1. 1.
    0
    koyayım
    ···
  1. 2.
    0
    oğlan burcu
    ···
  2. 3.
    -5
    bildiğin travesti burcu
    ···
  3. 4.
    0
    ···
  4. 5.
    +4
    oğlak : burcum
    burcu : eski manitam

    saygılar
    ···
  5. 6.
    0
    gibim böyle burcu
    ···
  6. 7.
    0
    Oğlak mağara, bodrum, yeraltı tünellerini temsil ettiği için, o ölçüde büyük bir gölgeye sahiptir. Bu gölgeyi biz zaten şeytan veya şeytan korkusuyla karşılaştırıyoruz. Oğlak tüm diğer burçların kolektif korkusuna sahiptir. Depolama burcudur ve sadece besini değil korkularımızı da depolar. Bireyler ve toplum olarak sahip olduğumuz tüm fobiler Oğlak'ın gölgesi olarak görülebilir. Yahudi fobisi (Yahudiler'den korkma) homofobi (homociksüellik korkusu) toplumda var olan korku örneklerinden sadece bir kaçıdır. Tüm önyargı şekilleri (deri Oğlak'ın yönetimi altındadır) ve ırkçılık Oğlak'ın altına düşer. Oğlak insanları diğer burçlardan daha fazla ırkçı değildir, ama Oğlak dediğimiz en tutucu ve gelenekçi arketip tüm bu korkuların kalıbıdır. Oğlak ayrıca bu korkulardan kurtulmamız için yardımcı enerjidir. Mizah Oğlak tarafından yönetilir. Bir grup insandan ya da bir ırktan gelen korkularımızla başa çıkmanın tek yolu korkularımıza gülebilmektir. Kahkahanın şeytanları uzaklaştırdığı ve kutsal suların aktığı yer olduğu söylenir.Örneğin; Martin Luther King hayatını ve ölümünü, deri renginin gerisindekini görmemiz için adanmış bir Oğlak'tır.

    Oğlaklar bir hedefe ulaştıkları zaman durgunlaşır ve rahat bir uyuşukluğa girerler. O noktadan sonra değişim ve yeniliklere güvenemezler. Onlar 'hiç haberin olmaması iyi haberdir' e inanırlar. Var olan durumlara kilitlenip kalabilirler, özellikle de eğer var olan konum onlar için iyi ise. Ayrıca fırsatçı da olabilirler ve hedeflerine ulaşmak için başkalarının üzerine basıp geçebilirler. 'Sonuç amacı haklı çıkarır' sloganına inanma eğilimdedirler. Karamsarlık Oğlak için önemli bir nokta olabilir. Hayata biraz daha fazla güvenmeliler.

    insanın doğası ile toplumsal kimliğini birleştirmek – Oğlak’ın hedefi budur.

    Oğlak bütünlüğün sembolüdür. Görülmez kişisel öz ile gözle görülür toplumsal tavrın birleşmesi Oğlak’ın gelişimsel hedefidir.

    Oğlak toplum içindeki yerini oluşturabilmek için yenilgiler, belirsizlikler, küçük kazançlarla geçen uzun zamanlar ve engellerle karşılaşır. Baskılara dayanabilmek için iki kaynağa sahiptir: sabır ve öz disiplin. Diğer burçların aksine, o bekleyebilir. Kararını verdikten sonra, baskılara aldırmadan rotasını çizer. Hedefe erişmek için doğal duyguların kontrol edilmesi ve yönlendirilmesi gerekir. Sakıncalı olan bunların tümüyle bastırılabilir olmasıdır. Oğlak’ın diğer kaynağı içgüdüsel pratikliktir. Hayallerin hayatındaki yeri o hayallerin gerçekleşebilmesi olasılığına bağlıdır. En üstün anlamda zirveye tırmanmak ister. Kendisine saygısı zaten vardır ve kim olduğunu bilmektedir.

