/i/Devlet

  1. 26.
    +16 -11
    tatürk'ün büyük bir duyarlıkla kaleme aldığı "Gençliğe Hitabe"si, Nutuk muhtevasının anlamlı bir özeti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk gençliğine emaneti niteliğinde olduğundan, bu bölüm, eserde olduğu gibi bırakılmıştır.

    Eser bugünkü dile aktarılırken aslındaki dil örgüsünün, anlam bütünlüğünün, üslûp özelliklerinin ve tarihî havasının korunmasına elden geldiği kadar özen gösterilmiştir. Bilindiği gibi, Atatürk'ün hitabet dilinde güzellik ve akıcılık sağlayan noktalardan biri de, eş veya yakın anlamlı kelimeler arasındaki ses uyumlarıdır: muztarip ve müfeellim olmak gibi. Bu gibi durumlarda, aynı uyumu sağlayabilecek elverişli karşılıklar aranmış; fakat bulunamadığında, bu akıcılık Türkçe'nin anlatım gücündeki daha başka özelliklerden yárarlanılarak denkleştirilmeğe çalışılmıştır.

    Eserdeki üslûp inceliklerinin ve devrin kültüründen gelen tarihî havanın özünden koparılmaması düşüncesiyle, Atatürk'ün Büyük Millet Meclisi üyeleri için kullandığı "Efendiler" hitabı ile, kendi üslûbunun veya o devir resmî yazışmalarının gerekli kıldığı nezaket inceliklerine bağlı zâtışâhâne, zatıalîleri, padişah hazretleri, hazret-i evvel, arzu buyurursanız gibi klişeleşmiş bazı kelime ve söyleyişler olduğu gibi bırakılmıştır. Osmanlı devlet teşkilâtına veya Millî Mücadele devrine ait olup da bugün devamı bulunmayan, tarih terimi niteliğindeki kuruluş adları ile ünvan ve rütbeler değiştirilmeden alınmış; gerekli açıklamalar dipnotlarla verilmiştir : Meclis-i Meb'usan, Harbiye Nezareti, Birinci Ferik, Redd-i ilhak Cemiyefi, Hey'et-i Temsiliye, Kuva-yı Milliye, Kuvve-i Seyyare gibi.

    Ancak, Cumhuriyet'in ilk devirlerinde Osmanlıca adlar alıp da sonradan Türkçeleştirilmiş olan makam ve kuruluş adları bugünkü şekilleri ile gösterilmiştir: Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyaseti: Genelkurmay Başkanlığı, icra Vekilleri Hey'eti: Bakanlar Kurulu, Kabine gibi. Bunların asıl metindeki eski şekilleri, ilk geçtikleri yerlerde yine notlarla belirtilmiştir. Bugün anlaşılması güçleşmiş olan bazı geçici kurul adları da Türkçeleştirilmiştir: istihzaraf-ı Sulhiye Komisyonu: Barış Hazırlığı Komisyonu gibi. Metnin akıcılığını bozmamak için, cumhuriyetten sonra başka adlar verilmiş ve eski şekilleri artık unutulmuş bulunan yer adları, metin içinde yeni şekilleri ile gösterilmiş; eski şekilleri nota alınmıştır. Elazığl Mamuretülaziz, AdıyamanlHısnımansur gibi. Bunlar dışında, sayfa altlarına gerekli ve açıklayıcı daha başka bazı notlar da eklenmiştir. Doğrudan doğruya Atatürk'e ait ólan iki not, yanlarına (*) işareti konarak belli edilmiştir.

