1. 1.
    0
    Uyanık yavşaktır, pekekent olsa istanbulun yarısını satar, kalan yarısınıda satın alırdı deyyus.
    ···
  1. 2.
    0
    tramvay, galata kulesi, kent meydanlarındaki saatler, şehir hatları vapurları gibi kamu malını kerizlere satarak efsane olan kişi..
    ···
  2. 3.
    0
    süper lan bu adam. daha çıkmaz bunun gibi. dıbına koyum ocean's 11'ın dıbına koyum james bondların. gerçek entrika gerçek dolandırıcılık bu adamda.
    ···
  3. 4.
    0
    efsaneleriyle dolandırıcılığa özendiren pekekent
    ···
  4. 5.
    0
    lakabı yakışıklılığı ve temiz yüzlülüğünden gelmektedir. satar. alırsın.
    ···
  5. 6.
    0
    bilin bakalım kimlere oy verirdi.
    ···
  6. 7.
    0
    @2 ekşimi lan burası oç
    ···
  7. 8.
    0
    adam efsane beyler.
    ···
  8. 9.
    +1
    50 yıl önce inci olsaydı bu adam en büyük incicilerden olurdu.
    ···
  9. 10.
    0
    idolümdür helali var
    ···
  10. 11.
    -1
    eski huur çocuklarından ayrıca idolümdür
    ···
  11. 12.
    0
    ilk incicilerden
    ···
  12. 13.
    0
    Rivayet o ki, Sülün Osman Birgün Beyoğlu' nda yere çömelmiş gelip geçeni seyretmektedir. O sırada saf görünüşlü bir vatandaş Sülün Osman' a burada neye baktığını sorar. Adamı şöyle bir süzen Osman, bununla iyi bir iş yapılır diye düşünüp;
    -Şu gecen tramvaylar benim, müşteriler çokmu, vatmanlar düzgün çalışıyormu, onları kontrol ediyorum der ve bu sayede hoşbeşe başlarlar.
    Sülün Osman;
    -Bey amca, sen yabancısın galiba, ne iş yaparsın diye sorar. Adam ise;
    -Çitçiyim, traktör almak için geldim ama hem çok pahalı, hemde bu parayı versem bile bunu nasıl kullanacağım, bayağı zor bir iş bu diye dertlenir.
    O sırada tramvaylar vızır vızır önlerinden geçip gitmektedir. Birden rahmetli Sülün Osman' ın kafasında bir ışık parlar ve adama dönüp,
    -Yahu bey amca, bu yaştan sonra senin traktörle falan ne işin olur. Onu alsan bile masrafı çok, Mazotu köyde problem olur, yedek parçası, hele hele o arkadaki büyük tekerlekler var ya, onlar tarlada çok çabuk aşınır. Her yıl sana büyük masraf açar, kazandığın ürünün parasını yatırsan bir lastiğini bile zor alırsın. Diyerek zavallı kubanına tramvaylar için şöyle bir teklifte bulunur.
    -Bunların hepsi benimdir. O kadar çokki, bende onları kontrol etmekten bıktım, müşteri çıktıkça tek tek satıyorum. Üstelik bu araçların tekerleği demirdendir, hiç aşımaz, patlamaz beş kuruş masrafı yoktur. Benzin mazot gerekmez, Akşam elektriğe bağlarsın sabahtan akşama kadar o elektirikle çalışır. Köyle kasaba arasında işletirsin. Hem seni bayağı sevdim bey amca, gel sana birini vereyim, hemde kelepir vereceğim der.
    Adam şöyle bir bakar tramvaylara, gerçekten köyle kasaba arasında bunlardan bir tane olsa hem iyi kazanır, hemde sükseli olur diye düşünür.
    -Kaç paraya verceksin diye sorar.
    Sülün Osman:
    -Senin traktör parası bunları almaya yetmez ama birtane eksilse benim için birşey farketmez. Baksana 484 numaralı aracım geciyor. Bunun gibi 600 tane var. Canın sağolsun bir tanesini senin gül hatırın için vereceğim bey amca, sevildiğinin kıymetini bil. Hemen al yoksa satmaktan vazgeçerim bilmiş ol. Diye konuşur.
    Adam tava gelince cebinden bir kağıt çıkartır ve iş sağlam olsun diye köy senedi hazırlar Osman. Karşılıklı aldım, sattım diye imzalar atılır, parmaklar basılır ve hayrını görmesi için adamla tokalaşır. Duratan bir tanesine hayırlı uğurlu olsun diye adamı bindirir. Biletçiyi uyandırmaması için sen şu parayı bilet kesene ver, gideceği yere varınca bu seneti gösterir tramvayını alır köye zütürürsün diyerek uğurlar. Son durağa gelince vatman inmesini ister. Adam inmek istemez ve cebinden köy senedini çıkarıp onların inmesini tramvayı köye zütüreceğini söyler. Biraz patırtıdan sonra polisler çağrılır, birde imzaya bakarlarki, imza Sülün Osmana ait. Durum anlaşılır, iş basına kadar akseder ve zavallı adam beş parasız köyüne döner.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Çok da uyanık değilmiş, kendi imzasını niye atmış ki amk
      ···
  13. 14.
    0
    enayi paratoneri, akıllı adamdı rahmetli.
    ···
  14. 15.
    0
    ahahahah adam galata kulesini satmak üzereyken yakalanmış.
    ···
  15. 16.
    0
    - Efsane dolandırıcı Sülün osman

