1. 1.
    0
    rüyama girdi dün akşam bi ak sakallı dede gel gel gel baham diyodu...
    ···
  1. 2.
    0
    gibicektir.
    ···
  2. 3.
    0
    dinci piclerin dizisi deilmiydi la bu.
    ···
  3. 4.
    0
    muallak hepsi
    ···
  4. 5.
    0
    tropik taşak baba dogru demisin zor kurtardık zütü... he walla o oç ların dizisi
    ···
  5. 6.
    0
    doğru yolu gösterem dizi, öle diolar
    ···
  6. 7.
    0
    izleyince rüyama giriyordu amık eskiden tabi lise yıllarımdı o zamanlar
    ···
  7. 8.
    0
    kapının tokmağı yoktu kendiliğinden açılıyordu o yüzden sır kapısı dedilerdi sonra baktılar ki sensörlüymüş
    ···
  8. 9.
    0
    güzeldi bu ulan baya değişik konular işliyodu
    ···
  9. 10.
    0
    ahahhahahahahah
    ···
  10. 11.
    0
    fena izlerdim amk.
    ···
  11. 12.
    0
    arka planda fon müziği çalıp milleti kandırırlardı
    ···
  12. 13.
    +1
    iyiydi lan.
    ···
  13. 14.
    0
    Olayı yaşadağımda 13 yaşındaydım.
    Yazları babamın ailesi ile yazlığa gider üç ay kalırdık. Biz çocuklar için iyi bir tatil, aile büyükleri içinse kışlık erzaklarımızın temini için güzel bir fırsattı. Bu çiftlik babamın dedesinin doğduğu evmiş, yani yüz yıllık tam bir ata yadigarıydı.

    O gece uykumdan çok susamış olarak uyandım. Ev işlerıne ve bize bakan Emine teyze'ye seslenmeme rağmen uyandıramadım. Sesime benden bir yaş küçük kuzenim uyanmıştı. 

    Birlikte aşağı inerek su içtik, tam yukarı çıkacaktım ki mutfağın yanındaki killer odasına bahçeye açılan kapısında yaşlı amca gördüm.

    Tahta'dan yapılmış sedirin kenarına oturmuştu.Kim olduğunu bilmediğim halde hiç şaşırmadım, çünkü civar köylerden ekimlerimizin toplanması için her zaman işçiler gelir, sabahın erken saatlerinde babannemin, uygun görürse işe almasını beklerlerdi.

    Kuzenime yeni işçi amcayla konuşalım dediğimde kuzenim, benim çok uykum var, sen konuş dedi, ve yanımdan ayrılarak uyumaya çıktı. işçi amcanın kıyafeti çok dikkatimi çekmişti. Başında şapkası, üzerinde gri elbisesiyle, o küçük yaşımda bile bana ilginç gelmişti. Yanına giderek merhaba dedim. Yaklaştığımda amcanın daha da yaşlı olduğunu gördüm. Nedense içim acıdı ; bu yaşta nasıl çalışacaktı? Yanına oturarak ne iş yapacağını sordum. Cevap vermedi; sanki beni görmeiş gibiydi. Kucağında tutuğu çantası ile meşguldü. Çeketinin koluyla çantanın üzerinde bulunan metal parçasını parlatıyordu. Elini çektiğinde sarı metalin üzerinde PTT yazısını okudum. Yukarı balkondan bakıcı teyze bana seslenince bir kaç adım atarak balkondaki teyzeye 'Geliyorum dedim'

    Kafamı tekrar amcaya çevirdiğimde amcanın oturduğu yerde olmadığın gördüm. Çok üzüldüm, bakıcı teyzeden korktuğunu sanarak bir kaç defa amca diye bağırdıysam da ne kendisini gördüm ne de sesini duydum. Çok üzülmüştüm. Sabah gelirse babaannemden işe almasını isteyecektim. Odaya çıktım. Bakıcı teyze kime seslendiğimi sorunca gördüklerimi anlattım.

    Hemen çiftliğin bekçisinin yanına gitti ve kimi içeri aldığını sordu. Bekçi kimsenin gelmediğini söyledi, demir kapıyı hiç açmamıştı.

    Ben yattım, uyudum. Sabah bütün aile uyanmış beni bekliyordu, Babam, amcamlar, babaannem bana olayı tekrar anlatırdılar ve daha sonra babaannem elinde bir deste resim ile yanıma gelerek, ' o amca bunlardan hangisiydi diye sordu?

    Resimlerin içinden o amcayı hemen tanıdım. Gösterdiğimde babam ve babaannem çok şasırdı. Çünkü resimdeki şahıs babanemin kayınpederiydi, yani babamın dedesiydi. Ölünceye kadar yani 1939 yılına kadar postacılık yapmıştı, babam doğmadan 15 yıl önce ölmüştü. Babamın bile görmediği dedesini ben çok iyi tarif etmiş ve bir çok resmin içinden bularak gösterebilmiştim.
    Tümünü Göster
    ···