nasıl biriyimm

biliyorum hiçbirinizin umrunda değil ama günlük gibi kullanacağım.

selam vermeyi çok severim mesela. çok kez minibüs beklerken tanımadığım birine merhaba derim. geneli ters tepki verir.

bunda da çok tepki alıyorum ama facebooktan tanımadığım insanlara güzel şeyler yazıyorum. kızlara şiirler yazıyorum erkek olanlara ise ne için uğraşıyorlarsa onun hakkınd aiyi olduklarına dair övgüler. hiçbir nedenim yok. sadece mirc zamanı farkettiğim bişey var. artık insanlar sanal arkadaş istiyor. sorumlu olmayacağı kalbini kırmaktan korkmayacağı.

hatta ve hatta. taa dersaneden bi kız vardı telefonunu almıştım. kızlar 1 sene sonra konuştuk telefondan. öyle canı sıkılan diğerini whatapptan mesajlıyor falan. böyle böyle bigün buluşalım dedim mırın kırın etti ikinci gün de öyle. kızla ortak arkadaşlarımız var arada beni de konuşuyormuş ama kız asla görüşmek istemiyor. neden ben dışarıdan biriyim. hani hep içindekileri anlatıp başkasının kulağına gitmeyeceğine inanacağın biri arasın ya o benim. kime ne anlatabilirim ki. bu sebepten herşeyini paylaşıyor. suratımı görmek istemiyor. ozaman büyüsü bozulacak.

@6 yok ya gececi tayfayı seviyorum. yani niye gibelmiyom yeaa diyecek değilim. sonuçta kmseyi alakadar etmiyor dediğin gibi. ama am züt resmi paylaşılan biyerde biri günlük yazarsa pek de srun olmaz sanırım.

hatta facebook sağolsun ilkokul arkadaşımı bulmuştum. kızla konuştuk ettik. kız sanal sevgili edindi beni kız ilkokulda bana aşıkmış ben de ona. ayh hadi yaa diyordu. açılmamışız ikimizde. ondan sonra bana aşkım diye hitap etmeye başladı. nasılsa görüşmeyecez ya amk. sanal sex falan da istemiyor tek istediği boş zamanlarını değerlendireceği sanal bir arkadaş. ben öyle biri oldum. işsizim zaten.

@12 1) ironi olsun diye şarz

2) memlekette şarjdan çok şarz deniyor o yüzden şarz.

mesela çokkerizimdir. çokça sorarım şu soruyu. bir insan düşün. birine kıza/erkeğe para yediriyor. ama bilerek. yani o kişinin bu adamın parasını yediğini bunu itediğini biliyor buna rağmen yediriyor. bu adam keriz midir? evet çünkü parasını art niyetli birine yedirmeye ddevam ediyordur. hayır çünkü kendi çıkarları konusunda parasından ödün veriyordur. bu ikilemdeyim. ama yediriyorum. yani insanlar benden para isteyince çok rahat veririm miktarına bakmadan. tek sorun ben istediğimde sadece bir kere bir kere tereddüt ederse silerim elemanı. bir kere bile yaa iştee falan dese bitti bir daha yüzümü göremez. ama bunu harici genel olarak hep hesapların büyük kısmını öderim hep birilerine bişeyler ısmarlarım.

para yedirmek hoş. neden? çünkü para dediğin şey birşeyleri satın alabilir. dostluk kurabilir, bir am satın alabilir, bir iş kurabilir. fakat bunları yapmadıkça para sadece kağıt parçası. işte bu yüzden bişeyler almak birilerine bişeyler ısmarlamak hoş. bir kağıt parçasına anlam kazandırıyorsun. cebinde kalsa eve dönerken 2 paket cips bir de kola alacakken bunları almayarak bir bira ısmarlıyorsun ve kendini daha rahat hissediyorsun.

hümanistimdir. yani bahar şenlikleri falan oluyor. şenlik bitiminde diskolu kopmalı şarkı falan açarlar. sarhoş kafayla milletle dans ederim. şu zamana kadar bir kız bile benim art niyetli olduğumu düşünmedi bu güzel. yani biri bana karşı 1 kez hoşgörülü ise ben ona 10 kez olmak istiyorum. ya da ne bileyim. sırf bu sebepten çıkarıp cebimdeki paraların hepsini vermek istiyorum ama bunun adı enayilik olur işte. ama ne bileyim. dünyada iyi insanlar az. onlardan birini her gördüğümde daha faza çevrmde kalsınlar diye para saçıyorum yanlarındayken.

@19 izmirde.

