/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +47 -3
    Üşengeçliğimi kırıp bilgilendirici bir yazı yazmayı başardım. Okuyan panpalar belli etsin partlar hazır.
    EDiT 1 Beyler yeni yazımız, Türkmeneli 10dk içinde sizlerle olacak.
    Dipçe: BU YAZIYI ELiNiZDE BiR ORTA DOĞU HARiTASI OLMADAN OKUMAYIN
    ···
  1. 2.
    +14
    PART 1-Direk giriş yapalım, Arap Baharı nedir? Şimdi panpalar Arap Baharı dediğimiz şey temelinde Orta Doğu’da ve Kuzey Afrika kıtasında insanların ülkelerinin yöneticilerine karşı, yozlaşmaya karşı, sosyal hizmet ve imkansızlıklara karşı ve diğer ülkelerde de göreceğimiz gibi bağımsızlık adına yapılan protestolar ve gösterilerdir. Yani bir Reform hareketidir. Arap Baharı 2010 yılında Tunus’ta başlamış bir harekettir. Tunus’ta halk saydığım şeyler için ayaklandılar ve protestolarda bulundular. Şimdi daha iyi anlamanız için Gezi örneğini veriyorum. Gezi nasıl en başta belirli bir amaç içeriyorsa ve bir süre sonra isteyenin atını koşturduğu ve farklı amaçlara sahip birçok insanın protesto yaptığı bir ortama dönüştüyse aynı şey Arap Baharı için geçerli. Tunus’ta başlayan gösteriler ile beraber hükümet dağılıyor ve bu hareket bölgedeki diğer milletlerin ilgisini çekiyor. Diyorlar ki ulan bu burnu sümüklü Tunuslular bile hükümeti yıktıysa biz dıbına bile koruz ve böylece Arap Baharı ivme alıyor ve gösteriler yazdığım sıra ile Cezayir’de, Lübnan’da, Ürdün’de, Sudan’da, Umman’da, Yemen’de, Suudi Arabistan’da, Mısır’da, Suriye’de, Fas’da, Irak’ta ve Libya’da başlıyor. Şimdi diyorsunuzdur ki, amuğa koyim kaç tane 4 5 6 oha amk 12 tane devlette protesto olmuş kim bilir ne kadar süre almıştır. Falan filan işte. Ama işin ilginç yanı ne biliyor musunuz? Bu protestolar tamı tdıbına 87 gün içinde başlıyor. 87 gün içinde 12’den fazla ülke gibi tutuyor anlayacağınız. Tabi bu gösterilerde sadece adalet ve daha iyi şartlar isteyen insanlar yer almıyor. Devlet kurmak isteyen azınlıklar da bu gösterilere katılıyorlar ve baş kaldırıyorlar. Şimdi hızlıca kim ne gibi ne kadar sıkı tuttu yazıp bizi asıl ilgilendiren kısım olan komşularımıza, Suriye ve Irak’a getireceğim konuyu.
    ···
  2. 3.
    +1
    Sabah uyanınca okuyucam yazıyorsan.
    ···
    1. 1.
      +1
      Yeterli kitle olursa hepsini bile atarım amacım okutmak
      ···
  3. 4.
    +1
    Rezz z z
    ···
  4. 5.
    +11
    Lan şuku falan atın okuyorsanız Part 2 geliyor
    ···
  5. 6.
    +23
    PART 2-Tunus’ta hükümet devriliyor. Libya’da salak halk Kaddafi’yi linç ediyor ve Libya’da bu yüzden iki ayrı hükümet ortaya çıkıyor. Tobru ve Trablus hükümetleri. Tabi Işid ve Tuaregler de kentlerden çok çöllerde etkinliklerini sürdürüyor. Mısır’da önce başa seçim ile Mursi geliyor ama Mursi’nin gelmesi halkın protestolarını sonlandırmıyor. Bu sebeple de darbe yapan General Sisi başa geçiyor. Burada neden Erdoğan’ın Mursi’ye yakın olduğuna ufakça değinmek istiyorum. Bildiğiniz üzere Erdoğan islamcı. Bu sebepten ötürü asıl amacı Orta Doğu’da kendisi gibi islamcı olan kimseler ile güç birliği kurmak. Mısır’da başa ihvancı Mursinin geçmesi de hiç şüphesiz bir nimet oluyor. Mursi’nin tevkif edilip Darbe yapılması ile de bu hayalleri suya gömülüyor. Mursi’nin indirilmesi sırasında R4BiA işareti çıkması ile beraber de bu sembolü hem darbe karşıtlığı için hem de kendi dediği şu tek bayrak tek millet tek devlet tek vatan için falan kullanıyor o kadar. Neyse devam, Ürdünde kabine falan değişiyor Suudiler 3 5 reform yapıyor, Yemen’de iç savaş çıkıyor ki bu iki gruptan biri iran destekli Husiler diğeri Suud ve Koalisyon destekli Yemen Hükümeti. Diğerlerini gibtir edin gerek yok şu an. Şimdi gelelim Suriye’ye. En sevdiğim kısma.
