1. 1.
    +25 -1
    Bu teknikle kişinin güvenini sağlamak

    Ona içinden çıkılamayacak bir sürü soru sorar işi karmaşıklaştırır kısaca “sorunun bir parçası” olursunuz ama her şeyi sorun ederek “sorun” olmayınız.

    A kişisi sizsiniz –erkek- ve B kişisi de hedef (erkek ve ondan FTP şifrelerini alacaksınız) olsun
    Tekniğin başlangıç noktası * ile ve bitiş noktası “–“ ile işaretlenmiştir.

    B: PHP de şu sisteme bir üyelik yazmam lazım nasıl yapabilirim?
    A: Oldukça basittir fakat PHP nin bazı özellikleri yüzünden iş çokça büyür.
    B: Yani?
    • A: Sadece üyelik sistemi mi olacak?
    B: Evet
    A: Admin, moderatör gibi orta seviye ve üst düzey yetkililer olacak mı?
    B: Aslında iyi dedin olabilir.
    A: Sen şimdi fotoğraflarını da koyabilsinler istersin?
    B: Evet çok iyi olurdu yaf.
    A: Bunlar için FTP de etkileşim lazım. Şimdi sistemi hazırladın ve yükledin, bin tane güvenlik açığı oluşuyor. PHP nin hem avantajı hem de dezavantajı bu.
    B: Deme ya… Bişi yapamaz mıyız hazır sistemler filan?
    A: Dediğim gibi hazır sistemi entegre ettiğin zaman reeldeki böbrek nakli gibi uyuşması lazım. Yoksa birinin açığı diğerinin ve sonuçta sistemin sonu olabilir.
    B: Napcaz? –Kişinin ilgisine ve laflarına kandı.-
    A: Bilemiyorum, ben çok yoğunum. Başka zaman olsaydı ver şifreleri yapıyım derdim.
    B: Şifrelerimi vermem!
    A: Sen bilirsin kardeşim. Zaten versen de pek zamanım yok. istersen bu akşam bir iki şeye bakabilirim, eğer düşündüğüm gibi ayarlanmışsa sistemin elimde yeni düzenlenmiş bir üyelik sistemi var.
    B: Ver ben yükliyim.
    A: Yok öyle bir şey. istersen ver ben entegre ederim o da sadece sana bedava. Başka türlü mümkün değil. Yardım edicem onun sebebi de; böylece kendi sistemimi de senin sistemi de güvenlik açısından test edebilirim.
    -B:Tamam o zaman ben şifreleri sana mail atarım
    A: Ok…

    Güven sağlamak bazen çok bilmişlikle olabileceği gibi bazen de aptal rolü oynayarak da mümkündür. Ne demişler; “insanın zekası sorduğu sorulardan anlaşılır”. Bu yüzden bu yöntemle istediğiniz izlenimi istediğiniz kişiye verebilirsiniz. Bu yüzden de bu teknikle karşınızdakine istediğiniz izlenimi verebilirsiniz.

    bir dahaki atacağım entry ile kişiyi yanıltmak ve dilediğiniz cevabı ağzından kaçırmasını sağlamayı öğreteceğim hazırlıyorum şu an
    ···
  2. 2.
    +16 -1
    pardon beyler devam ediyorum
    Tekniği uygulayarak kişiyi yanıltmak ve dilediğiniz cevabı ağzından kaçırmasını sağlamak

    Bir kişinin yalan söyleyip söylemediğini, onu bu teknik sayesinde çelişkiye düşürerek başarabilirsiniz. Bu işlemi ona sürekli ve ard arda sorular sorarak yapmalısınız. Saçma sapan sorular sormanız onun kontrolünü size bırakacaktır çünkü beyin aynı soruları cevaplarken genelde durumu beyinciğe havale eder. Düşünmesi gereken bir soruyla karşılaşırsa tempoyu bozmamak için istemeden cevabı ağzından kaçırır.

    A kişisi sizsiniz –erkek, savcı- ve B kişisi de hedef (şüpheli bir erkek) olsun
    Tekniğin başlangıç noktası * ile ve bitiş noktası “–“ ile işaretlenmiştir.

