türkiye kötü bir turnuva geçirmekte ve bunun 2 değil 3 değil 10 değil, tek bi sebebi var...
o da; pgibolojikman turnuvaya iyi hazırlanamamak..
sizce ;
herhangi bir mücadelede ,
herhangi bir rekabette ,
ya da herhangi bir çarpışmada ,
pgibolojik savaşın önemi nedir ?
yüzde kaç etkendir ??
benim fikrimden bahsedeyim..
%99 dur..
bakmayın çocuklara %50 dediğime..
onlar daha küçük , mücadeleyi bırakıp tamamen pgibolojik savaşa yönelirler öyle deseydim..
diyeceksiniz ki "çok saçma,,,fiziksel savaş , fiziksel uğraş olmadan
başarı nasıl gelir ki ?"
hayır...
pgibolojik savaşın %99 önemde olması , fiziksel mücadelenin %1 olduğu anldıbına gelmez..
fiziksel mücadele olayın "zateni" dir..
yani o "zaten" olması gereken bir şey..
fiziksel mücadele için yüzdelik dilim ayırmaya gerek yok..
ama "pgibolojik mücadele" bir "zaten" değildir..
olmassa olmaz değildir "herkes" için..
fakat benim gibi düşünen beyinler için "olmazsa olmazdır"
size kanlı canlı bir örneğinden bahsetmek isterim..
--- --- --- --- --- ---
bad boys efsanesi --- --- --- --- --- ---
bu hikayeyi aranızdan 1-2 kişi hariç kimsenin bildiğini pek sanmıyorum..
nba takımlarından detroit pistons'ın , kurulduğu 1950'lerden bu yana pek elle tutulur bir başarısı yoktu..
taa ki 1989'a kadar..
önderliğini ; nba'in gelmiş geçmiş en iyi oyun kurucuları arasında gösterilen "
isiah thomas" ın yaptığı ,
joe dumars ,
dennis rodman ,
vinnie johnson ,
bill laimbeer ve
rick mahorn'un başını çektiği , günümüzde bile efsane olarak anılacak olan "
bad boys" takımın doğduğu sene..
o yıl normal sezonu biriniclikle bitirip , playoff'larda larry bird'lü boston celtics'le eşleştiler..
bu seride "bad boys" öyle bi savunma yaptı ki , nba tarihinin gelmiş geçmiş "en katı savunması"nı izledi o maçlara tanıklık eden gözler.. (misal :
http://imgim.com/billlaimbeer002.jpg )
ve bu seriyi "hiç maç kaybetmeden" geçtiler..
ardından rakip milwakuee bucks'tı..
bu seriyide aynnnnııı şekilde "hiç maç kaybetmeden" geçtiler..
doğu finaline geldiklerinde ise , rakip michael jordan'lı chicago bulls'tu..
bu sefer akıllarda "acaba jordan'ı durdurabilecek miyiz ?" sorusu olsada "bad boys" aynı sertlikle mücadele etti..
fakat bu seferki işleri biraz daha zor olduğundan , çareyi jordan'ı pgibolojik olarak bezidrmek yerine , onun takım arkadaşlarını bezidrmeye karar verdiler..
ve nitekim sonunda "başarıp" , adlarını nba finaline yazdırdılar..
finalde rakipleri ; magic johnson'lu lakers'tı..
herkes çok çekişmeli bir seri beklerken , lakers oyuncularının "korkak basketbolu" gözlerden kaçmıyodu..
çünkü "bad boys" un pgibolojik savaşı öyle böyle değildi ,
ve savunmaları , müdafadan ziyade "adam dövmeye" benziyordu..
yani pistons potasına sayı atmak isteyen bir lakerslı'nın bayaaa bir şeyi göze alması gerekiyordu..
"bad boys"un felsefesi "no easy basket" ti..
nitekim bu final serisinide "hiç maç kaybetmeden" 4-0 kazanarak "dünyanın en büyüğü" olmuşlardı..
tüm dünya basını , detroit pistons'un bu büyük başarısın altında yatan sebep konusunda , tek bir paydada birleşti ;
"bad boys'un rakipleri üzerinde kurduğu pgibolojik baskı.."
ve bad boys'un bu zaferi dünya basketbol literatürüne "basketbol asla sadece basketbol değildir." sözüyle geçmiş oldu.
unutmayın..
her ne ile uğraşırsanız uğraşın..
her ne için mücadele ederseniz edin..
hangi kulvarda koşturursanız koşturun..
tek bişeyi aklınızda tutun ;
"rakibinze zihinsel olarak üstünlük kuramadığınız sürece , gümüş madalya koleksiyonunuzla övünmeye devam edersiniz.."