çok sevgilim olmadı. bi tek bu konuda kendime hep laf ederim. yani çok elerim. ya bi kız vardı mesela tam benim kız dediğim. işte bu kız o kız şarz cihazi demiştim. kızla sohhbet falan. abi kız salak salak işler yapmış meğer. yok efendim sevdiği çocuğun koluna tükenmez kalemle kendi baş harfini kendi koluna da o çocuğun baş harfini yazmalar. o çocuk bunu reddedince çocuğu kıskandırmak için başka biriyle çıkmalar. e dıbına koym dedim bana hangi yüzünü gösteriyon millete hangi yüzünü

arkadaşımla konuşmuştuk çok. genel olarak memur kızı olacak abi. nedir memur kızı? memur kızı geçimini bilir. paraya tamah etmez ama kıymetini de bilir. memur kızı aza kanaat etmeyi bilir. hep az olandan alıp çok olana özenmemiştir. kendisi için yaşar memur kızı. üniversiteye gidince zütü başı dağıtmaz. çünkü okumaya gelmiştir. tabi ki sevgilileri olacaktır ama bunlar ona experience point değil yaşam tecrübesi katacaktır. daha fazla çocukla birlikte olmak için erkeklere yamanmayacaktır. utanacaktır sıkılacaktır. daha fazla sendendir memur kızı. daha sadedir.

küçük zevklerim vardır. yani şuan mesela önüm açıklık etrafım yemyeşil bi birincik at balkonunda telefonundan şarkıları açıp dizimde klavye entry giriyorum. bunu ölene kadar devam ettirebilirim. ya da sahile yatarım arkamda bizim hakan abinin bar olur. benim bira bittikçe gide alırımç bütün gece elimde bira gökyüzünü seyrederim. kendimle konuşurum yaptıklarım yapacaklarım. herşey. biri yanımda olsa diye binbirkez dua ederim ama bi kere bile kabul olmadı. bir kere bile kim la bu diyip yanıma gelen olmadı. halbuki ben genelde yaparım böyle şeyler.

yıldızlara ayrı ilgim vardır. çoğu yıldız takımlarını bilirim. yay koca büyük ayı küçük ayı venüs mars felan. geçen yaz hergün venüsü görmeden uyumazdım. hergün yerinde mi diye bakardım. hergün ne kadar uzak ama ne kada yakın olduklarını düşünürüm. her sahile gidişimde bakarım bi yıldızlara. 10bin yıllık edebiyat tarihinde ne kadar çok yeri olmasına rağmen ışığın 10yılda katedebileceği kadar uzaklar. bilseler neler yaptıklarını burada daha çok parlarlar. güneşi kıskandırırlar.

bir de gün doğumu. eğer yukarıda bir yaratıcı varsa en büyük eserini sabah gn doğumundaki 5 dakikaya saklamıştır. en sabırlı olanların en az uyanık kişi sayısı olan o ana saklamıştır en büyük tablosunu. saat 6 gibi oluyor bu aralar. ufukta kırmızı sarı turuncu yukarı doğru lacivert ve mavi. batıda ise hala karanlık. güneş doğmasına rağmen karalığın gökyüzünü terketmeme inadı. doğada soğuk ve sıcak renkleri birarada görebileceğimiz nadir anlardan. sadece 5 dakika sürer sonra güneşin egemenliği hükmeder gökyüzüne. işte hayattaki tek dileğim bir kıza o anı gösterebilmek. benim kafada bir erkek bulamadğımdan işe benim kadar duygusal yaklaşabilecek bi tek kızlar kaldı bi de iyi kafalarım kızları tabi gökyüzü ayağına ama olmadı daha hiç. bu sanki şuan hayatta sadece benim bildiğimgizli bi güzellik gibi. zaten benden başka kimse sabah 6 ya kadar uyanık kalıp gökyüzüne 5 dakika kadar uzun bakmaz zaten.

memur kızını da hala bulamadım bu arada. hala tüm kızlar heyacan istiyor. benim gibi balkonda eline birasını alıp sessizliği dinleyecek kafada biri yok. bunu yapand a twitterda fotoğrafını paylaşıyor zaten. hah bi de onlar var twitter sosyalleri. en büyük hastalık. herşeyini sosyal ortamda paylaşır her yaptığını her gittiği yeri. kendine bişey bırakmaz. kendiyle yaşamaz hiçbir zevki. herşeyi paylaşmalıdır. onun için yapılan herşey bir exp pointtir. bu kafaya da karşıyım. a kişiyle geçirdiğim bi gece sadece a gecesiyle bi anımdır. paylaşmam. çünkü o zaman anı bölünür. duygusu kaybolur. sırf bu sebepten fake gibi gözüken facebook hesabım var. sadece aklıma gelen şeyleri yazar müzik videosu paylaşırım. fotoğraf bildirim falan hak getire. 5 6 fotografım var onlarda beni etiketleyenler.

