1. 51.
    +17 -1
    kogustaki herkesle gibifiki olmustum. yeri geliyor yerleri supuruyor, yeri geliyor caylari tazeliyor, yeri geliyor bulagiblari yikiyordum. tuhaftir ama hapishanede guzel bir duzen yakalamistim. eski

    hallerimden daha mutlu oldugumu hissediyordum. sanirim beni bu kivama hayat getirmisti. her gece hasan dedenin verdigi dualari okuyor, ve hic ruya gormuyordum. herseyin yoluna girdigine inaniyordum. bir

    sabah gardiyanin sesi duyuldu: - genc adam, ziyaretcin var. inanilmaz mutlulugum yuzume yansimisti. hemen yerimden firladim. -haydi bakalim rastgelsin! nidalari yukseldi. beni dusunen, beni unutmayan

    birileri vardi.. bu duyguyu maphushaneye dusmeyen hickimse ama hickimse bilmiyordu, bilemezdi.. ziyaretci odasina getirildim, icerideki yildiray abiydi. yuregimi kaplayan sevinc duygusu, iki dakika sonra

    yerini mutsuzluga birakacakti cunku haberler kotuydu. -rifat, oglum o bicagi ne tak yemeye soktun bi tarafina anlamiyorum ki! yildiray abi hic ustune vazife olmadigi halde beni kurtarmaya calisiyor,

    basarmak istiyordu. basarisizligi kabullenemiyordu. -ulan devletin actigi davadan yirtsan hadi bi sekilde, kadin da gibayetci olmus. hem de sadece senden!\ vay ulan.. dedim. vay anasini.. ne kadar da

    nefret burumus icini.. halbuki ben ne yapmistim bu kadina bu kadar? anlamiyordum.. -neyse, dedi yildiray abi. bozma moralini. simdi ben bir sekilde bu kadina gibayetini geri aldirmaya calisacagim, hic

    olmadi gidip--- bir an durdu. iyice egildi ve fisiltiyla konusmaya basladi: -ulan hic olmadi gider deli raporu aldiririm kariya. -kadina deli raporu mu aldiracaksin!! bunu gercekten yapar misin? dedim.

    -gerekirse evet, dedi. -kafayi mi yedin abi? -ulan, dedi. sanki yalan mi? kari zaten yarim akilli amk delisi, tek yapacagim sey gidip bunu yasal olarak gostermek. sen simdi bunlari dusunme, icerde rahat

    misin? -rahatim abi sagol. bana cok iyi bakiyorlar, dedim. -merak etme kocum, su an hukuki olarak bir ceza almadin, sadece yarilanma surecin devam ediyor, sucustu yapildigi sirada hareketlerinin ve

    amacinin tehlikeli safhalarda olabilecegi goz onunde bulunduruldugundan dolayi da burada tutuluyorsun, hepsi bu.\ yildiray abi su sisesinden derin bir yudum aldiktan sonra sesini gurlestirdi ve

    ciddiyetine ciddiyet katarak: seni buradan ne olursa olsun cikaracagim kocum! aklinda bulunsun! dedi. -eyvallah! dedim.
    ···
  2. 52.
    +17 -1
    gozlerimi actigimda vakit seher vaktinden biraz evvelceydi. hava aydinlanmak uzereydi. odada veya baska herhangi biri yoktu. "lan tuvalete nasil gidicem" dedim, kollarimdan

    biri yatagin demir borusuna kelepceli vaziyetteyken.. birden bir "cit!" sesi duydum. kolumdaki kelepce aciliverdi. hemen yerimden kalktim. kapiyi usulca actim, nobet bekleyen

    kimse yoktu. koridorlar karanlikti, -nasil igib yanmaz amk hastanesinde, dedim. usulca yurumeye basladim. attigim her adim deli gibi yanki yapiyordu. o kadar sessiz ve bos

    gorunuyordu ki heryer. lambalari nasil yakacagimi bilmiyordum. hastane pencerelerinden sizan ciliz igib zifiri karanligi los hale getirebiliyordu ancak. usulca merdivenlerden

    assagi indim. assagi katin da ust kattan bir farki yoktu. pencereden disari bakayim bari dedim. disarda bembeyaz bir giysi giymis, otururken elindeki cubukla yeri eseleyen ve

    basi onune egik oldugu icin yuzu gozukmeyen biri haric, kimsecikler yoktu. uzun olan saclari nedeniyle yuzu gorunmeyen bu beyaz elbiseli kimse, elindeki cubukla zemindeki

    kumlara carpi isareti ciziyordu. isin daha da garibi, bu kisinin oturdugu yerde normal sartlar altinda 3 katli, yuvarlak bir bahce havuzu olmasi gerekiyordu. hastanenin

    bahcesinde teknolojiden eser yoktu, her yer cimlikti. bizim askerlerin arabasi da yoktu ortalikta. sasirmistim. istikametimi hastane cikisi olarak belirledikten sonra

    adimlarimi hizlandirdim. neler olup bittigini anlamak istiyordum. en alt kata indim. butun bilgisayarlar acik oldugu halde danismada hic kimse yoktu. heryer tek kelimeyle

    bombostu. -amk ne bicim hastane lan burasi, dedim kendi kendime. -acil de kapali mi acaba??? yok artik?? \ hizli adimlarla gitmeyi bir kenara birakip kosmaya basladim.

