1. 1.
    +14 -2
    ---3 sayfa sonra gelen edit---

    ya amk sayın arkadaşlar, genelde cevap verenlerin hiç birisi benim esas sorduğum şeye cevap vermiyor. benim yaptığım mükemmel yaratıcı eleştirisidir. okuduğunuzu iyi anlayıp cevaplayın

    ---3 sayfa sonra gelen edit---

    küfürsüz cevaplar istiyorum

    bakın saygı çerçevesinde bir soru soracağım

    bunu açıklayabilene nick altı girip kararımı tekrar düşüneceğim

    ilk adım

    Allah vardır, gücü herşeye yetendir. ilahidir. mükemmeldir, en ufak bir kusuru bile yoktur ve tektir

    buraya kadar sorun yok

    o zaman allah geleceği de görebilir. bu da tamam.

    peki geleceği gören, sonsuza kadar cehennemde yakacağını bildiği insanı neden yarattı ?

    en mantıklı ve kuran tarafından da desteklenen cevap:

    yine de insanın iradesi özgürdü, allah ona yaşama şansı verdi, bu bir lütufdur..

    bu argümana karşı cevap:

    e yine de bu yarattığı kulun özgür iradesi ile günah işleyeceğini veya kafir olacağını, sonsuza kadar ızdırap çekeceğini biliyordu.
    o zaman allah insanı şu sebepten dolayı yaratmış olabilir

    allah "ben sana fırsat verdim, sen bunu teptin, ben bütün bunların olacağını biliyordum ama yine de seni yarattım ve şimdi bana iman etmediğin için yanacaksın
    sonuç: o zaman allah insani davranışlar sergileyen bir varlıktır. bu insani davranışlar egoizm ve vicdansızlıktır.

    şöyle düşünün. bir fare alıyorsunuz. bu farenin olduğu kafese peynir koyuyorsunuz. bu farenin peyniri yiyeceğini öngörüyorsunuz ama ona "eğer bu peyniri yersen sonsuz acı çekeceksin" diyorsunuz
    fare peyniri yedikten sonra ise onu sonsuz alevlere atıyorsunuz.

    ee hani allah'ın mükemmelliği ? insani davranışlar içine giren bir allah görüyorum ben ?

    evet iman edenler, bu soruma cevap bekliyorum. ama lütfen anlamadan etmeden, saçma sapan liseli liseli cevaplar vermeyin

    edit: seri eksileyenler var. canları sağolsun ama müslüman olacaksalar da eğitimli ve sorgulayan müslümanlar olsunlar. gelip tartışsınlar bu başlıkta.. burada hakaret etmiyorum, küfür etmiyorum. burada fikir alış verişi yapmak yerine eksilemek, aciziyet, kültürel yetersizlik ve eziklikten başka bir şey değildir maalesef.
    ···
  2. 2.
    +3 -5
    adam haklı beyler

    nature in
    islam out

    edit: hahaha eksiliyor müslimler
    ···
  3. 3.
    +4 -1
    vermiş oldugun örnektekişeyin farkında değilsin sanırım ateist dostum allah cc insanları hayvanlardan farklı yarattı biz düşünebiliyoruz neden-sonuç arayabiliyoruz hayatına sen yön verirsin iyi yaparsan iyi bulursun kötü yaparsan kötü. hayvanlar sadece yaşar ama insanlarsa hep ayrıntılara gırer senınkısı gıbı örneğin hayvan sadece yemek yer biz ise yiyeceğimiz yemeğin çeşidi araştırırız yani hep ayrıntılara takılırız.
    ···
  4. 4.
    +2 -2
    okumadım o yüzden müslümanım zatenokusam olmam. sana cevabım http://www.youtube.com/watch?v=HpfngiPSJUQ
    ···
  5. 5.
    +3 -1
    arkadaşım sen diger dunyadada olsan aklın ve bilincin olacak direk cehenneme gitseydin eğer söyle bi durum olacaktı "bızı buraya attınız ama nerden biliyordunuz benım gunahkar olacagımı" diyeceginden dolayı kimseyi sebepsiz yargılamamak için boyle oldu. insanlar herzaman kahpe oldu kanında var bu bi yıl baksan bir dk bakmadıgın ıcın laf soyler ama diğer zamanlar yaptıkların gider sen sıkıntıya dusme namazını kıl dua et sana cok imanlı ol demiyoruz ama sadece gerekenleri yap
    ···
  6. 6.
    +2 -2
    kanka bu kader dir yani allah herşeyi bilir.
    ama sen kaderini kendi seçiminle yaparsın yinede o senin yapacağını bilir.
    burda bana öğretilen insan aklının yetmediği yani açıklanamyan bir gerçek olduğudur. binevi paradoks
    ···
  7. 7.
    +3
    @6 kardeşim allah yine de senin seçiminle kafir olacağını, ömür boyu yanmayı hakedeceğini ve yanacağını en başından beri bilmiyor mu ? buna rağmen neden sonsuz acı çektireceği varlığı yaratıyor ? sırf "ben seni serbest bıraktım ama bana inanmadın bak şimdi sonsuza kadar nasıl yakıyorum seni" demek için mi ? hatta şöyle bir ayet paylaşayım

