/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +163 -27
    -Kardeşim kaç setin kaldı burada?
    -1 set kaldı abi bitiriyorum şimdi.

    -Tamamdır abi bitti kolay gelsin sana.
    -Eyvallah kardeşim geçmiş olsun.

    "Bugün hava çok güzel, dolmuşa binmek yerine yürüsem mi acaba?" Diye içimden geçirdikten sonra bunun iyi bir fikir olduğuna karar verdim. Kulaklıklarımı takıp spor salonundan çıktım ve yürümeye başladım. Eve giderken yoldaki Yamaha motogiblet mağazasındaki R25lere, MT-07lere bakarak iç geçirirken bir şey farkettim, bu F-16 bugün geçen 6.ydı. Bu uçakları her gün görüyordum ama bu kadar çok olduklarını hiç görmemiştim. Eğitim uçuşudur diyip geçiştirdim.

    Güzel bir yürüyüşün ardından eve geldiğimde babam yemeği çoktan hazırlamış beni bekliyordu. Yemeği bitirdikten sonra her zaman yaptığım gibi bilgisayarımı açtım ve internette dolaşmaya başladım. Boş boş video izlerken dalmıştım ki telefonumun çalmasıyla irkildim. Arayan annemdi.
    -Alo
    -Berkim nasılsın? (kendime Berk diyeceğim)
    -iyiyim anne sen nasılsın, ne zaman döneceksin abimin yanından?
    Annem abimin okuduğu şehre onun ziyaretine gitmişti.
    -Salı günü döneceğim oğlum.
    Klagib bir anne-oğul konuşmasından sonra kapattım telefonu.
    ···
  2. 2.
    +40 -3
    Kendi kendime konuşmayı seven, aynı zamanda bunu farkında olmadan sürekli yapan bir insanımdır.
    “Oh be yarın dershanem öğleden sonra başlayacak, sabaha kadar oyun oynayabilirim” dedim ve başladım oyun oynamaya. Ta ki dershanemden bir mesaj gelene kadar.
    “Sevgili öğrencimiz, yarın 8.30da grup belirleme sınavınız vardır.” Hagibtir ya. Normal bir deneme sınavı olsa gitmezdim ama grup belirleme sınavı olduğu için gitmem gerekiyordu. Babam itfaiyede çalışıyor ve 3 günde bir 24 saat nöbete gidiyor. Yarın da nöbete gideceği gündü. Sınavdan çıkınca tüm günü kendime ayırırım diye düşünürken saatin 12 olduğunu farkettim.
    Babama iyi geceler dileyip yatağıma geçtim ve biraz telefonda takıldıktan sonra uyudum.
    ···
    1. 1.
      +1
      sen uçan f16ları nası görüyon amk
      ···
  3. 3.
    +35 -2
    Dııııt dıııııt -7.00 Alarm- “Ya dıbınakoyayım. Kapatayım bari 5 dakika sonra uyanırım.”
    Bunu dedikten 5 dakika sonra uyandım. Ya da ben öyle sanıyordum. Telefonu elime alıp baktığımda saatin 7.45 olduğunu gördüm. Evden çıkmak için 15 dakikam vardı. Hemen bir şeyler atıştırıp çantamı alıp dışarı çıktım. Apartmanın kapısını açtığım anda önümden hızlı bir şekilde sirenleri açık 3-4 tane polis arabası geçti. Normalde pek şaşırtıcı gelmezdi ama dünkü uçaklardan sonra bir terslik olduğunu düşünmeye başladım.

    Dershane çarşıda olduğu için dolmuşla gidecektim. Durakta beklemeye başladım, yaklaşık 5 dakika sonra beklediğim dolmuş geldi.
    - Abi bir öğrenci alır mısın?
    -Alayım yeğenim.
    Muhabbet etmek ve birkaç şey sormak amacıyla şoförün yanındaki koltuğa geçtim.
    - Abi sürekli uçaklar, polis araçları falan geçiyor bi terslik mi var bişey biliyor musun?
    - Bişey yoktur tatbikat falandır muhtemelen takma sen kafana. Bir terslik olsaydı haberimiz olurdu zaten.
    - Eyvallah abi.
    Dolmuş son durağa geldiğinde herkesle beraber ben de indim ve yürümeye başladım. Daha çabuk varmak için stadyumun içinden geçtim ve dershaneye geldim.
    ···
    1. 1.
