1964'te dedem Umreye gitmiş. Mekke'den sonra Medine'yi de ziyaret etmiş. Uhud Dağı'na çıkarken mola vermiş... Hatim indirmiş adamdır, mola verdiği yerde Kuran okuyup birşeyler atıştırmış. Türkiye'den getirdiği muşmulalardan birkaçını yiyip çekirdeklerini de kuru, çöl olan oturduğu yere atmış...

yanındaki diğer hacılarla birlikte bir süre daha dualar, kurandan ayetler okuduktan sonra Uhud'a çıkmış... Ziyaretlerini falan tamamlayıp memlekete dönmüş...

1982'de tam 18 yıl sonra hacca gitmiş... ve yine klagib tur olan Mekke'den Medine'ye geçmiş. Uhud Dağı yolunda gözlerine inanamış...

18 yıl önce mola verdiği yerde 3 tane muşmula ağacı. kocaman gövde, nah bilek gibi dallar... insanlar bu kuru yerde 3 ağaç gölgesinde oturur, Kuran okurmuş...

Dedem gidip ağaçların yanına hayretle incelemiş. O kaya parçası hala orda duruyor. Mola verdiği yer. Muşmulara hayret etmiş.

Suudiler muşmula ağaçlarını "Allah'ın hikmeti, Uhud'a çıkan hacıların gölge bir yerde dinlenmeleri için sunduğu bir nimet, Peygamber'in hacca gelenlere sunduğu kolaylık" diye nitelendirip ağaçların etrafını tel örgüyle çevirmişler...

"Kutsal muşmula" adı altında tanesini 250 dolardan hacılara satar olmuşlar...

Yani bu deney doğru. hacılar genelde o kaya parçasının dibinde dinlenir dua ve Kuran okdukları için o muşmula çekirdekleri yürümüş gitmiş koca ağaç olmuş. Rap yok, Arebesk yok. Dolayısıyla da 3'ü de serpilmiş...

Birgün Allah nasip eder de Uhud'a yolunuz düşerse işte bu muşmula ağaçlarını görebilirsiniz...

Allah'ın hikmeti, Kuran sesinin kudreti işte... Hurmadan başka birşey yetişmeyen memlekete muşmula bahşetmiş