/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 1.
    +56 -4
    Pampalar önyargılı olmayın tecrübedir sonuçta ve sizler de şiirlerinizi paylaşırsanız iyi olur.
    10 yıl sevdim beyler. 10 koca yıl. Sadece iki veya üç ay sevgili olduk o da ben yatılı lisedeyim diye yürütemedik aq. Çok acemilik yaptım kıza ilgi zehirlenmesi yaşattım. Görüşemiyoduk ben de bu eksiğimizi cahilce mesajlarla falan kapatmaya çalışıyodum. Sevgilicilikti oynadığımız anlayacağınız.
    Ve ondan sonra da hiç bir kıza yaklaşamadım. Bana beni sevdiğini söylemiş olan tek kızdı o. Yeşildi gözleri. Onlayken de dünya yeşildi. Çok az sarıldım çok az kokusunu çektim içime. Elini azıcık tuttum. Gitti gri oldu. Ferre bağımlısı oldum.
    Hasta oluyodu duyuyodum. Sevgilisi oluyodu görüyodum. Okulunu değiştiriyodu dertliydi biliyodum. Sabahlara kadar insanlardan bahsediyoduk. Kendi idealarımızı yaratıyoduk. Ben özlüyodum. Sıkmıyodum hiç. Çünkü biliyodum ki sıksam hepten gidecekti. Belki beni özler diye bekledim gelmedi özlemedi. 2015'te doğum gününde muhabbetimizi özlediğimi söyledim konuşmaya başladık. Ama arkadaştık ve durum cidden acıydı. Sınırları kesin çiziyodu. Hep bi melankoli vardı aramızda. Sesini duymaktan korktum hep neden bilmiyorum.
    2016 15 günden az bir süre önce samimi bir doğum günü mesajı attım ve her şey değişti:
    -Kesinlikle olmayacak biliyosun demi
    -Korkutucu muyum bu kadar. Öcü müyüm kızım ben. Sadece bi doğum günü mesajıydı,
    -Ben önlemimi alayım dedim de...
    -Sen nasıl bir imtihansın ya... Neden korkuyosun bu kadar??

    Cevap yok...
    -Sana diyorum???
    Cevap yine yok. Telefonu kapattım geldiği gibi okumak istemiyodum mesajı. 6 saat sonra bir mesaj gelmiş:
    -Neden korkuyosun ne demek?
    -Boşver ya sen doğumgünü mesajımda gönderdiğim bestemi dinle hoştur.
    6 - 7 saat sonra bir mesaj daha gelmiş
    -Kafama takıldı neden korkuyosun sorusu. Neden korktuğumu söyleyim. Hayatımda ciddi biri var ve evlenme kararı aldık... Senin böyle şeyler düşünmen hoş değil.

    Ben iptal haliyle, sesini duycam korkcam demedim aradım. Sesi nodülsüzdü ve gülücükleriyle hatırladığım o ses: Alo dedi gergin bir sesle.
    -Ben zorba değilim, seni öldürürüm demek için de aramadım. Doğru söyle biri mi var?
    -Evet
    Sessizlik...
    -Dua ettik olmadı, sevdik olmadı. O zaman bana sessizce gidip, sessizce yaşayıp, bi yere sessizce düşüp ölmek düşer. Çok seviyorum lan s...
    derken ağlamaya başladım kapattım suratına. Bi daha konuşmasak daha iyi demiş.
    Ben napayım şimdi: Şiirlerimi napiyim oğlum. Resimleri napayım. Söküp atamayacağım bu kalple nasıl yaşarım. Nasıl uyku tutar beni? Şiirlere sığınıyorum şu aralar
    Alın size yazdığım şiirlerden sadece bi tanesi umut yüklüdür:


    Renkler**

    Bugün eski yaralara dokundum,
    Kanadı durduramadım...
    Asumanla kandırmaya çalıştılar beni,
    Hayır illede yeşil dedim.
    Ne mavi, ne turuncu, ne mor, ne pembe...
    Karayı yeşil alacak, göreceksiniz...

    Kara, yeşille beyazlar mı? Olacak!
    Huzur! diye kaybettiğimiz günlere güleceğiz.
    Seni yakandan yakacağım...
    Kuşlar gelecek izleyecek ve hatta imrenecek.
    Yeşil karayla beyazlayacak, ibadet olacak hatta...

