Eve gittim, bide babamdan azar işittim, ne içmişsin diye, bir daha olmasın dedi. Gittim uyudum amk, sabah yine kafa balon, gittim duşa girdim buz gibi suyla, Melis ayrılmak ister miydi bilmiyorum ama istese bile izin vermeyecektim bunu biliyorum. Duştan çıkıp üstümü değiştirdim parfüme abandım. Mesaj attım, kahvaltıyı birlikte edelim diye, tam kahvaltı edecektim ama tamam dedi. Bekle geliyorum dedim. Gittim aldım öpmedi bile, gittik kahvaltı ettik. yürüyelim biraz dedi.

Sana bir daha şans vermeyeceğim bile hikayeci, en azından dışarı çıkacaksan söyle de haberim olsun telefonun başında salak salak beklemeyeyim dedi. Haklısın özür dilerim dedim. Özür filan dileme dedi. Bir şey demedim, sarıldı bir anda, lütfen seni kaybetmek istemiyorum dedi. Vay amk dedim, suçlu benim, o beni kaybetmekten korkuyor, sarıldım belinden, söz bırakmayacağım seni dedim, söz her şeyin üzerine söz. Merak etme seneye bu günlerde artık parmaklarımızda yüzüklerimiz olacak hatta güzel bir tarih buldum dedim. Söyle dedi şebek bir gülümsemeyle, yılbaşında takalım yüzükleri ne dersin dedim, olur aşkım dedi. Sarıldı bir kez daha.

Aralık 2014 de mi dersiniz yoksa Ocak 2015'de mi dersiniz bilmiyorum nişanlanacaktık, ayrıca Musa'dan bahsettim bugün okula gittiğimden bahsettim gitme nedenim basit bir devamsızlık sildirmeydi, bunları unutmayın hikayenin sonuna doğru geliyoruz. Az kaldı çok yok.

Melis'i eve bıraktıktan sonra Eren'i aldım parka gittik bu lavukların sayısı 4'ten 3'e inmişti. Kaya yok, konuştular gibi, kolsuz kadir diye başladım konuşmaya, yaptığım şey son derece normal dedim. Haklısın dedi, yaptıklarından pişmandı bunlar, yoksa benim yaptığım gibi önce taşak geçip sonra mı dalacaklardı, orasını hesaplamaya çalışırken çekti gitti bunlar. Eren şu muallaklerden de kurtulduk dedi.

Sen ne yaptın dün gece dedim. Bundan sonra buluşmaya sende benimle geliceksin dedi. Neden dedim bir tanesini seninle ayrı masaya çekip hırslandırmak lazım dedi. Neden dedim, Cansu'nun numarasını aldım dedi, yine neden dedim. Acayip sevişiyor dedi. iyi dedim amk kime niyet kime kısmet, işin şakası diğerlerini erkenden gibtir edip Cansuyla kaldık dedi eee dedim. Bundan sonra da bırakmam şu üniversite olayı olana kadar amacı para belli, babamda bana istediğim parayı veriyor 1,5 sene ben bunu giberim parasını da veririm dedi. Nasıl istiyosan öyle yap dedim.

Melis'e mesaj attım, biraz onunla konuştum bu kadirlerden bahsetmedim, mutluydu, seneye bu zamanlar okulda herkes nişanımızı konuşuyor olacak dedi. Evet aşkım dedim. Konu değişti konuştukta konuştuk, Yarın evde kimse yok gelmek ister misin okuldan sonra dedi, ne kadar durucaz dedim, çok vaktimiz yok dedi. Tamam gelirim dedim. Süprizim var dedi. Merakla bekledim iyi dedim. Diğer gün okulda öğle arasında bir şey yedirtmedi bana, çok ısrar etti. Eve gidecekken sen eve git gel dedi. Niye dedim bilmem okul kıyafetlerini değiştir filan dedi, anladım süpriz için bir şeyler yapacaktı, karnım zil çalıyordu amk.

Biraz oyalandım evde gittim, eve girdim yemek kokuları geliyor amk, süpriz tam olmadı ama dedi niye dedim, yetişmedi yemekler dedi mutfağa geçtik, o yemeklerle uğraşırken ben onu izledim, yaptığı yemekleri beğenmedim net olarak söyleyim, hepsinden 1'er tabak yedim ama ikimiz için yaptığını düşünürsek zaten yemek azdı ve bitti, nasıl olmuş aşkım dedi, çok güzel olmuş dedim. Evlenince böyle yemekler yicez dedi. Kendini geliştirir herhalde diye düşünüp boşverdim. Sonrasında basılmamak amacıyla eve döndüm. Günler günleri kovaladı Mart geldi.

Fark yine 4lere düşmüştü ligde, babası dönücez dönücez diyip duruyordu. Öyle güveniyordum ki takıma, tamam dedim. Bu sene siz şampiyon olursanız ben galatasaray forması giyicem ama biz şampiyon olursak Melis benimle şampiyonluk kutlamasına gelicek. O gazla tamam kabul dedi. Tamam dedim. Melis'e bahsettim kim önde dedi, biz dedim tamam o zaman şampiyon oluruz kesin merak ettim dedi. Normal ortam dedim. Önce bir Fenerbahçe forması alalım sana filan dedim. Gittik aldık, beğendi. Ciddi ciddi yakışmıştı, o da yakıştığı için formayı çok sevmişti sanırım.