    Muhakkak ki âyetlerimizi inkâr eden kimseleri yakında ateşe atacağız. Onların derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları(derilerini) başka deriler ile değiştireceğiz. Muhakkak ki Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. Nisa/56

    vicdansızlığa bakar mısın ? sonsuz şefaatli allah 1400 yıl önce gelen bir kitaba iman etmediğim için bana bunları yapacakmış

    ayrıca sinirler yandıktan sonra milyon tane farklı deri değiştirsen insan yine acı hissetmez ama o zamanlar tıp bu kadar ilerlememişti tabi..

    @7 tamamen başka bir şeyden bahsediyorum. fare örneği olayı basite indirgemek için verdiğim örnekti. @7'ye verdiğim cevabı oku..
    ···
  8. 8.
    +3
    birader kalu bela da hepimiz söz verdik Allah şahit melekler şahit adem a.s şahit

    daha dünyada değilken biz orada söz verdik dünyada ise sapıtıp islamdan uzaklaşınca verdiğimiz sözden caymış oluyoruz

    var olma - yok olma mevzusunu bu açıdan bakarsan tatmin olacaksın
    ···
  9. 9.
    +1 -2
    Bak kardeşim , allahın bilmesi senin onu yapman anldıbına gelmiyor. Örneğin , bi fen bilgisi kitabı var , sen onu okutup öğreniyorsun ama senin onu bilip bilmemen i yargıyı değiştirmez. Kader denen şeyde 1, elinde olan 2, elinde olmayan şeyler vardır. Ne gibi ? Anne baba ırk kardeş zaman seçimi. Bunlar elinde olmayan . Bu de elinde olan vardır , irade. Zina yapmak veya yapmamak. Allah senin 3 dk sonra sigara içeceğini biliyor ama onun bunu bilmesi senin illa onu içeceğin manasına gelmiyor. Umarım açıklayıcı olmuştur başka soru varsa sor
    ···
  10. 10.
    +1 -2
    senin anlattığın şey aslında şu;
    vay efendim şeriat rejiminde hırsızın kolunu kesiyorlar, cinayet işleyeni asıyorlar...
    sen hırsızı ve katili savunduğunun farkında mısın?
    ···
  11. 11.
    +1 -1
    şöyle düşün. elinde bir silah var. karşında da bir köpek.

    bu köpeği öldürüp öldürmemek senin elinde değil mi ?

    allah senin onu öldürüp öldürmeyeceğini biliyor ama ister öldür ister öldürme bu senin elinde.

    vicdanının hangisini seçeceğini biliyor. vicdanını yaratan o ama yargılama senin elinde.
    ···
  12. 12.
    +2
    @15 doğmadan önce "var olacak mıyım" diye üzülmüyordun ve acı çekmiyordun. bence "var olmamak" sonsuz ızdıraptan çok daha iyi. ne düşünüyorsun ?

