yine bir iş sabahı gelmişti. hazırlanıp işe gittim. tabi o gün göreceklerimden de haberim yok. ayşeyi bir erkekle el ele gezerken gördüm. içimde ufak bir sızı olsa da önüme baktım. artık ruh gibi olmuştum. yüzüm sürekli gülerken içimde garip bir bulanıklık vardı. sonradan öğrendim ki ayşenin elinden tutan puşt bunun eski sevgilisiymiş. daha benden yeni ayrıldın amk ne çabuk döndün demi ?

bu kadınlar hep böyleydi. hiçbirine güvenilmeyeceğini tekrar anlamıştım. kalbim acısada artık her şey boştu. gün bitiminde sigara içerek eve döndüm. selma abla evdeydi. gidip selma ablanın dudaklarına yapıştım. o gece de selma ablayı gibtim. sonra da çıkartıp parasını verdim. ilk gerek yok desede parayı aldı. selma abla ne kadar da kendinden kaçsa oğlunun dediği gibi o bir huurydu ve huur kalacaktı. günler devam etti ve ben hemen hemen hergün selmayı gibmeye başladım (parasıyla gibiyordum ve artık selma diyordum. abla takısı yok olmuştu.) dışarı çıkıp bir eskorta nasıl para yedirirsem o şekilde para yedirip gibtim. artık gitme vakti yaklaşıyordu...

Beyler tekrar döndüm. eğer yeterli ilgi varsa şimdi başlıyorum anlatmaya. yoksa saat 7 gibi başlıcam gece yarısına kadar. bu entrye 30 şuku gelirse başlıyorum.

böyle düşünmeye devam ederken düşüncelerime son vererek doğruldum. ayşede doğruldu. kemal poşetten çıkardığı şişeleri uzattı herkese teker teker. açıp bi şerefe çakıp içmeye başladık. hem deniz kenarında olduğumuzdan , hem akşam oluşundan hava da sabahın nemli ve kurak saatlerine göre epey soğumuştu. genelde çabuk üşürüm ama bu benim lehime dönmüştü. ayşe soğuk birasını içerken ufak bir titremeyle sarsılıp koluma girip kafasını ve vücudunu omzuma dayadı. amk ben nasıl keyifliyim. o keyifle bi şişe birayı gibip atmışım 5 dk içinde.

içimden de elimi ayşenin omzuna atıp onu sarıp sarmalamak geliyor. üşümesini engelleyip kafasından öpmek istiyorum. ama hem aramızda bir şey yok şu an hem de bir anda yavşayıp olayın büyüsünü gibip atmak istemiyorum. sebahat kaşarıda korkutuyor beni. ayşeye ben halidakinden hoşlanıyorum falan derse ilişkimiz zorlaşırdı. olmaz demiyorum , zorlaşırdı. sebahatin bu yüzden arkadaşlığını bitirceğinide sanmıyordum çünkü o bir izmirliydi. gavat ve huurların yoğunlukta olduğu yerden gelmişti zaten.

Beyler herkese iyi geceler bugünlük. sizede ızrdırap yaşattım. teker teker özür dilerim. yarın görüşmek dileğiyle.

Çok geçmeden selma abla dışarıdan geldi. Nurhan iti bunu kenara çekip beni işaret ederek azarlıyordu. Ortam kızıştıkca kızıştı. Nurhan en son gibtir git lan burdan! Dedi selma ablaya. Selma abla sinirli bi şekilde çıkıyordu mekandan. Ne yapsam derken giberim böyle işi diyip bende çıktım mekandan. Selma ablanın peşinden koşturuyorum. Selma abla dedim ne var amk çocuğu bi huur yüzünden beni işimden ettin diye bağırdı. birşey diyemedim çünkü haklıydı. Arabaya bindi bende yanına oturdum eve doğru koyulduk. Eve geldiğimizde çıt çıkmıyordu yol boyu konuşmamıştık. Kapıyı açtı ev karanlıkdı. Bi an kafamda şimşekler çaktı. Uyandığımda Selma abla beni yatağına kelepçlerle bağlamış sigara içiyordu. Benimse zütümden kan Geliyor üstüm başım döldü. Bir an Selma ablanın önüne çarptı gözüm. 30 cm bi Haşmet yatıyordu önünde. Bana doğru dönüp sigarasının dumanını yüzüme üfleyip Hakettin halıdakisperm! Hakettin... dedi

Ağlıyordum. Ben onu işinden etmiştim oda beni zütümden...