    1950 ve 60'lı yıllardaki "işleriyle" ün kazanan "Sülün Osman", tramvay, Galata Kulesi, kent meydanlarındaki saatler, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara 'satarak' ya da 'kiraya vererek' efsane haline geldi. Taksim Meydanı’nın girişine paspas koyup, gelenden geçenden para toplamış bir efsanedir

    Galata Köprüsü'nü satmak üzereyken tesadüfen yakalandı. Ölümüyle ilgili kesin bilgi olmamakla birlikte, polisin tahminlerine göre 1984'te Beyoğlu'nda sürekli kaldığı otelde kalp krizinden öldü ve kimlik taşımadığı için kimsesizler mezarlığına gömüldü.

    Kendisi sıradan bir üç kâğıtçı değil. Bu işin kitabını yazıp, felsefesini yapmış bir düşünür

    " Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım."

    Osman Ziya Sülün, 20/Nisan/1962

    http://c12.incisozluk.com...11508/9/1583889_o6082.jpg
    ···
  16. 17.
    0
    Tarihe geçen bu efsanenin asıl adı, Osman Ziya Sülün’dür. 1923 Yılında istanbul'da doğmuş ve yine burada 1984 yılında ölmüştür...
    Mesleğe başladığı ilk yıllarda küçük dolandırıcılıklarla geçinmeye çalışsa da, kısa sürede işin inceliklerini öğrenmiş ve tarihe damga vurmuştur... Tramvaylar, Vapurlar, Saat kuleleri ve hatta Boğaziçi köprüsü gibi kamu mallarını saf vatandaşlara satarak kısa sürede yüksek miktarda para ve büyük bir ün sahibi olmuştur... Boğaziçi köprüsü gibi büyük ve bilinir bir yapıyı satması, onun mesleğinde ne kadar profesyonel olduğunun bir ispatıdır. (Bu olay daha sonra Kemal Sunal filmlerine konu olmuştur)
    Efsanenin yakalanışı da çok ilginçtir. Galata Kulesini satmaya çalıştığı sırada tesadüfen yakalanmıştır.
    Savunmasında Neden dolandırıcılık yapıyorsun diye soran Komisere şu şekilde cevap vermiştir ;
    "Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. Yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. Ve dükkân kapalı. Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, be de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum. Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım."
    Bir söylentiye göre, bir zamanlar Fransızlar, sahtekârlığın bilimini yapmaya karar verip, Sülün Osman’ı Paris’te bir konferans vermeye davet etmişler. Ne var ki Sülün Fransızca bilmiyormuş. Söylenti bu ya! Fransız büyükelçiliği, buna bir de tercüman tahsis etmiş… Rahmetli bunu her anlattığında, “e neden gitmedin birader” diyenlere, “Tercümana güvenemedim, sahtekâr birine benziyordu!” demiş
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    0
    Işıklar içinde uyusun
    ···
  18. 19.
    0
    ilk işini 1948 yılında fatih’te yeni tuttuğu evin sahibini dolandırarak yaptı. mesleğin inceliklerini kum kapılı bir rum olan aleko’dan öğrendi. en iyi işlerini 50 ve 60’lı yıllarda tuttu. tramvay, galata kulesi, kent meydanlarındaki saatler, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara ‘satarak’ yada ‘kiraya vererek’ efsane haline geldi. galata köprüsü’nü satmak üzereyken tesadüfen yakalanmıştı. soyadı ‘sülün’, 1952 yılında bir meydan saatini satarken yakalandıktan sonra lakabı oldu. ona ilişkin son bilgi 1984 yılının temmuz ayında Beyoğlu’nda sürekli kaldığı otelde bir kalp spazmı geçirdiği yönünde. polisin tahminine göre sülün Osman bir yerde ölüp kaldı ve kimlik taşımadığı için de kimsesizler mezarlığına gömüldü.