    A: Şu an sorgudasın. Burada soruları yalnızca ben sorarım sen cevaplarsın. Anladın mı?
    B: Evet abi.
    • A: Dün gece nerdeydin?
    B: Ablamlardaydım
    A: Yalan söyleme dün gece neredeydin?
    B: VAllahi ablamlardaydım
    A: Ablan nerede oturuyo?
    B: Abl…(Sözünü keser)
    A: Neredeydin dün gece?
    B: Ablamlardaydım dedim ya abi
    A: Onu sormuyorum ablanlar nerede oturuyo?
    B: Ablamlar bu şey var ya? (Kafası karıştı ve saçmalıyor)
    A: Ne var ya adam gibi cevap ver!
    B: Abi VAllahi Eniştemlerdeydim niye inanmıyorsun?
    A: Nerede oturuyor demiştin eniştenler?
    B: Bahçelievler’de oturuyo abi
    A: Ablanlar nerede oturuyo dedim eniştenden bana ne?
    B: Ablamlar Avcılarda oturuyo dedim ya abi. (Kafası karıştığı için soruları kontrol etmeden cevapladı çünkü sohbet hızlanıyordu ve savcıyı kızdırmak istemedi. Sonuç? Yalan söylüyor çünkü kafası karıştı.)
    A: Akşam Bahçelievler’deydin yani. Hani avcılardaydın lan..!
    B: Yok abi akşam arkadaşlarla bizdeydik (Kendini ele verdi!)

    Boşluk doldurmaca (Zarf) yöntemi

    A kişisi sizsiniz –erkek, savcı- ve B kişisi de hedef (şüpheli bir erkek) olsun
    Tekniğin başlangıç noktası * ile ve bitiş noktası “–“ ile işaretlenmiştir.

    • Aün gece cinayetin işlendiği sıralarda neredeydin.?
    B: Evdeydim abi, arkadaşlarla film izliyorduk (Yazık oldu. Neden mi?)
    A: Cinayetin saat kaçta işlendiğini söylemedim ki…

    devam etcem arkadaşlar
    ···
    1. 1.
      +1
      Iyide adam butun gece film izlediyse
      ···
  3. 3.
    +9
    beyler olayları teorik olarak anlatacğım şimdi

    Sokrates bilginin insanda doğuştan olduğunu, bunların hatırlanmasıyla bilginin elde
    edileceğini söylüyordu. Bu doğuştan olan bilgiyi ortaya çıkarabilmek için özel bir çalışma gerekir ki, bu Sokrates’in yöntemini oluşturur.

    Onun yöntemi iki bölümden meydana gelmektedir.
    1- ironie (alay)
    2- Maieutique (doğurtma). (sapıtma kardeş)
    1- Alay (ironie) bölümü: Sokrates karşısındaki insanların yanlışlarını düzeltmek ve arkasından doğruları göstermek istiyordu. Bunun için de karşılıklı konuşma diyalog yolunu seçmişti. Karşılıklı konuşma esnasında karşısındakine "hiç bir şey bilmediğini" söylüyor ve
    onun fikirlerini söylettiriyordu. Daha sonra bu düşüncelerin yanlışlarını ortaya koyuyordu.
    Karşısındakinin yanlışlarını bir bir açıklıyor onunla adeta alay ediyordu. Bu sebeple onun bu
    ünlü "alaycılığı" yönteminin olumsuz yıkıcı yanı kabul edilmiştir.
    ···
  4. 4.
    +9
    Sokrates günümüzde yaşasa kendisine şizofreni tanısı konulabilirdi. Çünkü filozof etik ve felsefe alanında kendisine rehberlik eden bir "daimon"un olduğunu söylüyordu.

    Daimon batı dillerine demon (şeytan, cin anlamında) olarak geçen Eski Yunanca bir sözcük.

    Sokrates kendi içinde böyle bir sesin olduğunu ve kendisine rehberlik ettiğini belirtiyordu.

    islamda da kalp gözü deniliyor buna
    Bakın nasıl bağlıcam konuyu takipte kalın
    ···
  5. 5.
    +6 -1
    – Sokrates Müslüman mıydı?