şu tayfun denen oruspu evladı baştaki 44 sayfadır hikayenin içinde tek yaptığı şey selamı almak ne büyük bir müslümanmış dıbına koyim. helal olsun Allahu ekber

dalgayı ağzından çıkardığımda hala ağlıyordu. evet o kötü bir insandı ve bu davranışımla artık ben daha da kötü bir insandım. pantolonumu üzerime geçirip koşarak tuvalete kapattım kendimi. kapıyı kilitleyip aynanın karşısına geçtim. yüzümü inceliyordum, kendime bakıyordum. ve artık ruhumun duygu muslukları açılmıştı. gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. fayanslara yumruk atmaya başladım. suyu sonuna kadar açıp elime avuç avuç su doldurup tokat gibi vurdum yüzüme. aklıma bu işe ilk komi olarak başladığım zaman geldi. gibiş odalarını ilk görüşüm. tuvaletin yanında sevgilisine sakso çeken kız.

duygularım balıkçı düğümü olmuştu. unutulması zor derin yaralar açılmıştı kalbimde. kafamı soğuk suyun içine soktum tamamen. sanki su kafamdan akıp gittikçe üzerimdeki kötülük suyla eriyordu. kaldıramıyordum hiçbir şeyi kaldıramıyordum. selma ablayı aramak istedim. numarayı sildirmişti bana onuda arayamadım...

tuvaletten çıkıp aşağı katta nurhan abinin puro kutusundan bi tane puro alıp, aynanın önünde duran red labele yöneldim. tezgahın üzerinde duran bardağı alıp kendime bir kadeh içki koydum ve puromu yakıp sakinleşmeye çalıştım. kendi ellerimle organize ettiğim gecenin artık bitmesini istiyordum.

Hadi buda gecenin son partı olsun panpalarım *

Bizimkiler bira almaktan döndüğünde bizi bıraktıklarından daha samimi bi halde bulunca sebahatin suratı tabıldot sırasında istihkakı çalınan lise talebesi gibi düşmüştü açıkçası o dakikadan sonra sebahat benim zerre umrumda değildi o sadece kapıyı açmak için kullandığım bi basamaktı ve görevini layıkıyla yerine getirmişti.

- nerde kaldınız olum ağaç olduk gece gece

-amsterdam alalım dedik yakındaki tekelcilerde yoktu uzağa gittik bizde ne yapalım

-iyi kardeşim geçin oturun

-(sebahat) sizin muhabbette koyulaşmış bakıyorum ( imalı imalı )

-(giblemez bir tavırla) ya öyle dedim

galiba biraz fazla giblemez bir tavır takındım çünkü lafım biter bitmez sebahat izmirli bir kevaşeye yakışacak şekilde bira şişesini kafama geçirdi ve elinde kalan kırık parçasınıda gibimin olduğu noktaya koyup yarım bir daire çizdikten sonra gibtir oldu gitti hepimiz şoktaydık acile gittiğimizde gibim için artık çok geçti ayşede terketti şu an antalyada tıroluk yaparak geçimimi sağlıyorum size indirimli tarifem var panpalarım hepinizi bekliyorum

artık saat gece yarısını geçmiş. içkilerini tazeleten zengin adamlar, yanlarına giden huurlarla yiyişiyor, bazılarını kucaklarına oturtmuş boyunlarını emiyorlardı. pek alışık olduğum sahneler değildi bunlar. liseden yeni mezun olmuş biri için fazla şehvetliydi. fazla rahattı.

bu ortamdan biraz bunalmış birazda yorulmuş olarak tuvalete gitmeye karar verdim. elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeliydim. tuvalete giderken gördüklerim ve tuvalette gördüklerim o an beni nasıl bir çukurda olduğumu düşünmeye itti. tuvalete giderken sıra sıra dizilmiş gibiş odaları vardı. orada takıldıkları huurları orada sohbet ettikten içtikten sonra gibiyorlar sonra eğlenmeye devam ediyor veya çıkıp evlerine ya da dönecekleri yerlere dönüyorlardı.bir nevi otel gibiydi burası. yani bu oda da gibişmek isteyenler odaya girip odanın parasını ödüyor, hemde kadın için para ödüyordu.