    hastane kapisina varir varmaz bahceye bakmak istedim ancak bahce oteki tarafta kalmisti. kapidan cikip bahcenin obur tarafina dolasmam gerekiyordu. elimi kapiya uzattim:

    kilitliydi. -oha lan noluyo! dedim saskinlik icerisinde. once bi sagima soluma baktim, sonra kapiyi tekmelemeye basladim fakat ise yaramiyordu. kapinin camini kirmaya karar

    verdim. beni goren biri var mi diye arkama baktim once. sonra tekmelemek icin onumu dondum ve doner donmez kapinin hemen onunde bembeyaz giyinmis bir kadin elini cama koymus

    bana bakiyordu. o cirkin suratli kizin buyumus hali gibiydi. hastanenin dort bir yaninda son ses alarm calmaya basladi. arkama bakmadan kaciyordum simdi, zemin kattan birinci

    kata cikar cikmaz alarm sesleri, ses rengini koruyarak bebek aglamasi seslerine donustu. butun gucumle odama kosuyordum, tek arzum odama ulasmakti. bunun icin sadece bir kat

    daha cikmam gerekiyordu. birinci kati ikinci kata baglayan merdivenleri ikiser ucer atladim. hemen odami ariyordum. odamin numarasi "103"tu. 91, 93, 95, 97... diger odalar yan

    koridordaydi. hemen diger koridora saptim, 98, 100, 102.. tek numarali odalar ciflerin karsisinda olmaliydi. 99, 101... 101 numaradan sonra gelen odanin numarasi sokulmustu.

    kapisina tahtalar carpi isareti seklinda cakilmis, muhurlenmisti.. caresiz koridorun sonundaki pencereye kadar kostum. artik kosacak, kacacak bir yer kalmamisti. pencereden

    assagi baktigimda, butun bahcede koyunlarin otlamakta oldugunu gordum. kahverengi coban kopegi, ve az once yere birseyler cizen kiz koyunlarini guduyordu simdi. basini usulca

    kaldirdi ve en basindan beri o pencerede oldugumu biliyormus gibi, her zamanki gibi basini yana yatirarak bana bakti.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 53.
    +16
    buyuk bir ofkeyle bakiyordum simdi ona.. sinirim tepeme cikmisti resmen. ne demek lan 2 gun daha??? amk kic kanaat binbir

    zorlukla ozgurlugumu yakalamisken hersey yolunda giderken bu da ne demek oluyordu simdi??? hilal hanim ne hissettigimi

    bakislarimdan anlamis olacak ki, dudaklarini bukerek aci sozlerine devam etti: -malesef bunu anlamalisin, rifatcim. sen

    buraya "normal" olarak getirilmis bir hasta degilsin. sen buraya, hapishaneden, hapishane mudurunun izni ve talebiyle,

    onun, "buyuk bir gereklilik arzetmekte" seklinde baslayan mektub beyanina mutenasid bir istirham ile getirildin.

    dolayisiyla hem kisisel, hem deyasal olarak, seni buraya gonderen mercilere hastane olarak bir cevap verme

    yukumlulugundeyiz. iste bundan dolayi elini kolunu sallayarak buradan cikamiyorsun. bu hastane prosodurlerinin, senin

    hapisten cikmis olmanla en ufak bir ilgisi yok. biz hapishane mudurlugune seninle ilgili bir rapor verelim

    ki, onlar da kendi uslerine senin hapishanede olmadigin gunler hakkinda cevap verebilsinler.." hilal hanim resmi bir dil

    ile konusmasina devam ediyordu fakat ben artik dinlemiyordum.. bu taktan hastaneye gelerek basima nasil bir bela actigimi

