/i/Osmanlı

Devlet-i Âliyye-i Osmanniye.
(Osmanlı İmparatorluğu)
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +576 -41
    ilgiye göre devamı gelecektir panpalarım.

    Sadaka
    Fatih avlanmak maksadıyla bir gün saraydan ayrılmıştı. Birdenbire peyda olan hırpanî kılıklı bir adam, kafilenin yolunu kesti ve sadaka talebinde bulundu. Kendisine bir altın verildiği zaman da yüzünü buruşturarak:
    – Sultanım, dedi, kardeş olduğumuz halde bana tek bir altını mı lâyık görürsün?
    Kısa bir şaşkınlık geçiren Fatih, kardeşliğin nereden geldiğini sorunca, dilenci şu mukabelede bulundu:
    – ikimiz de Âdem peygamberin soyundan gelmedik mi?
    Fatih gülümseyerek:
    – “Verdiğimi az görme, dedi. Zira öbür kardeşlerin duyarsa, hissene bu kadar da düşmez.”

    Sır
    Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
    – Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş:
    Vezir:
    – Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
    – Ben de bilirim.

    EDiT 1 : O KADAR OKUYORSUNUZ EMEK VAR BiR ŞUKUYU ÇOK GÖRMEYiN PANPALARIM

    EDiT 2:Tuttuk tutucaz panpalarım şukulayan elleriniz dert görmesin

    Edit 3 : Tuttuk panpalarım sonsuz teşekkürler.

    Edit 4 :Trende girmişiz böyle bilgilendirici konulara önem verilmesi güzel o kadar gereksiz konu varken
    ···
  2. 2.
    +162 -2
    Okuyan kişiler için devam ediyorum panpalarım

    Genç Fatih
    Bir genç, “Fatih Sultan Mehmed’in resmini neden hep yaşlı bir insan suretinde çiziyorlar” diye sorunca, bir yazarımız şöyle cevap vermiş:
    – Yaptığı işler o kadar büyük ki, bunları genç bir insanın yapacağını hayallerine sığdıramıyorlar.

    Adama Göre Adam
    incili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.
    Kral, bunları görünce dayanamayıp:
    – Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca, incili Çavuş:
    – Osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabını vermiş. Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.
    ···
  3. 3.
    +41 -1
    Okuyan varsa devam edeyim panpalarım
    ···
  4. 4.
    +175 -6
    Okuyan 1 kişi için devam ediyorum değerlisin panpa :

    Ak Sakallı
    Varna Savaşı’nda muharebe meydanında gezen II. Murad, düşman askerlerinin hep genç olduğunu görür. Komutanlarından birine sorar. “Garip değil mi? Bu kadar ölünün içinde hiç ak sakallı görmedim. Hepsi genç, hepsi taze!” Komutan şu cevabı verir:
    – Padişahım! içlerinde bir ak sakallı olsaydı, başlarına bu felâket gelir miydi?

    Velayetin Gördüğü
    Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han:
    -Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz diye çıkışır.
    Orada bulunan ve velâyet sırrıyla kalp gözü açık olan Akşemseddin Hazretleri, hafifçe gülümseyerek şöyle der:
    -Peder ne der, kader ne der.
    ···
    1. 1.
      +1
      Velayetin gordugu efsaneymis
      ···
    2. 2.
      +2
      Olm peder hristiyanlikta kullanılıyor :(
      ···
    3. 3.
      0
      2. Hikayenin kaynagi nedir?
      ···
    4. 4.
      0
      Lan gibik tarihi sen yaziyon sanki full kopyala yapıştır vay aq
      ···
    5. diğerleri 2
  5. 5.
    +109 -4
    Hediye
    Sultan Ahmed Han, bir gün Hüdayî Hazretlerine bir hediye göndermiş. Hüdayî Hazretleri de gönderilen hediyeyi şüpheli bularak geri çevirmişti. Padişah, aynı hediyeyi Şeyh Abdülmecid Sivasî Hazretlerine gönderdi. O ise, gelen hediyeyi kabul etti.
    Bir gün padişah, Abdülmecid Sivasî Hazretlerine:
    – Size gönderdiğim hediyeyi daha önce Hüdayî Hazretlerine göndermiştim, kabul etmedi, dedi.
    Abdülmecid Sivasî Hazretleri tevazu gösterip:
    – Padişahım, Hüdâyi bir Ankâ’dır ki, lâşeye tenezzül etmez… cevabını verdi.
    Padişah, birkaç gün sonra da Hüdâyi Hazretlerinin sohbetine gitti. Ona:
    – Geri çevirdiğiniz hediyeyi, Abdülmecid Sivasî’ye gönderdim, o kabul etti, dedi. Bu söz üzerine Hüdayî Hazretleri:
    – Sultanım! Şeyh Abdülmecid bir deryadır ki, ona bir katre necaset düşmekle pislenmiş olmaz, diyerek zarifane bir cevap verdi.
    (Ankâ: ismi olup, cismi bilinmeyen bir kuş. Lâşe: Ölmüş hayvan eti. Katre: Damla. Necaset: Pislik.)
    ···
    1. 1.
      +4
      Lan bu mevlana ile bektas veli degilmiydi
      ···
  6. 6.
    +17 -1
    Okuyan var mı la
    ···
  7. 7.
    +86 -3
     * * *

