/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 12.
    0
    upupu pupu puupu
    ···
  2. 11.
    0
    laaaaaaan yazsana amk
    ···
  3. 10.
    0
    devam panpa
    ···
  4. 9.
    +1
    Güzel kardes de entryler biraz fazla uzun burda kimse okumaz lan bunu :d
    ···
  5. 8.
    +1
    Devam panpa :d
    ···
  6. 7.
    +2
    upupupupupupupupuppupu pu pupu upuppupupppup
    ···
  7. 6.
    +2
    100 gram peynir 100 gram zeytin ve bir ekmek istedi yeşilçamdaki Müjde Ar'a elleyen sapık bakkalcıya benzeyen dayıdan. Salamda mı alsam diye düsünürken göbeği yine engel oldu ona. Bakkal amca siparislerini hazır ederken Yavuz'da bulunduğu ortamı incelemeye koyuldu. icerdeki püskevit kokusu ,ucuz çikilatalar ,renk renk şekerler ,franbuazlı niğde gazozu ,toz şekere daldırılmış kürek hepsi ona çocukluğunu hatırlatmıştı. Bakkal amcadan bardak bardak aldığı çekirdekler ,çatapat ,boncuk tabancası BONCUK TABANCASI diye sesli olarak söylemiş istemeden onun tabanca bulmak zor neredeyse imkansızdı ama göstermelik sahte bi silahta işini görürdü silah bulması imkansızdı zaten. Bakkalcı dayı kafasını tezgahın arkasından uzatarak Yavuzun içinde kopan fırtınalara aldırış etmeden bi şey mi dedin yiğenim dedi sakin sakin. Yavuz Boncuk tabancası var mı? diyebildi adamın tuhaf bakıslarina aldırıs etmeden siparişlerinin parasını verdikten sonra elinde beyaz plastik poşet ve belinde silahıyla kendinden emin adımlarla karsıdan karşıya geçerken acı fren sesiyle irkildi ve refleks olarak kendini kaldırima attı. Önüne baksana ibbine! diye bağıran bir adamın sesiyle tedirginliği arttı.ama lafın altında kalamazdı. kusura bakma dıbına koduğum. diye bağırdı karşısındaki beyaz faça şahine doğru icindeki adamı görmeden. Yaptığı tezatı takdir ederek. Beyaz faça şahinin içinden inen 4 keko hollywood filmlerindeki pgibopat mekgibalı çeteleri andıran bir ahenkle üzerine yürümeye başladılar Yavuz gardına aldı ama arkasından yediği darbeyle sendeledi, esnafın kavgaya dahil olması mahallenin kekolarına çattığinin göstergesiydi. Neyse bende yir zopa mı, yakarım sigaramı diye düşündü mumkun oldugunca az zararlı darbeler alarak zopasını yedi silahı yere düsmüştü kekolardan biri uzanıp silahı aldı birkaç saniye gülüp silahı arkadaşlarına gösterdikten sonra soguk havanın dondurdugu kulak memesine gelen bir atış yaptı sonra silahı da alarak arabaya binen kekolar basıp gittiler. Yavuz Silahımı bari almasalardı orrospu çocukları diye düsündü sonra pansiyona yöneldi göbeğiyle koruduğu peynir zeytin ekmek üçlüsünü yemek ve duş almak için... Önce duş mu yemek mi diye adeta kendiyle kavga ederken eski püskü dolabın boy aynasında gördüğü yansıması kavgayı bitiren darbeyi indirmişe benziyordu elindeki poşeti henüz toplamadığı yatağın üzerine koyarken banyoya yürüdü suyu açıp ısınmasını beklerken lavaboya döndü. Yediği dayaktan sonra ellerindeki çamuru akıttıktan sonra duş almak için açtığı suya döndü. Duş almak için iyi diye düşündü ve suyun altına girdi suyun rahatlatıcı etkisi bütün vücuduna yayılırken başından geçen cenabetlikleri düşündü.’’Vay ben kaderimin amk…’’ dedi ama bir yandan da böyle hafızası silinmiş ajan falan mıyım diye düşündü. Bunu düşünmenin verdiği özgüvene bina yen önündeki buzlu kalın camı tek yumrukta kırabileceğini düşündü kolunu geriye doğru çekip dirseğini soğuk fayans duvara ürpererek dayadı. Hızla yumruğunu indirirken gülümsüyordu. Kırılan camın sesi duvarlarda yankılanırken; Yavuz ananıgibeyiazfsvshfaafaddacadafafsds diye bağırdı. Hala açık olan suyun altına refleks olarak çektiği eli kanıyordu. Yavuz önce suyu kapattı sonra üzerinde pansiyonun ismini taşıyan havluyla eline sarıp bornozu giydi fayans zemini kaplayan cam parçalarına basmadan banyodan çıktı. Eli hala kanıyordu malım ben diye geçirdi içinden elindeki kanamayı durdurmaya çalışırken sonunda