    daha yeni yeni anlamaya baslamistim..
    ···
  4. 54.
    +19 -4
    vay amk kimse giblemiyor lan kendi kendime anlattiracaksaniz gideyim amk
    ···
  5. 55.
    +17 -2
    ne olabilirdi ki en fazla amk? hem zaten isigi da yaniyordu. karar verdim, gidecektim. yavas adimlarla kulubeye dogru yaklasmaya basladim. yaklastikca usumem artiyordu. sapsari ve los bir igib kulubenin camindan zar zor belli oluyordu. cok kalin ve eski bir cami vardi amk kulubesinin. neden bilmiyorum ama titriyordum. korkudan olacak degil ya dedim amk, usuyorum heralde. kulubenin dibine kadar gelmistim. simdi ne oldugunu anlama zamaniydi, iyice dikkat kesildim, gibica kapanmis kapisina dikkatle bakinca bunun bir tuvalet oldugunu anladim. bizim koyun tuvaletleri bahcede oluyordu, bircok koyde boyledir bilmeyen picler arastirsin. amk iyi guzel de, bizim bahcenin tuvaleti burada degildi. herhalde yerini degistirmisler dedim. kapinin uzerinde herhangi bir kilit yoktu, icerde birileri olmaliydi, tamam nefesimi cigerlerime doldurup kimse yok mu diye soracakken ellerimi farkettim. elimdeki sigaranin yerinde yeller esiyordu..
    ···
  6. 56.
    +16 -1
    lan dedim noluyor amk arkami dondum, kostura kostura evin kapisina geri dondum, deli gibi yerlerde izmarit aramaya basladim ama yoktu. butun bahceyi delirmis gibi kosuyordum, hisirtimdan cikan seslerden olacak ki agildaki hayvanlardan homurtular duymaya basladim. sinirlerim iyice bozuldu amk, kostura kostura odama gittim. odama gecis yapabilmek icin once buyuk odadan yani dedemle nenemin yattigi odadan gecmem gerektigini biliyordum ama bu sefer yerde yatanlara dikkat etmeden, yanlislikla bir iki yerlerine basarak gittim odama. hemen yatagima girdim. amk ne taktan bir yere donmus burasi diye dusundum. benim catlak pencere camindan kulubenin sarimsi isigi cok ciliz bir sekilde farkediliyordu. kulube gorunmuyordu ama isigi siziyordu. birkac saniye boyunca isiga odaklandim ama igib birden sondu.
    ···
  7. 57.
    +16 -1
    kalabalik bir ugultu sesi geliyordu. daha cok duduk sesi gibiydi ama tiz degildi. zar zor duyuluyordu, sanki bir senlik ugultusu gibiydi ama muzik desen degil, ensturman desen hicbirine benzemiyor, amk ne oldugunu anlayamadim, her ne ise sanirim motorun sesi bu dedim. isin garip yani, ses kuzenlerin gittigi yonden degil, bizim geldigimiz yonden geliyordu. kararsiz kaldim, ne yapacagimi bilmiyordum. ben de sesin oldugu tarafa gitmeye karar verdim.
    ···
  8. 58.
    +16 -1
    @202 panpa dedigim gibi 1 gunlugune caylak oldum amk sanki yaka paca karakola goturuldum de pardon bi yanlislik olmus deyip geri saldilar amk
    ···
  9. 59.
    +16 -1
    nefesimi tamamiyle tutmus, iceriden gelebilecek seslere konsantre olmustum fakat tuhaf bir sekilde cit bile cikmiyordu.

    sanki icerdekiler her kimse, benim evin dibinde oldugumu farketmislerdi. bir an duraksadim, ne yapacagima karar veremedim.

    iceri girsem mi acaba diye dusundum ama neyle karsilacagimi bilmiyordum. az onceki siddetli ofkem yerini korkuya

    birakmisti. oldugum yerden pencerelere bakiyordum iceriyi gorebilmek icin, ancak en ufak bir hayat belirtisi bile yoktu. ne

    yapacagimi bilmez sekilde kosmaya basladim. arkama bakmadan kaciyordum. hemen eve kosup kuzene olanlari anlatmaliydim.

    ancak daha eve bile varamadan kuzeni koy cesmesinin basinda gordum. buyuk ve uzeri islemeli, oymali bir testiye su

    dolduruyordu. -lan, dedim. haci napiyosun burda? kuzen elindeki gozlemeden bir isirik aldi. -su dolduruyorum kor musun?

    kuzenin beni terslemesine aliskin oldugum icin lafi uzatmadan elvin teyzenin evinde olanlara getirdim fakat anlattiklarimi

    ciddiye almadi. -sakin kimseye anlatmiza bunu, gulerler sana dedi. -lan kadin izdirap cekiyordu! yardim etmemiz lazim!

    dedimse de -adin deliye cikar, kendini rezil edersin dedi. surekli guluyordu. davranislari o kadar aptalcaydi ki bir ondan

    nefret ettim. eve gidip baska birine anlatmali ve yardim istemeliydim, hickimse olmasa gidip amcama anlatacak ve bir

    sekilde hem o eve girip kadincagiza yardim edecek, hem de o portrenin kime ait oldugunu ogrenecektim.
    ···
  10. 60.
    +16 -1
    ayak sesleri ve bagrislar, her yani kaplamisti.. daha neler olup bittigini anlayamadan dort bir yanimdan cekistirilmeye basladim. yaka paca evden disari goturulduk. karanlik veya daha dogru bir deyisle

    oldukca los olan evden disari cikinca, evi basanlarin jandarma olduklarini gorduk. komutan: -bunlar mi teyze? dedi. elvin teyzenin elleri belinde, kaslari catikti. -he bunlar yavrum, bunlardan ne

    cektigimi bi ben bilirim. -n'oluuyo lannn! birakin bizi! feryatlar bosunaydi. ben, beni tutan askerden siyrilmayi basardim ve bagirdim:- noluyo komutanim ne sucumuz var bizim ? ne yaptik? -bu kadini

    oldurup evini soyacaginiza dair bir ihbar aldik ve suc ustu yakalandiniz. -yahu, dedim biz sadece yemek getirdik. -evinde olmayan bir kadinin evini karistirarak mi ikram ettiniz yemekleri?? -yav

    gupegunduz ev mi soyulur, biz komsulariyiz lutfen yapmayin birakin komutanim. komutanin kaslari catildi. fevri bir hamleyle yakamdan tuttu. ustumu aramaya basladi. daha elini gogsumde gezdirir gezdirmez

    sertligi farketti, montumun fermuarini acti ve ic cebimden disari dogru firlayann devasa ekmek bicagini cikardi. -bu ne lan! bu ne lan! ekmek kesip ikram etmek icin mi getirdin bunu da??