    Hangi Borç
    III. Mustafa’nın veziri Koca Râgıp Paşa’nın konağında bir Ramazan günü oruç üzerine sohbet yapılıyordu. Râgıp Paşa, orada bulunanlardan şair Haşmet’e:
    – Haşmet! Senin de borcun var mı? diye sorunca, Haşmet:
    – Evet efendim! diye cevap verdi. Mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş…
    Râgıp Paşa gülerek:
    – Onu sormuyorum yahu, dedi. Oruç borcun var mı, sen onu söyle.
    Şair Haşmet şu cevabı verdi:
    – Paşam, oruç borcunu Allah sorar. Sizin soracağınız, kul borcudur.

    Gönül Fethi
    Fatihe sorarlar:
    -istanbulu niçin fethettin?
    Cevap verir:
    -Önce o benim gönlümü fethettiği için!
    ···
  8. 8.
    +90 -2
    Devam ediyorum şukularınızı ekgib etmeyin

    Fetvanın Böylesi
    Kanunî Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhülislâm Ebussuud Efendi’den şu beyitle fetva istemiş:
    – Dırahta ger ziyân etse karınca
    Zararı var mıdır ânı kırınca.
    (Yani ürünlere zarar veren karıncaları öldürmekte şer’an zarar var mıdır?)
    Ebussuud Efendi, bir beyitle cevap vermiş:
    – Yarın Hakk’ın divânına varınca
    Süleyman’dan hakkın alır karınca.

    Niçin Satılmazmış?
    Yahudilerin önde gelenlerinden biri olan Theodor Herzl, II. Abdülhamid Han’dan Filistin topraklarının kendilerine para karşılığında satılmasını isteyince, Yüce Hakan şu cevabı verir:
    – Bir karış dahi olsa toprak satmam. Zira bu vatan bana değil, bütün Osmanlı’lara aittir. Şehit kanıyla alınan yerler parayla satılmaz, alındığı fiyata verilir.
    ···
    1. 1.
      +5 -4
      Bilgi 2. Abdülhamit Kıbrıs'ı tek kurşun atmadan teslim etti yani bu bilgi yalan
      ···
    2. 2.
      +2
      Bu hikaye boyle degil daha degigib ve bu sözü diyen kisi Mete Han
      ···
    3. 3.
      0
      Yalan değil kesinlikle doğru

      ccc abdulhamid han ccc

      =
      ···
    4. 4.
      0
      aynen pampa
      ···
    5. diğerleri 2
  9. 9.
    +87 -9
    Şukulayan panpalarım için yazıyorum

    ÇANAKKALE iÇiNDE
    ingiliz garson, Türk müşteriye:
    -Çanakkalede çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz deyince, bizimkinden gayet soğukkanlı bir şekilde şu cevabı almış:
    -Orada ne işiniz vardı?

    AÇLIK
    Fatih, hocası Akşemseddin’e sorar:- insan açlığa ne kadar dayanabilir?
    Akşemsettin cevap verir:- Ölünceye kadar

