nasıl lezbiyen oldum anlatıyorum

Çocukluğumda elime geçen her oyuncak bebeğin bacak aralarına merakla bakardım. Oyuncak bebeklerin cinsel organı yoktu. Kolları, elleri, parmakları, tırnakları, gözleri, saçları ve hatta kirpikleri bile en ince ayrıntısına kadar mükemmel bir şekilde imal edilmiş olan oyuncak bebeklerin plastik bacakları arasında ‘pipi ve kuku’ olması gereken bölge dümdüzdü. Hayatımın ilk büyük şüphe girdabına sürüklendim.

Biz çocuklardan bir şeyler saklanıyordu. "Oyuncak bebeklerin kukuları niçin yok?" sorularıma tüm büyüklerim ağız birliği etmişçesine ayni cevabı veriyorlardı: Ayni soruya cevaben verdikleri; "Senin aklın ermez, daha küçüksün!" ve de "Seni leylekler getirdi" martavallarına da kesinlikle inanmıyordum. Büyüklerimden şüphelenmeye başlamıştım. Onlara olan saygım gitgide azalıyordu.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ortaokul ders progrdıbına ilâve edilen Sağlık Bilgisi derslerinde kurbağaların cinsel yaşamları konusunda uzmanlaşmıştım ama insanların nasıl ürediği konusunda hiçbir bilgim yoktu.

Sağdan-soldan duyup, büyük merakımı uyandıran; klitoris ve vajinadan da derslerde hiç bahsedilmiyordu. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı da -tüm büyüklerim gibi- biz çocuklardan bir şeyler gizliyordu.

Şüphelerimin doruğundaydım. imtihanlarda -insan yerine- ikide bir amiplerin çoğalmasını soran Sağlık Bilgisi dersi öğretmenime de pek saygım ve sevgim kalmamıştı. Öğretim yılı sonunda, alçıdan yapılmış, organları çıkan manken sayesinde vücudumun tüm iç ve dış organlarının yapılarını, kesitlerini ve görevlerini en ince ayrıntısına kadar ezberlemiştim ama cinsel organım konusunda -her çocuk gibi- bana da hâlâ hiçbir öğretilmiyordu.

Karmakarışık duygu hezeyanları içinde geçen çocukluğumdan gençliğe adım attığımda, karanlık dehlizlerde yolumu kaybetmiştim.

Küçücük çocuk amcığımın; aile büyüklerimi, öğretmenlerimi ve 700 yıllık geçmişi olan devlet sistemimizi bu denli ürkütmesinin nedenini bir türlü anlayamıyordum.

Bir gün amcığım kaşındı. içine doğru parmaklarımı soktum. kaşıntım geçmiş, garip bir duygu sarmıştı çocuk bedenimi. Yüzümde ergenlik sivilceleri göğsümde fındık kadar memelerim çıkmaya başladığı yıllarda babaannem işaret parmağını ileri geri sallayarak tehdit dolu bir ses tonuyla bana hayatımın ilk ciks dersini verdi. "Sakın ola ki istimna yapma ve harama uçkur çözme!"

@15 evet copy paste ama benim yazdıklarım bunlar. word dan alıyorum. hem de virgülüne kadar benim hikayem. başka bir yerde nette falan bulursan gel beni gib, bulamazsan ananın dıbını yalarım ona göre alaaan malı. gibtir git dalyarak

Babaannem otuzbir çekmeyi (sonradan kadınlarınkine mastür deniyomuş, onu da öğrendik alaha şükür)kast ediyordu, anlamıştım. Başım eğik, ellerimi önüme kavuşturmuş vaziyete, hiddetinden çok korktuğum babaannemi süklüm püklüm dinlemeye devam ettim: "Sonra gözlerin kör, geri zekalı olursun, Ahirette de cehennemin en dibini boylarsın!"

Mastürbasyon konusunda tanrı, babaannemden çok daha gaddardı. allah baba benim apişaramla neden bu kadar ilgileniyordu, bir anlam veremiyordum. allah baba erkekleri de 31 için cezalandıryordu. incil'deki Eski Ahit'in Yaratılış bölümünün 38. ayetinde; Onan, -gelenekler gereği- dul yengesi Tamar ile evlendirilir. Onan, yengesiyle sevişmek yerine mastürbasyon yapmayı tercih eder ve "Tohumlarını toprağa akıtır."

Kulunun kendi kendini tatmin etmesine çok kızan Tanrı, mastürbasyoncu Onan'ı ölümle cezalandırır. Hıristiyan literatürde ilk 'mastürbasyon şehidine' ithafen Onanizm olarak adlandırılan "El ile yapılan ciksüel tatmin"; bütün semavi din kitaplarında, tanrısal öfke ve cehennem alevleriyle cezalandırılır.

soruyorum sizlere. koskoca allah kainatta mikroskobik ölçülerdeki yeryüzündeki insanların 31'i ile neden bu kadar ilgili acaba? başka işi gücü yokmuydu tanrının tövbe yarabbi?

fındık kadar olan Mememin uçlarımın sertleşip, dokunulduğunda acıdığı kalçalarımın biçimlendiği ergenlik dönemimde benden saklanan sırlara ulaşmak için daha fazla tahammülüm kalmamıştı. Evde yalnız olduğum bir gün, Ortaokul Öğrencileri için Sağlık Bilgisi Dersleri kitabının sayfaları arasında sakladığım bir ferre dergiden yırtılmış tek sayfalık çıplak erkek resmini çıkardım. adam eline koca yarağını almıştı. Çırılçıplak oturduğu koltukta, bacaklarını iki yana açmış erkeğin kağıt kırışıklarını bir elimle düzeltmeye çalışırken, diğer elim çocukluğumdan beri benden saklanan gerçekleri keşfetmeye hazırlanıyordu.

hiç zevk almadım.

@33 bu hesabı 3 kişi kullanıyor hacı. ilgilenmiyorsan bi gibtir git. ayni hesapta daha neler var bi bilsen. zütünü gibtiğiminin çakma şherlock holmes'ı seni.

hikayemin sonunda evet capsimi verecem ve yalanına sokuyumcuların zütüne sokacam o cepsi.

bu konuyu bir kız arkadaşıma açtım. o da erkek yarağındaki mantık hatasından bahsediyordu. yaraktan hoşlanmayan bu kız arkadaşımla çok samimi olduk. ayni yaşlarda, ayni sınıftaydık.

annemin pazara gittiği bir gün yaraktan hoşlanmayan kız arkadşımla evde yalniz, ders çalışıyorduk. konu matematikti ama biz amdan konuşuyorduk. bu ikimizi de çok heyecanlandırmıştı.

mevsimlerden yazdı ve ikimizin üzerinde de askılı bluzlar ve mini etek vardı. hiç ummadığım anda kız arkadaşımın masanın altından uzanan elini bacak aramda hissettim. içim ürperdi.

@50 ceps vermezsem beni erkek gibsin panpa. bu bir leze yapılacak en büyük hakarettir. amcık sözü veriyorum sana capsim için. amcık sözü yarak sözünden çok daha değerlidir, anlayabilene...

kız arkadaşımın parmakları külodumu yavaşça aralarken heyecandan kalbim duracak gibi oldu.