    diyecek birsey bulamamistim. hersey o kadar aleyhimizeydi ki.. kilitlenip kaldim oylece. -alin goturun bunlari! diye askere komut verdi komutan/ ben ve arkadaslar karga tulumba jandarmanin eski pusku

    arabalarina bindirildik. aglasam aglayamiyordum. elvin teyze oldurmek istermiscesine bana bakiyordu. hayattan tiksindigim ender anlardan biriydi. sedat ve mursel surekli bunun bir yanlis anlasilma

    oldugunu anlatmaya calisiyorlardi ama askerler bizi dinlemiyordu. araba yavas yavas jandarma karakoluna dogru hareketlenmisti, arabanin hareketiyle gormekte oldugum goruntu yavas yavas arkaya kayiyordu

    simdi. once o ugursuz evin kapisi, sonra duvar, evin bahcesi, meyve agaci, tavuk kumesi, odunluk, tasfirin, agil, ve agildaki koyunlarin su icmeleri icin yalak, yalagin yaninda da derin islemeli, oymali

    buyuk bir su testisi.. bir nevi cesme goruntusunde olan bu yalaklar bazen evlerde de bulunuyordu..
    ···
  11. 61.
    +16 -1
    ifadelerimizin alinmasinin hemen ardindan gozlerimizi nezarethanede actik. olay hakkinda konusacak takatimiz kalmamisti, susuyorduk. ucumuz ayri ayri odalarin icinde, ayni parmakliklarin ardindaydik.

    kumese tikilmis tavuklarda farkimiz yok diye dusundum. aslinda soyleyecek cok sey vardi, ama buna takatim yoktu. arkadaslarimin gozlerine bakacak cesareti kendimde bulamiyordum. hayatim boyunca her

    isimde oldugu gibi bu is de ters gitmisti. kapinin ardindaki koridordan bagris cagris sesler geliyordu. tam da su anda bizimkiler bu olayla cebellesiyor olmaliydilar. babamlar, amcamlar..vs onlarin da

    basina bir suru is actik diye dusundum. dusuncelerimle bogusmaktan yorgun dustugumu hissettim. hucremin en diger kosesinde iki adet findik faresi birseyler kemiriyorlardi. hemen ayagim dibinde ise cok

    uysal bir bocek vardi. hafifce egilip bocekle konusmaya basladim sessizce. -ben delirmedim, dedim ona. -hayat, aklimi zorla elimden aldi.. saatler sonra gecenin koru olmustu iste. -keske, dedim. keske 10

    yil olsa cezam, ama en azindan ne kadar bekleyecegimi bilsem. cunku ne kadar bekleyecegini bilemeden parmakliklar ardinda bulunmak insani cildirtiyordu. saat gecenin koruydu ve ben tek bir cit sesi bile

    duyamiyordum. koridordaki sesler artik yoktu. uzaktan uzaga gelen bir cocuk sesi beni epey sasirtmisti. bir cocuk surekli annesini ariyordu sanki. ses o kadar flu duyuluyordu ki, net oldugu kadar

    belirsizdi. seslere iyice kulak kabarttim: aglayan bir kiz cocugu sesiydi bu.
    ···
  12. 62.
    +16 -1
    begenen herkese tesekkurler. sizin beni sukuladiginiz gibi ben de sizi sukuluyorum panpalar. hikaye elbette devam edecek ne bitmesi amk daha yeni basliyor picler
    ···
  13. 63.
    +16 -1
    hastanedeki ilk gecem evlere senlikti.. kalici misafir oldugum icin, kapimda gibe gibe nobet tutmak zorunda kalacaklardi huur cocuklari diye sevinirken askerlerin degistigini farkedince hevesim

    kursagimda kaldi. plastik bardakta cay, taktan hastane yemekleri ve sigarasizlik beni delirtmek uzereydi. hadi herseye tamam, hapishanede en kotu sartlara alistigim icin bunlar koymuyordu, ama o

    sigarasizlik yok mu sigarasizlik.. cezaevinde surekli birilerinden otlanabiliyordum, ancak burada benim sigarami kim, nasil, nereden temin edecekti ? askerlerden baska kimse yoktu, onun da bana bir

    faydasi yoktu.. bir kolumdan yatagima kelepcelenmis vaziyette, civilendigim yerden televizyon izlemek, belki ilk birkac gun icin guzel gorunmustu gozume.. -telefon var mi?.. -ney? -telefon.. birini

    aramam gerek de. oturdugu yerde uyuklamakta olan asker, basini miskin hareketlerle kaldirip "senin yuzunden burada nobet tutuyoruz, anamiz gibildi huur cocugu" der gibi baktiktan sonra -yok. dedi ve