      0
      dünya üzerinde "dıbınakoyayım" diyen biri varsa ben onun ta dıbınakoyim
      ···
    2. 2.
      0
      hikaye eskişehirde mi geçiyor birader. dolmuş, son durak ve stadyum kelimeleri aynı cümlede olunca.
      ···
  4. 4.
    +35 -1
    “Neden dışarıda bu kadar ses var? Bu kadar polis arabası nereye gidiyor? Neden her dakika F-16lar geçiyor? Bu sorunun cevabı neydi? Ünlü düşmesi ne ola ki dıbına koyayım?”
    Dışarıdan o kadar çok siren sesi geliyordu ki odaklanamadım bile. Sınavı erkenden verip çıktım. Bir terslik vardı. Artık bundan emindim. Dışarı çıktığımda sanki herkeste bir telaş, bir hareketlilik var gibiydi. Tekrar dolmuş durağına doğru yürümeye başladım. Ama bu sefer kestirme yoldan değil, hastanenin olduğu yoldan gidecektim.
    Hastanenin yanından geçerken bir şey farkettim. Hastanenin otoparkı polis arabalarıyla ve kamuflajlı askeri araçlarla doluydu. Etrafta çok sayıda asker ellerinde otomatik silahlarla nöbet tutuyordu. Merakımı yenmek için gidip bir askere neler olduğunu sordum. “Senlik bir şey yok, evine git hemen”. Dedi. Neler oluyordu?
    ···
    1. 1.
      0
      daha baştan feyıl amk. cümleye kardeşim diye giren sonra abi diyo. abi diyen kardeşime geçiyo falan bu ne amk
      ···
  5. 5.
    +31
    Korkmaya başlamıştım. Bir terslik olduğu kesindi. Şehirde çok sayıda terörist mi dolaşıyordu? Bomba ihbarı mı alınmıştı? Neden o hastane? Aklıma her şey geliyordu. Bunları düşünürken durağa varmıştım bile. Tekrar dolmuşa atlayıp eve gittim. içeri girer girmez babamı aradım.
    -Baba şimdi eve geldim de ben, sanki dışarıda bir şeyler oluyor. Bir terslik mi var bir şey biliyor musun?
    -Oğlum evden sakın çıkma bir şeyler oluyor bizi de göndermiyorlar dışarı.
    -Baba neden çıkmıyım neler oluyor söylesene
    -Oğlum ben de bilmiyorum eve gelince konuşuruz tekrar sen dışarı çıkma tamam mı
    -Tamam baba görüşürüz
    Konuşmayı sonlandırdığım anda annemi aradım.
    -Anne nasılsın
    -iyiyim oğlum sen nasılsın
    -Anne ben de iyiyim de sen istersen Salı günü de gelme, burada bir şeyler oluyor. Birkaç gün daha kal orada olur mu?
    -Ne oluyor Berk hiçbir şey anlamadım.
    -Ben de bilmiyorum ama benim hatrım için birkaç gün daha kal tamam mı? Şimdi kapatmam lazım, görüşürüz
    -Peki oğlum görüşürüz
    ···
    1. 1.
      0
      Twd gibi sardı mk devam et
      ···
  6. 6.
    +31 -1
    Benimle aynı şekilde düşünen biri var mı diye bakmak için twitter’a girdim. Evet herkes farketmişti bir terslik olduğunu. Alt alta sıralanan insanların korku dolu tweetlerini okurken dışarıdan gelen bir çığlıkla irkildim. Camdan dışarı baktığımda şoka uğradım. Dışarıda inanılmaz bir trafik vardı. Cadde üstünde oturduğumuz için her zaman bir yoğunluk olurdu ama hiç böylesini görmemiştim. Sanki herkes bir şeyden kaçmaya çalışıyordu. Çığlığın geldiği yöne kafamı çevirdiğimde yerde kanlar içinde bir kadının yattığını gördüm. Aşağı inip yardım edecektim ama babamın dışarı sakın çıkma dediği aklıma geldi.
    Soğukkanlılığımı koruyarak 112yi aradım, ancak açan olmadı. Nasıl olur ya? Acil durumlarda kullanacağımız numarayı nasıl açan olmaz? Defalarca denedim ancak değişen bir şey olmadı. Saate baktığımda çoktan akşam olduğunu gördüm.
    Bilgisayarı açmaya karar verdim. Haber sitelerine girdim fakat bir şey göremedim. Tam pes edecekken gözüme bir haber çarptı: Valilik uyarıyor, evlerinizden çıkmayın!