    Bu soruya evet ya da hayır diye net şekilde cevap vermek mümkün değil belki ama hakkında anlatılanların çoğuna bakılırsa Yunan felsefesinin en büyük filozofu olarak bilinen bu kişi kuvvetle muhtemel Müslümandı, belki de Peygamberdi.

    – Bu ihtimal önemli mi? Takipte kalın
    ···
  6. 6.
    +8
    – Bu ihtimal önemli mi?

    Gayet önemli; çünkü memleketimizde bilip bilmeden insanların hakkında olumsuz sözler sarf etme hatta hakaret etme alışkanlığı yaygın olduğu için, hele de bu kişi Yunansa, bu ihtimalleri akıllarda tutmak faydalı olabilir. Bu sayede ölmüş adamların vebalinin alınması, bu tarz felsefecilere atfedilen birçok yalan yanlış düşüncenin ayırt edilmesi böylece önlenebilir belki. Bu onların haklarının gıyaplarında gözetilmesi açısından önemli yani, çünkü kul hakkına girme zaman ve mekan bağımsız bir vebaldir.

    Yoksa esasında, bu şekilde felsefeci olarak bilinen kişilerden rivayet edilen doğruların çok daha fazlasına ayet ve hadisler sayesinde ulaşabiliyoruz zaten. Dolayısıyla illa ki bu felsefeciler de bilinsin ve mutlaka okunsun bakış açından olmanın da gereği yok, çünkü islam’ı çok iyi kavrayabilen insanlar bunları zaten kavramış oluyor. Diğer taraftan, bu hususu göz önünde bulundurarak istifade etmesini bilenler için, bu kişilerle ilgili rivayetlerin ve öğretilerin okunmasının zararlı olduğunu söylemenin yanlış olacağını da belirtmek gerekir.

    • **

    Sokrates ile ilgili bir alıntı: bir dahaki entryde !
    ···
  7. 7.
    +3
    rez alın beyler
    ···
  8. 8.
    +3
    ""devam ediyorum""
    Sokrates ile ilgili bir alıntı:

    Sokrates sokağa çıkıp Atinalılara dedi ki: Zeus’tan Apollonia kadar 500 çeşit tanrınız var. Halbuki kainatta milimetrik bir düzen var, birden fazla el karışırsa bu düzen karışır yaratıcı bir tanedir dedi.

    Melethus diye biri onu, “Bu Sokrates denen adam devletin kabul ettiği tanrılara inanmıyor, gençlerin ahlakını bozuyor” diye ihbar etti. Sokrates’i mahkemeye çıkardılar ve 501 kişi onu yargıladı.

    Yargılama sonucunda Baldıran zehri içirilerek öldürülmesine karar verildi.

    “Sokrates, bir ay hapis yattıktan sonra kendisine baldıran zehrini sunup “iç” dediler. Hiç tereddüt etmeden içeceği sırada hanımının ağladığını duydu ve “niye ağlıyorsun?” diye sordu. Hanımı “seni suçsuz yere öldürüyorlar” dediğinde Sokrates, eşine şu karşılığı verdi: “iyi ya işte, suçlu yere öldürülsem daha mı iyi olacaktı?” dedi.

    Sonra da ağlamaya başlayan talebelerine dönüp “unutmayın ben ne ilk ne son olacağım hak ve hakikati, gerçeği günlük hayat kaygılarının üstünde tutan birçok insanın akıbeti benim gibi olacak” dedi ve baldıran zehrini içerek öldü.

    • **

    Konuya ilişkin son peygamberimiz Hz muhafazid’in (sav) yaşadığı 7. yüzyıl öncesi dönemlere, dolayısıyla Sokrates gibi nice filozofun devrini kapsayan dönemlere de, ışık tutan ayet:

    “Her ümmetin bir peygamberi vardır. Onların peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.” (Yunus 47)
    ···
  9. 9.
    +4 -1
    idam edilmeden önce karısı Xanthippe Sokrates'e şöyle der: "Ama sen suçsuzsun; suçsuz yere idam ediliyorsun."

