürüvet'in yanına sırtüstü attı kendini. Nefes nefese kalmışlardı. Birkaç dakika dinlendikten sonra Atalay kalktı, Mürüvet'i de kaldırıp duşa girdiler. Yıkanmaya gitmişlerdi, ama birkaç dakika sonra Mürüveti'n inlemeleri gelmeye başladı. Herhalde bu sefer de zütünden gibiyordu...
    ···
  17. 17.
    +9
    . Firdevs'in duymak istediği şeylerdi bunlar, heyecandan kalbinin çılgınca attığını göğüs kafesinin inip kalkmasından görebiliyordum. Dudakları da kurumuştu. Dudaklarını ıslatıp, "Eee, hadiii, devam etsene!" dedi. "Gerisini söylemeyim, gerisi bana kalsın!" dedim. Firdevs titrek bir ses tonuyla, "Yaa, söyle lütfen!" dedi.

    Oturduğum yerde biraz öne uzanıp, "Elini versene!" dedim. Uzattığı elini tuttum, "Sana dokunmak, sana sarılmak, kokunu içime çekmek, o sexy vücudunun sıcaklığını hissetmek, dudaklarının tadını dudaklarımda hissetmek ve... " dedim ve yine sustum. Bu arada elini iki elimin arasına aldım ve ürkütmeden okşuyordum. Elini yüzüme zütürdüm, kokladım, dudaklarıma değdirdim. Firdevs'in gıkı çıkmıyordu, nerdeyse heyecandan ölecekti kızcağız. Bir elimi dizkapağına koydum ve okşayarak, "Başka neler yapmak istediğimi bilmek istiyormusun?" diye sordum. Firdevs heyecandan konuşacak halde değildi, sadece kafasını yukarı aşağı oynatarak onayladı...

    Gelenekadar okuyanlar belli edin
    ···
    1. 1.
      +1
      Yaz gavad
      ···
    2. 2.
      0
      Devam panpa hadi bekliyoruz
      ···
  18. 18.
    +8
    Boşalmam bitip zütünden çıkacağımda, Halime, "Çıkma hemen!" dedi. Biraz daha kaldım içinde. Sonra, "Aşkım şimdi vaktimiz yok, başka zaman uzun yaparız bunun keyfini!" dedim ve yavaş yavaş çıktım zütünden. Bir iki küçük osurukla birlikte biraz döl püskürdü Halime'nin zütünden. "Kımıldama, bekle!" dedim. Benim de yarağımın ucunda da birkaç damla döl birikmişti. Elimi yarağımın altına tutup tuvalete gittim. Yarağımı orda tuvalet kağıdıyla temizleyip, tuvalet kağıdından birkaç yaprak koparıp içeriye zütürdüm ve Halime'nin zütünü de sildim. Aslında banyoya girip güzelce yıkanmak en iyisiydi, ama bunun için vakit yoktu.

    Kullandığımız tuvalet kağıtlarını klozete atıp sifonu çektim. Çabucak giyindik. Evde çıkmadan koridorda, kapının arkasında öpüşüp vedalaştık. Önce ben çıktım evden, pasajın önüne gittim. Halime de benden bir iki dakika sonra çıkıp, dolmuş durağına yürüdü, köye gidecekti. Ben bir sigara yaktım ve pasajın önünde içmeye başladım. Halime'nin dolmuşu hareket ettiğinde, ben de sigaramı bitirmiştim.