bunları gördükten sonra adımlarımı hızlandırarak tuvalete gittim. erkekler tuvaletinin yanında sevgilisine sakso çeken bir kadın iyice nevrimi döndürdü. girdim içeri yüzümü yıkayıp işimin başına döndüm. artık gecenin baş döndüren saatleri bitmişti. saat 4-5 civarlarıydı. yarı rüyadaymışım gibi bir gece, ayaklarımın ağrıları ve yorgunluklarımla sonlanmıştı. bizi evimize orada çalışan ortaklardan biri bıraktı. hiçbir şey yapmadan direk gidip yatağıma girdim.

nurhan abiye döndüm. bir süre konuşmadan baktıktan sonra :

-abi zütür beni burdan, meyhaneye zütür abi, dayanamıyorum abi.

-kalk halidakisperm kalk.

sonunda beklenen göz yaşları gelmişti. üzerime çok ağır gelen bu yükün ilk mahsülleri... gözlerimden ağlamıyordum belki de ilk defa. yüreğimin derinliklerinden geliyordu göz yaşlarım. ekvator yağmurları gibi. içimde sürekli kazanmaya başladığım savaşları kaybetmeye başlamıştım. osmanlı imparatorluğu gibi fetretle sonlanıyordum. benliğim bir kandildi. gözlerimden çıkan ateşler zaten yakmaya hazır bekliyor. tek eksiğim gaz yağımdı. o da meyhanedeki sek rakım olacaktı.

nurhan abiyle meyhanenin yolunu tuttuk. ben sessiz sessiz ağlıyorum. nurhan abi ağladı ağlayacak ama bana abilik yapacak ya, patronum ya benim. egosunu koruyacak ya.. tutuyor kendini. meyhaneye gidene kadar 7-8 tane sigara içmişimdir. vardığımızda bulduğumuz ilk boş masaya oturduk. nurhan abi direk masayı donatın dedi. masa 5 dk içinde hazırdı. 4-5 kadehi şat yaptım sek bir şekilde. zaten kafa hafif gelmeye başlamıştı. nurhan abide aynı şekilde. sonra yavaştan içmeye başladık biz. ben ağlamaya başladım tekrar. nurhan abide kaptırdı kendini o da ağlamaya başlıyor. en az 15-20 kere çiçek aradı. gibimde mi attım telefonu bir köşeye içiyorum.

beyler selamün aleyküm işlerim anca bitti. 100 şuku gelirse 8-9 tane caps atıcam demiştim sözümde durucam. yarından itibaren capsleri atmaya başlıyorum. yarın 19 mayıs tatil olduğundan işe gitmiyorum. gececi tayfa sabaha kadar yazıyorum.

selma ablanın bu öğütlerini aldıktan sonra biraz daha rahatlamış, biraz daha kendime gelmiştim. telefonu kapattıktan sonra kendime sordum :

-lan halidakisperm sen komi olarak girdiğin işten pekekent olarak çıktın amk. o kızlar sırf bu hikayeni bilse sana domalır amk kendine gel. tamam kız güzel , hatta baya güzel ama sende profesyönel pekekentsin. selma gibi bir huuryla tanışacak kadar da şanslısın. hadi bakalım halidakisperm göreyim seni.

kendi kendime gazı verdikten sonra biraz daha rahatlamıştım. rahat tavırlarımla kızların yanına gittim ve ayşeyle sebahatin arasına geçip ikisininde koluna girdim.

-iki güzel kızın arasına gireyimde kısmetim açılsın bari *

kızlar gülmeye falan başladılar. belli hoşlarına gitmişti. iltifat edilmesi hangi insanın hoşuna gitmezdi ki amk.

Ve nihayetinde biz zütümüzün keyfine göre beğendiğimiz bir plaja girdik. 5 numaralı plajla 6 numaralı plajın tam arasında bir yerdi. kıyıya yakın bir yerde ,dalga seslerinin rüzgarla öpüştüğü taşlıkların üzerine oturduk.hep beraber içkilerimizi içip sohbetler ettik. şarkılar söyledik. kızlar hafif züt olur gibi oldular. kemal muallaksiyle bende hala bir şey yoktu. ikimizde dipçik gibiydik amk.