    Stratejisi erken gelişim dönemlerinde yalnız başına zaman geçirmektir. Ardından toplumun var ettiği dünyaya girer. Tek hedefi vardır. Kendine doğal geleni yapmak. Aldığı toplumsal rolde kendi özbenliğini ifade edebilmek. Övgüye ve yergiye kayıtsız kalarak amacında ilerlemek.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 8.
    0
    Soğukkanlılığı ve duygularını kontrol altına alabilmesi aynı zamanda Oğlak’ın gölgesidir. Kendisiyle ve asıl duygularıyla bağlantısı kesilirse, kararlılığı duraksarsa, soğukkanlılığı çarpıtılır. Bu, dışarda olaylara ve hayatın gelişmelerine duygusal tepkilerin bastırılması olarak gözlenir. Oğlak buz gibi bir kayaya dönüşür. Bu gidişatın ilerisinde Oğlak diğer gölgesiyle karşılaşır. Bu da doğal yalnızlığının yozlaşmasıdır. Yani kimsesizlik. Hâlâ güçlüdür, ama artık kötü duyguları ve istekleri vardır. Kendi yolunu kaybettiği için başkalarının yolunu saptamaya çalışır. Güç peşine düşer. Tek amacı otoritesinin alanını genişletmektir. içinde bulması gereken saygı ve onayı dışarıda bulmaya çalışır. Kalbinin isteklerine kulağını tıkar, ait olmadığı bir toplumsal rolün ve sorumlulukların kurbanı olarak ölür.

    Öğrenmesi gereken; umutsuzluğa ve hayalkırıklığına kapılmadan, korku dolu düşünceleri bir tarafa bırakmaktır. Kendine özgü ve özel olan yolu bulup, bunun için kendine güvenmek, yani kaderini bulup, onu kabullenmektir.

    Bu burcun ana yöneticisi Satürn olmakla birlikte, onar günlük üç ayrı gruptan ilki, 22 – 30 Aralık doğumluların Jüpiter’le de ilgili olduğunu görürüz. Jüpiter bu gruptan kişilere cömerlikt, uyum, beceriklilik ve başkalarının duygularını anlayan, empati kurabilen özellikler de katar. Hayatı fazla karmaşıklaştırmadan yaşamak isteyen, adil olmaya özen gösteren karakterdedirler. Cömerttirler ancak bunu bilgece yapabilirler. Diğer Oğlak’lara göre daha toleranslı olabilirler. Olumsuz yönde ise kararsızlık ve bir uçtan diğer uca sıçrayan düşüncelere sahip olabilirler. Herşeye evet dememeleri gerekir. Uyumludurlar ancak bu özelliklerinin zayıflığa dönüşmemesine özen göstermelidirler. ilişkilerinde hem kendilerine hem de başkalarına karşı adil olmayı öğrenmeleri gerekir.

    Burcun ikinci on gününde, 31 Aralık – 9 Ocak arasında doğanların diğer yöneticisi savaş gezegeni Mars’tır. Yapıcı enerji, cesaret ve mücadeleci ruh bu grubun özellikleri arasındadır. Sınırlamaları kabul eden ancak aynı zamanda bu sınırlamaları aşabilen bir karakter gösterirler. Yoğun bir kişilikleri vardır, acil durumlarda başarılı olabilirler. Girişimlerini yaptıkları işi bitirme kapasitesi ile bütünleştirdiklerinden iyi bir işçidirler. Duygular disiplinli bir kontrol altında tutulur. Olumsuz yönde ise, aşırı baskın, kıskanç ve öfkeli olabilirler. Gerçekleştirmek istedikleri şey yolunda herşeyi yıkma eğilimi gösterebilirler. Karanlık, kötümser, yalnız, kendilerine düşman kazandıran özellikler ortaya koyabilirler.