    Galata köprüsünü pazarlayan adam budur. Büyük paralar Kazanmıştır
    Bir de çok taktik adamıymış, yankesici misali değil planlı ve organize suçlar işliyormuş. Yani adamımız tam bir sosyal mühendis usulü dolandırıcılık yapıyormuş.

    23 ocak 1961’de Zeytinburnu’nda kumar oynarken yakalanmıştır.
    Sülün Osman’ın özelliği ava gidenleri avlamaktır.

    Şöyleki;
    Çünkü asıl kötü niyetli olan kişiler sülün Osman mağdurlarıdır.
    izmir saat kulesini yada dolmabahçe saat kulesini kapatıp her saate bakandan para almak, boğaz köprüsünün gelirine bilmem kaç liraya sahip olmak isteyen bir insanın iyi niyetli olduğu söylenemez

    Bu insanları bulup da paralarını aldığı için sülün Osman’ın da "saf insanları kandırdığı". söylenemez. Yani aslında Böyle bencil insanları dolandırdığı için de pek kızmamak lazım.

    Galata Köprüsünü, Beyazıt Kulesini daha pek çok şeyi satarak nam yapan meşhur dolandırıcı Sülün Osman.

    Elektrikli tramvay (istanbul’daki eski tramvay) ,galata kulesi, boğaz köprüsü ,galata köprüsü bu amcanın(MÜHENDiS) sattığı ürünlerdir. Polis kayıtlarına geçmiş, hakkında kitap yazılmış ilginç bir karakterdir.

    Sadece gayrimenkul değil menkul satışında da mühim başarılara imza atmış olan sülün Osman’nın zamanında dolmabahce önünde demirlemiş bulunan amerikan 6.filosu’na ait bir uçak gemisini sattığı da rivayet edilmektedir.

    Bir savaş gemisini satın alan adam neden böyle bir şeye ihtiyaç duyar?

    Dediğimiz gibi; Sülün Osman’ın özelliği ava gidenleri avlamaktır

    Kendisine ‘oğlum, galata kulesi’ni satmaya utanmadın mı’ diye soran Komisere, ‘komiserim, bu memlekette galata kulesi’ni satın alacak eşek olduğu sürece ben bu kuleyi satarım, hiç kusura bakmayın’ diyen ve pek de haklı olan dolandırıcı

    BiR cezaevinde "Alınteri ile yaşamak" konulu konferans da vermiştir ki akıllara zarar bir vakadır.

    "Benim dolandırdığım insanlar dolandırıcıydı aslında. Yani bana yaklaşma sebepleri beni dolandırmaktı. On tane bilezikle geliyorum adamın önüne akşam vakti. Kuyumcunun kapısındayız. Ve dükkân kapalı. Karımın hastalığını anlatıyorum, acilen bilezikleri bozdurmam gerektiğini, o an nöbetçi eczaneye gidip hastaneden istedikleri ilaçları almamın şart olduğunu söylüyorum falan. Hakiki olsalar bileziklerin fiyatı bin lira. Diyorum ki 300 liraya ihtiyacım var. Paranın gerisi umurumda değil, yeter ki karım ameliyat masasında kalmasın... Adam sabah kuyumcuya gidip bilezikleri bin liraya bozdurabileceğini ve birkaç saat içinde havadan 700 lira kazanacağını düşünüyor. O arada benim ayakçım da ortaya çıkıyor ve o almak istiyor bilezikleri. Telaşlanıyor adam kazanç imkânı kaybolacak diye. 300 lirayı verip alıyor bilezikleri, be de kayboluyorum ortalıktan. Adam ertesi sabah kuyumcuya gidip de bileziklerin sahte olduğunu öğrenince, dolandırıldım, diye karakola gidiyor. Ben aranıyorum. Demiyorlar ki ona, be adam 1000 liralık bileziği 300 liraya almayı düşünürken aklında ne vardı, diye. Gayet açık ki, beni dolandırmayı planlamıştı. Ben hayatım boyunca beni dolandırmaya kalkışmamış tek bir kişiyi dolandırmadım."

    Müjdat Gezen’in anlattığına göre bir keresinde de taksim parkının girişine bir paspas atmış, bir de sandalye koyup kurulmuş. Gelenden gecenden giriş parası alıyormuş. Ama tabi herkesten istemiyor, Kimin verip kimin tersleyeceğini biliyormuş. Sonra biri gibayet etmiş de yakalanmış. Çok sayıda içeri girdikten sonra tövbe etmiş. Tövbesinden sonra Mühendisimiz izmir de ortaya çıkmış Bir gün izmir saat kulesinin önünde beklerken de biri gelip "Dayı şu saat satılık mı ?diye Sormuş O da "lem tövbe ettim s…. gidin başımdan" diye terslemiş.