    (De ki: «Gerçek Rabbinizdendir.» Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Şüphesiz zalimler için, duvarları çepeçevre onları içine alacak bir ateş hazırlamışızdır. Onlar yardım istediklerinde, erimiş maden gibi yüzleri kavuran bir su kendilerine sunulur. Bu ne kötü bir içecek ve cehennem ne kötü bir duraktır! kehf 29)yüzleri dağlayan ve yakan (Onların gömlekleri katrandandır, yüzlerini de ateş bürümektedir. ibrahim 50Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar. müminun 104)
    deriyi soyup kavuran (Derileri kavurup soyar. mearic 16)
    yüreklere çöken (Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp-çıkmaktadır. hümeze 7)kızgın ateş dolu bir çukurdur(Onların yeri bir çukurdur.O çukurun ne olduğunu sen bilir misin?O, kızgın bir ateştir. karia 9-11)
    ···
  13. 13.
    +1 -1
    bölüm-1
    Sonsuz Cehennem ve Rahmetli Yaratıcı

    Edip Yüksel
    © 2003 yuksel.org

    ingilizce orijinalinden çeviren:
    Ensar Üzümcü

    Bir monoteist olarak Kuran’a inanmak için beni zorlayan bilimsel, felsefi ve manevi nedenlere sahibim. Kuran’ı hem Türkçe hem ingilizce dillerine çevirmiş bulunuyorum. Buna karşın Kuran’ın tüm ayetlerini henüz özümsemiş olmadığımı da itiraf etmeliyim. Bazı ayetler kültürel-normlarıma yani yerleşik ideolojiler ile çelişiyorlar ve birkaç ayet de kitabın ap-açık olan hükümleriyle ve/veya doğanın yasalarıyla bir çelişki içerisinde görünüyor. Kültürümün ve yerleşik ideolojilerin göreceli olduğunu bildiğimden bu ilk grup ile rahatça başa çıkabiliyorum, fakat Tanrı’nın kitabında yer alan yahut O’nun doğadaki işaretleri (ayetler) ile çelişki içerisinde görünen ayetler zihnimi kemiren ve inancıma bulaşan birer virüs gibiler. Kuran’ın hiçbir ayeti ile entelektüel bir problem yaşamadığını iddia eden kişiler gördüğüm kadarıyla, ya inançlarını çevre baskısı, coğrafi konum, akrabalık veya dışarıdan gelen herhangi bir ikincil neden ile almış/edinmiş insanlar olmuşlardır veya yaşadıkları entelektüel problemlerini başkalarından gizliyorlar, hatta kendi idraklerinden bile. Her iki çeşit de, her nasılsa, iyi bir örnek teşkil edememektir.

    Benim taşımakta olduğum şüpheler ise Kuran’ın doğruluğuna değil, fakat anlayışımın güvenilirliğine yöneliktir. Ortodoks âlimlerinin ve din adamlarının düşüncelerini körü-körüne takip etmeyi gerektiren Sünni kaideleri reddettiğim ve dinime tek kaynak olarak sadece Kuran’ı kabul ettiğim için, her ne zaman bir ayeti anlayış biçimim 4:82 ayeti ile bir problem oluştursa, bilgimin artması için ilahı mesajın öğüdünü izler ve sabır ile hareket ederim (20:114), uzmanlara, körü körüne taklit etmeksizin (17:36) danışırım (21:7), kişisel çıkarlarımı, keyfi arzularımı ve asılsız iddiaları uzak tutarım (53:28), ve Allah’ın eninde sonunda açıklama sağlayabilen biricik kaynak olduğunu bilirim (75:16-19). Bazen, tutarlı bir anlayışa ulaşabilmek birkaç ay alır, fakat kimi zaman ise bu yıllar ve hatta onlarca-yıl isteyebilir. Zihinsel ve manevi deneyimlerimin her biri aşağıdaki hakikatlere tanıklık etmektedir:

    “Bilgiyle detaylandırdığımız, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olan bir kitabı onlara getirdik.” (7:52)

    “Rahman, Kuran’ı öğretti.” (55:1-2)

    Cehennemin süresi ile ilgili gözlemlerimi sizlerle paylaşmadan önce, zihinsel mücadelerimi ve onların oluşturduğu sonuçlarla ilgili birkaç örneği paylaşmak isterim (Eğer uzun bir giriş mahiyetindeki bu kısmı okuyabilecek sabra sahip değilseniz, lütfen “Cehennem Sonsuz mudur?” ile başlayan bölümden okumaya devam ediniz).

