sevgilimle başımızdan geçenler toplanınnnn

dinleyen olursa anlatıyorum beyler.

dinleyen 5 kişi olursa anlatıyorum.

numara yok. 567 nolu entry şartı yok.

@ 4 canın sağ olsun panpa dinlediğin yere kadar napalım.

@ 5 sağol ince görmüşsün panpa.

başlıyorum beyler yerlerinizi alın.

mısır patlatmalarını yere dökmeyin amk sonra süpürmesi zor oluyor.

yer gösteren cocuga bahşiş vermeyin.

1. bursa da ünv yılları.

kıvırcık saclı etine dolgun rahat bir yaşam tarzı olan sevgilim vardı hey gidi günler.

orhaneli ilçesinde , beyaz ve haluk bilginer in oynadığı - hacivat ile karagöz neden öldürüldü- filminin çekildiği yer,

bir akrabası varmış hafta sonu oraya gidelim dedi.

mayıs ayı hava sıcak ve güzel.

2. sevgilim o gün - adı seval- siyah bol ve diz hizasında bir etek ,askılı bir body, eteğin altına siyah ince bir külotlu çorap giymişti. askılı body den göğüs çatalı arasına kadar görünüyordu.

ben her zamanki gibi uyardım, bursa ile orhaneli ni karıştırma, harcarlar bizi dedim.

dinlemedi.

bursa dan sütaş çiftliğinin ordan yarım otobüslere bindik ve yol almaya başladık.

köylü kadınlar seval e bakıp bakıp kendi aralarında konusuyordu. tabi her zamanki gibi onun umrunda değildi.

bursa ne kadar merkezi ve gelişmiş ise orhaneli de o kdar taşra idi.

beyler burda mısınız , kendi kendime konusyor gibiym.

soru sorun ne bileyim bi şeyler yazın !

neyse giblenmiyoruz devam edelim.

yolculuk faslını geçiyorum.

geldik orhaneli ne . ormanın için güzel küçük bir kasaba.

akrabaısına gittik. annesinden selam söyledi. çay kahve derken. kalkma vakti geldi.

son otobüs saatine kadar ilçede gezelim dedi. tamam dedim ben de. bir daha gelmeyiz buralara gelmişken gezelm anasını satym dedim.

çam havası püfür püfür. çarşıda insanların seval e bakışlarından rahatsz oldum ama bi daha görmeycktm bunları nasılsa. dedim.

bir müddet gezdk. acıktk tabi.

temiz bir lokanta aradık ama pek seçeneğimz yok gibiydi.

@ 13 panpa spoiler ver madem.

sana da bi şey beğendirilmiyor.

bir lokanta gördük ve mecburen girdik.

çok acıkmıştık. mekanın müptezelliğine bakmadan güzelce karnımzı doyurduk.

çay da içtik. artık gitme vakti gelmişti ve ben keyifle bir sigara yaktım.

birazdan olacaklardan habersiz.

kalkma vakti geldiği için hesabı istedim garsondan.

o da nesi ? adamlar sanki avm lokantası amk. bir hesap geldi. o zamanın parası iyi para. 53 lira.

ben tam adamlara giderlenecektim ki seval boş ver dedi. değmez. sen sigaranı iç ben bilavaboya gideceğim dedi.

ben lokanta bahçesinde sigara içiyorum.

adamlara hesap itirazı yapacağm ama lan adamların çöplğündeyiz. hepsi at hırsızı tipli zebellah gibiler.

ben seval gelene kadar 3. sigarayı da yaktım. nerde kaldı bu diye düşünüyorum, bir yandan da efil efil esen çam havasını derin derin ciğerlerime çekiyorum.

yemeklerden midesi bozuldu diye düşündüm. bi çağrı atacaktm vazgectm. tuvalette rahtsız etmeym dedim. loksntanın

sahibi kasadan beni süzüyordu. korkmaya başladım.

yan masada 2 berduş tipli adam yemekten sonra muhabbete başladılar . muallakler geğire geğire konusyordu.

hay amk nereye geldk dedim.

sevali beklerken bi sigara daha yaktım. açık havada çok iyi gidiyordu.

at hırsızı mekan sahibi de yoktu ortalıkta. en azndan onun suratını görmeden manzra eşliğinde sigaramı içiyordum.

orman havasını derin derin ciğerlerime çekmeyeli uzun zaman olmuş. büyük şehrin sesi gürültüsü kalaabalığı kafamı yormuş.

orda anladım. hafif esen rüzgar eşliğinde bir yandan sigara içiyor bir yandan da kendi köyümü gözümün önüne getiriyordum.

insan büyük şehirde boğuldugunu böyle yerlerrde anlıyormuş.

seval nihayet gelmişti.

hadi kalkalım dedi. keyfi yerindeydi. anlaşılan rahatlamıştı. tahmin etmiştm. yemekler dokundu kesin.

ben kasaya yöneldm, kafamdan adama laf sokma planları yapıyordum.

parayı ödeyecektm ama laf sokmalıydm. 53 lira ne lan 4 masa içerde 3 masa dışarda , asker karavanasında yemek pişirilen bir yerde bu kadar hesap ödemek adama dokunurdu.

kasaya yaklaştım, seval dısarda bekliyordu.

çıkarıp parayı verdim. adam bu sefer bizden olsun dedi.

şaşırdım. olmaz dedim sert bir ses tonuyla. hesabı biizim garson yanlış hesaplamış. kussura bakma. bu sefer bizden olsun dedi.

bir yandan da seval i süzüyordu.

ben adamın günahını almanın verdiği mahcubiyetle tesekkür ettim . yine beklerim dedi. mutlaka gelin haftaya dedi.

o kadar iyi davrandı ki adam hakkında kötü düşündüğüm için kendime kızdım.

artık dönüş zamanı gelmişti.

ses verin panpalar.

burda mısınz ?

yol kenarında otobüsü beklerken , seval e yemekler dokundu sanırım dedim. baya uzun kaldın.

evet dedi. ama şimdi iyim.

bir sigara daha yakayım dedim otobüs gelene dek, rüzgar çakmağı söndürmesin diye kafamı eğip sigaramı yakarken seval in

külotlu çorabının olmadığını fark ettim . çorabın nerde dedim.

çok sıcak hava ya dedi, tuvalette çıkardım, çantamda dedi.

evet hava gerçekten sıcaktı.

ben kot pantolon için yanıyordum. o etek giymişti. hayat kızlara güzel.

dinleyen panpalar ses versin.

@ 34 keçi gibi meee eee ! bu ne la ?

@ 36 eyvallah panpa.

bizi gören kamyon şoförleri gideceğimz yeri sorup , arabaya davet ediyordu.

ama dağ havası , sevgilimle bir kamyona binecek kadar çarpmamıştı daha.

sorusu olan panpalarım sorsunlar.

otobüs ün geleceği yoktu.

hava kararmaya başladı.

nereden geldik bu dağ basına dedim. seval, değişklik oldu fena mı dedi.

lan dağ basında kaldı neresi iyi..

otostop çekelm dedi.

sanırm baska çare kalmamıştı.

otostop çekecektik.

yaklaşık bir 20-25 dk sonra bir araba göründü, bel adam fark etsin diye erkenden el kaldırdm, ne kadar erken o kadr

iyi. araç sececek durmda değildk.

yavaşlamayacak gibydi, birden yavaşladı . iyi dedim. işe yaradı. baktım arkamdam seval gülüyo.

otostop böyle çekilr diyo sırıtarak.