    Oğlak burcunun son on gününde, 10-19 Ocak arasında doğanların ikinci yöneticisi Güneş’tir. idealizm, dayanıklılık ve ahlaki bakış açısı bu grubun dikkat çeken özellikleri arasındadır. Bu çok güçlü bir karakterdir. Vizyonları ve mantıklı yaklaşımları ile fırsatları iyi değerlendiren, düzenli, verimli ve yapıcı özellikler gösterirler. Objektifdirler, güven verirler ve anlaşmalarında adil olmaya özel bir önem gösterirler. Yöneticilik yetenekleri çok gelişmiştir. Para kazanma becerileri çok yüksektir. Ancak olumsuz yönde ise aşırı baskınlıkları ve mükkemmeliyetçilikleri yüzünden çekilmez olabilirler. Mantıklı düşünceleri dar kalıplar arasında kalabilir. inatçılık, aşırı gurur ve sürekli kazanma hırsı yüzünden hayatlarını zorlaştırabilirler. Hayata karşı daha esnek olmaya bakmalıdırlar.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    0
    Satürn’ün kötü şöhretiyle tezat muhteşem güzelliğini seyredin.
    Onu diğerlerinden ayıran ve benzersiz yapan göz kamaştırıcı halkalarını seyredin…
    Bir mücevher gibi parlayan gövdesiyle ağır ağır dönüşünü seyredin…
    Sadece seyredin…

    Korkular-Fobiler: Krishnamurti Korkuyu,”Belirsizlikten Belirliliğe olan hareket” olarak tanımlıyor ve “Korkunun kökeni, zamanın ve düşüncenin hareketidir. Korku güvenlik arzusuyla başlar ve biter; içsel ve dışsal güvenliğin sağlanması, emin olma, kalıcı olma arzusu korkuyu besler. Kendini anlamak uyanıştır ve korkunun sonudur.”diyor.

    Klagib anlamda Fobi, normalde korkulmayacak belli bir durum ya da belli bir nesne ile karşılaşınca ortaya çıkan korkudur. Hasta korkusunu anlamsız ve yersiz bulur, fakat yine de korktuğu nesne ya da durumdan kaçınır. Fobiler arasında en sık görülenleri; Agrofobi: eskiden yalnız meydanlardan ve açık yerlerden korkmak olarak bilinirdi, bu gün ise; Yalnız kalmaktan, yalnız sokağa çıkmaktan, kalabalık yerlere girmekten kaçınma davranışları da Agrofobi sayılmaktadır.

    Sosyal Fobi:Toplum içinde otururken, konuşurken ya da her hangi bir eylem yaparken kızarma, terleme, ellerin titremesi, yanlış bir şey yaparak küçük düşme korkusudur.

    Özgül Fobi: Belli nesneler ya da durumlardan anormal kokudur. (Örümcek, fare, kedi, karanlık, fırtına, kapalı ya da yüksek yer korkusu vb) Bu özgül nesneler ve durumlar olmadığında hastada rahatsızlık belirtisi yoktur. Yalnız fobi nesnesi ya da durumuyla yüz yüze gelince panik derecesinde korku ortaya çıkmaktadır. Fobi sağaltımında genellikle hastanın fobik durumla özellikle karşılaşması ve korku doğuran durumun ya da nesnenin üzerine azar azar artan derece ve sürelerle gitmesi istenir. Buna ek olarak ters niyetlenme (paradoxial intention) de uygulanır. Korkudan korkan hastaya korkusunu çağırması ve direkt üstüne giderek yüzleşmesi istenir.