    Örneğin, 5:38 üzerinde yapmış olduğum ve on beş yıldır gelişmekte olan sorgulamalarım üç farklı anlayış ile sonuçlandı: (a) toplum içinde utandırma ve kimlik teşhisi sebebi ile bir hırsızın elini kesmek veya işaretlemek, (b) fiziksel olarak hırsızın elini kesmek, veya (c) hırsızın çalması ve bir haneye girmesinin engellenmesi için, kullandığı araçlar ile ilişkisinin kesilmesi (muhtemelen rehabilitasyon veya hapis yolu ile). Ekonomik ve sosyal şartlara bağlı olarak, işlenen hırsızlığın sıklığı, sosyal yapı için oluşturduğu risk miktarı, ekonomik, sosyal ve pgibolojik maliyetler de göz önünde bulundurularak, önerilen bu cezalardan herhangi birisini toplum seçebilmelidir. Diğer bir değişle, kasıtlı olarak burada farklı manalara gelebilen bir fiilin, toplumlara zaman, tavır, kültür ve dönemin şartlarına uygun seçim yapabilmesi için özellikle kullanıldığına ikna olmuş durumdayım. Kuran’ın mesajını ilk neslin anlayışı ve pratiği ile sınırlandırmak (muhafazid Peygamber ve onların yoldaşları dâhil) Kuran’ı tüm zamanlara hitap eden evrensel ilahi karakteri yok saymaktır.

    ikinci bir örnek daha vereyim. 2:233 ve 46:15 arasında görülen çelişki üzerine yaptığım sorgulamalarım, birkaç ay içerisinde beni hiç varmak istemeyeceğim bir noktaya ulaştırdı: hamileliğin normal süresini 266 gün (veya 38 hafta) olarak kabul edersek 86 günlük hamilelik sürecinde yapılan kürtajın bir cinayet olmadığını gösterirdi. ilk üç aylık dönemde, anne karnında oluşan fetüs bir ‘kişi’ olarak kabul edilmiyordu Kuran’da. Kişilik (nefs), bilincin ortaya çıkması ile oluşan bir şeydi. (Yunan filozofu Eflatun’un kendisinden sonraki dönemde yaşayan Müslüman âlimler üzerindeki etkisi nedeniyle Nefs kelimesi genellikle Ruh olarak yanlış bir şekilde çevrilir.) Kişi “yeni bir yaratılış” evresi olarak tanımlanır ve bu süreç, sperm olma, embriyo, kemikleri ve eti oluşturan fetüs gibi farklı aşamaları izleyerek nihayetinde yeni bir yaratığı oluşturur (23:14; 22:5). Benim 4:34 üzerinde sergilenen geleneksel anlayış ile yaşadığım problemim ve bunu 30:21 ile uzlaştırma sürecim ise, araştırma ve “tesadüfi” bazı olaylar sonucunda bir yıl içerisinde gerçekleşti. Erkekler kadınların üzerinde bir yönetici değildiler, fakat onların geçiminden sorumluydular; kadınlar kocalarının düşkünü olarak tanımlanmamışlardı, fakat Yaratıcılarına düşkünlerdi; asıl mevzu kocaya bir başkaldırma değil fakat evlilik akdine sadakatsizlikti; ve kocalara eşlerini dövmek için nasihat verilmemişti, fakat boşanma kararından önce onlardan uzaklaşmaları söylenmişti.

    Benzer bir şekilde, 4:3 ve 4:129 için gösterilen geleneksel anlayışla uzlaşamıyor olmam, onlarca yıl sonra 4:127’de kullanılan bir ifadenin tüm dünyada hatalı olarak çevrildiğini fark etmemle çözülmüş oldu. Kuran çok eşliliğe izin vermesine rağmen (4:3) bunun gerçekteki pratiğini bazı önemli durumlar ve ön koşullar belirterek kısıtlar ve heves kırar: erkekler birden fazla eşliliği sadece, geride kalan kadınlar dul ve yetim bir çocuğa sahip olmaları şartı ile gerçekleştirebilir. Bu durumda her iki eşine de eşit ve adil bir şekilde cömert davranmalıdır. (Bkz 4:19-20, 127-129.) Ne yazık ki, 4:127 ayeti de hadisçi ve mezhepçi önyargılar ve şablonlarla yanlış tercüme edilmiş ve yanlış bir çeviri ile, henüz olgunlaşmamış kız çocuklarıyla evlenilmesi gerektiğini öneren bir hale getirilmiştir. Asıl mevzu net bir şekilde bununla alakasızdır.