    ···
  7. 7.
    +28
    Haberin içeriğini görmek için tıkladım. Tıkladığım gibi bilgisayarın kapanması bir oldu.
    “Noluyor dıbına koyayım ya? Ulan elektrikler gidecek zamanı buldu varya”
    Yatağıma geçtim ve tekrar telefonu elime aldım. “Şarjınız az, lütfen telefonunuzu şarja takınız.”
    “Hagibtir, şimdi ne yapacağım? %7 şarjım kaldı ve elektrikler yok.” Telefonun kalan son şarjını da flashı açarak bir mum bulmak için kullandım. Tahmin ettiğim gibi 10 dakika kadar sonra telefon tamamen kapandı. Karşıdaki komşuya gitmeyi düşündüm ama çoktan gece yarısı olmuştu ve neler olduğunu tam olarak bilmediğim için insanları meraklandırmak istememiştim. Bunları düşünürken mum ışığının da etkisiyle uyuyakalmışım.
    ···
  8. 8.
    +27 -2
    Sabah uyandığımda sessizlikten başka hiçbir şey duymuyordum. Camdan dışarı baktığımda ise dünkü trafikten eser kalmadığını gördüm. Etrafta park halinde olan birkaç arabadan başka bir şey yoktu. Normalde cadde üstüne park etmek yasaktı bu adamlar neden böyle yapmıştı ki?
    Yine sorulara dalmışken elektriğin gelip gelmediğini kontrol etmek aklıma geldi. Gidip ışığı açtım ancak hiçbir şey olmadı. "Ulan elektrikler yok, şarjım sıfır, babam da gelmemiş. Ne yapacağım şimdi dıbına koyayım?"
    Tekrar pencerenin önüne gittim ve izlemeye koyuldum. Etrafta dolaşan 1 insan bile yoktu. O an gözüm karşı apartmandaki pencereye takıldı. Evet, bir adam perdeyi açmış bana doğru bakıyordu. O an anladım ki herkes aynı şekilde korkuyordu ve evlerinden dışarı çıkamıyordu.
    ···
  9. 9.
    +26
    O günü de genellikle pencereden dışarısın izleyerek geçirdim. Gece olduğunda tam kafamı cama dayayıp uyukluyorken çok büyük bir gürültüyle kendime geldim. 7 tane F-16 ok şeklinde pozisyon almış bir şekilde apartmanın hemen üstünden uçuyordu. Ve inanılmaz bir gürültü daha geldi. En son gördüğüm şey etrafın gündüz gibi aydınlanmasıydı.
    ···
    1. 1.
      +1
      vay anasını gibeyim
      ···
  10. 10.
    +19
    "Ne oluyor lan? Neredeyim ben, başım inanılmaz ağırıyor. Kulaklarım çınlıyor, ne oldu böyle"
    Kalkmak için yerden destek almak istedim, ama elime giren küçük cam parçaları buna engel oldu. Evet, camların hepsi içeri doğru kırılmıştı. Karşıya baktığımda gördüklerimle bir şok daha yaşadım. Eve yaklaşık 2km ötede olan hastane ve yakınındaki her yer yıkılmıştı ve yanıyordu. Etrafta çok büyük bir toz bulutu vardı. O gördüğüm F-16ların neden o kadar alçaktan uçtuğunu ve neden o kadar çok olduklarını o an anladım. Hastaneyi ve yakınındaki her yeri bombalamışlardı. Ama neden?

    Başım hala deli gibi ağırıyordu. Ellerim dışında bir yerim yaralanmış mı diye bakmak için aynanın karşısına geçtim ve her yerimi kontrol ettim. iyiydim. Ucuz atlatmıştım. Ama şimdi ne yapacaktım ki?
    ···
  11. 11.
    +25 -1
    Evde kalamazdım, orayı da bombalamala ihtimallerinden korktum ve evden ayrılmak en mantıklı şeymiş gibi geldi. Hemen çantama 6-7 konserve ton balığı, 3-4 şişe kadar su ve birkaç temiz kıyafet attım. Bir ara CSGO oyunundan heveslenip aldığım avcı bıçağını da kemerime taktım. Evin kapısını açtım. Ayakkabılarımı giydim. Elektrikler olmayınca açılan küçük beyaz ışığın yanmasını bekledim. Zemin kata indim.