kısa öyküler yazıyorum. ingilizce yazılmış 3 öyküm var. 1 türkçe yazılmış 1 tanesi de yazımda hala. toplam 4 öyküm olacak kurguları hazır yazma işi meşakkatli. 6 7 sayfa sürüyo en kısası. özen gösteriyorsun. imlasına mantık hatasına vs. herhalde hissedebildiklerimi anlatabilmenin tek yolu yazmak diyorum. ne bir sevgilim var kendimi anlatabileceğim ne de bir arkadaşım var bana bütün gece tahammül edebilecek.

hee bir de çok gevezeyimdir. yani ortam sakin ise beni durduramazsın. sakin bi ortamda sonsuz akadar konuşabilirim. sırf bu sebepten çokkez tepkileri incelerim. genelde benden sıkılırlar. dilemek sıkıcıdır. sıkıldıklarında soru sorarım. ha bir de soru sorma olayı var. bazen çok çok sevdiğim biri oluyor ki genelde kadındır bu. çok güzel ama bu güzellik sadece dış değil. düşünceleri yaklaşımı konuşmaları. eriyorsun hep konuşsun istiyorsun.. o senle konuşuyor diye gurur duyuyorsun. işte o anda dinleyemiyorum. sırf muhabbet tıkanmasın diye onu dinleyemiyorum. tam cümlesi bitecek başka bir soru soruyorum anlatsın diye. öyle birini bulup sonsuza akdar dinleyebilirim. yani olay konuşma etme değil ya evet sensin ulan seninle sonsuza kadar konuşmak tam burada çakılı kalmak istiyorum. demek isteyip diyemediğin anlar oluyor. o çok kötü.

iyi birilerini bulunca dayanamıyorum. mesela bahar şenliğinde bir çift görmüştüm. onları tekrar bulup sarılmak istiyorum. bütün fedakarlıkları yapmak istiyorum. ben sarhoşum deli gibi herkesle dans ediyorum kızı erkeği hatta gaylerle bile dans ettim. amacım sadece dans etmekti kimseyi gibini nereye soktuğuyla ilgili yargılayamam. bi ara bi kızla dans ediyordum. baktım sonra bi admaın yanında gitti öpüştü onunla da dans ettiler bana geldi yavaş yavaş o çocukta işte öyel dans etti dedim sevgili misiniz evet dedi vs. konuştuk ettik ben ssarhoşum sizi unutmak istemiyorum fotoğraf çekilebilir miyiz dedim kızla fotoğraf çekildim çocukla da. sonra ikisi sarılarak gittiler. o kadar mutlu oldum ki. çocuk kız arkadaşından o kadar emindi ki. yani sonsuz bi güveni vardı. evet diyordu bu kız benim kızım gidip yarını hatırlayamayacak sarhoş biriyle dans etse bile benim. diyip gram korumacılık yapmamıştı. kız da keza takunu çıkarmayıp sevgilisini yanıan döndü falan. ya çok rahattılar herşeyi aşmış adeta kendi düşünceleriyle birbirlerini yönlendiriyorlardı. ben o gün ikisine aşık oldum işte. böyle bir ilişki ancak bir romanda var olabilir diyordum. birbirine tam bağlı birbirini sevdikleri gözünden okunan 2 kişi. sevgi bu dıbına koym ya dedim. çocukla da konuşmuştum dedim çok iyisiniz ya yani çok rahat eğleniyorsunuz demiştim o da hacı 4 senedir birlikteyiz onunla. 6 senedir tanıyorum zaten. ne yani 4 sene seninle birlikte herşeyi yaşamış birini nedne kısıtlayasın ki artık o senin biliyorsun sen de onun. demişti. ben tekrar saygı duymuştum kendisine.

@32 sıkılmaları konuşmamdan geliyor. pek durmam. yani bilgiye aç biriyim. biraz narsistlik olacak fakat genel kültürüm hayli geniştir. hergün wikipedi falan karıştırırım. küçükken de babamın ilk doğum günü hediyesi meydan larousse idi. ilk kez angiblopedi görmüştüm. meydan larousse okurdum her gece a dan başlayıp gidiyordum falan. yeni bişey görürsem angiblodiden bakıyordum. internet evimize lise2de geldi oyüzden angiblopedilerle baya içli dışlıyımdır. bu sebepten çok konuşurum hemen hemen her konu hakkında bi fikir edinmişimdir. bu babamın bana kattığı güzel birşey. bana hep "kitap oku. her konu hakkında fikrin olsun. sakın örselenme bil ve bilgini kullan" derdi kitap okuyamadım adma gibi. düzensiz okurum 3 ayda bir kitap bitirirm bazen haftada 2. çok çok düzensiz. ama angiblopedi ve wikipedia hergün vardır benim için. herneyse bak sana da bir şey açıklayacakdım 30 şey anlattım :D bu örnekte de görüldüğü gibi bir şey anlatmak için 40 farklı yere girerim. bence bu sıkıyor. yani gelip sıkıcısın diyen olmadı da ben öyle hissediyorum belki kuruntudur bilemem.