    Sizlere son bir örnek daha sunayım. Sadece Kuran mesajını kabul ettiğim 1986 yılında, 2:106’nın uydurma hadisler ve mezhep kitaplarıyla yapılan yanlış çevirisindeki anahtar bir kelime ile sorun yaşamış idim, çünkü bu kelime Kuran ile çeliştiğini ima ediyordu ve diğer tüm ayetlerin fesih edilmesine yol açabilecek kadar hassas bir yapıdaydı. “Ayaat” kelimesi, “ayeh” kelimesinin çoğuludur. Kuran içerisinde hem işaretler/mucizeler hem de Kuran’ın ayetleri/vahiyleri anlamlarında kullanılır. Kuran’ın kendi ayetleri işaret/mucize olduğu için bu kelimenin çoğul hali, genellikle her iki anlamı da eş-zamanlı olarak barındırır. Kuran’ın tek-bir ayeti delil/mucize olarak görülmez, çünkü Kuran’ın bazı kısa ayetleri (örneğin, 55:3; 69:1; 74:4; 75:8; 80:28; 81:26) benzersiz değillerdir ve Arapça konuşan insanların günlük iletişimlerinde de görülürler. işin aslı, Kuran, en küçük birim olarak sadece sureleri mucize kapsdıbına alır (10:38), ve en kısa sure 3 ayettir (103; 108;110). Bundan ötürü, Kuran’ın cümleleri/vahyi için sadece ‘ayeh’ kelimesinin çoğulu, yani ‘ayaat’ kullanılır. Bununla beraber, bu kelimenin tekil formu, AYEH, Kuranda geçtiği 84 noktanın hepsinde işaret veya mucize anlamlarında kullanılmıştır. Böylece, ‘ayeh’ kelimesinin 2:106 deki tekil formunu çevirirken “işaret” veya “mucize” olarak tercüme etmeyi tercih ediyorum.

    Makalelerim ve kitaplarımda bu konuları ve Ortodoks geleneklerine uymayan başka bir çok tezi ayrıntılarıyla tartıştım. Allah nasip ederse, bu konuyu ve başka birçok ayeti ingilizce Kuran çevirimizde ayrıca tartışacağız. (Bu makalenin ingilizce orijinalini yazdıktan 4 dört yıl sonra Quran: a Reformist Translation olarak yayımlandı). Şimdi, en yakındaki araştırmama geri dönelim…
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +1 -1
    tarihte yer almış en başarılı bilim adamlarından biri olan Albert Einstein'ın, "Eğer bir şeyi basitçe açıklayamıyorsan, yeterince anlamamışsın demektir." diye bir sözü vardır.

    eğer gerçekten tanrı olsaydı ve evreni yaratsaydı, kendi varlığını göstermek için karmaşık ve çelişkiler dolu kitapları "kutsal" diye sunmak yerine daha kolay algılanabilecek (bilimsel) kanıtlar bırakırdı.

    Bilim, fiziki ve doğal evrenin yapısının ve hareketlerinin birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünü olarak tanımlanır. kısacası bilim, evren üzerinde tanımlanabilecek her şeyi yapmak için insan tarafından oluşturulmuş bir kavramdır.

    ikinci maddeye geri dönüyoruz. eğer tanrı gerçekten var olsaydı ve gerçekten yaratıcı olsaydı, karmaşık ve çelişkiler dolu, insanlarca "kutsal" olarak adlandırılan birtakım yazılı metinlerle kendini anlatmak yerine, kendini anlatmak için, yarattığını savunduğu kavramların tamdıbının rahatlıkla anlayabileceği bir yöntem seçerdi.
    http://en.wikipedia.org/w...igiosity_and_intelligence
    http://upload.wikimedia.o...Nyborg-Atheism-IQ.svg.png
    seçmediğinin ispatı.

    ayrıca tanrı var olsa bile, islam mitolojisine göre yarattığı kötü karakter olan şeytan ile (ki şeytan, islam mitolojisinin kötü karakteridir, yaratma gücü yoktur, ateşten yaratılmıştır, kibirlidir vs.) sidik yarışına girmiştir. bu yarışın özeti "kim daha çok kul toplar"dır.

    son olarak, eğer gerçekten bir tanrı olsaydı ve kendisinin açıkça anlaşılmasını (ayrıca kendisine koşulsuz uyulmasını) isteseydi, sürekli "farklı anlamlara" ya da "farklı çevirilere" yol açan yazılarla kendini anlatmazdı.