    BiZ HAZIRIZ
    Günlerden birgün italyan büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve huzura davet edilir. O günün muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra büyükelçi: ” Ekselans dün Roma ile yaptığım bir görüşmede hükümetimizin Hatay’ı almak istediği kararını size iletmem söylendi.” der. Odada bir an sessizlik olur. Ata büyükelçiye birşeyler daha ikram eder ve iki dakika odadakiler ile başbaşa bırakır. Döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması ve belinde tabancası vardır. Doğru masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak’ın bağlanmasını ister ve Çakmak’a:” Paşa italyan dostlarımız Hatay’a gelmek istiyorlar hazır mıyız?” der. Fevzi Çakmak durumu anlar ve ” Biz hazırız Paşam. ” diye yanıtlar. Ata büyükelçiye döner ve: ” Biz hazırmışız, hükümetinize söyleyin isterlerse Hatay’ı gelip alabilirler.”
    ···
    1. 1.
      +8 -2
      Sıçmışsın burda onu Türk Muşteri değil Atatürk söylüyor.
      ···
    2. 2.
      +1
      Aynen amk atatürk kendisine pis pis bakan ingiliz komutana yada dedesimi ne ölen ingilize diodu
      ···
    3. 3.
      0
      Aynen amk atatürk kendisine pis pis bakan ingiliz komutana yada dedesimi ne ölen ingilize diodu
      ···
    4. 4.
      +1
      Yarram Hatay 1939 da alındı. Atatürk 1938 de öldü.
      ···
    5. 5.
      0
      izmir olacak o yanlış hatirlamiyorsam
      ···
    6. diğerleri 3
  10. 10.
    +10 -1
    Okuyan kendini belli etsin
    ···
  11. 11.
    +65 -2
    sultan alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında

    ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:

    - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.

    alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:

    - biz de onlara yaklaşıyoruz.

    ---

    Bir rivayete göre ingiliz elçisi dönemin Sadrazamı Fuat Paşa' ya sorar:

    Girit'i kaça verirsiniz?

    Aldığımız fiyata.

    Yani?

    "27 YIL SAVAŞ KARŞILIĞI. SIR, VAR MISINIZ?"

    ---

    Bir rivayete göre iran Şahı, Yavuz Sultan Selim'e mücevherlerle dolu bir sandık gönderir. Sandık açıldıkça değerli eşyalar çıkar ve değişik kokular. iran Şahı, meğer sandığın dibini dışkı ile doldurmuş. Yavuz Sultan Selim bu harekete yanıt olarak hemen gül kokulu lokumlardan hazırlatır ve elçi ile iran Şahı'na gönderir. Şah lokumları yer ve dibindeki not ile karşılaşır. O notta şöyle yazmaktadır. 

    "HERKES YEDiĞiNDEN iKRAM EDER."
    ···
    1. 1.
      +11 -1
      Sonuncu sehir efsanesi aq hanlarda bulunan gezgin halk ozanindan 300 dinarami ogrendin
      ···
    2. 2.
      0
      iran şahı değil aq cahili çomar olduğun çok belli Şah ismail Türkmendir ve devleti iran değil kara koyunlu devletidir git öğren de gel
      ···
    3. 3.
      0
      iran şahı değil aq cahili çomar olduğun çok belli Şah ismail Türkmendir ve devleti iran değil kara koyunlu devletidir git öğren de gel
      ···
    4. diğerleri 1
  12. 12.
    +42 -2
    1517 yılında kazanılan Ridaniye zaferinden sonra kutsal topraklarda huzuru sağlayan Yavuz Sultan Selim ordusuyla birlikte istanbul'a dönüyordu. Yolculuk sırasında, ibn-i Kemal adıyla tanınan Anadolu Kazaskeri ve ünlü bilgin Kemal Paşazade'nin atının ayağından sıçrayan çamurlar Padişah'ın kaftanını kirletti. Kemal Paşazade mahçup oldu, korktu ve ne diyeceğini şaşırdı. O'nun bu halini gören Padişah tebessümlü bakışlarla süzdükten sonra şöyle teselli etti: "Senin gibi bir bilginin atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir. Vasiyetimdir ki, öldüğüm zaman bu kaftan bu haliyle sandukamın üzerine konsun!" Padişahın sırtından çıkardığı kaftanın çamurları temizlenmedi, öylece saklandı ve vasiyetine uygun olarak ölümünden sonra sandukasının üzerine örtüldü

    ---

    Kanuni spora meraklıdır. Bir gün saltanat kayığı ile dergahın iskelesine yaklaşır ve Yahya Efendi'yi alıp, Yeniköy Çayırı'na zütürür. Burada güreşler vardır. Ancak hiç hesapta olmayan şeyler olur. Nereden geldiği bilinmeyen Bulgar asıllı bir pehlivan bizimkileri duman eder. Adam insan azmanıdır, bacakları kök salar çınar gibi. Koca koca yiğitler çaresiz kalırlar. Bırakın yenmeyi, yerinden kıpırdatamazlar. Adam her yıktığı Türkün ardından kahkahalar atar, haçını öperek tamenna çakar. Yerli Rumlar sevinçten çıldırırlar. Kanuni mi? Kahrolur tabii. Yahya Efendi bakar Padişah çok üzülüyor, çıkar meydana ve akıllara durgunluk bir pazarlık yapar.

