oteki

pek de önemli bir yer değil burası, dağılın.

sonsuza kadar cehennemde yanacaksın

ben, senin aksine hayatım boyunca başkalarının benim için hazırladığı sentetik ahlaktan uzak, özgür, bengidönük yaşayacağım. eğer ben haklıysam; sen, bir simülakr içinde ömrünü tüketip tozdan daha fazlası olmayacaksın. eğer sen haklıysan, cehennemde sonsuza kadar yanacağım.

bence risk budur. şimdi hangimiz daha yürekli?

ölümden sonra hayat

--spoiler--

böyle bir şey (ölümden sonra hayat) yok. ama olabilir de. hiç sanmıyorum.

--spoiler--

bu saçma entrylerin devamı gelecek mi?

belki. başlık başlık gezip ananzaa yazmaktan daha keyifli.

panpa sen ne diyorsun ya?

anlamadıysan boşver şimdiye kadar. senin öğretmenliğini yapacak kişi senden başkası değildi başından beri zaten.

yürekliliğin kendi başına bir erdem olması

ihtiyacın olan yalnız bu olsaydı, sokaklara çıkıp 'delikanlı' kesilmen sana bir şey katardı. oysa ne kadar acınası bir tanım insanın kendine yakıştırdığı şeyler. bir köpek bile daha erdemli sizden. kaybedeceği bir delikanlılığı dahi yok en azından.

bir daha bu sayfayı ziyaret etmeyeceğim

böyle bi başlık açıp içine bir şey girsem, altına ne yazılırdı acaba? bakın bakalım.

dıbını yidiğimm. iyiki doğdun bin!

evrim zırvalığı

evet evrim çürütülebilir bir teoridir. bulunmaması gereken bir döneme ait bulunmaması gereken bir fosil bularak bunu pek ala başarabilirsin. 200 senelik birikimi bir anda çöpe atabilirsin. ama bu sadece bir olasılık. ama yapabilirsin -biz aynısını 6000 yıllık mitolojiler için yaptık.

hayvan mıyız?

kuyruk sokumun süs olsun diye mi var sanıyorsun? dişlerin ısırmak için değil mi? bir tek daha fazla düşünebiliyorsun, ama onu da yapmamayı tercih ediyor gibisin.

insanın evrendeki ölçeği

şöyle düşünün. önünde bir masa var, dokunduğunda tok, sert ve dolu bir malzeme. oysa büyüklüğünü anlamaya yetmeyecek kadar küçük olan parçaların, birbirleri arasındaki muazzam boşluklardan oluşan bir yapı o.

ya da tam tersi. uçağa binip londra'ya gitsen de, bulunduğu noktadan londra'yla arandaki mesafeyi kafanda tam olarak taahül edemezsin. dünyanın büyüklüğünü, içinde bulunduğumuz güneş sistemini, içinde 400 milyar yıldız olan samanyolu galaksisini, her biri bizimki kadar yıldız barındıran 400 milyar galaksiyi saymıyorum bile.

kısaca sen kendi beyni içine hapsolmuş bir hayvansın. daha fazlası değil.

agresifleşmek üzerine.

rahatsız edici değil mi? oysa aynı şeyleri düşününce her şey ne kadar kolay. sırtını sıvazlayıp kardeş olmak gibi bir şey. yalnız bak dünya ne kadar da huzursuz. hangi kardeşin katletmedi seni? bak, karşındaki farklı ve olduğu gibi duruyor. söyle işte hanginiz daha yürekli?

bulantı gibi yazdıkların.

ve yaşadıkların. kocaman bir mobius şeridi. büküldüğü yerde kusası geliyor insanın.

öteki nedir?

1. diğeri, öbürü:
2. sıfat sözü edilen veya benzer iki nesneden önem ve konum bakımından uzakta olan.
3. sıfat öbür, diğer.
4. sıfat, toplum bilimi mevcut kültürün içinde dışlanmış olan.

kimsin?

ikinci nesil yazarmışım. ama bu ismi bana onlar taktılar. seçim şansım olsa farklı bir şey seçer miydim ben de bilmiyorum. öznenin özgürlüğü kendisini başkalarından farklı yaftalamakla eşdeğer olmamalıydı sanki. siz yine de cevabımı tıkanma noktasındaki dünyanın 'tepkisizlik' isimli yazgısıyla bir tutmayın.

neden incisözlük?

insanı devre dışı bırakmaya çalışan bir sistemin içinde, boş ve anlamsız olanla yetinmekle baş başa kalmış durumdayız. insanın kendine rağmen yaşamaya çalışma dürtüsü hayranlık uyandırıcı lakin.

durdurulmuş ve dondurulmuş biçimlerin içinde 'gelişmek' hastalıktır. ve bizler hastalığız.

tanım yapma bin!

tanım falan yapmıyorum, kendimi özet geçiyorum. sen neden burdasın ki? kendini özet geçmek için değil mi?

boş konuşuyorsun.

ve sen de beni dinliyorsun. beraber düşünüyoruz. bu yetmez mi?

inci neden önemli?

çünkü melankolik değil. gerçek hayatta hanginiz hak eden birinin karşısına çıkıp, "senin zütünü gibiyim huurnun evladı" diyebildi? hayır bu bir tepki meselesi değil, ahlaksızlık meselesi.

ahlaksızlık mı?

evet ihtiyacımız olan esans bu. bir ahlaksızlık ahlakı.