    özet:
    tanrı yoktur. islam, muhafazidin tüm dünyayı yönetmek için kurduğu bir sistemdir; kuran, muhafazidin düzenbazlık kitabıdır.
    ···
  15. 15.
    +2
    Allah kulunun ne yapacağını bilir, ama bu onu yönlendirdiği anldıbına gelmez.
    ···
  16. 16.
    +2
    @11 tabi ki, fakat burada en olumsuz ihtimali düşünmek zorundayız çünkü dediğim gibi allah ilahi ve mükemmeldir. kuranın %99.9 u doğru %0.01'i bile yanlış olsa tamamı yanlış demektir. çünkü allah hata yapmaz. bu yüzden cehennem örneği üzerinden gitmek tutarlıdır.

    ayrıca bir başka ayette cennette olacağı söylenen şu varlıklar, benim aklıma 12-13 yaşında olan kızlardan başka bir şey getirmiyor. bu konuda ne düşünüyorsun ?

    Allah'tan derin bir saygı ile korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır. Nebe/(31-32-33-34)
    ···
  17. 17.
    +2
    kardeşim bu şekilde düşünmekte haklısın çünkü zaten seni yaratan Allah senin aklını özgür kıldı sorgulamanı istedi sen de bunun gereğini yerine getirip sorguluyorsun. sonunu biliyordu neden kafir olacak bir insan yarattı diyorsun kısacası sen değil mi ?

    öncelikle senin bu biçimde bir sorgulamaya gireceğini allah biliyordu ve senin düşüncene bir sınır koymadı değil mi sen bunu düşünebiliyorsun bu örnekle beraber kardeşim dediğini bildiğim ve inandığım kadarıyla şöyle açıklayabilirim ; allah insanı yarattığında yani anne rahminden insan çıktığında tamamen günahsız olarak dünyada soluk almaya başlar çünkü aklı özgür değildir ve özgür oluncaya kadarlık kısımdan sorgulanmayacağı söylenir yapacağı kötü şeyler onun elinde değildir. ama sonra aklı düşünce üretmeye iyi kötü ayrımı yapmaya başlayınca seçim yapabilir insan çünkü söylediğim gibi aklı ve düşüncesi tamamen özgür yaratılmıştır. bu senin söylediklerine ufak bir şekilde ışık tutsun;

    gelelim ikinci konuya allah insana sabit senaryolar yazmamıştır her zaman seçim hakkı vardır insanın öyle ki bir hadisten alıntı yapayım ; efendimiz zamanında mı emin değilim ama belki daha sonradır, fahişelik yapan bir kadın varmış hayata dair hiçbir iyi niyeti düşüncesi olmamış bir kadın buraya kadar cehennemlik olduğunu düşünüyorsun ya oku kadın birgün yürürken bir kuyunun kenarlarını yalayan bir köpek görmüş anlamış ki köpek susuz hemen inmiş kuyuya ayakkabısına su doldurup çıkmış ve köpeğe içirmiş ve bu davranıştan sonra kadının bütün günahları affedilmiş. bak insanın seçim şansı var he diyeceksin ki ben onu demedim insanın sonunu allah biliyor haklısın biliyor kardeşim ama özgür bıraktığı noktalar çok fazla insanın iyiyi seçip seçmemesi de insana bağlı zaten sınav denilen kısım da bu. yoksa allahın hiçbir şekilde insana veya ibadete ihtiyacı yoktu ki yaratsın.

    umarım azcık da olsa fayda getirir kardeşim.
    ···
  18. 18.
    -2
    evet lütfen...
    ···
  19. 19.
    +1 -1
    fare peyniri yedi diye cezalandırma yok panpa. sen yanlış anlamışsın. gidip başkasının peynirine dadanırsa cezalandır.
    ···
  20. 20.
    +2
    "düşünme yaşa sadece bak böcekler de öyle yapıyor." demiş orhan veli ,

    gibtiredin yani.
    ···