şişeyi fondipleyip dibini gördükten sonra dalga seslerinin dinlendirici uğultusu eşliğinde kafamı arkama devirdim. ellerimi birleştirip kafamın altına aldım. ayşe benim sol tarafımda oturuyordu, sebahat sağ tarafımda. kemalde sebahatin yanında. ben uzandıktan sonra sol kolumun üzerine ayşeninde yatmasıyla kalp atışlarım acunun progrdıbına katılan, alman gurbetçi beatboxçılar gibi beatbox yapmaya başlamıştı.

artık hiçbir kadına güvenilmeyeceğini anlamıştım. kadınlar asırlardır ortalığın anasını gibmeyi başaran , imparatorlukları yıkan, aile bağlarını zedeleyen ve erkeği amıyla yöneten yaratıklar olmuştur. bunun farkına çok erken yaşlarda varmıştım. erkek ne zaman uçkuruyla değilde beyniyle düşünmeye başlasa kadınları halt edecek beyne sahip olur.

eve gidip o gece tv karşısında içerken sızmış kalmışım. bu düzen hemen hemen aynı tempoyla devam etti. bir kaç farkla. artık işten çıktığım zaman spor salonuna gidiyordum. içkiyi bırakmıştım. sigarayıda azaltmıştım. artık içkiye verdiğim parayı amino asitlere, protein tozlarına veriyordum. değişmeye kendimi yenileyerek başlamak , değişimlerin en iyisi ve en temelidir bana göre.

aradan 5 - 6 ay geçti. ben fiziğimi toplamıştım. dışarıdan bakıldığı zaman spor yaptığım çok belliydi. artık kendime daha çok bakıyordum. karı kız için değil kendime saygımdan kendimle ilgileniyordum. bu süre zarfında olanlardan da biraz bahsedeceğim sizlere ki henüz hikayenin daha %60ı bitti merak eden panpalarıma duyurulur.

odaya girdik. bir yandan içimde buruk bir acı, eskiden aşık olduğum kızı şimdi gözlerinin içine baka baka birlikte gibecektim. ama artık insanlara acımamalıydım. kazık yemekten bıkmıştım. izmir beni de mi bir gavat yapmıştı ? belkide...

odanın kapısını kapattım. çiçek benim odadan çıkmamı bekliyordu muhtemelen. kapıyı kapattıktan sonra çok aciz ve ağlayacak gibi gözlerime baktı. o an öfkem esir almıştı beni umrumda değildi. canla çiçek yiyişmeye başladılar. çiçek canla öpüşürken bir süre daha yüzüme baktı sonra beni görmemek için gözlerini kapatıp yiyişmeye devam etti. sonra bu cana sakso çekmeye falan başladı. gözlerini hiç açmıyordu bana bakmamak için. beni görmemek için...

sakso faslı bittikten sonra can prezervatifini gibine geçirip çiçeği yatağa doğru domaltıp gibmeye başladı. sonra bana baktı ne zaman geliyorsun der gibi. sadece pantolonumu indirip yatağın üzerine çıktım. yatağın üzerinde dizlerimin üstündeyim. çiçek'in suratı tam gibimin hizasında. can çiçek'i domaltmış keyfine bakıyor. bu nasıl bir tabloydu ? nasıl bir insan olmuştum ben. daha dün evlenme hayali kurduğum kızın gibilmesini izliyordum. ve tekrar öfkem ağır bastı, çiçek'in kafasını iki avcumun arasına alıp gibimi ağzına soktum. hiç bir tepki vermiyordu. gibim ağzında öyle bekliyordu. yala ! diye komut verdim. kafasını kaldırdı, gibim ağzında gözlerimin içine baktı. gözlerinin nemlendiğini gördüm. sessizce belli etmeden ağlıyordu.

ama artık acımak yoktu. ihaneti affetmeyecektim. kafasını bi hamleyle daha sert tutup ağzının içinde gel git yapmaya başladım. çiçek'in gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. tabi can bunu farketmiyor. en son böyle gel git yaparken çiçeğin ağzına boşaldım. sonuna kadar kökleyerek boşaldım. tükürmemesi için. hepsini yutmak zorunda kaldı.

bu iyice yaklaştıktan sonra, adımlarını henüz bitirmemişken selam verdi ;

-merhaba halidakisperm *

-merhaba sebahat

-nasılsın bakalım ?

