1. 1.
    0
    ama gerçekten... sanatlaştırılmış olgunun geldiği son noktaydı gerçeği kurgulayıp pazarlamak ama negatifleştirilmiş değerleri kitle hizmetine sunmak apayrı bir düşüncenin alt ekolü olsa gerek ki; insanlığın değer olarak kabullendiklerinin asimilasyonu mana- yargı görecesine göre sınıflandırılmasının ticari boyutlardaki gereksinimlerine paralellik gösteriyor. ahlak anlayışının şekillenmesinin kaynağını oluşturan yaratıcılık insan oğlunun kendi mantiki çıkarımlarının yanında vahiyle öğrenelen bilginin insan yaşdıbına girmesinin, bilgiyi edinimden önceki insanın veya toplumun yaşam değer yargıları ve kültürüyle ne derece uyumlu veya uyumsuz olmadığı, gelen erdem olarak nitelenecek yargının halkın ezberleriyle ne derece çelşki barındırdığını göstermesi o erdemin göreceli olarak değerlendirilmesini zorlaştırır, zorlaştırmıştır. her toplumda erdemlilik anlayışı farklı algılandığından gerçeğin ne olduğu konusunda düşünmek birazda kişinin zorlamasına kalıyor ki bu noktada erdemsizlik her kesimin, her toplumun ortak yargısı olabilecek, ortak paydada farklı çaptaki insanları birleştirebilecek fikirden ziyade davranış biçimi olarak çıkıyor. elbet bu ortak paydayı genele yayabilmek için pazarlamak pazarlayabilmek içinde içini doldurmak yani sanatsallaştırmak gerekiyor. modernist dünyada ortak payda tabiki modernizm ve değerleridir ve değerler her ne kadar insanları özgürleştirmek farklılaştırmak gibi açılımlar empoze ediyor gibi dursada aslında insanların değer yargılarını tekdüzeye indirmekten başka bir şey yaptığı yoktur. bunuda anlattığım gibi erdem olanı erdemsizleştirerek yapıp sanatsal bir değer katıp insanların önüne sunuyor. çünkü erdemsizlik içerisinde kötülük barındırır ve kötülüğün değeri, anlamı her toplumda aynı ölçüde algılanabilinir ama iyilik kavramı işin içine girince doğruluk ve ahlakilik terimleri kapsamında insanların çarklarına dokunucu reaksiyonların varlığına sahiplik peydah olur ve iyiliği insanlar kendi çıkarlarına göre yorumlayıp, kendi erdemliklerini oluşturup gerçek, doğru, iyi olan hakkında kelimenin anldıbını kendileri doldurur. mantıken bakıldığında bir afrika yamydıbının değer yargıları ve değer yargılarıyla şekillenmiş sanat anlayışının içeriğine yönelik açılımlar teknolojik üst seviyede seyreden gelişmiş diye tarif edilmiş toplumlarınkine benzemez. çünkü toplumlar aynı evrelerden tarihsel süreç içersinde geçmezler ki değer yargılarıda o yönde şekillene dursun. erdemsizlik sanatı ortak paydada buluşmaya yönelik oluşturulmuş sistematik ve farklı anlayışların modernist anlayış içinde insanlığın ortak değer diye yutturulma çabasıdır. sanat sanat içindir anlayışı burada daha masum kalıyor ki; sanat toplum için oluncada kesin faydacı bir anlayışın ürünü olmak zorunda olmadığını anlayabiliyoruz. bilmediklerimiz bildik sandıklarımızdan farklılığının başa dönene kadar çizdiği geometrik biçime kendisi diyebiliriz. o da ister istemez diğerleri'dir. lüzumundan, seviyeli, normal, olgun bir tutumdan bahsederken ister istemez subjektif bir pozisyonu normatif bir pakede dürüp, büküp, 'orta'da yakaladığımıza sokmaya çalışmış olmuyor muyuz? zira arada görülebilir bir gerçeklik yoktur, bu yokluğu işlevselliğin bize dikter ettiği gereksinimlerden anlayabiliriz belkide...
    ···
  1. 2.
    0
    boşaldım
    ···
  2. 3.
    0
    gibtir git çay koy
    ···
  3. 4.
    0
    @1 copy paste
    @1 entry nick uyumu
    @1 özet geç bin
    ···
  4. 5.
    0
    okumadım ama bolcana platon yannanı yalanmışcasına
    ···