1. 1.
    0
    başlıyorum binler hazır mısınız?
    ···
  1. 2.
    0
    kocan ve çocugun nerde?
    ···
  2. 3.
    0
    Araba çiftlik evine ulaştığında güneş akşama yatmıştı. Büyük bir ev değildi; doğudaki, zaman içinde geniş aileleri barındıracak şekilde büyümüş yaygın çiftlik evleri kadar büyük değildi. iki Nehir'de evler genellikle, teyzeler, halalar, dayılar, amcalar, kuzenler ve yeğenler dahil iki ya da üç nesli bir çatı altında barındırırdı. Tam ve Rand, Batı Ormanı'nda çiftçilik yapmaları kadar, yalnız yaşayan iki adam olmaları yüzünden de sıradışı sayılırdı.
    ···
  3. 4.
    0
    Burada odaların çoğu tek kat üzerindeydi, kanatları ya da eklentileri olmayan temiz bir dikdörtgen. Dik, saz damın altında iki yatak odası ve bir tavanarası vardı. Kış fırtınalarından sonra sağlam, ahşap duvarlardaki badananın çoğu silinmişse de, ev hâlâ derli toplu ve bakımlıydı, çatı onarılmış ve kapılar ile kepenkler yerli yerindeydi ve kasalarına iyi oturuyorlardı.
    ···
  4. 5.
    0
    Ev, ahır ve taş koyun ağılı çiftlik avlusunda bir üçgen oluşturuyordu. Birkaç tavuk soğuk toprağı eşelemek için dışarı çıkmıştı. Açık bir kırkma kulübesi ve taş bir yalak ağılın yanında duruyordu. Çiftlik ile ağaçların arasındaki alanda sıkı duvarlı bir kurutma kulübesinin yüksek konisi görülüyordu. iki Nehir'deki pek az çiftçi, tüccarlara satacak yün ve tütünleri olmadan yapabilirlerdi.
    ···
  5. 6.
    0
    Rand taş ağıla göz attığında, sürünün iri boynuzlu koçu bakışlarına karşılık verdi, ama siyah yüzlü diğerleri uzandıkları yerde ya da kafaları yemliğin içinde kaldı. Tüyleri gür ve kıvırcıktı, ama hava kırkma için hâlâ soğuktu.
    ···
  6. 7.
    0
    "Siyah pelerinli adamın buraya geldiğini sanmıyorum," diye seslendi Rand, mızrak elinde, evin çevresinde dolaşarak yeri inceleyen babasına. "Çevrede birisi olsaydı koyunlar bu kadar sakin olmazdı."
    ···
  7. 8.
    0
    Tam başını salladı, ama durmadı. Evi son bir kez tamamen dolaştıktan sonra aynısını ahır ve ağıl için yaptı. Tütsü ve kurutma kulübelerini bile kontrol etti. Kuyudan bir kova su çekti, avcuna doldurdu, suyu kokladı, sonra dikkatle dilinin ucunu dokundurdu. Aniden bir kahkaha kopardı, sonra hızla içti.
    ···
  8. 9.
    0
    "Gelmemiş anlaşılan," dedi Rand'a, elini ceketinin önüne silerek. "Göremediğim ve duyamadığım atlar ve adamlar hakkındaki bunca konuşma her şeye iki kez bakmama sebep oluyor." Kuyu suyunu bir başka kovaya doldurdu ve bir elinde kova, diğerinde mızrak, eve yöneldi. "Akşam yemeği için yahni yapacağım. Burada olduğumuza göre, birkaç işi halletsek iyi olur."
    ···
  9. 10.
    0
    Rand Kış Gecesi'ni Emond Meydanı'nda geçirmemesine üzülerek yüzünü buruşturdu. Ama Tam haklıydı. Çiftlikte iş hiç bitmezdi; ne zaman birini bitirsen, diğer iki tanesi seni bekliyor olurdu. Tereddüt etti, ama yine de yayını ve sadağını el altında tuttu. Kara atlı görünürse, onunla elinde bir çapadan başka bir şey yokken yüzleşmek istemiyordu.
    ilk önce Bela'yı ahıra yerleştirmesi gerekiyordu.
    ···
  10. 11.
    0
    Atın koşumlarını çıkardı, ahırda, ineğin yanındaki bölmeye zütürdü, sonra pelerinini bir kenara koydu ve kısrağı avuç avuç kuru samanla ovdu, sonra bir çift çalıyla kaşağıladı. Dar merdiveni kullanarak samanlığa tırmandı ve atın yemesi için saman attı. Birkaç kepçe de yulaf verdi, ama pek az yulafları kalmıştı ve hava yakın zamanda ısınmazsa, başka kalmayabilirdi. inek sabah, hava aydınlanmadan sağılmış, her zamanki sütünün ancak çeyreğini vermişti; kış oyalandıkça sütü çekiliyor gibiydi.
    ···
  11. 12.
