ben siz tahrih başlıgı ha!
amk 4 bin km yolu başkenti bırakarak kat etmek mallıktırda ondan, padişahlar ilerleyen dönemlerde, sefere bile ordunun başında gitmediler,, arkamdan iş döner darbe olur diye, borumu istanbulu bırakıp macaristana gitse sefer on numara geçse bile, ölüsü 4 5 yok, e sefer uzadı desek 6 ayı geçer bu süre, işin özü budur yani...

bakın güzel bir örnek görelim,, atatürk e mecliste baş komutanlık veriliyor,, kendi istemiyor teklif ediliyor, hatta düşmanları baş komutanlıgı almasını istiyor,, eline yüzüne bulaştırıcak bulaştırmasa bile düşman güçlü, meclise yenilgiyle dönücek, bizim borumuz ötücek, hatta yenilgiye bile gerek yok, cephedeki ilk tıkırdıda kendisi ankara olmadıgından bozkırlarda ordu başında oldugundan burda onsuz daha güçlü bir komunda oluruz falan filan,,, atatürk başkomutanlıgı kabul ediyor,, meclis kürsüne çıkıp şunu diyor,, eger bu olayda beni ankaradan uzaklaştıramak niyetinde olanlar varsa, nafile bir girşimdir filan, diyor, tabi atatürk umulanın aksine askeri deha çıkınca işler degişiyor...

yani yukarıdaki örnekteki gibi, atatürk bile ankardan ayrılıp telgrafın telefonun oldugu bir dönemde, ankaranın sagdece bir kaç yüz km ötesine gitmeye kuşkuyla bakıyor,, bunuda açık açık meclisde söylüyor.

bir no daha, zira konu bundan sora ilginçleşiyor,,, padişahlar ve saray ahalisi hacca gitmedi, ama bunun yerine çogu padişah ve saray ileri gelenleri, kabeye bir çok hediye gönderdi, altın kılıçlar, elmas işlemeli tokalar, katrilyonluk bir servet toplaştı bu sagyede, padişah hacca gidemiyom ama benim yerime bu golden gılıç gitsin hesabı yaptı yani,, e kabe doldu taştı,, birinci dünya savaşıdna bu bölge ilgilizlere arapların ihanetiyle geçince,, fahrettin paşa( ışıklar için uyusun) kabeye istanbuldan padişahlar ve saray erkanında gelen,, altın kılıç altın toka elmas vsvs gibi devasa hazineyi bir kaç yüz askerle bir şekilde kabeden çıkarttı ve istanbul a sag saglim ulaştırttı,, bu gün bizdeki kutsal emanetlerin yarısına yakını burdan gelenlerdir,, inanılmaz bir servet çöllerde askerler tarafından yayan bir şekilde taşınılmıştır, burda bir kaç kg altından bahsetmiyorum, sandık sandık müchevherlerden bahsediyorum,,, bu hacca gitmeme mebzusu yüzünden orda biriken altınlarımızı ingilizlere ve araplara kaptırıcaktık, ama işini düzgün yapan bir paşa bunları kurtardı...

yüzlerce kg altın ve gümüşün içinde, askerler teslim olmak yerine çekirge yemişlerdir, burdan da anlaya biliceginiz üzere, ne yazıkki bu altınları ve müchevherleri getiren askerin önemli bir kısmı yetesiz beslenmeden ve çöl şartlarından istanbul yollunda şehit düşmüştür.

geçende paşamıza arap bir bakan hırsız demiştir.