    Sınırlar, Kurallar, ilkeler: Dış dünyadan gelen tehlikeli uyaran ve etkenlere karşı her canlı varlığın ortak savunma düzenekleri vardır. Ruhun savunma düzenekleri ruhu dağılmaktan korur. Çünkü, Ruhun bu dünyada çırılçıplak yaşaması mümkün değildir. Bedenimizin de anadan doğma yaşaması olası değildir. En basiti iklime uygun giyinip korunuruz ve en güçlü savunma mekanizması Bağışıklık sistemiyle takviye ediliriz. Sosyal açıdan da sınırlar neyin ben olduğunu ve neyin ben olmadığını, benim nerede bittiğimi ve bir başkasının nerede başladığını belirtir. Yani haddini bilme ve tevazu öğretir. insanların Özel (Mahrem- Kişisel ) Genel (Toplumsal-Evrensel) alanlarını sınırlar düzenler. Dünya kurallar ve ilkeler üzerine kuruludur. Ve bu somut dünyanın patronu Satürn’dür. insanlar onu sevimsiz ve can sıkıcı bulur. Satürn buna aldırmaz. O, insanlara mademki bu dünyadasın önce burada yaşamayı becer sonra ötesini düşün der. Beş duyunu küçümsemeden önce neye yaradığını ve nasıl kullanacağını öğren ondan sonra kalk başka boyuttan söz et der. Katışıksız doğrucu ve gerçekçidir.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 10.
    0
    Otorite ve Kısıtlanma: Çabalamadan, emek sarf etmeden, zorluklara göğüs germeden ne var olabiliriz ne de özgürleşebiliriz. Kısıtlanmanın amacı her canlının kendi gücünü ortaya koyarak öz güven geliştirmesi, yaşdıbının sorumluluğunu üstlenmesi, kendi kendine yeterli olmayı becermesi ve sihirli kurtarıcıya bel bağlamamasıdır. Kendi gücümüzü, yetki ve sorumluğumuzu bir başkasına devrettiğimiz anda büyüyemeyiz. Bu bağlamda Satürn, bize kendi hayatımızın otoritesi olmayı öğretir. Doğa da bunun en güzel örneği Koza-Kelebek öyküsüdür. Koza, Kelebeğe dönüşebilme sırrını ve gücünü bünyesinde barındırır. iyi niyetle de olsa en ufak dışsal bir müdahale ya da otorite onu sakatlar ve özgürleşmesini engeller.

    Karamsarlık-Kötümserlik (Melankolik ruh hali): Hipokrat, Melankoliyi “Kara-safra” terimiyle açıklayarak Melankolik mizacın karaciğer ve safra yollarında ki bozukluktan kaynaklandığını belirtmiş. Günümüzde de Kolesterol düzeyinin çok düşük olması ile depresyon arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır. Karaciğer ve Safrayı Jüpiter yönetir. Jüpiter’in anti-tezi de Satürn’dür. Jüpiter’in aşırılığı “Yükseklik Kompleksi” Satürn’ün aşırılığı da “Aşağılık Kompleksi”olarak bilinir. Jüpiter, Satürn’ün sert ve haşin yanını yumuşatırken, Satürn de Jüpiter’in abartı ve aşırılıklarını törpüler. Fakat Satürn’ün asıl panzehiri Venüs’tür ve Satürn en çok Terazi’yi tercih eder çünkü onda yücelir.

    Sorumluluk/Suçluluk duygusu, Kendini cezalandırma: Oğlak tüm burçlar içerisinde sorumluluk duygusu en yüksek olanı ve aynı zamanda suçluluk duygusu en ağır basanıdır. Satürn ebeveyn egosuyla ilişkilidir. Oğlak burcu, çocukluğunda ailesinden aldığı olumsuz mesajları içselleştirerek büyüdüğünden yetişkinlikte de çoğunlukla Öğrenilmiş acizlik (Learned helplesness) sendromuna tutulur. “Ben beceriksizim-Ben yapamam-Yeterli değilim” ya da “her şeyin sorumlusu benim, tüm bu olanlar benim yüzümden” gibi gücenmişliğe ve küskünlüğe kapılır. En derinde iyi ve güzel olan hiç bir şeyi hak etmediğini düşünerek kendini cezalandırır. Bazen işi çığırından çıkarıp her türlü zevk ve hazzı kendine yasaklayarak bir Püriten, Keşiş ya da Rahibe gibi ömür sürebilir.(Yükselen, Ay, Venüs Oğlak’ta veya Satürn’ün bu planetlerle sert açıları)