    O aceleyle gazeteyi falan evde unutmuştuk. Gazeteyi, satılık bilgisayar kursunun ilanını incelemek için almıştım. Marketten bir paket sigara ve bir gazete daha alıp, tekrar pasajdaki çay evine gittim. Çayımı içerken ilanı inceledim. Gittikçe de daha çok kafama yatıyordu bu iş. Özellikle de Halime'yle yaşadığım bugünkü gibi durumlarda diğer daire çok işime yarayacaktı. Çayımı bitirip, Meltem hanımdan da fikir almak için yukarı bilgisayar kursuna çıktım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ayraççç
      ···
  19. 19.
    +8
    Perşembe günü saat 12:30 gibi kasabadaydım, Halime'yle önünde buluşacağımız bilgisayar kursunu bulmak için biraz erken gitmiştim. Ama fazla aramama gerek kalmamıştı, kolayca buldum, çarşının göbeğinde, altı pasaj olan büyük bir binanın 2. katındaydı. Üst katlarda ise bir Dişçi, bir Avukat ve bir Muhasebecinin tabelaları vardı. Daha üst katlarda ise tabela falan yoktu, perdelerden anladığım kadarıyla normal ev olarak kullanılıyordu. Arabayı yan sokağa bırakıp, pasajın içindeki çay evinde oturup beklemeye karar verdim. Doğru yerdeydim, ama her ihtimale karşı, çay evini işleten çocuğa bilgisayar kursunun başka yerde girişi çıkışı olup olmadığını sordum. Çocuk da başka giriş olmadığını söyleyip, "ilan için mi geldiniz hocam?" dedi. "Yok, ne ilanı?" dediğimde, çocuk bilgisayar kursunun satılık olduğunu söyledi.

    Çocuk beni gazetedeki ilanı okuyup, bilgisayar kursunu satın almak için araştırmaya gelen bir müşteri sanmıştı. Doğrusu 20 yıl düşünsem bir bilgisayar kursu satın almak aklımın ucundan geçmezdi. Ama aslında hiç te fena bir fikir değildi. Bizim köy başta olmak üzere, tüm civar köylerde gençlerin bilgisayar kullanma konusunda ya hiç bilgileri yoktu, yada çok büyük ekgibleri vardı. Bu devirde de bilgisayar bilmeyenlerin iş bulması zordu. Bu işi ciddi ciddi tartmaya karar verdim. Nasıl olsa param vardı, Nurcan'ın hesabıma aktardığı para bankada kuzu kuzu yatıyordu.
    ···
  20. 20.
    +9 -1
    Halime'nin yönünü Çekyata çevirip, yere halının üstüne dörtayak pozisyonunda domalttım. Önce zütünün yanaklarını ayırıp, biraz dıbını ve züt deliğini yaladım. züt deliğine bolca tükürük bırakıp, arkasında pozisyonumu aldım. Yarağımın başını da tükürükleyip, züt deliğine yasladım. Sokmadan önce centilmenlik olsun diye, "Aşkım biraz acıyacak, bunu ikimiz de biliyoruz! Devam edeyim mi, sen de istiyormusun?" diye sordum. "Hı hı, yap!" dedi. Hoş, istemiyorum deseydi de gibecektim onun o zütünü, hiç kaçarı yoktu.

    Ve bastırdım yarağımı zütüne. Başı girerken böğürmeye başlayınca, hemen elimi ağzına kapadım ve yüklenip gerisini de bir seferde soktum. Biliyordum ki, böyle yapmasam yarım saat alışmasını bekleyecektim ve bunun için vakit yoktu. Elimle ağzını kapadığım halde bağırmaya çalışıyordu. Elimi çekmeden, "Tamam aşkım bitti, harikasın, hepsi bu kadardı!" deyip, sakinleşene kadar zütünde hareketsiz bekledim. Sakinleşince elimi çektim. Ağlamaklı bir ses tonuyla, "Ufff, çok acıyor yaa!" dedi. "Biliyorum aşkım, ama birdahaki sefere bu kadar acımaz!" deyip yarağımı zütünde ufaktan oynatmaya başladım. Pompalamaya başladığımda ise, "Yavaş yap, ne olur yavaş!" diye diye debeleniyordu önümde. Ben de 5 dakika anca dayanabildim Halime'nin daracık zütüne ve kenetlendiğim gibi boşaldım içine.
    ···