    ···
  6. 7.
    +10
    up up up SiZiN iÇiN YAZIYORUZ AMK up up up
    ···
  7. 8.
    +6 -1
    hayrına upçu yok muuuuuuuu
    ···
  8. 9.
    +8
    alın bu da part 3 insafsızlar
    ···
  9. 10.
    +22 -1
    PART 3- Suriye’deki gösterilerin asıl sebebi çok da farklı değildi, Esad’ın babası Hafız Esad yönetime darbe ile geçmiş bir adamdı ve halkın bir kısmı da ona karşıydı. Bu karşıt kimselerin arasında da hiç şüphesiz ihvancı-Müslüman Kardeşler tarafı yer alıyordu. Sıra ile ilerlicez, iç savaşın arka planında ne olduğunu basitçe kavradınız, sıra ikili ilişkilerimize geldi. Şimdi Türkiye ile Suriye’nin arası hep bozuktu. Suriye Süveyş krizinde SSCB’nin yanında onun kuklası olmuştu. Aslına bakarsanız Suriye neredeyse hep kuklaydı ama bizim karşımızdaydılar her zaman. Ayrıca adamlar bizim Hatay’ı Ana vatana bağlamamıza baştan beri karşılar ve halen daha kuyruk acıları sürüyor. Gördüğünüz üzere tarihimizde Suriye ile komşu devletler olarak pek de iyi anlaşamamışa benziyoruz ama işin iç yüzünde çok pis olan ve muallak medyanın bahsetmediği ve halı altına süpürüp giblemediği başka şeyler de var.
    ···
  10. 11.
    +7
    Yarın atarım yatıyorum artık inşallah okunur.
    ···
  11. 12.
    +2
    Yaz kardesim okuyoruz
    ···
  12. 13.
    +2
    Yaz pampa okuyom
    ···
  13. 14.
    +2
    Rezzzsuri
    ···
  14. 15.
    +6
    Diğer part geliyor5dkya
    ···
  15. 16.
    +17
    PART 4-Türkiye’nin Suriye ile olan yakın tarihinin en büyük sorunun Su teşkil eder. Suriye’de bulunan ve Türkiye’den doğan Fırat nehri Suriye ile aramızda hep gerginliklere yol açmıştır. Sizi 2000’lerin başlarına ve 90’lara zütürüyorum. Şu an Atatürk Barajı’na yani sorunun kaynağına bakıyorsunuz… Türkiye’nin GAP projesi ismen olmasa da prensip açısından çok daha eski tarihlere dayanır. Atatürk Barajı da bu hedefin nihai bir ürünüdür. 1990 yılında inşa edilen baraj Fırat Nehri’nin suyunun bölgeyi tarıma açmasına yol açarak güzel bir sonuç doğursa Suriye açısından felakete sebep olacaktır. Türkiye’nin bu bölgede inşa ettiği barajlar suyun normal debisini ve akış hızını kesecek, dolayısı ile de Suriye’de bulunan ve ülkenin ambar deposunu teşkil eden Rakka’yı sular altında kalma tehlikesi ile baş başa bırakacaktır. Türkiye’nin suyu tutması ile Rakka’da üretim de azalacak ve kapakların foşurttt diye açılması ile zaten düzlük olan Rakka’yı su basacaktır.
    ···
  16. 17.