    Sokrates de buna karşılık şöyle bir cevap verir: "Be kadın, suçlu olarak idam edilmemi mi yeğlerdin?"

    Sokratesten seçmeler yazmaya devam edicem
    ···
  10. 10.
    +6
    Eski Yunanda , Sokrates bilgiyi saklaması sebebiyle saygı değer bir ün yapmıştı.. Bir gün büyük filozof bir tanıdığına rastladı ve adam ona dedi ki
    Adam : Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?
    Sokrates : Bir dakika bekle. Bana birşey söylemeden evvel senin kücük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor.
    Adam : Üçlü Filtre ?
    Sokrates : Doğru. Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Üçlü filtre testi dememin sebebini birazdan anlayacaksın. Şimdi birinci filtre; ‘Gerçek Filtresi’ Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek oldugundan emin misin ?
    Adam : Hayır. Aslında bunu sadece duydum ve ….
    Sokrates : Öyleyse , sen bunun gerçekten doğru olup olmadıgını bilmiyorsun. Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, ‘Iyilik Filtresini.’ Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi birşey mi?
    Adam: Hayır, tam tersi…
    Sokrates : Öyleyse, onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı.’ işe yararlılık filtresi.’ Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?
    Adam : Hayır, pek değil.
    Sokrates : iyi, eğer bana söyleyeceğin şey doğru değil, iyi değil, işe yarar ve faydalı değilse bana niye söyleyesin ki ?
    Sonra da öğrencilere ne ders çıkardıklarını sorar dönüt alırsınız.En yaramaz, en vurdumduymaz öğrenci bile böyle şeyleri dinliyor.
    ···
  11. 11.
    +3
    Sokratik yöntemin uygulanışı

    Sokrates’in yönteminin çok açık bir örneği olan Menon diyalogundan seçilmiş
    aşağıdaki parçada O, bir köleye hiç bilmediği geometri problemini bulduruyor.

    Bu yöntemde uygulanan basamakları şöyle sıralayabiliriz:

    1-Sokrates burada, kendisine güvenmediğini ve hiçbir şey bilmediğini söyleyerek
    konuşmaya başlıyor.
    2- Öğrenmenin bir hatırlama olduğunu söylüyor.
    3- Köleye bildiklerinden hareketle adım adım yeni bilgiler veriyor.
    4- Ona önce anlatıyor, ardından "değil mi?", "olur mu?", "olmaz mı?", "bulunur
    mu?", "etmez mi?" gibi sorular soruyor.
    5- Köle bu sorulara kısa cevaplar veriyor.
    6- Böylece köle bir geometri problemini çözmüş oluyor.
    7- Bütün bu bilgilerin, kölenin kendisinde olduğunu, onun sadece bu bilgileri
    doğurttuğunu söylüyor.
    8- Başka bir konuya geçiyor.
    Sokrates'in uyguladığı yöntemi başka bir örnek üzerinde tekrar görelim. Eflatun'un
    Diyaloglarından Gorgias'da retorik (güzel konuşma, söylev, hatiplik) konusu açıklanmaktadır.
    Sokrates burada doğurtma yöntemi ile Sofistlerin yanlışlarını ortaya koymaktadır.

    Bu yöntem bir tümevarım yöntemidir.

    Bu yöntemde daima kolaydan zora, özelden genele, tikelden tümele, olaylardan sonuca giderek gerçeğe ulaşılır. Sokratik yöntemde; kendisi, hiç bir şey bilmiyormuş gibi görünerek, karşısındakini konuşturarak ustalıkla gerçeği buldurma söz konusudur.

