Şimdi beyler. Kadın ve erkeklerin ayrı ayrı kişiliklerinden bahsettik. Kendimce kurduğum bi sistemi size aktarmaya çalıştım. Ondan sonra da kadın/erkek ilişkilerine değindim, kadın ile erkeğin birbirinden farklı cinsler olduğunu söyledim. Kıyaslamamak gerekir. Beden olarak erkek daha üstündür. Ancak kafa yapıları farklıdır. Anahtar-kilit ilişki aramızda. Senin anahtarın hangi dişinin kilidini açıyorsa ona ulaşırsın.

Kendimizin en iyi hali olmak sandığınız kadar kolay bişey değil. Ben size burada taşımanız gereken bütün özellikleri yazsam,siz de okuyup onları uygulamayı kafayı koysanız;ertesi gün okula, işe, her nereyeyse gittiğinizde herşeyin aynı olduğunu farkedeceksiniz. Bu da hevesinizi kıracak. Bu sistem yalan, boş demeye itecektir. Benim size hepinizi alfa yapacam vaadinde bulunmamamın sebebi budur. 'Alfa' kavramı da çok fazla boş yerde kullanıldığı için kullanmayı sevmiyorum. insanlara itici geliyor artık. Olabileceğinizin en iyisi demek daha doğru olur.

Ben size mutlu olarak, hayattan zevk ala ala nasıl olabileceğiniz adamın en iyi hali olursunuz;kendi kapasitenize nasıl ulaşırsınız onun yolunu çizme sözü verdim sadece.

Kendimi tekrar etmek istemiyorum ama bunun için sağlıklı çalışan bir kafa istedim sizden.

Bu yolda çok fazla hayal kırıklığı olacak, çok fazla emek vermeniz gerekecek, boş vakit harcatan alışkanlıklarınızdan kurtulup faydalı işlere alışkanlık kazanmanız gerekecek. Enerjinizi kendinizi geliştirmek için kanalize etmeniz inanın düşündüğünüzden daha zor olacak.

Zamanla değiştiğinizi insanların kabullenmesi zaman alacaktır. işte yapıyom hiç bi tak olmuyo deme. En çok burada eleneceksiniz. Sana gelip çok iyi yoldasın demelerini bekleme. KENDiN iÇiN YAŞA.

Bu yolun sonunda o muhteşem ilişkiye, sağlıklı bir kafaya,her açıdan donanımlı o adama ulaşmak için ben sadece yolu çizerim, arkamdan gelenler gelir. Ben isterim ki herkes bi anda en iyi haline dönüşsün. Ama öyle olmuyor. Ben size gerçekleri söylemekle mükellefim. Sonuna kadar da bunu yapacağım.

Başta söylediğim gibi bunları abi, kardeş,arkadaş tavsiyesi olarak alın. Yanlış olduğunu düşündüğünüz yerlerde yanlışın var deyin. Beraber gelişelim.

Bu sistemi mantıklı bulduysanız iyi özümseyin. Ben sadece bi özet geçtim şu an. Benim çok işime yaradı, yarıyor da. Kendinizi dürüstçe gruplandırın. Bunu tam olarak yapmadığınızı gördüm mesajlarda. Eğer zorlanıyorsanız, annenizi ve babanızı gruplandırın önce. Sonra karar vermesi daha kolay olacaktır.

Sizden en yakın arkadaşlarınızı, eski/yeni kız arkadaşlarınızı, akrabalarınızı sınıflandırmaya sokmanızı istiyorum. Bi nevi pratik. Hepsini kafanızda rahat oturtmak için çok önemli bu. Böyle yaparsanız bu sınıfların özelliklerini de gözlemler ve iyi anlarsınız.

Bu başlık kız düşürme amaçlı değildir. Bu amaçla okuyorsanız bi adım bile ileri gidemezsiniz.

Şimdi alfanın özelliklerini ve felsefesini iyice açalım. Ve olabileceğinin en iyisi olarak dünyaya gelen adamlardan bahsedelim. Neden bizim çaba harcamamız lazımken onlar öyle büyümüş, anlamaya çalışalım.

Zamanında bu sistemi kendime kanıtlamaya çalıştığım gibi size de kanıtlamaya çalışayım. Ve de o çok önemli konu olan 'aşk'. Ondan bahsedelim.

EN iYi HALiNDE OLMAK

Bildiğiniz gibi bana göre olabileceğinin en iyisi olmak için önce kendin için yaşaman gerek. Bunu bi part olarak anlatmaya çalıştım. Bunun felsefesini anlamak özümsemek benim için hiç kolay olmadı.