    Nutuk'ta, zevalî (öğle vakti) esasa bağlı olarak ve rakamlar yanına "evvelde" ve "sonrada" kelimeleri eklenerek verilmiş olan saatler bugünkü söyleyişe göre normalleştirilmiştir : 3 sonrada: saat 15.00'te gibi. Sayın okuyucuların eldeki çeviriyi, gerektiğinde asıl metinle karşılaştırabilmeleri için, sayfaların sağ tarafına 1927 baskısındaki sayfa numaralarını vermeyide uygun bulduk. Eserden yararlanmayı kolaylaştırmak üzere, 1934 baskısında olduğu gibi konu başlıkları da eklenmiştir. Baskıda, Atatürk'ün satır altlarını çizerek özellikle vurgulamak istediği yerler siyah, metin aralarındaki belgeler daha küçük punto ile dizdirilmiştir. Yabancı şahıs adları kendi imlâları ile yazılmış; ilk geçtikleri yerlerde parantez içinde okunuşları da gösterilmiştir. Eserin sonuna bir de şahıs ve yer adları indeksi eklenmiştir. Atatürk'ün 100. doğum yıldönümü dolayısıyla hazırlanmış ve mevcudu tükenmiş bulunan bu eserin Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı'nca yeniden bastırılması dolayısıyla sayın Prof. Dr. Utkan Kocatürk'e, Araştırma Merkezi Yürütme Kurulu'na ve Yüksek Kurum Başkanı sayın Suat ilhan ile Yönetim Kurulu üyelerine ayrı ayrı teşekkürlerimi sunmayı yerine getirilmesi gerekli ve zevkli bir borç sayarım. Nutuk gibi hem tarihî değeri yüksek, hem de hitabet gücü bakımından eşsiz olan böyle bir eserin, bugünkü yazı diline kusursuz bir aktarmasının yapıla bildiğini söylemek güçtür. Atatürk'ün aziz hâtırasına küçük bir armağan olarak sunduğumuz bu çeviriyle, eğer eserin severek okunabilecek bir yayınını ortaya koyabilmişsek, kendimizi mutlu sayacağız. Ekgiblerimizin iyi niyetimize ve içtenliğimize bağışlanmasını dileriz.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    +13 -13
    1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir :

    Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, I. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş'ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi I. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa 'nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.

    Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

    itilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile itilâf donanmaları ve askerleri istanbul' da. Adana iIi Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) ingilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konya'da italyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun'da ingiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919'da, itilâl Devletleri'nin uygun bulması ile Yunan ordusuda izmir'e çıkartılıyor.

    Bundan başka, memleketin her tarafında Hristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar.

    Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, istanbul Rum Patrikhanesi'nde kurulan Mavri Mira Hey'eti illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Kızılhaç'ı ve Resmî Göçmenler Komisyonu , Mavri Mira Hey'eti'nin çalışmalarını kolaylaştırmakla görevli. Mavri Mira Hey'eti tarafını, olan yönetilen Rum okullarının izni teşkilâtları, yirmi yaşından yukarı gençleri de içine almak üzere her yerde kuruluşunu tamamlıyor.

    Ermeni Patriği Zazen Efendi de, Mavri Mira Hey'eti ile birlikte çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tıpkı Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde örgütlenmiş olan ve 4 istanbul'daki merkeze bağlı bulunan Pontus Cemiyeti hiç bir engelle karşılaşmadan kolaylıkla ve başarıyla çalışıyor.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +14 -10
    Nutuk'ta yer alan dil ve üslûp özellikleriyle, Atatürk'ün Türk çocukları için bu konuda ileri sürdüğü görüş arasında da tam bir uygunluk göze çarpar. Atatürk, Türk çocuğunun nasıl konuşması, nasıl yazması gerektiğini açıklayan bir sohbetinde şöyle diyor: "Türk çocuklarını eğitirken, onları, kafalardaki kabiliyetleri, Türk karakterindeki sağlamlıkları, Türk duygularındaki yükseklik ve geniş likleri, kendilerini hiç zorlamadan naturel bir tarzda ve olduğu gibi ifadeye alıştırmak.

    Bunlar yapılınca netice şu olacaktır: Türk çocuğu konuşurken onun beyan ve anlatış tarzı, Türk çocuğu yazarken onun ifade ve üslûbu, kendisini dinleyenleri onun yürüdüğü yola zütürebilecek; bu kabiliyeti sayesinde Türk çocuğu, kendini dinleyen veya yazısını okuyanları peşine takarak yüksek bir Türk ülküsüne iletebilecek, ulaştırabilecektir."

    işte Nutuk, kendisini hitabet san'atının doruğuna çıkaran bu dil ve üslûp mükemmelliği ile, böyle bir ülküye de örneklik ve öncülük edebilecek niteliktedir.

