turkceden cok sıkıldım birazda fransızca

rappelant

gibi züte kombiyem jötemö

demain, dès l'aube...
demain, dès l'aube, à l'heure où blanchit la campagne,
je partirai. vois-tu, je sais que tu m'attends.
j'irai par la forêt, j'irai par la montagne.
je ne puis demeurer loin de toi plus longtemps.

je marcherai les yeux fixés sur mes pensées,
sans rien voir au dehors, sans entendre aucun bruit,
seul, inconnu, le dos courbé, les mains croisées,
triste, et le jour pour moi sera comme la nuit.

je ne regarderai ni l'or du soir qui tombe,
ni les voiles au loin descendant vers harfleur,
et quand j'arriverai, je mettrai sur ta tombe
un bouquet de houx vert et de bruyère en fleur.

Al len buda türkçesi;

yarın erkenden

yarın erkenden kırlar ağardığı zaman

gideceğim... biliyorum beni bekliyorsun bak,

geçip gideceğim dağlardan, ormanlardan

daha fazla kalmayacağım senden uzak.

gözlerim düşüncelerime saplı yürüyeceğim,

duymadan hiçbir haber, hiçbir şey görmeden,

yalnız, kimsesiz, birbirine kenetli ellerim

gideceğim, farkı yok gündüzümün gecemden.

ne uzaklarda harfleur'ü saran perdelere

bakacağım, ne de inen altın renkli akşama

kavuşunca bir bağ yeşil çoban püskülü ve

bir çiçekli funda koyacağım mezarına.

quinze

paris seint germen

M. et Mme Brown aller au pique-nique.

je suis fakır
gibici ne demek bilkiyom lan ben de fakır yazdım

dejavu oldum mösyö

voulez vous coucher avec moi

olimpik liyon

n'ouvert pas les grand-peres

ribery.

makalele

ccc french kiss ccc