1. 226.
    +1
    http://ccc.incisozluk.cc/...bender%20demez%20gitti/5/

    Sınavda bile yazım hatası olan soruları görünce "senin gibi prof.un dıbına koyim ben" deyip, biraz sakinleştikten sonra soruyu çözebilen -ya da çözemeyen- biri olarak türkçe'ne hayran kaldığımı söylemezsem olmaz.
    ···
  2. 227.
    +1
    ReZerved
    ···
  3. 228.
    +1
    bekliyoruz
    ···
  4. 229.
    +1
    reserved
    ···
  5. 230.
    +1
    Rezerved
    ···
  6. 231.
    +1
    güzel anlatıyon reserved
    ···
  7. 232.
    +1
    okuyan okumayan tüm panpalarıma selamlar. hikayemiz kaldığı yerden devam ediyor.
    ···
  8. 233.
    +2
    ilk sınavların ardından bir gün yalçınla nezihle oturduğumuz pidecide bir şeyler yiyoruz. yalçın dışarıdan bakıldığında çok güleryüzlü

    çok efendi bir çocuk. ama o gün bir sıkıntısı vardı kaşları çatıktı ama dile getiremiyordu. ben onun dilindeki kilidi açmak

    istiyordum.

    L: dostum bir problemin mi var? varsa söyle.

    Y: yok ya. önemli bir şey değil.

    L: bence önemli. seni ilk kez bu kadar canı sıkılmış olarak görüyorum. bak dersleri düşünüyorsan o dert değil beraber daha fazla

    çalışır hallederiz.

    Y: ulan bir şeyim yok önemli değil dedik ya!

    beni terslemişti. hayretler içindeydim. cana yakın dostumun bir derdi vardı ama söylememek için direniyordu. onun iki alt dönemden

    kardeşi selin de bizim okuldaydı. onunla konuşup öğrenecektim olayı.
    ···
  9. 234.
    +3
    selin beni tanırdı. özellikle ben yalçınla okuldan sonra daha fazla takıldıkça onu da sık sık görüyor onunla da kaynaşmaya

    çalışıyordum. gittim sınıfına kapının önüne çağırdım onu.

    L: selin, abinin bir problemi var ama söylemiyor. sen ne olduğunu biliyor musun?

    S: dersleriyle ilgili herhalde, geçen gün bana deneme sınavından düşük puan aldığını söylediğinde mutsuzdu.(bu ihtimal olamazdı.)

    L: peki ailenizde herhangi bir problem var mı?

    S: yok hatta annem babam bu sene sınavı var diye abime her zamankinden daha fazla destek veriyorlar.

    L: tamam selin.

    selinin de haberi yoktu. onu az çok tanımıştım. bu kadar rahat yalan söyleyemezdi. bu işin altından kötü kokular geliyordu sonraları

    çıkacaktı karamanın koyunu.
    ···
  10. 235.
    +1
    nezih de birçok kez ağzındaki baklayı çıkartabilmek için konuştu ama yalçın ser verip sır vermiyordu. aklımıza her türlü kötü senaryo

    gelmeye başlamıştı. zeynepe de durumu açtım çünkü bir iki aydır yalçını tanıyordu onun neşeli halinden uzaklaştığını o da anlamıştı ve

    bir anlam verememişti. grubumuzun en enerjik çocuğu gitmiş yerine somurtkan bir kopyası yerleştirilmişti sanki. bu işi grubu kuran

    eleman olarak ben çözmeliydim. sorumluluk aldım ve bir plan yaptım.
    ···
  11. 236.
    +2
    okul çıkışı ders çalışmak için üçümüz bizim eve gidecektik. orada yalçını zorlayıp –gerekirse nezihi bodyguard gibi kullanıp- derdini

    söyletecektik. planladığımız gibi dershanenin olmadığı bir gün benim eve gittik. yemek yerken nezih daha fazla dayanamadı,

    N: yalçın ne yaptın, senin durum ne oldu?

    Y: abi yeter artık daha fazla sorma şunu.

    N: ulan biz canciğer değil miyiz ha ben senin kardeşin değil miyim? (çocuğu dövecek gibi elini kolunu anlamsızca sallıyordu, bu huyu

    geçmemişti.)

    Y: abi evet de (yalçın ‘abi’ lafını çok severdi.) bu öyle kolay bir durum değil.

    L: ne ulan söyle işte. bak yalçın biz artık ayrılmaz bir üçlü olduk. aramızda derdi olan sıkıntısını söylemeyecekse diğerleri de çözüm

    bulamayacaksa biz niye kardeşten öte diyoruz biz birbirimize?
    ···
  12. 237.
    +2
    yalçın üstüne gittiğimizi gördü yemek yediğimiz masadan kalktı benim odanın içinde dolaşmaya başladı. biz nezihle göz göze geldik

    suratımızda endişeli bir bekleyiş vardı. pencereyi açtı sigarasını yaktı içmeye başladı. sigara içtiğini ilk kez görüyordum. biz

    bitirmesini azimle bekliyoruz o izmaritini aşağı attı pencereyi kapattı bunları yaparken çok yavaş hareket ediyordu. bize dönünce

    ağlamaya başladı ama ne ağlama! ben hemen ayağa kalktım ona sarıldım (yalçın benim omzuma geliyordu) başını omzuma koydu hüngür hüngür

    ağlıyordu. ben başını okşuyorum bir yandan ‘geçecek geçecek’ diyorum durumun ne olduğunu bilmeden.
    ···
  13. 238.
    +1
    ağlayınca rahatladı ve başını omzumdan kaldırdı. salyaları tişörtümü epey ıslatmıştı ama umurumda değildi. nezih peçete getirmişti