    Sokratik yöntemin birinci basamağı olan “ironi" "alay" basamağında temel amaç, bir
    konuyu (tanım, sorun) karşısındakine tartışma yoluyla kabullendirmektir. Bunun için de
    tartışmacıya, önce hiçbir şey bilmediğine inandırma, sonra onun kendi söylediklerindeki
    çelişkileri ortaya koyarak fikirlerinden vazgeçirme söz konusudur. Bundan sonra tartışmacıya
    doğru bilgiye ulaşabileceği duygusu verilir. Genellikle Sokrates yönteminin bu basamağı
    yanlış anlaşılmakta ve buna ironi (alay) basamağı denilmektedir. Halbuki Sokrates'in amacı,
    karşısındaki insanın fikirlerinin yanlış olduğunu ortaya koyduktan sonra onun gerçeği
    bulması için motive olmasını sağlamaktır. ironi genellikle cynicism, sarcasm rölativizm ve nihilizmile karıştırılmaktadır.

    Halbuki bu basamakta Sokrates kendi fikirlerinin yanlışlığını anlayan kişinin konuşmaya devam etmesi için onu teşvik etmekte, adeta tartışmayı kızıştırmaktadır. Daha sonra ise, uygun, sistemli sorularla tartışmacının bilmediği, fakat tartışmayı yapanın bildiği doğrular adım adım buldurulmaya çalışılmaktadır. Yöntemin bu ikinci basamağına maieutique -doğurtma- adı verilir. Bu basamakta kişinin bildiklerinden hareketle yeni bilgiler kendisine buldurulur.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +3
    Yunanlı filozof Sokrates, isa’dan önce 399-470 yılları arasında, Atina’da yaşadı. Genellikle, ahlak felsefesinin, yani değer öğretisinin kurucusu olarak bilinse de ondan asıl geriye kalan, kişilere özlerinin ne olduğunu göstermeye yönelik bir çalışmadır. Yaşdıbının ilk safhalarında doğa bilimleriyle, canlı varlıkların üremesi ve kaybolup gitmesi olgusuyla ilgilenen düşünür, diyalog sanatı veya diyalektikle de insanlara, bilgiye sahip olduklarını sanmanın bir yanılgı olduğunu kanıtlıyordu.

    Her zaman yazma yerine konuşmayı ve sorgulamayı tercih etti. Hakikate, ortak bir çabayla ulaşabileceğine inandığı için, etrafındakilerle sürekli diyalog halindeydi. Her şeyden önce, insanın kendi nefsinin mahiyetini bilmesi gerektiğini savunup “kendini bil” sözünü bir tarz olarak kabul etmişti.

    ilahi bir sesin kendisini kötülüklerden koruduğunu ileri süren Sokrates’in yaşam öyküsünden kendisine ara sıra cezbe geldiği anlaşılmaktadır.

    O, Allah’a inancı oluşturan faktörleri “aşk ve akıl” olarak nitelendirirken Evrendeki tertip ve düzeni Allah’ın varlığına en büyük delil olarak göstermiştir. Ona göre, Evrende her şey bir gayeye yönelmiştir. Tesadüf denen bir oluş yoktur. Kâinatı düzene sokan bir Sani-i Âlem vardır; bu Sani-i Âlem (Yaratan) tektir. Her şeyi görüp her şeyi işitir. Her yerde hazır ve nazırdır. işte bu, âlem ruhudur; ancak insan ona duygularıyla ulaşamaz. O’nun aklı âleme yayılmış ve bütün eşyayı kapsamıştır. ilahi ilim, her şeyi bir anda kapsar. Yalnız bir tek akıl vardır; her akıl sahibi aklını buradan almıştır. Bu sebeple, o Allah’tır. Allah, ruhları olduğu gibi görür.

    insan, evrenin tümel aklından nasibini almıştır. Böylece, eşyanın mahiyetini mümkün olduğu ölçüde bilebilir. Çünkü insan, âlemlerin merkezidir. Bir bakıma Allah’ın tecellisidir

    “Sır”denen bir gerçek vardır. insana ancak Allah’ın tecellisi oranında sır çözme yetkisi verilmiştir. Allah, onlara gaybından gelen seslerle veya göğe ait şekillerle, ilham yoluyla bu sırlara ait bilgileri açıklar. Onların hem dışlarını hem içlerini nurlandırır.

    “En önem taşıyan şey, insanın ruhudur; çünkü bu ruh, âlemin tümel ruhundan bir parçadır, ezeli ve ebedi vasıflara haizdir”diyen Sokrates, “akli ruhiyatın” kurucusu olarak da kendinden söz ettirir.