kanamayı durdurdu ve elini sardı. Aldığı duşun rahatlatıcı etkisini hissedemeden yine strese girmişti.neyse bari yemeğimi yiyim dedi öğleye yaklaşmış saate bakarken. Ekmek peynir zeytin üçlüsünü yedikten sonra birbirine buluşmak için söz vermiş iki sevgili gibi dudakları ve viski şişesini buluşturdu. Hızla içti yarım saat sonra şişenin yarısındaydı. Cebinden çıkardığı yıpranmış soft paketten üzerinde camel yazan sarı filtre bir sigara çıkarttı zippo çakmağıyla sigarasını yaktı duman ciğerlerine hücum ettikçe zihni güncelleniyordu sanki, olanları düşünüyordu bir düşmanı mı vardı fark etmeden bir şey mi yapmıştı, eskiden bir ajan olmadığını yeni sardığı eline bakarken gülümseyerek tekrarladı ya neydi o zaman aşağıdaki huur çocuğu resepsiyon görevlisi dün kendini tanımamış mıydı? Başlaması gereken yeri bulmuştu. Sigarasından son fırtını çektikten sonra kül tablasına bastı ceketini alıp aşağı indi. Resepsiyonda başkası vardı hızla yanına gelen iri yarı adamı görünce biraz çekinse de gülümseyerek buyurun efendim diyebildi. Yavuz adamı fazla korkutmak istemeyerek ona zarar vermeyeceğini anlaması için gülümseyerek sordu. Dün sizin yerinizde olan arkadaşla konuşmak istiyorum.dedi. Motelimizle ilgili bir sorununuz mu var? efendim dedi çekinerek. Yavuzun sinirleri bozulmak üzereydi ses tonunu biraz daha sertleştirerek Hayır, bana o arkadaş lazım dedi. Efendim o arkadaş dün yıllık izne ayrıldı. dedi iri adamın kendine bir şey yapmasından korkarak. Ama iri adam onu şaşırtarak teşekkürler deyip odasına yöneldi. Odasına çıktığında dünyanın ne kadar büyük olduğunu ve bütün umutların çabucak kaybolabileceği konusunda ideoloji karmaşasına girdi. Kalan viskiyi içip uyumaya karar verdi
    Tümünü Göster
    ···
  8. 5.
    +2
    2
    Gecenin karanlığı kesilen elektrikle birlikte daha da korkutucu bir hal almaya başlamıştı. Ağaçlar fantastik filmlerdeki hareket edebilen ağaçlar kadar korkunç görünüyordu. Ama Yavuz korkmuyordu Sağına soluna bakınarak temkinli bir şekilde evine gitmeye çalışıyordu telefonunun ışığından destek alarak... Yağmur başladığında eve çok az mesafesi kalmıştı ama yinede ıslanacağa benziyordu çünkü önünde alkolün zararlarını anlatan kamu spotu tarzında ki manzarayı gördüğünde geri dönüp bir üst sokaktan geçmeye karar verdi "pis ayyaşlar" diye geçirdi içinden geri dönerken gördüğü iğrenç manzaranın kahramanlarına insan neden aynı yere kusarak bir kusmuk gölü oluşturur diye düşünmeden edemedi. Sonra ensesindeki yanma ve sırtına akan soğuk sıvıyı hissetti arkasına döndüğünde elinde kırık bir şişe ile ölü bakışlar atan sarhoş adama bakarken elindeki şişenin kafasında kırıldığını fark etti. Ayyaş elindeki şişeyi hiçte ayyaş değilmiş gibi profesyonelce sallarken Yavuz çoktan montunu çıkarmış bir taksör gibi çevik eskivlerle adamın salladığı şişeden kaçıyordu. Ayyaş şişeyi hızlı bir hareketle Yavuzun karnına itekledi Yavuz kenara doğru kaçtı ve adamın elindeki şişeyi yakaladı.Şişeyi tutmak için eğilen adamın ense köküne dirseğiyle sert bir şekilde indirdi olayın olduğu yere biraz uzakta olan ve hala sarhoş taklidi yapan iki adamda yere serilen arkadaşlarını görünce Yavuza doğru koşmaya başladılar. Yavuz bu adamı bile şans eseri dövdüğüne inandığı için koşmaya başladı.Pek koşmazdı hatta hiç koşmazdı o yüzden birazdan kesilip arkasından gelen atlatic tiplere yakalanacağını biliyordu ama yaşamak için koşmalıyım diye düşündü çoktan kesilmesi gerekiyordu bir şişmana göre oldukça zindeydi. kendiside bu duruma şaşirmıştı. Adamların peşinde olmadıgından emin olduktan sonra taksi çağırıp eve gitmeyi düşündü ama evini biliyorlardı nerden geçecegini de bu adamlar onu öldürmek istiyorlardı ama neden diye düşündü ister istemez ve profesyonel bi adamı nasıl etkisiz hale getirmişti.Ve en tuhahı heyecanlanmamıştı nasıl bu kadar soğukkanlı olabilmişti.