    kestirip atti. aradan birkac saat henuz gecmisti ki, kapi caldi. -hastanin ziyaretcisi var.. tepemde nobet bekleyen erbas cevap verdi -gozetim altindaki hastanin ziyaretcisi olmaz. arkadan ciglik

    cigliga vicir vicir tanidik bir ses geldi kulagima -siz de gozetim altinda gorusturun o zaman kardesim! bu sesin sahibi sedeften baskasi degildi. kulaklarima inanamiyordum. -olmaz baci, don geri,

    isimizi zorlastirma. -ya birakin dedim! birak be kolumu! sedef kapidaki askerden yakayi kurtarmis, iceri dalmisti. ikinci askerden kurtulamayacagini bildigi icin, yillardir degismeyen, tipik numarasina

    basvuruyordu. -abim, asker abim. bak sen de burada gurbettesin, uzaktasin. evinde koylun cocugun karin yavuklun vardir. -bacim lutfen.. sedef hic sozu kesilmemis gibi devam etti. -abim, ben

    yavuklusuyum bu delinin. nolur izin verin, iki dakika goreyim. hem ne zararim olur ki benim? siz de basimizda durursunuz hem. ikiniz birden durun isterseniz. hadi be abim nolur yalvaririm nolur nolur

    nolur... asker, sedefin yurekten cilveli yakarislarina daha fazla dayanamadi. bu yalvarmalarin yurekten olmadigini bilen tek kisi ise bendim. -tamam, ama sadece 2 dakika ve bizim gozetimimizde. -hay

    allah senden razi olsun, hay sen cok yasa emi! \ sedef hemen yanibasima oturdu. kelepceye bagli elimi gibi gibi kavradi. birden aglamakli oldu. hickiriklar bogazinda dugumlendi, gozyaslarini zor

    tutuyordu. agzindaki kelimeler, aglamamaya calisarak, kendini gibarak guclukle cikiyordu disari. -seni cok ozledim! dedi fisilti ve aglamakli ses tonu karisimi bir sekilde. bu manzarayi goren

    askerlerden biri disari cikti, otekisi de yavasca kalkip, odanin icinde bulunan tuvalete girdi, ama kapiyi acik birakti. sedef bunu firsat bilerek hemen yuksek sesle konusmaya basladi -sen simdi bu

    hastane yemeklerinden de bikmissindir!!! borek yaptim sana ellerimle!!! -oha kizim, dedim. daha bir gun olmadi geleli. \ hizli hareketlerle "susss" isareti yapti/ cantasindan bir kap borek

    cikardiktan sonra sozlerine devam etti. -canin da cok gibilir senin simdi burada!!! al sana en sevdigin kitabi getirdim!!! \ sedef, hizli hareketlerle kitabi ellerime tutusturdu. asker: -haydi

    bacim yeter artik bu kadar! zor durumda birakiyosun bizi! sedef ustunu basini toparladi. son bir kere sarildiktan sonra apar topar, anlamli anlamli bakarak cikti. saskindim. sedefin gelmesine ayri,

    olanlara apayri bi saskindim, cunku benim en sevdigim kitap diye birsey yoktu.. hicbir zaman olmamisti..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    +15
    - "geregi dusunuldu... "

    mahkemedeki herkes ayaga kalkmisti. nihayet kader ani gelip catmis, yaslisindan gencine salondaki herkes buyuk bir heyecan

    ile cikacak karari beklemeye koyulmus, beklerken nefesler tutulmustu. -"sanik rifat ergin'in, soygunculuk, haneye tecavuz,

    cinayete tam tesebbus... "oha, dedim bir an. bunlarla mi yargilaniyordum yani? cinayete tam tesebbus nasil biseydir abi?

    yuh dedim bir an, lan bazen dusunuyorum da, keske hakikaten girtlaklasaydim amk karisini, bu kadar izdirabi bosuna cekmemis

    olurdum hic degilse.." - "bulunmadigi goz onunde bulundurularak... " ne diyorsun hakim baba, bi gib de anlamiyorum ki

    dediginden. sucsuz olduguna inaniyorum saliverin demek bu kadar zor mu? ya da vurun kirbaci muallakye atin zindana demek bu

    kadar mi uzatilir? amk birgun ilerde ne okursam okuyayim, ne olursam olayim, kesinlikle hakim olmayacagima kesin surette

    karar vermistim. "... tutuksuz olarak yargilamaya devam edilmesine karar verildi" bir anda salonda bir sevinc tufani

    koptu. bagira cagira sevinen akrabalar, onlara bakip da "iyi bir sey oluyor heralde amk" diye dusunup de hoplayan

    ziplayan cocuklar, birbirine ayakta sarilirken sallanan neneler.. salonda yerinden bir an olsun kipirdamayan, en ufak bir

    sevinc belirtisi bile gostermeyen tek kisi, hala yerinde oturmakta olan burakti. gozlerini bir an olsun uzerimden

    ayirmiyordu. yavas yavas mahkemeyi terkediyorduk artik, herkes epey bir havaya girmisti. -"aksama evde gorusuruz artik"

    dedi kuzen siritarak. babam ise annemden bu aksam icin en sevdigim yemekleri yapmasini istiyordu. beni de aksam icin

    tatli bir heyecan kaplamamisti desem yalan olur. en azindan bitkin de olsam, yorgunluktan gebermis de olsam, mutluydum

    artik. bu mutluluk duygusunu oyle uzun zamandir tatmiyordum ki, fazla gelmisti resmen, yuk gibi, fazlalik gibi tepeme

    binmisti; hani yillarca zindanda yatan bir adam yumusacik yastiklarda yatamazmis ya birden, onun gibi. rahat batti sanki.