    Nutuk, ilk defa 1927 yılında, biri asıl metin, diğeri belgeler olmak üzere Arap harfleriyle iki cilt olarak yayınlanmıştır.' Aynı yıl, tek cilt halinde lüks bir baskısı da yaptırılmıştır. Yazı inkılâbından sonra, bu ilk metnin okunması güçleştiğinden, 1934 yılında, Millî Eğitim Bakanlığı'nca üç cilt olarak yeniden bastırılmıştır. Cumhuriyet'in onbeşinci yıldönümü dolayısıyla 1938'de yalnız Nutuk bölümü tek cilt olarak yayınlanmıştır. Atatürk'ün ölümünden sonra, 1960'ta Millî Eğitim Bakanlığı'nca, Türk inkılâp Tarihi Enstitüsü yayınları arasında çıkarılan üç ciltlik Nutuk, 1981'de ondördüncü baskısına ulaşmıştır. Atatürk'ün doğumunun 100. Yıldönümü'ne armağan olarak, 1981 yılında, yine üç cilt halinde Mobil Şirketi'nce bastırılmış olan metin de üzerinde durulmaya değer.

    Yukarıda belirtildiği gibi, Nutuk'ta Millî Edebiyat devrinin işleyip geliştirdiği oldukça sadeleşmiş bir Osmanlı Türkçesi yer almıştır. Ancak, dilimizin, Cumhuriyet'ten sonra Türkçeleşme şartları bakımından çok hızlı bir tempoyla yol almış olması, eserin genç kuşaklarca anlaşılmasını güçleştirmiş ve sadeleştirilmiş yeni baskılarının yapılmasını gerekli kılmıştır. Bu ihtiyacı karşılamak üzere 1963-1981 yılları arasında, resmî veya özel bazı kuruluşlarla, bazı şahıslar tarafından, özellikle belgeler dışında kalan Nutuk bölümü tam veya kısaltılmış olarak günümüz Türkçesi'ne aktarılarak yayınlanmıştır.

    Eldeki Nutuk çevirileri, metnin özüne bağlılık ve dil yapıları bakımından incelendiğinde, görülen durum şudur: Ya eserin aslına kelimesi kelimesine bağlı kalan bir aktarma yapıldığı ve kelime kadrosu bakımından da eski şekiller ağırlıkta olduğu için, eserde bugünkü dil örgüsüne ve üslûp zevkine ters düşen, dolayısıyla metnin anlaşılmasını güçleştiren bazı tıkanmalar ortaya çıkmıştır. Yahut da eserin aslındaki cümleleleri, anlamlarını bozacak şekilde kısaltıp parçalama ve herkesçe bilinen kelimelere bile yakışıksız yeni yeni karşılıklar arama gayreti yüzünden, Atatürk'ün birleştirici ve bütünleştirici kültür dili anlayışına ters düşen ve özünden koparak Osmanlıcası kadar anlaşılmaz duruma gelmiş bulunan, aşırı dil yapısında Söylev metinleri ortaya çıkmıştır.

    Bu yüzdendir ki, Atatürk'ün doğumunun 100. Yılını Kutlama Koordinasyon Kurulu'nca, Nutuk'un bütün aydınların ve gençliğin hiçbir sözlüğe başvurmadan severek okuyup anlayabilecekleri yeni bir çevirisinin yapılmasına karar verilmiştir. Eldeki metin, işte böyle bir ihtiyacı karşılama amacına dayanmaktadır.

    Nutuk'u günümüz Türkçesine aktarırken, Atatürk'ün sağlığında basılmış ve yazma nüshası ile de dikkatli bir karşılaştırmadan geçirilmiş olan 1927 baskısı esas alınmıştır. Çevirme işinde, eserin aslı ile olan bağlantısı koparılmadan, şu veya bu yöndeki aşırı bir dil anlayışına da ağırlık verilmeden, doğrudan doğruya yaygın ve yerleşmiş ölçülere dayanan ortak yazı dili temel alınmıştır.