    Rivayet o ki, Sülün Osman Birgün Beyoğlu' nda yere çömelmiş gelip geçeni seyretmektedir. O sırada saf görünüşlü bir vatandaş Sülün Osman' a burada neye baktığını sorar. Adamı şöyle bir süzen Osman, bununla iyi bir iş yapılır diye düşünüp;
    -Şu gecen tramvaylar benim, müşteriler çokmu, vatmanlar düzgün çalışıyormu, onları kontrol ediyorum der ve bu sayede hoşbeşe başlarlar.
    Sülün Osman;
    -Bey amca, sen yabancısın galiba, ne iş yaparsın diye sorar. Adam ise;
    -Çitçiyim, traktör almak için geldim ama hem çok pahalı, hemde bu parayı versem bile bunu nasıl kullanacağım, bayağı zor bir iş bu diye dertlenir.
    O sırada tramvaylar vızır vızır önlerinden geçip gitmektedir. Birden rahmetli Sülün Osman' ın kafasında bir ışık parlar ve adama dönüp,
    -Yahu bey amca, bu yaştan sonra senin traktörle falan ne işin olur. Onu alsan bile masrafı çok, Mazotu köyde problem olur, yedek parçası, hele hele o arkadaki büyük tekerlekler var ya, onlar tarlada çok çabuk aşınır. Her yıl sana büyük masraf açar, kazandığın ürünün parasını yatırsan bir lastiğini bile zor alırsın. Diyerek zavallı kubanına tramvaylar için şöyle bir teklifte bulunur.
    -Bunların hepsi benimdir. O kadar çokki, bende onları kontrol etmekten bıktım, müşteri çıktıkça tek tek satıyorum. Üstelik bu araçların tekerleği demirdendir, hiç aşımaz, patlamaz beş kuruş masrafı yoktur. Benzin mazot gerekmez, Akşam elektriğe bağlarsın sabahtan akşama kadar o elektirikle çalışır. Köyle kasaba arasında işletirsin. Hem seni bayağı sevdim bey amca, gel sana birini vereyim, hemde kelepir vereceğim der.
    Adam şöyle bir bakar tramvaylara, gerçekten köyle kasaba arasında bunlardan bir tane olsa hem iyi kazanır, hemde sükseli olur diye düşünür.
    -Kaç paraya verceksin diye sorar.
    Sülün Osman:
    -Senin traktör parası bunları almaya yetmez ama birtane eksilse benim için birşey farketmez. Baksana 484 numaralı aracım geciyor. Bunun gibi 600 tane var. Canın sağolsun bir tanesini senin gül hatırın için vereceğim bey amca, sevildiğinin kıymetini bil. Hemen al yoksa satmaktan vazgeçerim bilmiş ol. Diye konuşur.
    Adam tava gelince cebinden bir kağıt çıkartır ve iş sağlam olsun diye köy senedi hazırlar Osman. Karşılıklı aldım, sattım diye imzalar atılır, parmaklar basılır ve hayrını görmesi için adamla tokalaşır. Duratan bir tanesine hayırlı uğurlu olsun diye adamı bindirir. Biletçiyi uyandırmaması için sen şu parayı bilet kesene ver, gideceği yere varınca bu seneti gösterir tramvayını alır köye zütürürsün diyerek uğurlar. Son durağa gelince vatman inmesini ister. Adam inmek istemez ve cebinden köy senedini çıkarıp onların inmesini tramvayı köye zütüreceğini söyler. Biraz patırtıdan sonra polisler çağrılır, birde imzaya bakarlarki, imza Sülün Osmana ait. Durum anlaşılır, iş basına kadar akseder ve zavallı adam beş parasız köyüne döner.

    Şimdi düşünün KAHRAMANIMIZ Bundan 50 yıl Önce bunları yapıyormuş.

    Eğer OSMAN SÜLÜN zamanında PC internet olsaydı değil türkiyenin Dünyanın bile en büyük Sosyal Mühendisi olacağına düşünüyorum. Osman sülün ün Günahlarını Allah(cc) inşAllah affetmiştir
    Tümünü Göster
    ···
  19. 20.
    0
    sülün osman; olaylara totoloji tarafından bakarak, uyanık geçinen ve köşeyi dönmeye çalışan akıllı vatandaşları silken üstad.
    ···