    -Yenilen, yenenin dinini kabul edecek tamam mı? der.

    Bulgar pehlivanı bıyıklarını burarak güler, teklifi kabul eder. Ancak bu aksakallı ihtiyar karşısında eli ayağı tutmaz olur. Adalelerinde güç, derman kalmaz. Yahya Efendi onun sırtını yere vurur mu bilmiyoruz, ama nefsini ve kibrini yerden yere vurur. Gözünü ve gönlünü açar. Sayfa sayfa hakikatleri aralar. Pehlivan diz çöker, iman eder.
    ···
  13. 13.
    +46 -2
    PADiŞAH BENSEM !
    Sultan II. Murad, “Oğlumu hâl-i hayatımda tahta geçirem, tâ ki gözüm bakarken görem, ne vechile padişahlık eder” diyerek 13 yaşındaki oğlu Şehzade Mehmed’i tahta geçirdi.

    Çocuk yaşta bir hükümdarın tahta çıkması Avrupalıları ümide düşürdü. Osmanlılara karşı bir haçlı seferi hazırlıklarına girişildi. Polonya Kralı Ladislas, yanına Macaristan kralı Yanoş Hunyad’ı da alarak 100.000 kişilik bir haçlı ordusuyla, Osmanlıları Balkanlardan atmak için sefere çıktı. Veziriazam Çandarlızade Halil Paşa, durumu Sultan Murad’a anlatıp derhal ordunun başına geçmesi gerektiğini bildirdi ise de kabul etmedi. Bunun üzerine genç padişah II. Mehmed, hemen babasına mektup göndererek şunları yazdı:
    -Eğer padişah siz iseniz, bu müşkil vaziyette devletinizin başında olmanız icab eder. Yok eğer padişah biz isek, size emrediyorum, hemen ordunun başına geçiniz!

    ---

    BU EŞŞEKLER KiM ?

    Çevresindekilerce gizliden gizliye "Öküz" olarak adlandırılmış olan Mehmet Paşa'nın komuta ettiği ve iran'a karşı düzenlenen bir seferde, ordu komuta heyeti kışlak çadırında toplanmış taarruz planlarını gözden geçirirlerken, birliklerin iaşesi ve taşıma işleri icin getirilmiş öküzlerden biri çadırın aralığından kafasını uzatıp gözlerini Öküz Mehmet Paşa'ya dikmiş. Çevresindekiler gülmemek icin kendilerini zor tutmuşlar, biraz tebessüm ederlerken, ökuz gitmiş. Ancak bir süre sonra tekrar gelip, başını yine içeri uzatmış ve yine uzun uzun Öküz Mehmet Paşa'yı süzmüş. Bu sefer çevresindekiler artık kendilerini tutamayıp kahkahaları basmışlar. Herkes gülmekten kırılırken, Ökuz Mehmet Paşa,
    -Bu hayvan bana ne diyor biliyor musunuz?" diye sormuş.
    -Hadi senin kim olduğunu anladım da, bu yanındaki eşekler neyin nesi?' diye soruyor
    ···
    1. 1.
      +1
      Okudum ve devam etmeni rica ediyorum
      ···
    2. 2.
      0
      Sen iste yeter panpa
      ···
  14. 14.
    +3 -1
    Bi geldim tutmuş panpalarım oha
    ···
  15. 15.
    +31
    "BiZ SENi UYANIK BiLiRDiK... "

     istanbul’da kenar semtlerden birinde oturan yaşlı bir kadın, padişahın huzuruna çıkmak istediğini saraydaki görevlilere bildirmiş. Bunun üzerine sultanın karşısına çıkarılmıştı. Yaşlı kadın : Evinin soyulduğunu ve bu olaydan padişahın sorumlu olduğunu söyleyerek, şikayette bulunur. Bunun üzerine hiddetlenen Kanuni: -Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyku uyudun da evinin soyulduğunu duymadın? deyince, yaşlı kadın : Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk der. Bu cevap üzerine Kanuni utanarak : -Haklısınız diyerek, kadının çalınan mallarının bedelini kendi malından öder. 
    ···
  16. 16.
    +22
     SiZi KANUNA ŞiKAYET EDERiZ 