Sen neden en iyi halinden bu kadar uzaksın biliyor musun? Çünkü seni annen ve baban yetiştirmesi gerektiği gibi yetiştirmedi. Bunun sebebi ise onların düzgün yetişmemesi. Bu böyle zincir olur gider. Ama sen o zinciri bi yerde kırarsan, çocuklarını ve torunlarını kurtarabilirsin. Bunu da anlatır bu zincir.

Bize televizyondan, filmlerden,oradan buradan pompalanan kadın erkek eşitliği, aslında gerçek dışı olan olayların özendirilmesi, size faydası olmayan şeylerin cool olarak gösterilmesi, bunların hepsi senin en iyi halinle arana girdi ve ondan uzaklaştırdı seni. O seni ilk reddeden kezban sende özgüven ekgibliğine sebep oldu. Bunların farkında olmayan bi anne baba da engel olmadı buna. Bazı doğuştan düzgün yetiştirilen adamlar hayatını hemen yaşamaya başlarken,sen evinde oturarak onları izledin. Bir betaysan kendi kendine onları kötüledin. içten içe öyle olmak istemene rağmen kabullenmek istemedin. 'Ben oyunlarla, dizilerle,iddaayla, futbolla mutluyum, benim de kaderim bu' diyerek kafandaki o 'alfa'yı daha da küstürdün.

Hayır, senin kaderin bu değil. Senin bu engelleri aşarak, gerekirse yıkarak o 'alfa'ya ulaşman lazım. O koca zütünü kaldırıp şu hayatı yaşamaya başlaman lazım. Meydanı çok boş bıraktın genç, yeter artık,bi kere geldin diyorum sana. Tek sanşını böyle heba mı etmek istiyosun. Asosyal bi adam olarak mı? Yoksa kalkıp kaliteli bi şekilde yaşamak mı? Eminim ki ikincisi. ilkiyse, çık ve bu başlığa bidaha uğrama.

Bu kolay olmayacak,hem de hiç kolay olmayacak.

Eğer annen bi betaysa, baban da alfa değildir. sen büyük ihtimalle beta olarak yetişirsin.

Eğer annen omegaysa, yüzde doksan baban da omegadır. Buum! Tebrikler tertemiz bi omegasın. Hayırlı olsun.

Ama eğer annen bir altın dişiyse, baban bir alfadır. işte o liseden beri ortamları domine eden adam bu adam beyler. Tam bir 'alfa'. Annesi babası kafasına setler çekilmesine izin vermemiş. Çünkü onlar bu olayların farkındaydı. O adam hayata 5-0 önde başladı. Sen de bu adama bakmakla yetiniyorsun. Yetinmeyeceksin!

Sen de oğlunun ya da kızının hayatının başından itibaren muhteşem bi hayat yaşamasını istemez misin? Kim istemez ki?

O zaman benim dediklerime uy. Sorgulayarak, düşünerek,sindirerek uy. Mantıksız geliyorsa uyma. Birileri bazı yerlerde pes edecek elenecek.

Zaten bunları okuduğun zaman bi değişimin içine gireceksin.

ANNE BABA NEDEN BU KADAR ÖNEMLi?

Şimdi anne babanızın eline bi hamur veriliyor. Bu hamur çok kaliteli de olabilir, kalitesiz de olabilir. Bu genlerinizin kalitesiyle alakalı. Onlara istedikleri gibi şekil verme imkanı veriliyor.

Hamur ne kadar kaliteli olursa olsun, usta ellerde şekil almadıkça ondan hiç bişey olmaz.

Hamur kalitesiz de olsa, usta eller onu bi şahesere dönüştürebilir. iste annenin ve babanın önemi budur.

Eskiden babadan oğula geçen padişahlık ne kadar saçma geliyor şimdi değil mi? Herkes eşit sonuçta.

Hayır işte öyle basit değil o iş. O zaman ki insanlar da biliyordu bizim kadar. Ama öyle bi adamın yetiştireceği çocuk zaten mükemmel olur. Ne gerek var başkasına?

Heee dediğinizi duyar gibiyim

Osmanlı Devleti mesela. Osman Bey liderlik vasfı taşıyan, donanımlı bi adammış ki beyliği kurmuş. Yani 'alfa'imiş. O adamın doğacak oğlu, onun usta ellerinde büyüyecek. Alfa olarak yetişecek zaten. Kalitesiz hamur bile olsa bi şaheser olacak. Yönetimin ona kalması çok mantıklı değil mi? O kadar bilgili adam 'Hayır olm herkes eşit lan salak salak iş yapmayın' diyemez miydi? Onlar bunun böyle olduğunu biliyordu. Bize unutturdular zamanla.

