1. 319.
    0
    Bu dram yüklü aşk hikayesini okuduğum yılı tam hatırlayamıyorum ama sanırım üzerinden min sekiz yıl geçti. Beni de es geçmedi ve parçaladı yüreğimi, aşkın en ‘saf’ hali ile yüzleşmek, sizlerden farklı olarak ben birde hikayenin yazarına aşıktım çünkü. O bahsi geçen, yıllar sonra yapılan mezunlar toplantısına gitmeden birkaç gün öncesinde seviştiği ve umursamadığı kadınlardan biri sadece. isimsiz, önemsiz, değersiz, adını bile anımsamadığı. ilk okuduğumda ‘aşkı’ bildiği için saygı duyduğum, içselleştirdiğim, beni anlayabileceğine inancımın daha çok arttığı ruhtu.
    Çünkü o nasıl aşkının karşısında lal oluyorsa, elini ayağını nereye koyacağını bilemiyorsa ben de onun karşısında öyleydim. Tabi ki görmedi, anlamadı çünkü odağı bambaşkaydı. Ankara, istanbul ve sayılarını bilmediğim bir sürü kadını kabul etmek, bir kısmıyla aynı masaya sığabilmek, hiç kolay değildi elbet. Ama ele avuca sığmaz bir adamı ya öyle kabul edersiniz ya da sırtınızı dönüp hiç bir zaman gittiğinizin farkında olmayacağınızı bile bile hayata tutunmaya çalışırsınız. Ben önceleri böyle kabul ettim, sonra öyle canım yandıki uzak durdum (kahramanımız ist geldiğinde, duydum, gördüm) sonra ondan öğrendiğim gibi saçma ilişkiler yaşayayım diye debelendim. Yapamadım, kendimden uzaklaştım, aradım sordum ara sıra, farkında olmadığı için ‘aa nerelerdeydin’ diye sormazdı çoğu zaman.
    Birine aşık olmak çok güzedir, ben de ilk aşkımı unutmadım hiç. Ama bu yazara aşık olduğumda hiç aklıma gelmedi ilk aşkım. Hayatına her giren kadında aşık olmak istedi hep belki de. Ya da öyle inandım, inandırdı kendini ve ben gibileri, inandık hep birlikte.
    Kısaca tatlı adamdır, aşkı bilir ama sadece kendi yaşıyor sanması büyük handikap. O kendi derdine düşmüş ve bu kadar çekmişken, neler yaşandı o dokunduğu ruhlar, umursamadı ve umursamıyor. Travmalarının dokunduğunda nasıl perişan ettiğini, nasıl acıttığını, nasıl nefessiz bıraktığını bilmiyor, görmüyor, önemsemiyor. Dün yeniden yaşı değişti, aklıma geldi açtım baktım bu hikaye hala burda. O yıllarda üzüldüğüm adam beni kendine benzetmiş, acılarını aktarmış her öpüşünde.
    Bu hikayeler güzel ama o satır aralarında yaşananlar gerçek hayatlar ve gerçek acılar, hikayenin çıkış noktası gibi. Var olmadığınız hiç bir tene dokunmayın, sizi iyileştirmediği gibi bizi kanser ediyor.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Sen ciddimisin, taşakmı geçiyon?
      ···
    2. 2.
      0
      Gerçek ama çok ekgib yazmışım, doğum günü diye kıyamamışım belli. Niye taşak geçeyim?
      ···
  2. 318.
    0
    Rezerve
    ···
  3. 317.
    0
    ihnfhgbbbhfvnn
    ···
  4. 316.
    0
    Okunurrr
    ···
  5. 315.
    0
    Niye böyle oldu ki
    ···
  6. 314.
    0
    ne okudum lan ben
    ···
  7. 313.
    0
    vay amk vay
    ···
  8. 312.
    0
    Budur abi süpersin
    ···
  9. 311.
    +2
    okuyun ibretlik hikayemi. ben yatayım inceden
    ···
    1. 1.
      0
      Bitti mi pampa ):
      ···
    2. 2.
      0
      Yıllar guys yıllar, simdi kim bilir sen ne oldun o ne oldu? 2020 mart 30 saat 02:12 bu hikaye bura a okunup bitti hadi eyv.
      ···
  10. 310.
    +2
    o şimdi anne oldu. eski dosyalarımı karıştırırken buldum şimdi bunu.7-8 yıl önce yeniden karşıma çıkmasının üzerinden bir kaç ay geçtikten sonra yazmıştım. ilk aşk mektubumdu. ama son olmadı. okuyunca aklıma geldi yine. dünyanın en güzel annesine gelsin yeniden...