    +16
    PART 5- Bu durum Suriye’nin Türkiye’ye bir Nota vermesine yol açacak ve Türkiye’nin de Suriye’ye be amın oğlu sanane benim suyumdan diyerek bir karşı nota vermesi ile ivme kazanacaktır. Suriye de ulan madem öyle hodri meydan diyerek şu ana kadar binlerce askerimizi, vatandaşımızı şehit eden PKK terör örgütüne Afrin’de, Haseke’de, Kamışlı’da kısacası Kuzey Suriye’de nüfus yerleri açacak, lojistik destek sağlayacak ve teröristleri donatacaktır. Bu hareket ile işleri iyice çıkmaza sokan Suriye karşısında Türkiye de geri durmayarak tansiyonu yükseltecektir. Ve en sonunda Türkiye’nin sabrı taşacaktır… Ermeni kırması ve bebek katili bir bin olan Abdullah yavşak Öcalan’ın Suriye’de olduğu MiT tarafından haber alınır ve Öcalan’a yeşil tarafından süikast girişiminde bulunulur ama şanslı olan o gibik domuz zütünü sıyırmasını başarır. 2 defa, düzenlenen süikastlerden kurtulan muallak Apo Türkiye’nin sabrını taşırır ve dönemin TSK Kara Kuvvetleri Komutanı olan Atilla Ateş Paşa sabrımızı zorlamasınlar diye bir açıklama yapar üstüne bir de bazı orduları Kilis, Hatay’a yığar. işin ciddiyetini fark eden Suriye gibi tutmadan önce apoyu ülkeden postalar yani nazikçe gibtir git der. Tabi aponun ülkeden ayrılması ile birlikte de MiT adamı zütünden giber, ensesine Kenya’da çöker.(işte ABD’nin parmağı var ama yeri değil). Suriye’nin işin ciddiyetini anlayıp abi çekmesi ile birlikte işler biraz daha tatlıya bağlanır, Esad’ın babası ölür yerini oğluna bırakır ve başa Erdoğan falan geçer ve her iki ülke de geçmişi unutmak ister.
    ···
  17. 18.
    +5
    1 şuku ya da 1 entry'i çok görmeyiniz.
    ···
  18. 19.
    +2
    Rez devam et
    ···
  19. 20.
    +17
    PART 6- Bu partta Suriye’deki gruplardan bahsetmek istiyorum ki yazıda anlam karmaşasına düşmeyesiniz. Şimdi Suriye’de 4 ana grup birbirleri ile çatışma halindedir.
    Bunlardan ilki Özgür Suriye Ordusu. ÖSO iç savaşın başlarında tek vücut olsa da savaşın ilerleyen safhalarında bölünmüştür. ÖSO’yu 2 Ana grup oluşturur. Bunlar Ahrar el Şam ve yakın zamanda ÖSO’dan ayrılan Tahrir El Şam(HTŞ)’dır. HTŞ bizim bildiğimiz El Kaide’nin Suriye’deki kolu El-Nusra’dır. Savaşa Irak sınırından karışıklığı fırsat bilerek giren bu grup IŞiD’den ayrılmıştır ve IŞiD tarafından sözde ‘tekfir’ edilmiştir. Dolayısı ile de IŞiD ve HTŞ birbirlerine düşmandırlar. El-Nusra birkaç ay önce ismini HTŞ şeklinde değiştirmiştir. Aynı Ypg-Pkk olayı gibi anlayacağınız. Özgür Suriye Ordusu HTŞ’ye kıyasla daha güçsüzdür ve geçenlerde idlip Şehrini HTŞ’ye kaptırmıştır. ÖSO’nun Güney Suriye’de ABD için savaşan grubu ise ABD köpeği Pkk’dan farklı değildir. Kuzey’de bulunan bazı gruplar Fırat Kalkanı sürecinde Türkiye tarafından desteklenmiştir.
    ikincisi ise IŞiD. IŞiD, ABD’nin Irak’ı işgal edip tüm Irak ordusunu dağıtmasının ardından işgale direnen sünni üst rütbeli subayların kurmuş olduğu bir terör örgütüdür. Örgüt ilk başta “Irak islam Devleti” ismine sahipken Suriye’ye geçmesi ile beraber “Irak Şam islam Devleti” ismini almıştır. Tüm gruplar ile çatışma halindedir ve hızla güç kaybediyor. Aynı zamanda bünyesinde yer alan eski Iraklı üst rütbeli komutanlar tarafından yönetilmesi ve ellerindeki Saddam döneminden kalma füzeler hala kafalarda şüpheler uyandırıyor.
    Üçüncüsü ise Rejim. Rejim dediğimiz grup içerisinde Suriye Ordusu’nu, Hizbullahı, Rusya’yı ve iran’ı barındırır. Rejim zaten doğrudan Şii desteklidir ve ağırlıkta da şiiler bulunmaktadır.
    Ve sonuncusu SDF-YPG-PKK. SDF isimli örgüt (Suriye Demokratik güçleri) YPG’nin ezici çoğunluğa sahip olduğu bir şemsiye örgüttür ve amacı Kuzey Suriye’de bağımsız bir devlet kurmaktır. ABD tarafından yardım falan alır siz zaten biliyorsunuz geçiyorum sonraki parta.
    ···