+4
OĞUZLAR:
Oğuzlar, Göktürkler devrinde, devleti ve toplumu oluşturan en önemli unsurlardan birisidir. Bu durum, Göktürk yazıtlarında Bilge Kağan tarafından hâkimiyeti altındaki topluluklara hitap ederken, “Türk ve Oğuz” adlarının birlikte zikredilmesi ile tescil olunmuştur. Uygur hâkimiyeti döneminde de Oğuzların etkin siyasî roller üstlendiği bilinmektedir.
Oğuzlar X. yüzyılda Aral Gölü’nün kuzeyinde görüldüklerinde devletleşme sürecine girmişlerdi. Bu dönem aynı zamanda Orta Asya’da islamiyet’in yayılmasına denk düşmektedir. Dolayısıyla Türklerin islamlaşma sürecine dair canlı tanıklıklar da bu dönemde başlar. Oğuzların Türk-islam tarihindeki rollerinin artması ve toplumsal-siyasal sistemde etkin olmaları Büyük Selçuklular devrinde gerçekleşmiştir. Bu yönüyle Selçuklular, iran’dan Balkanlara; Kafkaslar’dan Basra körfezine ve Bağdat’a kadar uzanan Türk fetihlerinin öncüsüdürler. Anadolu’nun Türk yurdu haline gelmesi de yine Selçukluların eseridir.
Oğuzlar islamiyet’e girmeye başladıktan itibaren Türkmen adıyla anılmaya başlamışlardır. Bu yeni isim Oğuzların esas isminin yerini almaya başlamış, XIII. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Oğuz adı, yerini bütünüyle Türkmen adına bırakmıştır. Ancak en önemli gelişme Türk adının yükselmesinde görülmüştür. Göktürkler devrinden sonra Türk adı en geniş manası ile Oğuzların hâkimiyet sahasında yaygınlaşmış; yerleşik hayatın, devlet otoritesinin ve gücün simgesi haline gelmiştir. Dolayısıyla Oğuzlar, Türk adını Batı Türk illerinde tek başına temsil eder hale gelmiştir. Bu yeni temsil gücü Türklerin milletleşme sürecinde de önemli rol oynamıştır.
Oğuzların/Türkmenlerin yayıldığı sahalar ana hatlarıyla şöyledir: Türkmenistan, Afganistan, iran, Irak, Türkiye, Suriye, Azerbaycan, Makedonya, Kosova, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya. Bu yönüyle anılan bölgelerdeki Türklerin ataları Oğuz/Türkmen’dir.