Tarihte bi kaçı hariç her padişah olabileceğinin en iyisine ulaşmış adamlar. Bu da tesadüf değil. Anne ve babasının mükemmel olmasından kaynaklanıyor. Bi nevi annemiz babamız bizim kaderimizi belirliyor.

Sizce padişahlar, imparatorlar,hanlar, komutanlar kendilerini dişilere basmak için mi geliştirdi? Dünya bundan ibaret sanma artık. Adam okudu, savaşmayı öğrendi, elinden geleni yaptı, sonra her dişi önüne serildi zaten. Burada sözlük kurulduğundan beri, 'herkes sana vercek gel şunu oku' diyenler bu yüzden bi taka yaramadı. O amaçla yaşamak, gelişmek istersen elin gibinde kalır sadece.

Bana burada şu anki dünyadan, anlamsız uğraşlardan rahatsız olan ve kaliteli bi insan olmak isteyen adamlar lazım. Herkesi gibmeye çalışan adamlar değil. Neyse konu dağılmasın.

Osmanlı'nın yıkılmasında etkili olan kadınlar, yanlış insana verilen büyük gücün sonucudur. Bence tabi. Bu Osmanlı'nın yıkılmasına çok az etki etti belki ama etti. Örnek olabilir konumuza.

işte ebeveynler bu kadar önemli. Sen de usta olursan, çevrendeki herkesi yukarı çekersin. Topluma faydalı bi insan olursun. Hem de her yaptığını kendin için yaparak. Her şeyden önce mutlu olursun. Daha ne?

NEDEN GiTTiKÇE KALiTEMiZ DÜŞTÜ?

'Gençler, bugün biliyoruz ki sizin yaşantılarınız DNA'nızı etkiliyor. Kitap okudukça doğacak çocuğunuz okumaya daha yatkın olacak, kazandığınız alışkanlıklar genlerimizi değiştiriyor. Eğer düzenli beslenirseniz, uzun zamanlı güzel alışkanlıklar kazanırsınız, genlerinizin kalitesi de artar.'

Demişti çok sevdiğim bir genetik hocam. Buradan çıkardığım çok önemli bişey var.

Ben ne yesem kilo alan bi adamdım mesela, kilo vermem çok zor oluyordu. Bu adamı dinledim ve dişimi sıktım, sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmaya çalıştım. Sonunda ideal kilomda uzun süre kalmaya başladım. Spor yapmadığım zaman bile göbeğim çıkmamaya başladı. Kendi metabolizmamı düzelttim. Ve benim doğacak çocuğum da kaliteli bir eş bulabilirsem bu açıdan hiç sıkıntı çekmeyecek.

Bir düşünün, eğer düzenli kitap okuma alışkınlığı kazanırsak, spor yapmayı alışkanlık haline getirirsek, kendimizi her alanda geliştirmeye çalışırsak, bunlar bizim DNA'mıza işliyor. Yani başka bir adam oluyorsun. Olabileceğinin en iyisi oluyorsun.

Bilimsel olarak doğruluğunu görmek isteyen araştırabilir.

Bundan önce insanoğlu, tıp alanında bu kadar ilerlememişken hasta olmaya yatkın olan genler, büyüyemeden kaybedermiş. Hayattaysa büyük büyük annenize babanıza sorun. 5 çocuğum vardı,2si küçükken vefat etti gibi bir sürü şey duyabilirsiniz.
Sadece sağlıklı ve sağlam genler büyür ve yoluna devam edermiş.

Daha sonra tıp alanında ilerledik. Bir çok hastalığa çare bulduk. Çocuk ölüm oranları gelişmiş ülkelerde neredeyse sıfır. Aklımız olduğu için doğal seçilimi yok ettik. işte bu yüzden zaman geçtikçe gen kalitemiz düştü. Şu an da büyük bir hızla düşmeye devam ediyor.

inşallah anlatabilmişimdir.

insanlar küçük topluluklarda yaşarken, işlerini şimdiki gibi makineler yapmıyordu beyler. Doğduğundan itibaren hayata başlamak zorundaydı. Babasının ona bildiği ne varsa öğretmesi lazımdı. Annesiyle geçirdiği vakit bile çok azdı.

Dişiler de geleneklere göre büyür,biz eşitiz demezdi. Çünkü o hayat beden gücüne dayalı olduğu için bariz farklılar. Eşitsen gel sen avlan,ben çadırı toplayayım diyeceklerini biliyordu. Ve bundan memnundu. Kendini olduğu gibi kabul ediyordu. istisnalar kaideyi bozmaz, savaşçı kadınlar da vardı tabi.