    Dışarı çıkınca insanlar bana yardım eder diye düşünüyordum ancak öyle olmadı. Apartmanın kapısını açtım ve sağımı solumu kolaçan ettikten sonra dışarı adımımı attım. Sağ tarafa dönüp cadde boyunca çarşıdaki vilayet meydanına doğru yürümeye karar verdim. insanların orada toplanmış olmasını ve o binanın hala sağlam olmasını umut ediyordum.
    ···
  12. 12.
    +26
    Daha birkaç metre ilerlemişken bir çığlık duydum. Çığlığın geldiği yöne, yani caddenin karşı tarafına baktığımda 3 adamın bir kadını kovaladıklarını gördüm. Yardım etmeyi istedim. Ama cesaret edemedim. Kadın beni görünce yardım edin diye bağırarak bana doğru koşmaya başladı ancak caddenin ortasında ayağı kayıp yere düştü.
    Bir karar vermem gerekiyordu. Kadına yardım edip kendimi riske mi atmalıydım? Yoksa saklanıp adamların kadını öldürmesine izin mi vermeliydim?
    Hayatımda birçok zor karar verdiğimi düşünen ben, yanıldığımı işte tam o zaman anladım. Adamlar 3 kişiydi ve benden çok büyüklerdi. Benim ise bıçağımdan başka hiçbir şeyim yoktu. "Yardım etmeli miyim lan? Kadını öldürecekler kesin. Düşün Berk, düşün."
    ···
  13. 13.
    +25 -2
    Hayatımın en zor saniyelerinden sonra mantıklı olanı yapmaya karar verdim. Aynı zamanda bencil olanı..
    Geriye doğru koşmaya başladım. Şans eseri apartmanın kapısı kapanmamıştı. Kapıyı açık tutmak için kullandığımız küçük taş kapının kapanmasını engellemişti. içeri girdiğim gibi taşı ayağımla ittirip kapıyı kapattım ve camdan izlemeye başladım.
    "Ne yapıyor lan o adamlar? Tecavüz mü ediyorlar?" Hayır tecavüz etmiyorlardı. Öldürmüyorlardı da başka bir şey yapıyorlardı.
    Biri boynunu ısırıyor, biri kolunu almış ağzına zütürmeye çalışıyordu. Kadını canlı canlı yiyorlar mıydı? Yoksa ben hayal mi görüyordum? ikisi kadınla uğraşıyordu. Ben onları izlerken gözümü azıcık yukarı çevirdiğimde bir çift göz bana bakıyordu. Evet bu üçüncüleriydi. Beni görmüştü. Sağa sola sendeleyerek kapıya doğru gelmeye başladı. Ne yapacağımı bilemiyordum. Donup kalmıştım, kanım çekilmişti adeta. Soğuk soğuk terliyordum. Hareket bile edemiyordum sanki.
    Oraya yığılıp kalacağımı düşünürken arkamda bir el hissettim.
    ···
    1. 1.
      0
      Al işte amk zombi salgını
      ···
  14. 14.
    +14 -1
    O el beni sert bir şekilde geri çekti ve yere düştüm. Kalktığımda karşı komşu Mustafa abi bana bakıyordu. Eliyle gel işareti yaptı ve merdivenlerden yavaş, sessiz bir şekilde çıkmaya başladık. Ben neler olduğunu hala tam olarak idrak edemiyordum. O adamlar kimdi? Kadına ne yapıyorlardı? O adam beni görünce neden bana doğru yürümeye başladı?
    Bunları düşünürken kendimi Mustafa Abinin evinde buldum. Mustafa Abi tek yaşayan bir hastane görevlisiydi. Beni hemen koltuğa oturttu ve ne olduğunu sordu.
    Anlatmak istedim ama anlatamıyordum, gördüklerimden sonra çenem kilitlenmişti adeta. Vücudum buz kesilmişti. Tam o çaresizliğin içindeyken Mustafa abinin suratıma su çarpmasıyla kendime geldim.
    ···
  15. 15.
    +26
    O an aklımdan ailemin durumundan izlediğim tüm zombi filmlerine kadar her şey geçiyordu. inanılmaz duygular içerisindeydim. Ama en çok da bilinmemezlik korkutuyordu beni. Filmlerdeki tüm o olaylar gerçek olabilir miydi? Hiç mantıklı gelmiyordu. Hem de hiç. Ben bunları düşünürken Mustafa Abi'nin tekrar "Anlat!" demesiyle yerimden zıpladım. Ne gördüysem dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.