    Kafasında bu sorular dönüp dururken karşı şeritteki araba dikkatini çekti. Aston Martin için ucuz yollar diye düşündü.
    Araba kendisini fark ettiğini anlamışçasına hızlı bir manevrayla ucuz asfalt yolda lastik izlerini bırakarak Yavuz'un yanında durdu Yavuz ne yapacağını kestiremedi ve üstüne alınmayarak yoluna devam etmek istedi. Ancak duyduğu korna sesi motordan çıkan gürültülü sesler geç kaldığını anlatıyordu ona derin bir nefes aldı sonra aklına canına kast eden ayyaşlar geldi ve koşmaya başladı. Nereye gidecekti peşinde hızlı, çok hızlı bir araba vardı arabanın geçemeyeceği sokaklar geldi aklına uzaktaydılar birazdan kesileceği hissi bırakmıyordu peşini arkasından büyük bir gürültüyle gelen arabadan hızlı koşmayı bir nano saniye aklından geçirdi iyi bir fikir olmadığını düşünüp yıkık dökük evin bahçesine geçen duvardan sahip olduğu ağırlık kendisinin değilmiş gibi zıpladı.
    Göbeği koşarken rahatsız ediyordu bir ara eritirim diye kafasının bir kenarına not alıp daha önemli sorunu hakkında düşünmeye karar verdi. Nasıl bu kadar rahattı arkasında amacının ne olduğunu bilmediği lüks bir araba varken ve daha yarım saat önce ölüm tehlikesi atlatmışken kilo problemini düşünebiliyordu. Sanki günlük yapmış olduğu bir işmiş gibi rahat davranıyordu ölümden kaçarken ayakkabılarındaki çamur iki kiloyu geçene kadar bahçeden çıkmadı neden arabası yoktu araba bulmalıydı. Bahçenin boş tarafına bakan duvardan atlayıp ne yapacağını biliyormuş gibi bir arabanın cdıbını ceketini koluna sararak kırdı. Sonra kapıyı açıp içine oturdu. Direksiyonun altında bir şeyleri söktü ve kendini kabloları birbirine sürterken buldu az araba kullanan biri için fazla bilgiliydi ya da Tanrı yardım ediyordu gaza basıp ilerlerken nereye gideceğine çoktan kara vermişti bile...
    Yağmurdan ıslanan camı temizlemesi için silecekleri çalıştırdı yol altında hızla akarken bunun da gördüğü o tuhaf rüyalardan biri olabileceğini düşündü tabi ya birazdan uyanıp okula gitmek için hazırlanacaktı. Ama olmadı bu sefer olmadı sabaha kadar kalabileceği ve güvende olacağını düşündüğü pansiyonun önünde arabayı durdurdu ve arabadan indi neden burayı seçmişti acaba daha önce hiç görmemişti burayı resepsiyon benzeri küçük odanın açık penceresinden içeri baktı boştu önünde duran zile basıp basmamak konusunda tereddüt etti
    Yavuzun kararsızlığını hissetmişçesine çıkıp gelen görevli Yavuzun çamur içinde kalmış kıyafetlerine ve iri gövdesine bir süre baktıktan sonra arkasındaki dolaptan bir anahtar alıp Yavuzun önüne koydu ve iyi geceler deyip gitti.
    Yavuz içinden müşteri memnuniyeti ve güler yüzle ilgili küfürler savururken merdivenlerden çıkarak ulaşabileceğini düşündüğü odasına yöneldi anahtarda yazan 13 sayısına tekrar baktı sonra kapıya baktı evet odası buraydı kapıyı açtı ceketini askıya astı. Kapıyı kapatıp yatağa oturdu biraz düşünecekti ama sonra vazgeçti kafası çok karışıktı. Uyuyayım bari dedi ve yatağa uzanıp gözlerini kapattı. Yarının daha güzel ve aksiyonsuz geçmesini ümit ediyordu.