    yüzünü gözünü silsin diye. o ise tuvalete gitmek istedi ben ona yataktan yeni kalkan hasta muamelesi göstererek elimi beline sardım

    zütürdüm. banyonun kapısından nezihe baktım o da şaşırmış bir halde olanları izliyordu. yerime geçtim ve sabırsızlıkla anlatmasını

    bekliyordum her şeyi nezihle beraber. döndüğünde masadaki eski yerine oturdu derin bir nefes aldı ve direkt konuya girdi.
    ···
  14. 239.
    +2
    Y: babamın çok borcu var tefeciye. geçen gün dükkana gittiğimde (babasının marangoz atölyesi vardı.) silahlı adamlar beni içeri

    almadı. ben girmeye kalkışınca içlerinden biri bana ceketinin altından silah gösterdi. çok korkmuştum. sonra çıktılar, babamın yanına

    gittim sarıldım ağlamaya başladım. onu tehdit etmişler bir ay süre vermişler. ‘ne kadar borcun var’ diye sordum babam söylemedi ama

    epey büyük bir miktar herhalde.

    bunları anlattıktan sonra sigara istedim sonra nezih de istedi üçümüz de karşılıklı sigara içtik. Kederimizden.
    ···
  15. 240.
    +1
    aklıma ilk önce babamın bana her bayramda, karne gününde, her ay harçlık olarak verdiği ve benim de biriktirdiğim paralar gelmişti.

    (yalnız takıldığım zamanlarda yüklüce bir miktar biriktirmiştim.) odamda yatağımın altındaki kumbarayı boşalttım o zamanını parası

    olarak 400 milyon civarı bir para çıkmıştı. yalçına ‘dostum bu para senin, benim aile zaten zengin (aslında zengin değildi orta halli

    bir aileden bir tık yukarıdaydı.) sen bunu al bir de dayıma soracağım o bizden daha zengin.’ dedim. bana hayranlıkla bakıyordu gözleri

    yeniden dolmuştu. nezihin de ‘üçümüz bu bir ay boyunca gerekirse bir yerlerde çalışırız herhalde üçümüzün parasıyla yeter.’ demesiyle

    ağlamaya kaldığı yerden devam etti. bizim de gözlerimiz dolmuştu. Birbirimize sarıldık.
    ···
  16. 241.
    0
    okuyan panpalarım ses versin.
    ···
  17. 242.
    +3
    o günün akşamı dayımla odamda a1018 imle konuştum. (bilenler bilir takozu.) akrabalar arasında en sevdiğim insandır dayım. bir kere

    çok şakacı ve çok halden anlayan bir insandı. arada bir beni okuldan alır bebekte yemek ısmarlardı sonra evini gezdirirdi. gençliğinde

    doktorluk yapmış o zamanlar ise emekliliğini bebekteki deniz manzaralı evinde geçiriyordu. bizim ailenin en sosyal insanıydı

    diyebilirim. annemle hiçbir şekilde anlaşamazlardı. Babamla da yıldızları hiç barışmadı. bizim eve çok seyrek olarak gelir yalnızca

    benim için geldiğini söyler dururdu.
    ···
  18. 243.
    +3
    o anda para isteyebileceğim tek insandı dayım. çünkü annem babamla dargınlığım hafiften sürüyordu. ayrıca para istediğim andan

    itibaren milyon tane soru soracaklardı ve beni yapacakları yardımdan soğutacaklardı.

    dayım telefonda yarın ders çıkışı okula geleceğini, yalçınla beraber babasının atölyesine gideceğimizi para konusunu orada

    halledeceğini söyledi. sevinçten havalara uçmuştum, telefonda dayıma bildiğim tüm hayranlık cümlelerimi sıralıyordum. ama hakikaten

    ben dayım kadar olumlu ve yapıcı birini görmemiştim. hiç mırın kırın etmemişti yardım talep ederken. evliya gibi adamdı.
    ···
  19. 244.
    +1
    okul çıkışı yalçınla beraber dayımın arabasıyla atölyeye gittik. yalçın bir yandan yolu tarif ediyor bir yandan da dayıma minnetini

    belirtiyordu ama öyle böyle değil. dayım onu sakinleştirdi her insanın zor durumlara düşebileceğini yardımseverliğin önemli olduğunu

    anlatan bir nutuk çekti. geldikten sonra hepimiz birer çay içtik dayım yalçınla babasıyla orada çalışan 2 elemanla hemen kaynaştı.

    (zaten konuşmayı seven bir adamdır.) babası meseleyi konuşmak üzere dayımla dükkanın arka tarafına geçti. biz heyecanla bekliyoruz

    çıkacak sonuç için.
    ···
  20. 245.
    +2
    dayım çıktı ilk önce. ben iş halloldu mu anlamında kaşımı gözümü oynattım. dayım herhangi bir cevap vermedi. ‘lars gidiyoruz.’ dedi

    ben de yalçınla ve babasıyla vedalaştım. Arabada giderken,

    L: noldu dayı son durum?

    D: epey borçlanmış tefecilere 3.5 milyar kadar. ben ona 2,5 milyar verdim. 1 milyar ekgib.

    L: hah isabet oldu. onu da biz tamamlamayı düşünüyoruz dayı.

    D: nasıl olacakmış o?

    L: nezih diye bir arkadaş daha var. üçümüz part-time çalışmayı düşünüyoruz.

    D: vallahi korkulur sizden. siz çalışın ben de üstünü tamamlarım. yalnız şunu da söyleyeyim larsçığım. senin gibi bir yeğenim olduğu

    için gurur duydum. benim arkadaşım olsa yardım için canımı dişime böylesine takar mıydım bilmiyorum.

    o gün ölümüne gururluydum. hayatımı değiştirirken başkalarının da hayatını değiştiriyordum.

    part 4 ün sonu
    ···