    Türkçemiz'deki altmış yıllık değişme ve gelişmenin bir sonucu olarak, dilde Osmanlıcasıyla Türkçesi yanyana yaşayan kelimelerde, bunların kullanılış yerleri, yaygınlık durumları ve taşıdıkları anlam dolgunlukları ile üslûp incelikleri dikkate alınarak, herhangi bir şekilcilik saplantısına düşülmeden, bazan biri, bazan diğeri tercih edilebilmiştir. Yerine göre çok yaygınlaşmış ve dilimizin malı olmuş bağımsızlık kelimesi de kullanılmıştır. "Ya istiklâl, ya ölüm" vecizesindeki istiklâl" kelimesi de korunmuştur. Hattâ, Atatürk'ün özel bir değer vererek altlarını çizmiş olduğu konuşmalarda, bildiri ve karar metinlerinde bu kelimenin değiştirilmeden bırakılması, metnin özüne daha uygun düşmüştür. Taarruz kelimesi gereken yerlerde saldırı kelimesiyle karşılanabildiği halde, askerî bir terim olarak, elbette olduğu gibi bırakılmıştır. zararlı kuruluşlar için, örgüt ve örgütlenme kelimelerine yer verilirken, başka yerlerde eserin aslındaki teşkilât ve teşkilâtlanma şekillerinin devam ettirilmesi gereği duyulmuştur. Arasıra göze ilişebilecek olan bu gibi ikili durumlar, yukarıda açıklanan hususla ve bazı yeni kelimelerin daha her yerde yeterince anlam dolgunluğu ve deyimleşme özelliği kazanamamış olmasıyla ilgilidir.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    +15 -9
    tarihinin gelmiş geçmiş en büyük adamlarından, türk olması maksadıyla da değil, karakter olarak, lider olarak, insan olarak tüm bir tarihe örnek

    olabilecek bir insandır, atamızdır, her türk'ün evvela tanıması bilmesi gereken liderdir.

    ''Ne mutlu türk'üm diyene!''
    ···
  5. 30.
    +7 -13
    dikatördür. insanların dinini yaşamasına engel olmuş. nice şeyhleri, alim din adamlarını asmış, dersim i bombalatıp, kürt aydınlarını kurşuna dizdirmiştir.m.kml, htler ve musooliini aynı karakterde liderlerdir.
    ···
  6. 31.
    +14 -5
    zihnimizden, kalbimizden silmek için her yolu denediler, deniyorlar.
    başaramadılar, başaramayacaklar.
    ···
  7. 32.
    +1 -18
    hér zaMaN yh0LuNdha 0LdhuğuMuz uLu oNdhér, ßüyhüqh Lidhér

    http://atabase.tumblr.com/post/17499195527/ataturk

    ataaaammmm :((

    edit: ékshiléseniz dhe onun yholndym taam mııı phis shakirtlérrr :((
    edit2: amma chok $hakirt ßolücy warmi$ shozlüktééé :(
    ···
  8. 33.
    +11 -7
    Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
    Tuna ezelden Türk diyarıdır.
    Bilinen tarih söylememiş bunu,
    Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
    Dinleyin sesini doğan tarihin,
    Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
    Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
    Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
    Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
    Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
    Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
    Hep insanlar kendini bilseler,
    Bilinir o zaman ki hep biriz.
    Türk sadece bir milletin adı değil
    Türk bütün adamların birliğidir.
    Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
    Ey yığın yığın insan gafletleri!
    Yırtılsın gökteki gafletten perde,
    Hakikat nerede?

    Mustafa Kemal ATATÜRK
    ···
  9. 34.
    +13 -5
    nerdesin dost??

    Sana hasret sana vurgun gönlümüz
    Neredesin mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost
    Bu gemi bu karadeniz
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost

    Ararım izini Dolmabahçeden
    Bir daha dönmez mi bu yola giden
    içimde sen gözümde sen
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost

    Kurban olam yürüdüğün yollara
    Kara peçe yakışmıyor kullara
    Nerde nerde nerdesin dost
    Uyan bak bizim hallara
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost

    Bulutlar terinden dağlar kokundan
    Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan
    Bir daha gel gel Samsun’dan
    Sarı saçlım mavi gözlüm
    Nerde nerde nerdesin dost
    ···
  10. 35.
    +13 -5
    seri şukuluyorum kardeşlerim.. memleketin bu zor günlerinde birbirimize çok ihtiyacımız var..
    ···
  11. 36.
    +14 -4
    ccc mustafa kemal atatürk ccc

    ccc üşüyoruz kemal reyiz ccc

    ccc mustafa kemal türktür ccc

    ccc atam izindeyiz ccc

    ccc türk demek dil demek, ne mutlu türkmüm diyene ccc

    ccc bir daha gel gel samsundan ccc

    ne diye eksiliyonuz olm
    ···
  12. 37.
    +1 -17
    Ülkeye 3-5 çiftlikten ve birkaç fabrika dışında pek bir faydası olmamıştır.
    ···
    1. 1.
      +1
      huur ÇOCUGU KES ANANIN AMINI PARCALAMIYIM SENIN
      ···
  13. 38.
    +13 -3
    allahima binlerce sukur onun gibi selanik kokenli olmayi bana nasip etmis.
    ···
  14. 39.
    +4 -11
    halkin acliktan agzi kokarken dolmabahce sarayi'nda gununu gun eden siyasetci.
    ···
  15. 40.
    +2 -13
    olmasaydın da emin ol olurduk.
    ···
  16. 41.
    +11 -3
    ismini zikretmek bile insanin gozlerinin dolmasina neden olan ulu insan biricik mustafa kemal ataturk icin kelimeler kifayetsiz kalir.
    ···
  17. 42.
    +11 -3
    atatürk ve sakal

    atatürk amasya ziyaretinde, çevrenin ileri gelenleri ile bir toplantı yapar.o sırada çok uzun sakallı biri dikkatini çeker ve amasya valisine sorar:

    -vali bu adam kimdir

    vali:

    -paşam kendisi amasya' nın ileri gelenlerindendir. hatırlısı çoktur. şıhtır der

    atatürk şıha eliyle işaret ederek sakalını en azından peygamber efendimizin ölçülerinde kısaltmasını ister. şıh emredersiniz paşam diyerek yerine çekilir...

    aradan belli bir zaman geçer ve atatürk amasya valisini arayarak şıhın sakalını kısaltıp kısaltmadığını sorar.. vali tedirgin bir şekilde hiç bir ksaltmanın olmadığını söyler..

    bunun üzerine atatürk derhal amasya valiliğine bir yazı yazdırır.. yazıda şıhın afu-yon valiliğine atandığı yazmaktadır. ve şıh apar topar si̇nek kaydi tiraşiyla ,atatürk'ün huzuruna çıkar..

    atatürkün yakın çalışma arkadaşları bu duruma hayret ederler.. paşam ne yaptında bu adam sakalından vezgeçebildi derler...

    atatürk şıha dönerek
    -sakalı kesmene sevindim.. ancak afyon valiliği mevzuna gelince ; i̇nançlarini makam ve rütbe uğruna satanlar, yarın nelerini satarlar belli olmaz.. onun için ne seni, ne de vatani güç durumda bırakmayalım der
    ···
  18. 43.
    +2 -12
    boyu 1.65 civarı olan bir kısı
    ···
  19. 44.
    +9 -5
    hastanede diger bebeklerle karismami engelleyip babamin kim oldugunu bilmemi saglayan biricik hasta bakici <3
    ···
  20. 45.
    +9 -5
    Son entrym ATAM için
    ···
    1. 1.
      0
      Son entryn bu olmasın, gel hadi :(
      ···
    2. 2.
      0
      Geri gel be pnp meydanı çomarlara, gericilere ve Atatürk düşmanlarına bıraktın gel geri.
      ···
    3. 3.
      +1
      Nereye gittin dalyarak gel şuraya gibmiyim belanı
      ···
    4. 4.
      -3
      Ahahahahahahaha XD.
      ···
    5. 5.
      0
      Oha benim'de lan ..
      ···
    6. 6.
      0
      Gel şuraya buralar sensiz olmaz aq
      ···
    7. 7.
      0
      Senin de aminakoyim sende yavsak çıktın bıraktın buralarda bizi.
      ···
    8. 8.
      0
      geri dön artık yoldaş kendini özlettin
      ···
    9. 9.
      0
      Neredesin lan gelsene şuraya
      ···
    10. diğerleri 7