/i/Tespit

  1. 1.
    +3
    bazı günler evde yemek yememeyi tercih edip başka mekanlara giden kişilerin tanıyabileceği esrarengiz kişi. genellikle kebap, lahmacun, mantı ve benzeri yöresel yemekler yapılan restoranların girişinde doğu kökenli, hoşsohbet, güler yüzlü bir abimiz bizleri karşılar ve yer tavsiyesinde bulunur. aslında yer tavsiye etmek çok da anormal sayılmaz fakat müşteriler bir yer seçer ve baskın, biraz da tatlı sert tavırlı lokantacımız kendi tavsiye ettiği yerin daha iyi olduğu inancıyla o yere yönlendirir müşterileri. müşterilerin dikbaşlılığına göre 2-3 dakikaya varan bir tartışma yaşanır ve istisna kabul etmeyecek şekilde lokantacı kazanır bu lüzumsuz ama bir o kadar da sempatik tartışmayı.

    lokantacının bu tartışmadan galip ayrılması bir yandan müşteriyi şaşırtır ve hayretlere gark ederken bir yandan da lokantanın ikna ediciliği konusunda geleceğe dair güven verir ve bu kadar kendinden emin, olaya hâkim bir müessesenin kötü yemekler çıkarmayacağını düşündürerek rahat zaman geçirme imkânı sağlar oraya giden yeni keşif avcılarına. tabii bu garip olayın tanığı olan kişilere de sorgulatır lokantacıların nice emlakçıdan, girişimciden ve saadet zinciri üyesinden bile çok daha ikna edici olmasında yatan temelleri. bu adamlar zamanında bazı konularda çok mu ikna olmuşlar acep? ikna ola ola önce daha iyi ikna olup sonra ikna etmeyi mi öğrenmişler? peki bu ikna edicilik neden kimseyi rahatsız etmiyor da aksine komik geliyor herkese? böyle çok soru var cevap bekleyen.

    yemek bitip tatlılar gelir, tatlı bitip çay gelir, çay da bitince müşteriler mekandan kalkıp evlerine gider ve huzurlu, renkli bir deneyim yaşamış olurlar. hele bütün yemekleri de beğendilerse bu mekâna tekrar gelmek için gün sayarlar ve bir dahaki gelişlerinde bu sefer kendileri yer sorar o baskın tavırlı lokantacıya. abi biz geldik nereye oturalım? sorusunu yöneltirler ve lokantacı da kendi kafasındaki ferah yeri yine müşterilere gösterip oraya yönlendirir. artık müşteri bu ültimatomu sorgusuz sualsiz kabullenir ve doğu kökenli sert ama iyi huylu lokantacıyı kendinden üstün kılar. savaşmadan açmıştır beyaz bayrağı. iş tedirgin bir havadan çıkıp huzura ve sükunete dönmüştür iyice, bu da mutlu son demektir.

    bitirmeden önce şunu söyleyeyim, herkesin bu deneyimi tatması lazım hayatta. çocukluktan beri istediği her şeyi veya pek çoğunu elde etmeyi başarmış ruhlar yerel lezzetleri tatmaya karar verince gittikleri yerde lokantacının gazabına uğrayacaklar ve o kaybetme ânı onları dizginleyip daha sakin bir hayat sürmeye zorlayacak. ''ben ki allah'ın lokantasında istediğim yere oturamamış, lokantacı tarafından başka yerde oturmaya zorlanmış korkağın tekiyim. ben kim holding yöneticisi olmak/instagram'da 1 milyon takipçiye ulaşmak/yeni girişimcilik fikri bulmak kim?'' diye sorarsınız kendinize ve bir daha lokantanın yanından yöresinden geçmezsiniz. diyelim ki yanlışlıkla önünden geçtiniz, içinizi o başarısızlığın hüznü kaplar. sızlar yüreğiniz ama geri dönülmüyor geçmişe. başınızı öne eğip gidersiniz yolunuza, biter hikâye. hoşça kalın, sözlükle kalın...
    ···
  1. 2.
    +2
    uzun yazı var şuku
    (okumadım)
    ···
  2. 3.
    +2
    tespit var şuku
    (okumadım)
    ···