    hersey gercek olamayacak kadar mukemmeldi. yildiray abiye dondum askerler ellerimdeki kelepceleri cikarirken: -abi,

    dedim. simdi dogruca koye gidebilecek miyim? -tabiki, dedi. hele once su hastaneden kaydini aldiralim, esyalarini da

    toplarsin hem. sonra aksam uzeri gibi yola cikariz. zaten birsey kalmadi aksama da. ... cocuklar gibi heyecanliydim. bir

    an once hastaneye, oradan da koye gitmek icin sabirsizlaniyordum. hazir hastaneye gidiyorken, belki burak da bizimle

    gelmek ister diye sagima soluma bakindim, ama burak ortalarda yoktu.. evli evine, koylu koyune dagilirken, biz de

    arabamiza atladik, basimin belasi, timarhane bozmasi hastaneye dogru yola koyulduk..
    Tümünü Göster
    ···
  15. 65.
    +15
    vardir bunda da bir hayir diyerek dr hilal'in odasina dogru yola koyuldum. birkac dakika sonra sagda solda hastane guvenliginden elemanlar les kargalari gibi etrafimda donmeye baslamislardi. bi taklar

    olmus burada ama, ne oldugu hakkinda en ufak bir fikrim yok, diye gecirdim icimden. hilal hanimin kapisina varinca, soyle derin bir nefes cekip kapiyi tikladim. -girin! iceri girer girmez beni buyuk bir

    mutlulukla karsilayan doktor hilal, o her zamanki gulumsemesini takinmis, dostane bir tavirla beni karsisina oturmam icin buyur etmisti. cok gecmeden kapi tiklandi, hademe ekrem elinde, getirdigi fincan

    kahve tepsisiyle belirdi. -suraya birakiver ekrem, tesekkur ederim. sen ne icersin rifatcim??? \aslinda birsey icesim yoktu ama sirf ekreme uyuzluk olsun diye: -ben de bir turk kahvesi alayim, dedim.

    \\ ekrem homurdandi, ama birsey demedi. -eveeeet, dedi dr hilal buyuk bir gulumsemeyle. -ne yaptin bakalim gorusmeyeli? nasil gidiyor hayat? \ -valla, dedim. hayat zor, basta sigarasizlik olmak

    uzere, bu hastane her yonuyle hapishaneden beter. o yuzden mumkun oldugu kadar hizli bir sekilde taburcu olmak istiyorum, yuksek musadelerinzile elbette, dedim. -bunun benim musademden ziyade, senin

    sagliginla, duzelmenle ilgisi var rifatcim, elbette hepimizin yegane arzusu bu sekilde.\\ tahammulsuz ve ofkeli bir sekilde araya girdim: -hic rahatsizlanmamis birinin duzelmesini mi bekleyeceksiniz

    yani? yahu anlamiyor musunuz? benim somut bir sorunum yok, tek istedigim sey bir an once koyume gitmek. yarim kalmis islerim var. bu hastane beni her gecen gun daha da hasta ediyor.. -ne gibi??? \

    samimi bir yardimci olmak isteyen idealist doktor yuz ifadesiyle sormustu bunu hilal hanim. sorunlarimla, dertlerimle, gercekten ilgilendigini belirten, ciddi ve anlayisli bir kaslarini catma ifadesiydi

    bu. bu samimiyetten cesaret alarak: hasteneye getirildigim gunden beri, basimdan gecen herseyi, ruyalari, askerleri, buraki, hatta buragin babasindan bile bahsettim. hilal hanim hayretler icerisinde bana

    bakiyor, konusmanin basindan beri karistirdigi kahvesini hala karistiriyordu. -yillardir denek olarak kullanilan bir hasta?? hem de bizim hastanemizde? ustelik doktorlarin 3 ay yasar dedikleri, fakat bir

    turlu olmeyen, olmedigi icin bunu bir basari ve kansere karsi beraberce kazanilmis bir zafer oykusune donusturup en acimasiz ihtimalle hastanenin ve doktorlarin bu olay uzerinden kendi reklamlarini

    yapmalari yerine, bu hastayi kobay ve denek olarak kullandiklarini soyluyor arkadasin oyle mi? ve sen de buna inandin? -evet.. dedim caresizce. -kim bu arkadasin, nereden ve nasil gorusuyorsun onunla?