    Ensem ne ara kesildi amk sabah kalktığında kafasından gecen tek cümle buydu dun gece yaptıklarını hatırladı ben neymişim diye kendine sormadan edemedi. Ucuz pansiyona göre biraz fazla zevkli dizayn edilmiş banyoya gidip yüzünü yıkarken aynaya bakma fırsatı olmuştu yüzü ne haldeydi solmuş ölü bir adamın ifadesiz suratı gibi boş ve amaçsız bakıyordu aynaya tüm bunlar aklından geçerken o değil dün gece ne oldu öyle amk diye bir ses yankılandı zihninde ensesinin arkasında ki kurumuş kana dokundu.Amerikan filmimi lan bu giberim böyle hayatı dedi. Hayatında ilk kez kim olduğundan emin olamıyordu Yavuz. sanki dün onu döven adamlara sarhoş olduğu için küfür etmemiş gibi yatağın yanında duran viski şişesine yöneldi kapağı açıp hiç düsünmeden kafasına dikti midesinde ki yanmayla beraber aç olduğunu hatırladı. Once yemek yemeliydi ne yesem diye düsünürken dolaba yapıştırılmış pideci kartlarına ilişti pide mi kebab mı diye ikileme düşmüşken dün koşarken sallanan göbeği onu bu ikilemden kurtardı Adam gibi kahvaltı yap goduğum diye kendi kendine kızarken ceketini alıp delik deşik asfalt yolun karşısındaki önünde cipslerin sarktığı plastik raf ve file icindeki plastik toplarıyla ona çocukluğunu hatırlatan ,yıllara ve emperyalist sisteme karşı ayakta durmayı başarmış eski bakkala girdi.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 4.
    +1
    olur kardeş
    ···
  10. 3.
    -1
    Abi şu romanlara edebiyat yerleştirmeyin çok sıkıyor.
    ···
  11. 2.
    +2
    Güneş; karlardan beyaz bir gelinlik giymiş dağın ardından ağır ağır doğuyordu. Her zaman ki tedirginliğinden eser yoktu kendini hiç bu kadar rahat hissetmemişti belki de... Dibine gelip elindeyken sönmeyi başaran sigarasını yere atarken son bir nefes çekemediği için kızgındı. Güneş ne güzeldi saatlerce izleyebilirdi bu manzarayı tam bir sigara daha yakacakken içeride oturan güzel kızla, iri yarı ve sinirli adam aklına geldi ve bunun iyi bir fikir olmayacağına karar verdi sigarasını cebine koydu ve içeri doğru yürümeye başladı. içeri girdiğinde kızın az önce izlemekten kendini alamadığı güneş kadar güzel olduğunu fark etti.

    Koyu kahverengi saçları bembeyaz teniyle o kadar uyumluydu ki ona ayrı bir hava katıyordu. Hokkalı burnu ve herkeste olan ama çok farklı bakan kahverengi gözleri doğal bir kızıllığa sahip dudakları fazla makyaj yapan biri olmadığını anlatıyordu sanki. Birden aklına diğer koltukta oturan iri adam geldi sanki onun orda olduğunu yeni fark etmiş gibi döndü ve adama baktı koruma fiziğine sahipti ancak bir bodyguardın alamayacağı kadar pahalı italyan takımları ve ayakkabıları koruma olmadığını söylüyordu. Dikkatli bakıldığında saçlarını kenarlardan açılmaya başladığı fark ediliyordu fakat bu pekte umurundaymış gibi görünmüyordu. Uzun süreli bakışmalar sonrasında kız dayanamayıp konuştu :
    "Hadi artık... " bunu söylerken sesindeki öfkeye kendisi de şaşırdı. Sonra ayağa kalkıp kum saati kadar zarif görünmesini sağlayan Amerikan artisti gibi incecik belinden bir silah çıkarıp masanın üzerine koydu. Yavuz silaha baktı bu bir 38 special’di. Bir yer tanıdık geliyordu bu silah tuhaf olan hayatında eline silah almamış bir adamın bir silaha böyle yakından bakarken eski bir dostu görmüş gibi sevinmesiydi. Kız kısa süren sessizlikten sonra tekrar konuştu bu sefer kendini kontrol ederek "Biz arabadayız sen de geliyorsan gel !" bu sefer öfkeyi ayarlamıştı fakat hala bir miktar sitem vardı sesinde. iriyarı adam bütün heybetiyle ayağa kalktı ve beraber dışarı doğru yürüdüler, Yavuz kızın uzun olduğunu uzun boylu adamın yanına geldiğinde fark etti. Biraz düşündü ne olmuştu böyle bu insanlar kimdi. Nerden gelmişlerdi, onu nerden tanıyorlardı, tüm bu soruları kenara bırakıp karar vermeliydi bunları nasıl olsa öğrenecekti, ama şimdi ne olacaktı... Kaçacak mıydı? Yoksa onlara güvenecek miydi?
    Tümünü Göster
    ···
  12. 1.
    +2 -1
    uplayın lan
    ···