-iyidir ya nasıl olsun iş güç koşturuyoruz sen nasılsın ?

-iyiyim bende. sıcak çayın var mı kahvaltımı yapmaya geldim.

-var var olmaz mı. geç otur ben getireyim.

bizimkisi geçti oturdu. poşeti açıp ,gri kağıda sarılmış poğaçaları çıkarttı.

-sen aç mısın halidaki ? gel sende ye.

-yok teşekkür ederim ben yeni yedim.

-hmm iyi bakalım. burada da boyoz yok. yumurtayla boyoz olsaydı ne güzel olurdu şimdi ahh izmir ahhh.

-valla ben izmiri pek sevmem. boyozlada pek aram yoktur. simitede gevrek demem *

-aa nasıl izmirlisin sen ya ? *

-ben ankaralıyım. izmire çalışmak için gittim pek sarmadı , şimdi de şansımı burada deneyeyim dedim.

-iyi yapmışsın iyi, güzeldir antalya.

-izmirden güzel en azından.

-aaa kötüleyip durma şehrimi.

ben senin şehrini gibeyim. gavatlar ve huurların cirit attığı yer. izmirin ne havasına ne kızına güven oluyor amk...

yanımda çiçek oturuyordu. selma abla çiçeğe sen kalk ordan buraya gel dedi. çiçek ordan kalkıp selma ablanın oturduğu yere gitti. selma abla bir anda viskisini kafasına dikip ayaklandı. pijamasının üst kısmını çıkarttı. üzerinde sadece sütyeni kalmıştı. dans ede ede yanıma doğru geldi. beliyle daireler çizip öne doğru eğiliyordu. eğildikçe göğüsleri aşağıya doğru iniyor ve sütyenden daha çok belli oluyordu.

sonra gelip koltuğun üzerine çıktı. ayağını sağ tarafa atıp kucağıma oturdu. saçlarımın enseme yakın kısmından tutup kafamı geriye doğru çekti ve göğüslerinin arasına suratımı yerleştirdi. ben hiçbir tepki vermeden öyle kalakalmıştım. ama engel olamadığım malafatım kalkmaya, kazma sapı gibi olmaya başlamıştı. sonra kendini biraz yukarı doğru itip ellerini arkasından zütürüp ,aşağıdan taşşaklarımı yakaladı. taşaklarımı sıkmaya başladı.

ama kendimi çok zor tutuyorum. sonra bu taşakları bırakıp ellerini yanaklarımın iki yanına koydu ve boynuma yapıştı. bir yandan üzerimde sürtünüyordu. zevkten artık dört köşe olmuş vaziyette selma ablayı bekliyordum. kas katı kesildim amk. sonra üzerimden inip bacaklarımın arasına geçti. eşofmanın üzerinden yannanımı ağzına almaya başladı. kudurmuştum resmen. eşofmanın üstünden de olsa ilk defa biri dalgayı ağzına alıyordu.

sonra bu bi anda ayağa kalktı ve kalan chivas şişesini alıp gerisini birlikte yapın diyerek odasına geçti.

beyler hikayeyi yarım bırakıp kaçarsam beni gibeceklerine dair tehdit msjları atanlar var. hikaye yarım kalmayacak ölüp kalmazsam. bi 15 dk kafamı dinleyeyim sizin için 3-4 part daha atıp devam edicem. eğer başımın ağrısı geçerse sabah 3-4e kadar yazarım. 15-20 dkye belli olacak.

o geceyi yoğun bir şekilde atlatmıştık nihayet. çıkışta çiçeğin yanına gittim.