    Bir gün gerçeğimiz olacak,
    Elif gibi, Yiğit gibi...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +2
    Şu güzel hikayeyi neden kimse iplemiyor arkadaş
    ···
  3. 3.
    +2
    Beyler tanışmayı özelden soranlar olmuş. Klagibten bi tanışma aslında 6. sınıftık melek gibiydi falan bunları es geçiyorum. Çirkin ve zeki biri olarak tanınırdım son OKS mağduruyum. izmir Atatürk Lisesi'ni kazandım. Gitmedim Atatürk'e yatılı bi liseye gittim. 6. sınıftan başlayan o serüvende 2 yıl boyunca bi şey diyemedim kıza. Hep yakındık şiiri ondan uzaklaşmadan keşfedememiştim. Okuldan beraber dönerdik arada msnde konuşurduk akşamlara kadar. Ben konuşayım diye konu komşuda ve bizde bilgisayar olmadığı için 30 dklık otobüs yolunu nerdeyse her gün teper teyzemlere giderdim. internet kafeler yaygın değildi ve annem izin vermezdi oralara gitmeme.
    Msn'de sanattan şarkılardan şiirlerden bahsederdik, Ayna'yı çok severdi. Hafızası çok iyiydi. Devamlı gülerdi. Ben okula gelince çok muhabbet edemezdik haliyle benim çekingenliğimden. Bir sürü çocuk sevdiğini söylerdi bu kız hepsine kızardı küserdi. Sorduğumda neden küstüğünü ters tepki verdiğini. Olmaz küçüğüz derdi.

    Artık okuldan gitmek üzereyken ben iyice duygusallaşmıştım her gün aynanın karşısına geçip oğlum bugün söyleyeceksin bak kıza sevdiğini deyip söyleyemezdim. Yatılı okula başka şehire gitmeden önceki gece mesaj attım. Sen bu satırları okurken ben çook uzaklarda olacağım klişesiyle başlayan bi e posta. Çok geçmedi sinir dolu bi geri dönüt aldım. Gitmesini bildim ümitsiz biriydim zaten. 10. sınıf yazına gelene kadar nasıl geçtiğini anlamadım bile. Unutamamıştım ama destekli unutamamıştım. Resimler çizerdim, müzikler dinlerdim şiirler yazardım. Hepsinde o vardı. Klarnet çalmaya başlamıştım. Yetenekli olduğumu da söylerlerdi. Klarnet öğrendikten sonra ağlamadım hiç cidden. Kafam bozulduğunda içmedim de. Klarneti elime aldım çaldım. Alıp zütürüyodu. Sonra Alto Saksofon Piyano Gitar'da geldi dostlarım gibi. 10. sınıf yazında facebook üzerinden bana mesaj attı. Klagibtir zaten aklından çıkmak üzereyken mahvetmek üzere gelirler bir daha. Çok mutlu bi yazın başlangıcı olacaktı o yaz. Uzun msn gecelerinden sonra anlaşmalı gibi seni seviyorum dedik ve sevgili olduk. Herşeyi konuşabiliyoduk. Ben hayatım boyunca muhabbetlerimizin ve kafamızın bu kadar uyuştuğu bi kız daha tanıyamadım zaten. Şiarımızda oynaşmak yoktu. Çok az sarıldık çok az çektim içime kokusunu. Ve sonraa son buluşmamızı iptal ederek okula geri döndüm. Mutluydum da huzursuzdum da. Severek ayrılanlar şarkısı bizimdi o zamanlar. O göndermişti bana hatta hatırlıyorum. Anasını satiim ağlayasım geldi lan yine. Sonra yavaşça ilgisi kesildi normaldi aslında ama ben acemilik yaptım aşırı ilgi göstermeye başladım ve ayrıldık msn'de başlayıp facebook'ta bitmiştik. Debelendim yine nolur gitme ayakları falan. Tabi iyice taka sardı. Ben iyice kafayı sıyırıyordum. Farklı bi kişilik oldum lisenin sonunda arkadaş ayağı konuşmaya başladık ama ben ne zaman sevdamla ilgili imalarda bulunsam uzaklaşıyodu. Küsmek geri gelmek derken bi kaç yıl geçti. Barışık olduğumuz zamanlarda muhabbetlerimiz yine çok efsane oluyodu. Sabahlara kadar konuşuyoduk ama arkadaş sıfatıyla. En son üniversite 1 de yine küs gibi olduk ben her doğumgününde mutlaka mesaj atardım sadesinden. Üni 2'deyken yine attım ve muhabbetimizi özledim cidden rahatsız etmiycem söz dedim başladık muhabbetlere. O başka üniversitede aynı bölümdeydi benimle dolayısıyla ilgi alanlarımız dahi aynıydı. Sadece ben onun bana öğrettiği müzikle bi tık farklıydım ondan. O da kanaviçe yapıyordu söyleyemedim biraz kötüydü kanaviçesi * Sonra son doğumgünü mesajında ismine yazılmış temiz kayıt bi beste yolladım arkadaşım okuyordu. Bana öğrettiği müzikle şekil yapıyodum anlayacağınız. Beklediğimden çok daha sıcak bi tepki verdi. Unutmuştum çok teşekür ederim gibisinden. Ben tam ümitlenmişken. Gecesine kesinlikle olmayacak biliyosun demi? mesajını attı. Gerisini ilk entryde anlattım zaten.
    Kısacası agalar. Bedirhan Gökçe demiş herşeyi:
    -"Hayatta sevmem" dedin ya, bunun ahireti de var, umutlanıyor insan işte.
    Tümünü Göster
    ···