    0
    Koyunlara iki gün yetecek kadar yem kalmıştı. Şimdiye dek otlağa çıkmış olmalıydılar, yeterince ot bitmemesine karşın sularını yine de ağzına kadar doldurdu. Tavukların yumurtalarını da topladı. Yalnızca üç tane vardı. Tavuklar yumurtalarını saklamak konusunda akıllanıyor gibiydi.
    ···
  12. 13.
    0
    Tam dışarı çıkıp, koşumları onarmak için ahırın önündeki sıraya oturup, mızrağını yana dayadığında, çapayı sebze bahçesine zütürüyordu. Bu, Rand'ın bir adım ötede, pelerininin üzerinde duran yayı hakkında kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu.
    ···
  13. 14.
    0
    Pek az ot baş vermişti, ama yine de ortalıkta ottan başka bir şey görünmüyordu. Lahanalar gelişmemişti, fasulye ve bezelyeler henüz filizlenmişti ve pancarlardan iz yoktu. Her şey ekilmiş değildi elbette; yalnızca bir kısmı, kiler boşalmadan önce soğuk birşeylerin yetişmesine izin verecek kadar kırılır umuduyla ekilen birkaç şey. Çapalama işini bitirmesi uzun sürmedi, geçmiş yıllarda bu onu memnun ederdi, ama şimdi, bu sene hiçbir şey yetişmezse ne yapacaklarını düşünüyordu. Hoş bir düşünce değil. Ve daha kesmesi gereken odunlar vardı.
    ···
  14. 15.
    0
    Rand'a, kesmesi gereken odun olmadığı zamanların üzerinden yıllar geçmiş gibi geliyordu. Ama şikayet etmek evi ısıtmayacaktı, bu yüzden baltayı aldı, okunu ve sadağını kütüğe dayayarak ve işe koyuldu. Çabuk, sıcak bir ateş için çam, uzun uzun yanması için meşe. Kısa süre sonra ceketini bir kenara koyacak kadar ısınmıştı. Kestiği odunların oluşturduğu yığın yeterince büyüdüğünde onları evin yanma, önceki odunların yanına sıraladı. Çoğu, saçaklara kadar uzanıyordu.
    ···
  15. 16.
    0
    Normalde yılın bu zamanında odun yığını küçük ve sayısı az olurdu, ama bu sene değil. Kes, yığ, kes, yığ, kendini baltanın ve odun yığmanın temposunda unuttu. Onu kendine Tam'in, omzundaki eli getirdi ve bir an şaşkınlık içinde gözlerini kırpıştırdı.
    ···
  16. 17.
    0
    O çalışırken gri alacakaranlık çökmüştü ve hızla geceye doğru soluyordu. Dolunay ağaç tepelerinin üzerinde duruyor, kafalarına düşecekmiş gibi solgun ve şişkin, ışıldıyordu. Rüzgar da o fark etmeden soğumuştu ve lime lime bulutlar kararan gökyüzünde sürükleniyordu.
    ···
  17. 18.
    0
    "Gidip yıkanalım, evlat, sonra akşam yemeğimizi yiyelim. Yatmadan önce sıcak banyo yapmamız için içeri su taşıdım bile."
    "Sıcak olan her şey kulağıma güzel geliyor," dedi Rand, pelerinini alıp omuzlarına atarken. Gömleği terden sırılsıklam olmuştu ve baltayı sallarken unuttuğu rüzgar, çalışmayı bıraktığından bu yana terini dondurmaya çalışıyor gibiydi. Esnemesini bastırdı, eşyalarının kalanını toparlarken titredi. "Ve uyku da. Festival boyunca uyuyabilirim."
    ···
  18. 19.
    0
    "Bu konuda iddiaya girmek ister misin?" Tam gülümsedi, Rand da karşılık olarak sırıttı. Bir hafta boyunca uyumasa bile Bel Tine'ı kaçırmazdı. Bunu kimse yapmazdı.
    Tam mumlar konusunda cömert davranmıştı ve büyük, taş şöminede bir ateş çıtırdıyordu, bu yüzden oturma odası sıcak, neşeli bir his veriyordu. Odada şömine dışında geniş, meşe bir masa vardı. On iki, hatta daha fazla kişinin oturabileceği kadar uzun bir masa, ama Rand'in annesi öldüğünden beri nadiren o kadar kişi o masanın başında toplanmıştı.
    ···
  19. 20.
    0
    Tam'in beceriyle yaptığı birkaç dolap ve sandık, duvarların dibine dizilmişti. Masanın çevresinde yüksek sırtlı sandalyeler vardı. Tam'in okuma sandalyesi adını verdiği yastıklı sandalye ateşe dönük duruyordu. Rand o ateşin önündeki halıya uzanarak okumayı tercih ediyordu. Kapının yanındaki kitap rafları Badeçay Hanı'ndakiler kadar uzun değildi, ama kitap bulmak zordu. Pek az çerçi birkaç kitaptan fazlasını taşırdı ve onların da isteyen herkese ödünç verilmesi gerekirdi.
    ···