    Reddedilmişlik ve Güven ekgibliği: Oğlak’ın köklü güvensizliği çocukluğuna, hatta daha da öncesine dayanır. Jeanne Avery, Oğlak Yükselen veya Satürn 1.evde yer aldığı durumlarda dünyaya giriş konusunda duyulan korku ve endişe ile ilgili olarak şunları söylüyor; “Kişi sanki onu bekleyen koşulları görmüştür ve onlarla yüzleşmeyi ertelemeye çalışmaktadır. Doğuma karşı koyma isteği o kadar güçlüdür ki temelde istenmediği duygusuyla ilişkilidir.” Reddedilmişlik duygusu hayatı boyunca peşini bırakmayabilir. Kimseye güvenmez ve dünyada yapayalnız olduğunu hisseder. Hatta Annesini bile dünyaya gelmek için bir araç olarak kullandığını bilir ama itiraf edemez. (Yük., Ay Oğlak’ta veya Ay-Satürn sert açıları-Yük.-Satürn kavuşumu)

    Atlas Kompleksi: Oğlak ya da Satürn hakimiyetindekiler tamamen bilinçaltında bulunmasına rağmen bir “Atlas Kompleksine “sahiptirler. “Kendisine ihtiyaç duyulmasına ihtiyacı vardır” Ayrıca varoluşunun bir anlam kazanması için kendine acı çektirmesi ve eziyet etmesi gerektiğine inanır. Kimsenin taşıyamayacağı yüklerin altına seve seve girer. Omuz başı kemikleri çok hassas olduğundan aşırı yüklenmeden ötürü deve hörgücü gibi çıkıktır. Oğlak asla kolayı seçmez. Israrla zoru seçer. Ona göre; “Yaşam insanı lütufların okulunda değil, yoklukların okulunda eğitir”(John Maxwell)

    Gerçekçilik / Akla uygunlaştırma (Rationalization): Satürn gerçeğin planetidir. Ne hissedebileceğimizden ziyade ne yapabileceğimizi simgeler. Ancak ruh ve zihin arasındaki denge bozulursa rasyonalizasyon denilen süreç başlar. (Ay, Güneş, Merkür-Satürn sert açıları dikkat çekicidir)

    inatçılık: Tüm boynuzlu yaratıklar inatçıdır (Vardır bir hikmet-i hüdası) Ama keçi başı çeker. Mars-Satürn karesi kronik inat, Uranüs de devreye girerse patolojik inat verir.

    Yalnızlık-Münzevilik / Yalıtılmışlık (izolasyon): Oğlak, Zodyak’ın namı-değer “Yalnızlar Lordu”dur ve “Yalnızlık onun saltanatıdır”. Oğlak yalnızca tekil şeyleri sever. J.A.Bertrand’ın işaret ettiği gibi “Genel olarak insanlık hakkında ne düşündüğü sorulduğunda, çok fazla insan olduğu cevabını verir” Az konuşur. Az güler. Az ağlar. Sıkça somurtur. Kafası sadece sessiz anlaşmalara yatar. Olumsuz süreçte Oğlak etrafına hem “Bana Yaklaşmayın-Sakın Dokunmayın” diyen sinyaller yağdırır hem de “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar, yer yüzünde sizin kadar yalnızım” diye sızlanır.

    Sabır ve Öz disiplin: Bu konuda hiçbir burç onunla yarışamaz. iradesi çelik gibi güçlüdür. Sabrı ve disiplini sayesinde her sorunun üstesinden gelir.

    Görev-Amaç-Başarı / Hırs-Rekabet: Oğlak Burcu “Ateşten Gömleği” giymeye taliptir. Kendisine aşırı baskı yapan yüklerin altına girmeye gönüllüdür. Kova burcu etkileri veya güçlü konumda bir Uranüs varsa Bilim Dünyasına yönelir (Newton-S.Hawking)

    Çünkü büyük başarılar depresyonlarını yatıştırır. istatistikler Başkan ve Bakanların çoğunun Oğlak veya Satürn hakimiyetindeki kişiler olduğunu doğrulamaktadır. Güç ve Yetki deyince Zodyak’ın rakipleri bellidir. Aslan-Akrep-Oğlak üçlemesi. Onlar bu işler için yaratılmışlardır. Başkalarının böyle ağır görevlere talip olmasına hiç gerek yoktur. Aslan ve Akrep zaten fazlasıyla ateşlidir, ama bu fani dünyada Oğlak’ın buzlarının çözülebilmesi için ateşten gömleğe diğerlerinden daha çok ihtiyacı vardır.