Daha sonra ilerledik. Makineleri bulduk. Ve şu an evde oturan, televizyon,bilgisayar başında züt büyüten bi topluluk haline geldik. Dışarıda suç oranları arttı. Annen seni dışarı çıkarmaya bile korktu. Özel güvenlikli sitelerde oturmak istedi herkes. Sen, babanı sadece akşam gördün. Annenle çok fazla vakit geçirdin. O da içgüdüsel olarak senin erkeksel yeteneklerini ve 'alfa'nı köreltti. Çünkü sen tam anlamıyla 'erkek' olduğun zaman, dişilere pompalanan eşitlik, hatta üstünlük fikirleri boşa çıkacak. Kendi türünü korumak adına yaptı bunu.

Çoğunuz babanızla ava gitmediniz, balık tutmadınız, oturup size kızları anlatmadı, muhabbet etmedi. O yüzden böyle körelmeye başladık beyler. Hem malzeme kalitesizleşiyor hem de ustalar azalıyor git gide. Bu gidişe dur demek de senin elinde.

Genlerinin kalitesini de arttırabilirsin,tam anlamıyla bir 'erkek' de olabilirsin. Senin elinde.

AŞK

'Bütün canlıların ortak en temel içgüdüleri, soylarını devam ettirmektir.

Cinsiyet hormonlarımızın salgılanmaya başlamasıyla, karşı cinse ilgi duymaya başlarız. Bu andan itibaren biz farkında olmadan, beynimizde bir karşı cins tasviri oluşur. Kıvırcık olsun, uzun saçlı olsun, elleri güzel olsun, göğüşleri büyük olsun, zeki olsun bu liste uzar gider. Bu listede farkında olmadan çocuğumuzda olmasını istediğimiz özellikleri sıralarız.

Daha sonra bu listeye uygun bir karşı cins gördüğümüzde beynimiz alarm verir.

ARADIĞIMI BULDUM, BUNUNLA BERABER OLMAKTAN BAŞKA ÇAREMiZ YOK.

işte 'aşk',insan ırkının devamı için bir sigortadır. Onunla beraber olma isteği hormonların bir illüzyonudur çocuklar. Sadece kafamızdaki tasvire uyması yeter.'

Çok değerli bir profesör olan fizyoloji hocam, bize aşkı böyle anlatmıştı. Çok da doğru. Bu isteğe aşk adını veren eminim ki bi dişiydi.

Bizim belki de en zayıf olduğumuz zaman, aşık olduğumuz zamandır. Seni uyaran o kadar insana rağmen gerçekleri göremeden peşinden gitmeye devam edersin.

Aşk, hormonların bir ilüzyonudur. Bir kadın ilk erkek çocuğunu doğurduktan sonra ona aşık olur. O yüzden anne sevgisi diye bişey var. Ve kaçınılmaz. Doğduğunda seni ilk kucağına aldığında, aşık olduğun insanı gördüğün zaman salgılanan hormonlar salgılanıyor. ilk emzirdiği zaman, orgazm sırasında salgılanan hormonlar salgılanıyor.

Aşk diye birşey yoktur. Bu dediklerimden ibaret. Hormonlar ve içgüdüler.

Toplumda şu an bir aşk furyası var. Bu da kadınların yarattığı bişey. Evde zütünü devirip sabahtan akşama kadar yatan kezbanımız, aşkını arıyor. Allah allah.

Bu oyuna gelmiyoruz beyler. Gerçekleri görüyoruz.

Şimdi içinizde aşık olduğunu zannedenler vardır. işte kardeşim sen bunları yaşıyorsun. insanları köreltmek isteyenlerin en güzel ekmek kapılarından birisidir aşk. Öyle yüce bir duygu değil, istediğin dişiyle sevişme isteğidir.

Şu an üzerine destanlar yazılıyor, filmler yapılıyor, insanlar aşkı için herşeyi yapması gerektiğine inandırılıyor. Kalitesiz bir dişi de ona aşık olduğunu anlamak da doğuştan usta olduğu için, seni parmağında oynatıp egosunu tatmin ediyor. işte sen bu gerçekleri göremiyordun. Kızlar kendi aralarında gerçek yüzlerini bildikleri için birbirlerini hiç sevmezler.

Aşk diye tabir ettiğimiz duyguyu bunları özümsedikten sonra yaşamayacaksın. Bana güven. Sevgi, çok başka bir konu.

Yavaş yavaş oturuyor yerine değil mi beyler?

Bugünlük benden bu kadar. Gelebildiğim zaman geleceğim.