Gerekseydi basindan gecenler bize ibret olarak anlatilmazdi

moruk semavi dinler bırak şeytanı tanrıyı bile insani özelliklerle kişileştirir. tanrı kızan, sevinen, ceza ve mükafat veren bir patron olarak tasvir edilmişken şeytanı insani yönlerle ele almanın neresi saçma?

Bu insanin hicbir dine inanamamak gibi bir secenegi de olduguna gore secimi kendisi yapiyor. Dogdugu yere gore din memsubu olan birine bunu sorsan kendisinintanri tarafindan lutuflandirilmis sansli bir kul oldugunu soyleyecektir. Veya dini sorgulamaktan korktugu icin babasinin dedesinin izinden gidecektir. Bunkarin hepsi aslinda birer tercihtir. Sonucta o insan nihayetinde kendisine fayda saglayacak bir mukafatin pesinden gitmektedir ve din yolundan giderek bunun gerceklesecegine inandigi icin tercihini o yonde kullanmaktadir. Hicbir insanin mantik kullanip kiyaslama yapmaktan kacma sansi yok.

Sorgulamadan iman hamlesi yapılmaz, başta dediğim gibi, sorgulamadan inananların hepsi kör topal. imanları alışkanlıktan ibarettir emin ol, onlara din hakkında zorlayıcı bir kaç soru sor, cehaletleri ortaya çıkar, hatta bazen dine karşı görüslere bile ugrarlar dini sana karşı haklı çıkartmak için. Olaya tek boyutlu bakarsan evet, bu cahiller mantıklarıyla iman ediyorlar, cehennemdense cenneti tercih ediyorlar, ama bir çoğu inandığı dinin farzlarını bile yerine getirmiyor. Allah bana kıyamaz kafasında olan mı dersin vs vs.. hayatı sorgulayan biri mantık makinesini bu kadar basit verilerle çalıştırmaz. Cahil her şeye inanabilir. sorgulayan insan o yazı tura atma faslına gelebilir ancak.

Incideki en seviyeli ve mantıklı tartışmalardan biri olmuş

önemli olan doğru veya yanlış yapmak ya da cahil veya alim olmak değil. sırf korkusundan ibadet eden insan bile bunu çıkar mantığıyla yaptığına göre kör topal inananlar bile bir şeyleri minimal de olsa mantık süzgecinden geçirip öyle yola çıkıyorlar demektir. başta dediğim gibi, sorgulamadan körü körüne inanmak bile bir sorgulama sonrasında verilmiş bir karardır. yani ibrahim'in mantığı bir kenara koyarak mutlak doğruya ulaşmak için yaptığı iman hamlesine de mantık dışı diyemeyiz, çünkü ibrahim de kendi çıkarını gördüğü yere yöneldi.

insan , anlamladığı şeylerden korkar , her insan doğduğu toplumun yerel dinini benimser , ama başka bir toplumda doğma ihtimalini düşünce o zamam doğduğu toplumun dinine inanacağını bilir , eyer doğru dini bulmak için araştırma yaparsa boşluğa düştüğü an yine kendine en yakın olan doğduğu toplumun dinine döner ( beyin kendini kandırıyor çocukluğundan itibaren benimsemiş olduğu dinde anıları canlanır ve o dine kendini daha yakın hisseder )ya da dinleri mantık yönünden ele aldığında musevilik daha katı kurallarari olan bir din o yüzden zamanında bu diniden insanlar çok sapkındılar çünkü din katıydı , bir yerde kopuş daha kuvvetli oldu , hristiyanlık sevgi den bahediyor ama dinin emirleri genelde yorum üzerine gittiği için insalar dini kendilerine göre yorumladılar buda rahatlığa yol açtı ve dinden uzaklaşmak kolay oldu ama islamda emirler direkt belirtilmiş olmasıyla ve hoşgörü üzerine gittiği için dinleri sonuncusu gelişimini tamamladı ve insana sonuçlarıyla birlikte özgürlük tanındı , doğru olan bu ama yinede sen bilirsin dendiğinde topu insana atıyor ve insan iki arada bir derede kalmamak için iman ediyor yani mantıkla iman eden tasdik iman etmiş olur çıkar ve menfaati göz önüne alınca cennet için müslüman gibi davranıyor ama içinde yinede dini tam yaşamadığı için emirlere uymada gevşek davranıyor.

hoşgörü dininden bazı emirlere göz atalım:
"ey iman edenler! öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. "
"onları nerede yakalarsanız öldürün. sizi çıkardıkları yerden (mekke’den) siz de onları çıkarın."
" onlar allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı."
"allah’a ve resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. "
"haram aylar çıkınca bu allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. "
"eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün ele başlarıyla savaşın (öldürün). çünkü onlar yeminlerine riâyet etmeyen kimselerdir. umulur ki, vazgeçerler."
"şüphesiz allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. artık, onlar allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. "
"andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. onlar da (bundan sonra) orada lanete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler. "

evet karşim ya. hoşgörüden gözlerim kamaştı.