    Hissizlik, Durgunluk, Duyarsızlık (Bastırma-Repression): Oğlak ya da Satürn hakimiyetindeki insanlar duygusuz değildirler, sadece duygularıyla temasları ya kopuktur ya da çok zayıftır. Temelde kendilerini sevilmeye layık görmediklerinden başkalarının da onları sevmeye değer bulmayacaklarından çok korkar ve top yekun duygularını bastırırlar. Makus talihi onu imkansız Aşklar için mi yaratmıştır yoksa para ve statü aşktan daha mı ağır basmıştır belki tartışılabilir, ama aşırı uçta Apati veya Letarji kaçınılmazdır (Ay, Venüs, Neptün-Satürn sert açıları önemlidir)

    Soğukluk-Donukluk-Matlık-Katılık-Sertlik: Bu halleri aslında sevgiye, şefkate ve sıcaklığa en çok ihtiyaç duyduğu ama bunu talep etmeyi beceremediği anlardır. ”Kimse beni sevmiyor” ve “Hiç kimse beni istemiyor” iç mesajını “Ben kimseyi seviyor muyum? ve istiyor muyum?” şeklinde yeniden düzenlediğinde buzları eriyebilir. Venüs (Gevşeme) ve Neptün (Ağlama) açıları uyumluysa katılık ve sertlik daha kolay çözülür.

    Satürn ruhsal ve organik düzeyde sağlıklı yapılanmayı temsil ettiğinden en büyük yıkıcı ve sabote edici (aynı zamanda dönüştürücü) planet olan Pluto ile sert etkileşimi başta olmak üzere Güneş, Ay ve Mars’la uyumsuzluğu da son derece önemlidir.

    Sadelik-Ciddiyet-Utangaçlık (Kilitli yapı): Zodyak’ın iki çetin cevizinden biri Başak biri de Oğlak’tır. Bu iki kilitli yapı hele ki bir aradaysa kök söktürür adama. Satürn Başak’ta veya Merkür Oğlak’ta ya da Satürn-Merkür sert açıları da aynı etkiyi verebilir.

    Ağırlık-Kasvet-Kuruluk (Hayal gücü ekgibliği): Oğlak somut dünyanın pratik insanı olduğundan ancak ödenecek hiçbir çek ve fatura kalmadığında oturup hayal kurabilir. Çalışmaktan o kadar yorgundur ki sızar kalır. Rüyasında hain kurdu dağın tepesinde görür. Hırslanır. Kurt onun kendinde kabule yanaşmayıp başkalarına mal ettiği hırslı ve inatçı yüzüdür, ama o bu karanlık yüzü zirveyi ele geçirmek isteyen zorlu rakibi sanıp kıyasıya savaşır. Dizlerini parçalar. Zirveyi mesken tutma ve tek hakimi olma iddiasına kapılıp yer çekimine bile meydan okur. Oysa “Yerçekimine meydan okuyan yegane güç hayal gücüdür” sözünü kulakları ağır işittiği ya da işine gelmediği için hiç duymaz.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 11.
    +1
    Gelenek-Görenek-Muhafazakarlık: Yengeç-Oğlak aksı muhafazakardır. Gelenek ve Göreneklere bağlıdır. Ancak Oğlak çalışmasını hiçbir şeyin kesintiye uğratmasına izin vermez. Bayramlardan hoşlanmaz. Tatil günlerini sevmez. iflah olmaz bir iş-koliktir.