    ilk aşkla yeniden karşılaşmak
    neden

    şimdi ne diyim ki ben sana. belanı vermesi için yalvaracağım bir tanrıya inanmayı hiç bu kadar istememiştim. ne diyim ki? tanrıyı aramızdan söküp atığımdan beri artık sadece sana yalvarabiliyorum, belki biraz da zamana. kimden özür dilenebilir ki 10’lu yaşlarda başlayıp 20’li yaşlarda hem de hiç olmadık bir zamanda peydah olan bir aşk için. zamana mı? hayır o hiçbir zaman affetmedi hata yapanları. ve ben zamanda sahte pasaportlarla sınırları aşmaya çalışan sahipsiz bir siyasi bir mülteciydim ancak. elbet yakalanacaktım. zamanaşımsız cezalar mahkemesinde elbet yargılanacaktım. işte buyur benimde ahmet selçuk ilhanvari kederlerim oldu sonunda. ferdi tayfurumsu düş kırıklarıyla yaralandım, işte buyur bu senin hediyen bana. hem de en olmayacak anda. hem de kendi kendimi yargılayıp suçsuz bulduğum bir mahkemenin şafağında. işte buyur, şimdi lacivert ceketli gri pantolonlu düşler kurdum yine. yine gözlerim kapanır kapanmaz atkuyruklu kaküllü pişmanlıklar oturdu içimin epeydir sızlamayan bir köşesine.

    şimdi ben bu yarayla hangi doktorun kapısını çalabilirim. aceleci ilan-ı aşkların mahkemesinde hangi suçtan yargılanırım kim bilir. kim bilebilir ki senden başka. oysa unutmak tam olarak neyse, ben de tam onu yaşamıştım. ilk kez doya doya unutmuştum unutulması gereken bir duyguyu ve sen hatırlatılmaması gerekenleri yeniden hatırlattın. işte senin marifetin hep buradaydı zaten. en unutulası anlarda çıkardın karşıma yada ben unutmaya niyetim olmadığından bahane arardım hatırlamak için. şimdi söylesene bana, sen neresindesin bu hayatın yada ben söyleyebilir miyim zaman mekan doğrusunun ne kadar yanlış bir yerinde durduğumuzu.

    çok mu saftım ben küçükken? yoo hayır değildim. senin karşında saflığı seçiyordum sadece, hep olmak istediğim şeyi olmak için elimden geleni yapıyordum. ama olmadı, hayat buna prim vermedi hiçbir zaman. şimdi söylesene ne kaldı elinde, isimlerimiz hiçbir kayıtta yan yana yazılı kalmadı. yakılmış şiirler, gömülmüş defterler, silinmiş bakışmalar. inkar ettiğimiz gerçekler sonunda tutup bizi inkar etmedi mi? şimdi bu soruyu sormak ne anlamsız ve ne ahlaksız.

    şimdi bu soru ne kadar militan orta sınıf yaşamlara. ama şimdi soruyorum bu soruyu. en ahlaksız ve en korkunç olduğunu bildiğim anda. cilasına çizik atmaktan korktuğumuz adete töreye, uğruna cinayetler işlediğimiz namusa, adını duyunca salavat getirdiğimiz peygamberlere, karşısında yerlere eğildiğimiz allah’a inat, en çok da senin fiyakalı itaatkarlığına inat. şimdi soruyorum:

    neden? neden ... , biliyorum adının adımın yanında düşünülmesi ürkütürdü seni, biliyorum herkesin onayladığı kadar doğruydu senin için her şey. ve beni kimse onaylamazdı; hele ki seninle el ele yürüme ihtimalimiz kahrederdi, kahrolası güzelliğini, güzel kabul edilmişliğini, zenginliğini, sevdiklerini. ama şimdi her şeye inat yeniden sormak benim hakkım. neden şimdi yaşanmamışlıkların keşkelerini yaşıyoruz. neden bunu yaşatıyorsun bana. soruyorum, neden yoksun ve olmayacak mısın bir daha?