    Evden neden ayrıldığımı, kadının adamlardan kaçtığını, adamların kadına neler yaptıklarını veya yapmaya çalıştıklarını büyük bir kaygı içerisinde anlattım.
    Ben bunları anlatırken Mustafa Abi beni normal bir hikaye anlatıyormuşum gibi dinliyordu. Oysa her şey gerçekti, nasıl bu kadar sakin olabiliyordu? Kafamdan onun da o adamlardan, artık zombi diyeceğim adamlardan olabileceği düşüncesi geçti ve bir saniyeliğine de olsa içimi büyük bir korku kapladı.
    ···
  16. 16.
    +15
    Ama o korku onun "Sakin ol" demesiyle bir nebze azaldı. Ve bu sefer Mustafa Abi anlatmaya başladı:
    "Bak Berk, ben hastanede basit bir çalışanım ancak gözlemlediğim kadarıyla ortada büyük şeyler dönüyor. 1 hafta kadar önce hastaneye daha önce görmediğim kimyasallar ve garip ilaçlar getirilmeye başladı. Bu şüphe başta basit bir şey gibi göründü ancak daha sonra gelen sayısız ceset torbası beni oldukça endişelendirdi ve şans üzerine Ankara'daki annemin beni arayıp, 'Özledik yavrum, gel buraya birkaç gün kalır gidersin' demesiyle birkaç gün izin aldım."
    ···
  17. 17.
    +20
    O olayın şokuyla ailem aklımdan tamamen gitmiştii ama Mustafa Abi annesinden bahsedince aklıma geldiler. Acaba ne yapıyorlardı? Bu olaylar tüm şehirlerde mi oluyordu? Babamla 2 gündür konuşmuyordum ve eve hala gelmemişti. O ne yapıyordu? Onlarla konuşmam lazımdı.
    -Mustafa Abi şarjın varsa telefonunu kullanabilir miyim?
    -Buyur kardeşim kullan

    -Baba? Baba orada mısın ben Berk
    -Oğlum buradayım iyi misin
    -iyiyim baba Mustafa abinin yanındayım, onun telefonundan arıyorum
    -Oğlum bir şeyler dönüyor bizi evimize yollamıyorlar hatta diğer birlikleri de çağırdılar, her an bir şey olabilir evden sakın çıkma
    -Tamam baba kendine dikkat et
    -Sen de oğlum

    Konuşmayı kapattığım gibi korkudan hala titreyen ellerimle annemin numarasını çevirdim. Birkaç kere çaldıktan sonra açtı telefonu.
    -Alo, anne sen misin?
    -Oğlum! iyi misin neler oluyor kaç gündür ulaşmaya çalışıyorum sana telefonun neden kapalı neredesin sen bu numara kimin
    -Anne hepsini anlatıcam bi sakin ol
    -Kaç gündür haberlerde görüyoruz her yer birbirine karışmış
    -Evet bir sürü şey oluyor, peki siz nasılsınız orada da oluyor mu aynı şeyler
    -Hayır oğlum burada bir sorun yok üçümüz de iyiyiz, sizi o kadar merak ettim ki dönüş bileti alacaktım ama tüm seferler iptal edilmiş

    "Üçümüz derken? Abimin sevgilisi Lale ile beraber bir eve çıktığı aklımdan tamamen gitmişti. Ve seferler neden iptal edilmişti? Tamam otobüsler özel şirketlerindi, ama trenler de mi iptal edilmişti? Devletimiz bizi yalnız mı bırakıyordu?"
    -Anne ben sana bu numaradan ulaşa---

    "Hagibtir ya, bunun şarjı da bitti"
    -Mustafa Abi telefonun şarjı bitti kusura bakma.
    -Canın sağolsun kardeşim ne demek, elektrikler sonsuza dek gitmedi ya.
    Veya gitmiş miydi?
    ···
  18. 18.
    +19 -1
    O geceyi de Mustafa abinin evinde geçirdim.
    Kafamı yastığa koyduğum an düşüncelere daldım. 2 günde başıma ne kadar çok şey gelmişti. Daha önce böyle bir korku ve bilinmezlik duygusu yaşamamıştım. Bundan sonra ne olacaktı? Ailemi, sevdiklerimi tekrar görebilecek miydim? Bir kez daha doğum günü kutlayabilecek miydim, yılbaşında arkadaşlarımla eğlenebilecek miydim? Tüm bu düşünceler arasında gözlerimi kapatıp uykuya dalmaya çalıştım.