    hastaneden cikamiyor olman lazim senin.. -evet, dedim. hastane bahcesinde, hergun babasini ziyarete geliyor, bahcede oturuyor iste.. -ve 3 yildir babasiyla gorusturulmuyor oyle mi? sen daha once

    hayatinda boyle bir sacmalik duydun mu? \ hilal hanim saskindi. alinmis gibi, gucenmis gibi, "inanilir gibi degil" ifadesini takinarak guluyordu. - bu olayi hemen, bugun cozecegiz, dedi kararli bir

    ifadeyle. -bana arkadasinin ve babasinin ismini, soyismini soyle. \ bir an dusundum, acaba kotu birsey mi yapiyorum diye, ama sonra bunda kotu birsey olmadigina karar verdim. cok cok buragin babasi

    serbest kalirdi, ya da yalan soylediyse de yalani ortaya cikardi. -arkadasimin ismi burak, babasinin ismi de neydi... altan... soyadi da seydi, olmez. altan olmez.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 66.
    +15
    devam picler

    oncelikle uzun bir sessizlik hakimdi. kagit hisirtilari ve cay kasigi ile fincan karistirma seslerinden baska birsey duyulmuyordu. birkac dakika boyunca bir yandan sigaramizi icip, diger yandan bu

    sesleri dinledik burakla. sonrasinda kapi tiklandi, -buyrun! dedi hilal. iceri girip de konusmaya baslayan ses bir adama aitti. -sonuc nedir? doktor hilal bu iceri giren adamla konusmasina basladi:

    -histerik deli. duygu dunyasi karmakarigib. asiri dengesiz, bir dedigi bir degiini tutmayan cinsten. -belki de nevrozlarla ilintilidir? dedi diger, erkek olan doktor. dr hilal devam etti: -sanmiyorum.

    su dakika itibariyle tam birsey de soyleyemiyorum acikcasi. ama kisilik bozuklugu oldugu kesin. hayal dunyasinda yasadigi da agibar.. hasta, hayali arkadaslariyla konusuyor ve onlarin uydurdugu yalanlara

    inaniyor. ayrica uykudan uyandiktan hemen sonraki davranislariyla gunluk hayattaki davranislari bagdasmiyor, son derece tutarsiz, dengesiz, birbirinden bagimsiz iki farkli karakteri farkli zamanlarda tek

    vucutta yasiyor gibi. tum bu semptomlari toplayinca, yalnizca bir tek sonuca vardigimi goruyorum. -yani? -paranoid sizofren. hem de en kotusunden. -emin misiniz? iyice teshis ettiniz mi hastayi??? -

    elbette, dedi dr hilal. hem de adim gibi eminim. surekli gorulen halusinasyonlar, gercekle uzaktan yakindan ilgisi olmayan olaylar, gercek olmayan arkadaslar, ve o arkadaslarin soyledigi yalanlar.. -

    mesela??? -mesela, hastamiz bana bu hastaneye 3 yil once getirilmis, kanser teshisi konuldugu halde bir turlu olmemis, 3 senedir de neden olmedigi anlasilamadigi icin denek olarak kullanilmak uzere

    ailesinden ve diger insanlardan alikonulmus bir hastadan bahsetti. -boyle birsey olmasi imkansiz! diyerek kahkahayi basti erkek olan doktor. -biliyorum.. fakat ben tedbirimi alirim, emin olmadan hareket

    etmem. bu yuzden herseye ragmen hastanin ismini once onkolojide, sonra diger bolumlerde, kisaca butun hastanede arattirdim. hem kayitlari, hem de hastanenin odalarini teker teker ellerimle aradim.

    -sonuc?? -boyle birsey yok. tamamen uydurulmus bir hikaye. onkolojide yatan 3 tane hasta var, onlar da olum kalim mucadelesi icerisindeler. kesinlikle olayin gerceklik payi yok..
    ···
  17. 67.
    +16 -1
    etrafta tanimadigim bir iki acil gorevlisi vardi, fakat sukur ki onlar da beni tanimiyorlardi. dolayisiyla sadece bana "amk pislik herif, elin ayagin tutuyor ne takuma girersin engelli tuvaletine huur

    cocugu" der gibi uyuz uyuz bakip yollarina devam ettiler. ahu hemsireden ise eser yoktu. telefonum durmadan bilinmeyen numara tarafindan caldirilmaya devam ediyordu. en sonunda dayanamayip telefonu

    kapattim. iste, acilden bahceye acilan arka cikis kapisi hemen dibimdeydi. son bir etrafi kolacan etmeceden sonra var gucumle depar atmaya basladim. nihayet bahcedeydim artik. her ne kadar yaz mevsiminin

    sonlari da olsa, soguk bir ruzgar vardi disarida. kuzenin diyecegi onemli seyi ogrenmek icin can atiyordum, hatta hastanenin on kapisina gitsem belki kuzeni bulabilirdim ama boyle bir riske ancak

    aptallar girerdi. karanlik, los ve bir o kadar da kalabaliktan irak olan hastane arka bahcesi, benim gibi bir hastane kackini icin bulunmaz nimetti. karsi hastane binasi, bizim binanin batisinda