    Ona göre, âlem ruhunun bir parçası olan insan ruhu, ölümsüzdür. Dolayısıyla, bir ahiret yaşamı vardır ve Allah ile insan arasında sürekli bir iç hesaplaşma bulunmaktadır. Bu yüzden insanlar, ancak ihtiraslarından kurtularak kendilerini arınmış bulurlar.

    insan, kâinat üzerindeki diğer yaratıklardan üstündür. Bu üstünlüğü, akıldan en ziyade pay almasından ve diğer yaratıklarda görülmeyen düşünce fonksiyonlarından kaynaklanmaktadır.

    Kâinat insanda, insan da Allah’ta gayelenmiştir.

    insanın arınma ihtiyacını hissetmediği ve ruhsal yaşdıbını asla değerlendiremediği bir ortamdan yaklaşık iki bin beş yüz yıl önce yaşamış olan, ayrıca bugünkü teknolojinin nimetlerinden yoksun konumu akıl fonksiyonu ile değerlendirebilen bu felsefecinin görüşleri, günümüzde dahi yaşantımıza yön verecek ve ışık tutacak niteliktedir.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +6
    Sokrates'ten (Socrates) Seçme Sözler ve Diyaloglar

    - Bir şeyleri değiştirmek isteyen insan, işe önce kendisinden başlamalıdır.

    - Bilgi ruhun gıdasıdır.

    - Bir insanın onsuz yapabileceği ne kadar çok şey vardır.

    - Bir yargıç, iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir.

    - Bilen insan kötülük yapmaz.

    - Cahil insan kendinin bile düşmanı iken, başkasına dost olması nasıl beklenir

    - En faziletli insan, rûhen yükselmeye çalışan, en mutlu insan da yükseldiğini duyandır.

    - Endişelerinizden kurtulmak istiyorsanız , yaşamaktan en çok korktuğunuz şeyin bir gün başınıza geleceğini kabul edin.

    - Fazilet, ruhun güzelliğidir.

    - Felsefe, hayretle başlar.

    - Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir.

    - Haksızlığa uğramak, haksızlık yapmaktan iyidir.

    - Haksızlık yapmak, haksızlığa uğramaktan daha acıdır.

    - insan bildiğini öğrenir.

    - Kadın erkekle bir kez eşit hale getirildi mi, artık ondan üstün olur.

    - Kainatta tesadüfe, tesadüf edilmez.

    - Kendin pahasına olduktan sonra tüm dünyayı kazansan eline ne geçer?

    - Kendini bil.

    - Kendini bulmak istiyorsan, kendin için düşün.

    - Kimseye hiçbir şey öğretemem, sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim.

    - Ne pahasına olursa olsun, evlenin. Karınız iyi çıkarsa mutlu olursunuz,yok fena çıkarsa o zaman da filozof olursunuz.

    - Öğrenmek, eskiden bilinmiş bir şeyi yeniden hatırlamaktan başka bir şey değildir.

    - Sadece bir iyi vardır, bilgi; ve sadece bir kötü vardır, cehalet.

    - Sorgulanmamış hayat yaşamaya değmez.

    - Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir.

    - Yalnız işsiz olanlar değil, daha iyi işler yapabilecek olanlar da başıboştur.
    ···
  14. 14.
    +6
    Sokrates sormuş: "Kimdir insan, insan nedir?"

    Agora'daki gönüllü öğrencileri: "Onu bilmeyecek ne var? insan; iki ayaklı, tüysüz bir yaratıktır." demişler.

    Ertesi gün, pazar yerine tüyleri yolunmuş bir horozla gelen Sokrates, canlı hayvanı göstererek sorusunu yinelemiş: "Yani böyle bir şey midir insan dediğiniz?"
    ···
    1. 1.
      +2
      huur çocuğu horozun suçu neydi
      ···
  15. 15.
    +5
    Sokrates bir gün dar bir patikada ilerlerken karşısına dönemin soylularından biri çıkmış. Yol ise ancak birinin geçebileceği kadar genişmiş.