    Toplumsal Statü-Kariyer / Unvan-Etiket-Şöhret: Oğlak Burcu’nun temsil ettiği onuncu evin geleneksel ismi “Kariyer ve Meslek evi”dir. Ancak gerçek anlamda burası bizim toplumsal arenada kimliğimizi oluşturduğumuz “Kader Yolu”muzu simgeler. Bir anlamda kiracısı olduğumuz dünyaya kiramızı nasıl ve ne şekilde ödediğimizi gösterir. Pratikte başarılı uygulaması zor olan bir alandır. Tuzaklarla doludur. Çocukluktaki şartlanmalar, Ebeveynlerimizin dayattığı rol ve meslekler gerçek kimliğimizi bulmamızı zorlaştırır. Buradaki rolümüz aslında kim olduğumuzun ya da olmadığımızın açık ve net bir ifadesidir. içsel gelişmemiz sağlıklı ise dış dünyada da bizim rolümüzü kimse oynayamaz. Yerimizi hiç kimse dolduramaz. Aksi durumda zirvenin talibi çok olduğundan kıyasıya rekabet ederek ne olduğumuzu tüm dünyaya ispat etme yanlışına düşeriz. Unvan budalası ya da şöhret sarhoşu olup sahte bir tatmin duygusuyla kendimizi kandırırız. Satürn karmik bir planettir ve onuncu ev de toplumsal alanda ifade edilen, iç ve dış yapılanmanın kadersel kesişme noktasıdır.

    Olgunluk-Yaşlanma süreci (Satürn Mucizesi): Oğlak burcu -Yükselen Oğlak-Satürn 1 evde; daha doğuştan yaşlıdır. Hoşaflık erik gibi buruşuk bir şekilde dünyaya gelir. Koca elleri ve fırıncı küreği ayakları ile sanki “Ben büyük işler başarmak için dünyaya geldim” der gibidir. Çocukluğu zorluklar, sıkıntılar ve yokluklar içinde geçer. Ergenlik çağında genç gösteren bir ihtiyar gibidir. Hiç mühim değil, Zaman Tanrısı onun yanındadır. Mucizevi bir şekilde yıllar geçtikçe yeniden gençliğine kavuşur. Daha doğrusu ilk defa genç olur. Ciddi ifadeleri yaş ilerledikçe yumuşar. Satürn kırışıklıkları ütüler. Orta yaş eşiğinde Oğlak Kadınları pürüzsüz tenleri ile bir gülün tüm güzelliği ve ihtişamıyla açarlar. Erkekleri kır saçları, keçi sakalı ve olgun ruhlarıyla çok çekicidirler. Gençlik, Güzellik ve Olgunluk bir araya gelerek Oğlak burcu ve Satürn idaresindeki (Ay, Venüs, Yük., MC Oğlak, Satürn 1.ev) insanlarını çepeçevre kuşatır. (E haliyle, dışında kalanları da çatlatır) Bu Satürn’ün yönettiği çilekeş insanlara en büyük ve en değerli armağanıdır. Satürn’ün gençlik aşısıyla canlandıklarında artık keder yüklü yalnızlık şarkısının yerini şahane bir sevgi şarkısı alır.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 12.
    +3
    naptn köfte
    ···
  12. 13.
    0
    @12 oğlak burcu hakkında farklı bi yazı. ben de paylaştım *
    ···
  13. 14.
    0
    @8 rezzan kiraz
    ···
  14. 15.
    0
    şimdi okumaya başlasam ne zaman biter lan acaba?
    ···
  15. 16.
    0
    ulan nası bişe bu köfte okusam mı amk
    ···
  16. 17.
    0
    amk nası bi burçtur bu ya dıbınakoyayım en acayip burç bu heralde
    ···
  17. 18.
    0
    (bkz: oğlak burcu erkeği)
    ···
  18. 19.
    0
    çalışkan, boğucu
    ···
  19. 20.
    0
    Kısaca içine kapanık fakat bir o kadar da sevgiye muhtaç
    ···