    kaliyordu, dolayisiyla issiz arka bahcenin karanlik kamuflasyonundan taviz vermem gerekmeyecekti. belim bukulu, dizlerim hafiften kirik, dev bir villayi soymaya gelmis, temkinli bir hirsiz misali, bir

    tek elimde fenerim ekgib, b bloka dogru hizli ve sinsi adimlarla ilerliyordum. artik neredeyse varmistim fakat duydugum sesler uzerine arkama donup baktigimda, guvenlik gorevlilerinin hastane binasi

    etrafinda kosturmaya basladiklarini gordum. -hasssgibtir.. cektim bi tane en s lisinden. -hele sukur farkima vardilar.. dedim kederli kederli. ve -simdi sira sana geldi.. dedim b bloga bakarak. derin bir

    nefes, hemen ardindan bir sigara.. ama yakamazdim ki.. cok canim istiyordu icmek, fakat dikkat cekmenin anlami yoktu. b blogun icini gozlemeye basladim. bu binanin giris katinda sadece bir kisi vardi. o

    da masaya basini gommus, uyukluyordu.. burasi, hastalardan ziyade, daha cok idari islerin goruldugu, hastanenin hastalar disindaki ekonomik ve idari islerinin yurutuldugu, a bloga nazaran daha kucuk bir

    ek binaydi. icerde hotel resepsiyonu gibi masa, masada uyumakta olan bir gorevli ve bombos bir alan.. iste, muhasebeye giden ikinci kat merdivenleri de karsimda duruyordu! iceriye girmeme yalnizca 10

    adimlik bir mesafe kalmisti. icerdeki gorevli olacak dingil sekizinci ruyasini goruyor olmaliydi. adimlarim oylesine sessizdi ki, kendim bile duyamiyordum. iste tam o sirada keskin bir sarjor sesi havada

    yankilandi. uyumakta olan gorevli, basini saga sola oynatiyor, ama hala uyumaya devam ediyordu. arkamdan tanidik ve soguk bir ses: -sesini cikarma, yuru///
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    +18 -4
    her yaz ailecek koyumuze gideriz panpalar. amcalar halalar kuzenler coluk cocuk her yaz toplaniriz koyumuzde. o yaz da (2008) yine okullar kapandiktan 3 hafta kadar sonra koye dogru yola ciktik. icim kipir kipirdi, liseden yeni mezun olmustum, koyumu ozlemistim vs
    ···
  19. 69.
    +14
    subanallah kardeş eee ?
    ···
  20. 70.
    +16 -2
    yine yalnizligimla basbasaydim simdi. acaba riza koye ne zaman donerdi? amk bi kafa yedi yamuldu herif. babam da ne kalin kafaliymis

    diye dusundum. nedensizce ofkeliydim ona, bir cuval inciri berbat etti amk. uzun marlborodan sonra tadi saman gibi gelmekte olan

    samsunu butun cigerlerime cekmeye calisirken sabah ezani okunmaya basladi. -aha, dedim amk simdi dedem kalkar namaza. ufaktan

    sivisayim buradan. havanin da ufaktan ufaga aydinlanir gibi olmasindan cesaret alarak koyun ana patikasinda yurumeye basladim.

    sigara bulunca keyfim yerine gelmisti, o garip ruyayi dusundum yeniden.. ruyalar garipti gercekten.. cunku uyanana kadar insan

    gordugu ruyanin ruya oldugunu anlamiyordu, o anki ruya sacma bilen olsa, butun hayatin oluveriyordu. eger ruyanda olmek uzere isen

    hakikaten olmek uzere olan bir insan gibi panik yapiyordun, fakat uyandiktan sonra o onemli anlari zar zor hatirliyordun.

    iste bu cok ilgincti ve o zaman da ilginc gelmisti bana. bu dusuncelerle yolda yururken birden durdum. 10 metre kadar uzagimda,

    bu sefer cok daha yakinimda bulunan o iri kiyim kapkara kopek tam karsimdaydi. hayvan ne havliyor, ne de hareket ediyordu.

    sadece ama sadece gozlerimin icine bakiyordu. hayatimda ilk defa bir hayvanin gozlerinin icine bu kadar bakmistim. hayatimda bugune

    kadar gordugum en ciddi insandan daha ciddi gorunuyordu ve sanki bir eskiya gibi, bir alacakli gibi sanki orada oylece durmuyormus

    da, onumu kesmek icin bekliyormus gibi bir goruntusu vardi. ellerim bir an tufegi aradi ama onu dun gece peder beye kaptirdigimi

    nihayet hatirladim. tam kacmaya baslayacakken, yakinimizda bulunan camiden namaz sonrasi okunan tesbihat ve zikir sesleri duyulmaya

    basladi. karsimda bulunan hayvan hicbirsey yapmadan arkasini donup sakin fakat hizli adimlarla gitmeye basladi. ben bu olayi fazla

    umursamamistim, cunku bir kopekten en fazla ne kadar korkulursa ondan da o kadar korkmustum. dedim ya, diger turlu efsanelere hicbir

    zaman inanmayan, inananla da dalga gecen karakterde biriydim.
    ···