-hadi hazırsan gidelim.

bu mutlu bir şekilde, yüzüne takındığı gülümsemesiyle üstüne çeki düzen verdi ve koluma girdi. müşteriler gibi klubten çıktık. artık arabamız yoktu. selma abla kaza yapınca araba haşat olmuştu. taksi çevirip taksiyle eve döndük. yukarı çıkıp eve girdik. evde bazı değişiklikler yapmıştım. selma ablanın bütün kıyafetlerini sağa sola dağıtmış, selma ablayla içtiğimiz chivas şişelerini, selma ablanın odasındaki süslendiği aynanın üzerine dekor olarak yerleştirmiştim. bu arada bende artık selma ablanın odasında uyuyordum. üstümüzdekileri çıkarıp yerleştirdikten sonra ben duşa girip sıcak bir duş aldım. çıktığımda çiçek ikimize de tost yapıyordu. tost demişken : tost benim için çok önemliydi. selma ablayla neredeyse her gece tost yerdik. selma abla kaşarlı tostu çok severdi. hatta arada sana kendimden parçalarla tost yaptım diye taşşak bile geçerdi *

konuya dönelim. kurulanıp üzerimi giyindikten sonra tostlarımızı yedik. çiçek sürekli gözlerimin içine baksa da ben televizyon izliyormuş gibi yapıp gözlerimi kaçırıyordum. ve birden sessizlik bozuldu.

-ne olacak böyle halidaki ?

-ne ne olacak çiçek ?

-biz ne olacağız ? görmüyor musun sana nasıl aşığım.

-çiçek bizim aramızda bir şey olamaz artık. ben sürekli aşık olduğum kadının başkaları altında inlediğini düşünerek yaşamayı istemiyorum.

-ne yapabilirim halidaki ha ne yapabilirim !!! ben mi yazdım kaderimi ?

-kimse kendi yazmaz ama herkes kendisi şekillendirir. selma ablaya verdiğim sözlerim var. kendi hayatıma bakmam lazım. kadınlara güvenmemem lazım.

bunun bir anda gözleri doldu ve yerinden kalktı. ağlayarak gidiyordu. tuttum kolundan "nereye?" dedim. "bırak elimi yüzümü yıkıcam." dedi.

bir müddet sonra nurhan abiyi gördüm. elinde viskisi, aysel ablayla makara yapıyor. bende barın önünde içkimi içiyorum, garsonları müşteriye yönlendiriyorum. nurhan abiyi uzaktan kese kese işimi yapıyorum. aysel huursu da lafa tuttum mu bırakmazdı şimdi. klagib aysel abla ,nurhan abiye yavşayacak illa amk.

daha fazla bekleyemeden nurhan abinin yanına gittim ciddi bir tavırla ;

-nurhan abi biraz konuşabilir miyiz ?

-hayırdır halidaki noldu ?

-abi bi 10 dk zamanını ayırabilir misin bana sana bir şey danışmam lazım.

-tamam sen geç barın oraya geliyorum.

ben arkamı dönüp gittim, nurhan abiyi bekliyorum. aysel huursuyla 1-2 dk daha konuştuktan sonra yanıma geldi.

-ee halidaki noldu ?

-abi nasıl desem bilemiyorum.

-konu neyle ilgili ?

-çiçekle ilgili abi.

-dur ben söyleyeyim halidaki sen çiçeğe aşık oldun, artık burada çalışmasını istemiyorsun, benden çiçeği satın almak istiyorsun öyle değil mi ?

-abi sen bunları nerden biliyorsun ? çiçek mi söyledi ?

-bak halidaki , selma ablanla ölmeden önce çok konuşurduk. selma benim anamdan babamdan daha çok değer verdiğim bi insan. kimse yanımda olmadı ama selma ablan oldu. hasta oldum baktı, yaralandım baktı, kimse iyi davranmadı o davrandı. ben onla tanıştığımda bu bataktaydı. selmaya aşık oldum. bana kadınlara asla güvenmemem gerektiğini söyledi. bende bir kadınım ve huuryum dedi. sen benim şefkatimden etkilendin. bende sana karşı boş değilim. ama sürekli senin yanında olucam. fakat aramızda bir ilişki olmadan birbirimize bakıcaz dedi. o zamanlar bende senin gibiydim. çaresiz kabul ettim ve beni bu duruma alıştırdı. ne o işini bıraktı ne ben işimi. aşkımızı kalbimize gömdük. seni de çok seviyordu selma ablan. bir gün otururken halidaki çiçeğe aşık olacak ve senle konuşmaya gelecek,ona sakın kötü davranma dedi.

ben duyduklarıma inanamamış, şok olmuş bir şekilde nurhan abinin dudaklarından çıkan sözcüklere yoğunlaşmıştım. her şey slowmotion olmuştu sanki.