     Kul hakkına özen gösteren Sultan Süleyman, bu konuya duyduğu titizlik nedeniyle "Kanuni" lakabını almıştır. Budin Seferinden dönen ordu, yolların darlığı sebebiyle tarlalardan geçmek zorunda kalmıştı. Bu sırada bir köylü, elindekini padişahın atının geçtiği yere fırlatınca at ürkmüş, köylü de yakalanarak padişahın huzuruna getirilmişti. Sultan Süleyman köylüye: -Derdin nedir de böyle yaptın? diye sorunca, köylü: -Biz fakir köylüleriz. Askerlerinizden bazıları, bizim yeni ektiğimiz tarlalardan geçtiler. Ya bu zararı ödersiniz, ya da sizi şikayet ederim. demiş. Bunun üzerine Kanuni köylüye: -Peki bizi kime şikayet edeceksiniz? diye sormuş. Köylü: -Siz Kanuni değil misiniz? Sizi kanuna şikayet ederiz. deyince Sultan Süleyman çok memnun olmuş ve hemen köylülerin zararlarını hesaplattırıp zararı ödemiş.
    ···
  17. 17.
    +7 -1
    Okuyan var mı?
    ···
  18. 18.
    +32 -3
        Yavuz Sultan Selim, Kahramanmaraş ve civarında siyasi egemenliğini devam ettiren son Anadolu beyliklerinden Dulkadiroğulları'nı, yapılan Turnadağ Savaşı (1515)'nı kazanarak Osmanlı'ya kattı. Böylece Anadolu'nun siyasi birliği sağlandı.

        Dulkadiroğlu üzerinde emelleri olan Memluklu sultanı Gansu Gavri'yi bu gelişme rahatsız etti. Mısır Sultanı Gansu Gavri bir elçi göndererek, yapılan işgali protesto etti. Elçi, Yavuz'a:

        - Hutbede sultanımızın adı okunan memleketleri iade ediniz, dediğinde Yavuz da şöyle cevap verdi:

        - Sultanınıza söyleyin, hutbe ve gibkede adının muhafazasını bizim memleketimiz olan Anadolu'da değil, Mısır'da düşünsün.

        Elçi başını yere eğip:

        - Ben bunları sultanıma nasıl söylerim, siz bir elçi gönderin de o söylesin, deyince Yavuz da:

        - Elçiye lüzum yok, Mısır'a ben geliyorum, demiştir ve bir yıl sonra Memluklularla mücadeleyi başlatmıştır. iki yıl süren mücadeleden galip çıkan Yavuz olmuştur.
    ···
    1. 1.
      +1
      Düşmanın anasını gibtinn yavaşş gell
      ···
  19. 19.
    +19 -1
    BAK BU EFSANE

        Osmanlı'nın son vak'anüvis ünlü tarihçi Abdurrahman Şeref Bey, Galatasary Lisesi'nde tarih dersleri okutuyormuş. Abdülhamit'in cahil ve görgüsüz paşalarından birinin çocuğuna sınıfta herkesin içinde:

        - Adam ol, baban gibi eşek olma, der.

        Çocuk hocanın bu sözünü hemen babasına yetiştirir. Paşa çok kızar. Hocanın haddini bildirmek üzere okula gider. Hoca, müdürün odasına çağrılır. Paşa hiddetle:

        - Hocaefendi, ben bir paşayım. Bana eşek demeye ne hakkınız var, ne cesaret bu, der.

        Abdurrahman Şeref Bey:

        - Ne ilgisi var paşam. Ben öyle bir şey söylemedim. Hem sizi tanımam ki, der.

        Paşa:

        - Evet söylemişsiniz. Talebeniz olan oğluma, "Adam ol, baban gibi eşek olma!" demişsiniz.

        Abdurrahman Şeref Bey:

        - Ha... Evet... Çocuğunuzu derse çalışmadığı için azarladım. Fakat sözlerimle size hakaret etmedim. Aksine sizi örnek gösterdim. Adam ol baban gibi!... Eşek olma, dedim, der.

        Paşa söyleyecek söz bulamaz. Hocaya teşekkür ederek okuldan ayrılır.
    ···
    1. 1.
      +2
      Hocalarda imçiçi aq trollüyolar oc
      ···
  20. 20.
    +5
    Okuyan belli etsin uyudunuz mu
    ···