Bu sırada basketbola yeniden başladık antrenmanlara, üniversite için soru çözüyorduk. Çalışıyorduk yani Martta bitti nisan geldi, 26 Nisan Melis'in doğum günü, bizim şampiyonluk hesabı yaptığımız zamanlara giriliyordu yavaş yavaş kayınpeder şartı kabul ettiği için bin pişman ama yapıcak bir şey yok sözü verdik bir kere dedi. En çokta, Melisle geçireceğim zaman önemliydi, Otele gidip geliyordum ara sıra.

Yapacağım işte belliydi, Nisan'ın ortalarını geçtiktikten sonra ben doğum günü planları yapmaya başladım. Bir kafeyi kapattırır orda kutlarız diye düşünüyordum. Beşiktaş maçıda berabere bitince şampiyonluk 27 nisan'a kalmıştı, ben o zamanlar 26 diye biliyordum ve öyle olmasını istiyordum, değilmiş söyleyip Melis'i de ümitlendirmiştim. Neyse süpriz olacağı için tüm arkadaşları ben davet ettim bizim tayfayı da davet ettim, arkadaşlarınızı getirebilirsiniz dedim. Kabalık olalım istedim.

26 Nisan geldi okulda konuşuyoruz, aşkım yarın şampiyon olur muyuz dedi, oluruz herhalde dedim, bende gidicem maça dedi, nasıl dedim, kadınlaraymış dedi, gitme dedim. Neden dedi bilmiyorsun etmiyorsun filan dedim izin çıkmayınca zorlamadı. Akşam için her şey hazırdı, Melis'i yine normal evden alıyormuş gibi yapıp Cafeye getirecektim ve bingo, Eren'e güveniyordum bu konuda, ortamı yumuşatır, salak salak espri yapar bizi güldürür kendinden soğuturdu ama garip bir elemandı, hala konuşuyoruz. Çocuklukta başlamıştı kardeşliğimiz, devam ediyor işte.

Hep bana doğum günü olduğunu hatırlatmaya çalıştı bana bense hatırlamıyormuş gibi yaptım. Okul bitti basketbol oynamayalım bugün yorgunum dedim. Tamam o zaman yarın konuşuruz dedi, dışarı çıkalım dedim. Yok dedi, iyi tamam dedim. Evine bıraktım. Mesaj attım durmadan başının etini yedim çıkalım çıkalım diye yani haberim yokmuş gibi davrandım baştan onun süpriz umutlarını da kestim, bu sırada cafeye gelenler bir bir mesaj atıyordu bana Nur'da attı mesaj, sevgilisiyle birlikte gelicekti. Davetlisin dedim gelsin amk erisin buzlar. Eren zaten baştan ordaydı, Serkan filan olacaktı. Neslihanlada uzun zaman sonra görüşecektik.

Çıktı dışarı, hala tavır yapıyor bana annemler yok evde sıkılıyorum yoksa inmem dedi, hatırlamadım sanıyor, yarını konuşuyorum hep, şampiyon olursak şöyle yaparım böyle yaparım, o ise üzülüyor ama belli etmiyor. Cafeye geldik, hava soğudu gel şuraya girelim dedim. Yürümeye devam edelim dedi. Girelim bir şeyler içelim en azından dedim. istemedi, tuttum elinden zorla soktum içeri, Herkes bağırdı doğum günün kutlu olsun diye, uzatan muallakleri tespit edemedim allahtan anan zaa filan demediler. Melis neye uğradığını şaşırdı, gözünden 1-2 damla mutluluk gözyaşı aktı, annesi babası da ordaydı, sarıldı bana herkesin içinde, yanağımdan öptü, benim annem babam ordaydı, yeniden buluşmuşlardı onlarda

Neyse indik herkesle tokalaşırken Eren'e gelince sıra davetsiz misafir olarak Cansuyu gördüm onunla ben selamlaşmadım ama Melis selamlaştı 1-2 imalı laf etti, kısa ve öz olarak şunu söyleyeyim, bu çocuk benim dedi. Neden sevdiğimi daha iyi anlamıştım o zaman. Alnından öptüm, gece boyu eğlendik filan derken herkes yavaştan kaçmaya başladı, 1-2 hediye geldi, büyüdük gerek yok aslında dedi. Babamlar ne almıştı bilmiyordum amk.