    Birinin diğerine yol vermesi lazım iken soylu: "Ben senin gibi bir zavallıya yol vermem" demiş.

    Sokrates'in cevabı ise şöyle olmuş: "Ben veririm."
    ···
    1. 1.
      0
      Biz yapsak dayak yeriz adam yapmış felsefeci olmuş
      ···
  16. 16.
    +6
    Sokrates bir gün eve geç gelmiştir. Karısı da sürekli bu gecikmenin nedenini sormaktadır. Konuşmuş, bağırmış, çağırmış; Sokrates karısına karşı hiçbir tepki vermeyip önüne bakmaya devam etmiştir. Bunun üzerine karısı bir kova suyu Sokrates'in kafasına boşaltmıştır. Sokrates ise gayet sakin bir şekilde karısına şu cevabı vermiştir:

    "Bu kadar gök gürültüsünden sonra, bu yağmuru bekliyordum... "
    ···
  17. 17.
    +4
    Hükümet sokratese borçlu !
    Yaşadığı dönemde Sokrates'in sıfatlarından biri de "Atina'nın sineği"ydi. Bazı Atinalılara göre kendisi aynı sineklerin atları rahatsız ettiği gibi Atina'yı rahatsız ediyordu... Sürekli sorular sorması ve o dönem için geçerli sayılan bütün kuralları sorgulaması bazılarını zıvanadan çıkartıyor hatta gençleri yoldan çıkardığı iddia ediliyordu. Neticede bu tip suçlamalarla yargılandı ve ölüm cezasına çarptırıldı. Antik çağda düşünce özgürlüğü bir yere kadar.

    Yargılama sırasında Sokrates'e suçları karşılığında nasıl bir cezayı kabul edeceği sorulunca Sokrates "bütün diğer verilecek şeyler saklı kalmak üzere bir de kendisinin bütün harcamalarının ve bakım masraflarının devlet tarafından karşılanmasını" talep etti. Diğer bir deyişle Sokrates'e göre devlet kendisinin maaşını ödemeli ve gıda yardımı yapmalıydı çünkü sorgulaması esasında Atina'ya yapılmış büyük bir kamu hizmetiydi. Şaşırtıcı değil, bu tutumu onun herhangi bir ceza almasını engellemedi. insanlar bazı şeyleri geç anlıyor. Bir kaç yüz yıl sonra Sokrates adı ölümsüz olacak, kocaman bir heykeli de Atina'nın ortasına "insanlığın en büyük temsilcilerinden biri" olarak dikilecekti.
    ···
  18. 18.
    +3
    Sokrates in Mahkemesi ve Cezasının infazı

    Beşinci yüzyılda Atina'da bir yurttaş veya yurttaşlar grubu başka bir yurttaşa suçlamada bulunabiliyordu. Şuçlanan kişi ayağa kalkarak kendi savunmasını yapıyordu . Avukat yada yargıç yoktu.Çoğunluk tarafından seçilen 500 kişilik jüri kupaların içerisine taş koyarak oy kullanıyordu.

    Sparta ile uzun yıllar süren savasın ardından yaşanan bozulmada günah keçisi aranıyordu. Sokratesin sürekli sorular sorması üç vatandaşın onun hakkında suçlama yapmasına neden oldu. Gençleri süpheci yaptığı, kuşak çatışmasına neden olduğu gibi kendisine yöneltilen suçlamaları tek tek çürütmesine karsın
    Yapılan birinci oylama sonucunda oylama sonucunda 31 oy fark ile suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı. Sokrates savunmasında 'suçunun elinden gelenin en iyisini yaparak hizmet etmek olduğunu 'söyledi.

    Kendisine birkaç alternatif sunuldu Atinayı terk edersen ve asla bir daha geri gelmeyeceğine söz verirsen kendini ölümden kurtarabilirsin(sürgünde yiyecek verilerek masrafları karşılanarak şehrin dışında yaşaması koşulları bulunmaktadır).Ya da Atina'da kalmak istersen konuşmayı bırak ve sessiz ol o zaman biz insanları yaşamana ikna ederiz. Aksi taktirde gün doğarken zehri içmek zorunda kalacaksın dediler.