    Daha önce hiç bu kadar rahatsız edici bir uyku uyumamıştım. Yarım saat aralıklarla geçen polis arabaları, ambulanslar, siren sesleri. Ama beni en çok korkutan şey gece saat 4'teki yan caminin minaresinden gelen sela sesiydi.
    Tüylerim ürperdi, bir anda yataktan fırladım ve benle beraber Mustafa Abi de uyandı. Sadece birbirimize bakarak Selanın sesini dinliyorduk. Beni rahatlatan bir o kadar da korkutan bu sesten başka hiçbir şey duymuyordu kulaklarım. Yaklaşık 2 dakika süren o selaya hayal dahi edemeyeceğim anlamlar yükledim.
    Sela bittiğinde hemen arkasından gelen 3 saniyelik sessizlik nedense ruhumda bir rahatlamaya sebep olmuştu.
    ···
  19. 19.
    +18
    Darbe gününden bu selanın ne anlama geldiğini az çok biliyordum. Halktan seferberlik isteniyordu, fakat ne için? O saçma ve korkutucu bilinmemezlik duygusunu kafamdan ne kadar uğraşsam da bir türlü atamıyordum. Bunları düşünürken Mustafa Abi'nin uyu artık, dinlenmen gerekiyor demesiyle kendimi tekrar yatağa bıraktım.
    Sabah olmuştu. Mustafa Abiyi kaldırmadan gidip elimi yüzümü yıkadım. Suda bir gariplik vardı sanki. Normalden çok daha yavaş akıyordu. Musluktandır diyip aldırmadım ama yine de önlem almak gerekiyordu. Odaya döndüğümde Mustafa Abi de uyanmıştı. Ona biraz su stoklamamız gerektiğini söyledim. Evde ne kadar damacana, kap varsa içine su doldurduk. Bu yorucu iş beni acıktırmıştı.
    -Abi çok acıktım ben yanımda birkaç konserve ton balığı var, gel yiyelim istersen.
    -Olur mu öyle kardeşim ben şimdi gider marketten alırım bir şeyler.
    Dışarı çıkmaması için ne kadar ısrar etsem de beni dinlemedi.
    -Abi bari beni dinlemiyorsun, şu bıçağı al yanına. Umarım kullanmak zorunda kalmazsın..
    Onunla beraber gitmek için ne kadar dil döksem de beni yanında zütürmemişti. Arkasından kapıyı kapattım ve dün uyuduğum yatağa uzandım tekrar.
    ···
  20. 20.
    +25
    Bir süre sonra kalkıp evi biraz incelemeye başladım. Kendisi çok garip bir adamdı. Ailesi devletin üst kademelerinde çalışırken o, kendisi çabalayıp bir yerlere gelmeyi istemiş ve hastane görevlisi de olsa bunu bir şekilde başarmıştı. Bu yüzden onu hep takdir ederdim.
    Herkes babasının parasıyla hava atıp gezerken, torpille bir yerlere gelmeye çalışırken onun aslında normal olan bu davranışı, içinde bulunduğumuz ülke için gerçekten onurlu bir şeydi.
    Ailesi ile birlikte çekindiği fotoğrafları incelemeye başladım. Gerçekten zengin oldukları her fotoğraf karesinde ayrı ayrı hissediliyordu. içimden tekrar "vay be, helal olsun" dedim ve bir anda Mustafa Abinin yaklaşık 15 dakikadır gelmediğini farkettim.
    Bana dışarı ne olursa olsun çıkmamamı tembihlemişti ama ben, hep filmlerde gördüğüm, oyunlarda oynadığım, ülkemin tarihinden öğrendiğim kahramanlar gibi onu yalnız bırakmamayı seçtim.
    Belki yanlış bir karardı, ama o an benim için doğru olan oydu. Kahraman... O üç adam kadını öldürürken acaba bu duygularım nereye kaybolmuşlardı? Bu düşünceleri kafamdan atmaya çalışarak merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.
    Gündüz olduğu için apartman birazcık da olsa aydınlıktı. Bu yüzden rahat bir şekilde zemin kata ulaşmıştım. Dış kapıyı gördüğümde derin bir nefes aldım. Kalp atışlarımın ve nefesimin hızlandığını hissedebiliyordum. Kapıyı açtım ve kafamı dışarı çıkarttım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Yarım bırakma lan
      ···
    2. 2.
      0
      Devam edeydin iyidi
      ···