    durup durup bir türk filmi repliği geliyor aklıma “biz ayrı dünyaların insanlarıyız”. doğru ya doğru işte. doğruluğuna milyonlarcamızın şahitlik ettiği onca yalan kadar doğru bu da. ayrı dünyaların insanlarıyız doğru, ama dünyayı değiştirmek bizim elimizdeydi, dünyaları birleştirmek de, şimdi hala öyle. ama biz ellerimizi çoktan başkalarına emanet ettik. umarım o küçük dünyalarımız hala avuçlarımızın içindedir. zamana ve mekana, vücuda ve dünyaya inat hala sımsıkı tutuyoruzdur o çocukluğumuz kadar mütebbessim, ölüm kadar kederli dünyamızı, çünkü hayattan kaçarken; kuraldan kanundan kaçarken bir sevdalı mültecinin ihtiyaç duyduğu tek şey, kirlenmemiş küçük bir dünyadır.

    bir gün kaçacak bir dünya ararsan eğer, avuçlarının içine bak, sonra da bir çocukluk resmine. çünkü o zaman kurallar ve kanunlar henüz yazılmamıştı. mesai henüz icat edilmemiş, aşklar belediye memuru nezaretinde yaşanmamıştı. işte o dünya hepimizin içine doğduğumuz ama sonra kirletmekten yorulduğumuz o dünya, bizim küçük dünyalarımızdı. ve bende o dünyaya dair kalan son hatıra sendin. şimdi kendini hatırlattığın için öfkeleniyorum sana, ama kendi atlantis’imin anahtarını avucuma tutuşturduğun için de müteşekkirim.

    ama hala inatla soruyorum. neden?
    Tümünü Göster
    ···
  11. 309.
    0
    arkadaş ağlattın beni ya.
    ···
  12. 308.
    0
    okudum bitirdim vay amk dedim ama benim yorumumsa lütfen tekrar o kadını tekrar başlaması için arama arkadaş olarak ara ona birşey demem de bak kadının çoluğu çocuğu olmuş bir hayatı var zamanında gibip atmışsınız birbirinizin hayatını ama şu an ne durumdasın bilmiyorum ama sende artık kendi hayatına bir yol ver bir düzene koy yazması kolay ama unut o kızı bence bunlar 20 yaşında bir kardeşinin yazacakları ne derece önemsersin orası sana kalmış abicim
    ···
  13. 307.
    0
    rezerved
    ···
  14. 306.
    0
    @310 pardon panpa ama ben yaşadım, sen okumaya dayanamamışın amk
    ···
  15. 305.
    0
    gibiyim anlattıgın şeyi yaptıgın oldu mu amıma koydun
    ···
  16. 304.
    0
    @307 zaman panpa...
    ···
  17. 303.
    0
    rezerve gece okurum
    ···
  18. 302.
    0
    @306 içim parçalandı be... Bu acıyı Allah göstermesin, tez zamanda mutlu bir yaşam ve huzura kavuşursun inşallah. Nasıl dayanıyorsun aga ya? Nasıl...
    ···
  19. 301.
    +1
    @305 çocuğu olmuş panpa geçenlerde. arayıp tebrik ettim, allah analı babalı büyütsün dedim. daha da bişey diyemedim. o da diyemedi...
    ···
  20. 300.
    +1
    @303 sonuna kadar okudum pampa... Bende 3 yıl süründüm diye üzülürdüm. Neler varmış... Ben de şimdi öldürdüm onu içimde ama bir ufak kırıntı herşeyi yeniden yakıyor. inşallah tez zamanda gönlünce güvenle mutlu olursun... Benim de mazi aklıma geldi şimdi ama neyse ki ben atlattım. Aşıksın, aşkını yaşamadan hiç bişi atlatamazsın. Git hatununu yakala aşkını yaşa kurtul bu acıdan kederden.
    ···