Benim aldığım hediye bir kolyeydi, nasıldı kaç liraydı oraya girmicem feda olsun diyorum hala, herkes tek tek gidince Eren-Cansu-Serkan-Ebru-Neslihan ve aileler kaldı. Bizim tayfa artık kaçalım dercesine geldi yanımıza cansu dahil hepsiyle tokalaştım bu sefer, seneye nişan aile arasında olmazsa beklerim dedim. Cansuya kaydı biraz gözüm bunları söylerken, bir şey söylemedi. Aileler kaldığında Babam ve Annem hediyelerini getirmek için geldiler, Babam çok güzel bir saat almıştı amk bana almazsın der gibi baktım annem bir yüzük verdi Melis'e, bu sende kalsın dedi, yüzükte eski amk, meğersem aile geleneğiymiş filmlerde gördüğümüz tarzdan Melis en çok o yüzüğe sevinmiş gibi duruyordu, annemle babamla sarılıp öpüştükten sonra kendi ailesine geldi sıra.

Babası da saat almıştı, piştinin piştisi oldular babamla, Melis hiç bozuntuya vermeyip saati diğer koluna taktı, hepimiz gülümsedik. Annesi çok güzel bir ayakkabı almıştı, sıra bana geldiğinde hiçbir şey söylemeden kolyeyi vermek istedim, Melis şok olmuştu, sadece şok olan melis değildi amk, resmen eşime hediye alıyormuş gibi biriktirmiştim parayı ve almıştım. Melis eminim aileler olmasa almazdı hediyeyi, Saçlarını topladı kolyeyi boynuna taktım ve alnından öptüm, bir kaç konuşma oldu ama bunlar bende kalsın özel olarak. Aileler biraz lafladılar. Konu ciddileşti, nişana geldi.

Seneye yapmak istediğimizi söyledim. Aileler karşı çıktı, erken olduğunu söylediler, aynı görüştelerdi. Bense geri adım atmadım, gerekçeleriyle birlikte anlattım, Ailelere göre 6 yıl nişanlı kalmak çok saçmaydı ama o kadar sinirlenmiştim ki Melis'i elinden tutup kaçıracaktım o kadar boğulmuştum, Meliste anlamıştı, çapraz ateşe tuttular bizi ve görüşlerinin aynı olması bizi 4 vs 2 yapıyordu. Yok dedim, 18'e giricez nişanlanıcaz, yine karşı çıktılar. Seneye görüşürüz dedim. Bizden rızasız iş olur muya döndü olay, sizin de rızanız olur filan dedim. Çünkü kabul ettirecektim 1 senede ailelere, benimsetecektim nişanı, bunun için beklemiştim zaten.

Aileler çok samimi olmuştu amk, bizse melisle yalnız kalmak istiyorduk ama aileler izin vermiyordu buna, anlayışsızlık başlamıştı. Her konuda, en sonunda esnemeler başlayınca evlere dağılma zamanı geldiğini düşündü herkes. Melis'in annesinin babasının elini öptüm, Meliste aynısını yaptı sonra Melis'e sarıldım, iyi ki doğdun, iyi ki varsın seni çok seviyorum, daha geçireceğimiz çok doğum günü var dedim, beyler aklıma bir şey geldi şimdi aklımdan çıkmayan bir şey, ciddi ciddi sinirlendim amk neyse sizde okucaksınız zaten.

Çok doğum günü geçireceğiz birlikte dedi, güldüm aileler arabalara dağıldı geçtim bizim arabada ön koltuğa, hayırdır baba dedim. Ne oldu oğlum dedi. Neden istemiyorsunuz nişanı dedim. Oğlum 6 yıl nasıl nişanlı kalacaksınız üniversitesiniz var askerlik var, çok kaptırıyorsun kendini dedi. Yok baba, 6 yıl değil 66 yıl nişanlı kalsak bir şey olmaz, seneye bu günler nişanlanıyoruz sen benim en büyük desteğimsin. Sen buna karşı çıkarsan olmaz dedim. Haklısın dedi. Melis'e durumu anlattım bizimkilerden onay çıktı dedim.

5 dakika sonra tamam bizimkilerde onayladı dedi, seneye nişanlanıyorduk beyler, bunun heyecanı vardı üzerimizde,bu arada belirtiyim, melis'in doğum gününün olduğu gün okul olmayabilir beyler, yani sabahta izin vermemiş olabilirim maça gitmesine karıştırdım orayı çünkü, pazar günüydü sanırım o gün, neyse maç geliyordu yavaş yavaş, diğer gün mesaj attım aşkım şampiyonluğa hazır mısın diye, 1 saat sonra hazırım dedi, tamam dedim kadıköye gideriz maç saati.

Kahvaltıyı ettim Melislere geçtim, ne olur maç dedim babasına, şampiyon oldunuz artık dedi. 1 yıl önce bu zamanlar konuştuğumuzda toparlanmamızın zor olduğundan bahsediyordunuz dedim. Yine toparlanamadınız seneye takarız 4.yıldızı heyecan olsun diye bıraktık bu sene gör bak dedi. Kahkahayı basıcaktım, seneye 20 puan fark atarız rahat dedim. Görüşücez dedi, emindim 4.yıldızı ilk biz takacaktık 5 gibi boğanın oraya geçtik tıklım tıklım amk yeri, boğanın hemen orda bir çınar var onun hemen çaprazında bir kafe var oraya geçtik. Önceden ayırttık yerlerimizi maçı ordan izlicez, 2 saat napıcaz aşkım dedi, oturucaz tezahuratlara filan katılırız dedim.