    Sokratesin cevabı ;

    Zehri yarın yada bugün , zehir ne zaman hazırsa almaya hazırım ama hakikati söylemekten vazgeçmem. Canlıysam son nefesime kadar söylemeye devam edeceğim.Ve Atina'yı hayatımı kurtarmak için terk edemem Çünkü ozaman kendimi ölümden korkmuş, ölümden kaçmış, ölümün sorumluluğunu almamış güçsüz birisi olarak hissedeceğim.Ben kendi düşüncelerime, hislerime, varlığıma göre yaşadım; bu şekilde de ölmek isterim.

    "ve suçlu hissetmeyin. Kimse benim ölümümden sorumlu değildir, sorumlu benim. Bunun olacağını biliyordum çünkü yalanlara, dolanlara, yanılsamalara dayanarak yaşayan bir toplumda hakikatten bahsetmek ölmeyi istemektir.Ölmem için karar alan şu zavallı insanları suçlamayın. Eğer bundan sorumlu olan birisi varsa oda benim.Ve hepinizin bilmesini istiyorum ki kendi sorumluluğumu alarak yaşadım ve kendi sorumluluğumu alarak ölüyorum. Yaşarken bir bireydim.Ölürken bir bireyim. Benim için kimse karar veremez; kendimle ilgili ben karar veririm."

    ikinci mahkemede büyük çoğunluk kararıyla ölüme çarptırılır Sokrates.
    Bir dostu;

    "Ben senin sebepsiz yere ölüme çarptırılmana dayanamıyorum" dediğinde Sokrates dönerek

    "Rahat ol, dostum, benim suçlu olarak ölüm cezasına çarptırılmamı mı tercih ederdin" demiştir.
    Cezanın infaz zamanı gelmişti gün doğmak üzereydi.
    Mahkemenin vermiş olduğu cezanın zamanı gelmek üzereydi , Sokrates yatakta yatıyor ve zehri verecek adam zehiri hazırlıyordu. Zehri hazırlayan adam sürekli vakti erteliyordu , güneş doğmak üzereydi. Sokrates adama sordu; " Zaman geciyor, güneş doğuyor, bu gecikme neden?"

    Adam Sokratesi seviyordu,onu mahkemede duymuş, içindeki güzelliği görmüştü ,tek başına Atina'dan daha zekiydi:Biraz geçiktirmek ,biraz daha yaşaması için zaman kazandırmak istiyordu.

    - Sokrates "Tembellik yapma, hadi zehri getir" dedi

    Zehri veren adam " Niçin bukadar heyecanlısın? Yüzünde öyle bir ışıltı görüyorum ki, gözlerinde öyle bir merak görüyorum ki... Anlamıyormusun ? öleceksin!"

    Sokrates : " Bu bilmek istediğim birşey. Hayatı tanıdım, o güzeldi; Tüm kaygılarıyla, kederleriyle o hala bir keyiftir. Yanlızca nefes almak yeterli bir mutluluktur. Yaşadım, sevdim; canım ne isterse yaptım, içimden ne geldiyse söyledim. Artık ölümü tatmak istiyorum.Ve ne kadar çabuk olursa o kadar iyi."
    "ve iki olasılık var: Ya doğulu mistiklerin söylediği gibi ruhum başka şekillerde yaşamaya devam edecek;bedenin yükünden özgür bir şekilde ruhun yolculuğunu sürdürmesi çok büyük bir heyecandır, beden bir kafestir, onun sınırları vardır; ya da belkide, materyalistler haklıdır:Bedenim öldüğünde herşey ölür. Geride kimse kalmaz.Bu da , olmamak da- çok bir heyecandır! Olmanın ne olduğunu biliyorum. Ve olmamanın ne olduğunu bilme anı geldi. Ve artık olmadığımda sorun nedir? Niçin onla ilgili endişeleneyim? Endişelenmek için burada olmayacağım, o halde ne için vakit kaybedeyim?"
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Bitti mi aw
      ···