1. 26.
    0
    gibertme var beyler doluşun
    (bkz: justin bieber türk vatandaşı oluyor sazan avisi/#138875735)
    ···
  2. 27.
    +1
    Türkiyede milliyetçilik yapmamız en doğal hakkımızdır. Türk neferleri kanlarıyla bu toprağı alırken onlara rumlar, ermeniler, kürtler yardım etmedi. Fakat bu gün görüyoruz ki hepsi vatanımızdan pay istiyor. Onlara Atatürk’ün Hatayın alınmadığı taktirde tekrar savaş için hazırlık yapılması emrini verdiğini unutmasınlar, 1. Dünya savaşı ve kurtuluş savşının ardından böyle cesurca bir hamleyi bir tek vatan toprağı için yapmıştır Atatürk.
    ···
  3. 28.
    +2
    Aşağıda ki şiir şu dönemlerde o kadar güzel gider ki.

    ey saçlari "alagarson" kegib hanım kız!
    gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
    bacağımla alay etme pek topla diye.
    bir sorsana o topallık nerden hediye ?

    sen şişli'de danserken her gece , gündüz
    biz ötede ne ovalar ,çaylar,ne dümdüz
    yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
    siz salonda dansederken bizler savaştık.

    ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
    gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
    olan işler dimağını azıcık yorsun!
    biliyorum elbisemle eğleniyorsun;

    biliyorum baldırını o kadar nazla
    örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
    benim bütün elbisemden... hatta kendimden...
    biliyorum:çünkü bugün şu dünyada ben

    neyim? bir hiç... işe güce yaramaz, topal...
    sen saglamsın senin hakkın dünyadan zevk al:
    çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
    siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!

    ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
    her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
    sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
    yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.

    sen o sıcak odalarda cilveli , mahmur
    dolaşırken... bizde tipi, fırtına,yağmur,
    kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
    aç yaşadik, susuz kaldık, taşlarda yattık

    sen açılmış bir bahardın , biz kara kıştık;
    bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
    gülme bana bakıp pek arsız arsız
    sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!

    sana karşı haykıranı mecbursun dinle;
    bugün hesap göreceğiz artık seninle:
    ben cephede geberirken, geride vatan
    aşkı ile bin belali işe can atan

    anam, babam,karım, kızım eziliyorken
    dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver,sen
    bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
    köpek gibi oynaştınız ,fuhşa taptınız!

    anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
    yalniz gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...
    ey nankör kiz,ey fahişe unutma şunu:
    sizin için harbederken yedim kurşunu.

    onun için topal kaldı böyle bacağım,
    onun için tütmez oldu artık ocağım.
    nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
    sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.

    kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
    bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
    ya siz nasıl yaşadınız? bizim kanımız
    size şarap oldu sanki... şehit canımız

    güya sizin mezenizdi ! yiyip içtiniz;
    zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!...
    gerçi salonlarda "yıldız" dı senin adın,
    hakkikatte fahişesin ey alçak kadın!

    ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
    bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
    omuzunda neden seni fuzuli çeksin?
    kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..

    Gök Bilge
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    +1
    Eminim bir çoğunuz Hüseyin Nihal Atsızı bilmiyorsunuzdur. Bu gerçekten çok ayıp bir şey. Atsız Ata sayesinde Türkiyede ki Yahudilerin %93’ü ülkeyi terk etti. Bizlere böyle büyük bir iyilik yapan Atsız Atayı tanımamak gerçekten çok çok ayıp. 1934 olaylarını başlatan kişidir Hüseyin Nihal Atsız. Milli inkilap adlı dergide yazdığı makalelerle Trakya’nın asil Türk halkını uyandırmış ve Yahudilere karşı örgütlemiştir.

    işte o dergiden bir yazı;
    “Yahudi denilen mahlûku dünyada Yahudiden ve sütü bozuklardan başka hiç kimse sevmez. Çünkü insanlık daima kuvvete, kahramanlığa ve iyiliğe tapındığı halde Yahudi zilletin, korkaklığın, kötülüğün ve seciyesizliğin örneği olmuştur. Dilimizdeki "Yahudi gibi", "çıfıtlık etme", "çıfıt çarşısı", "havraya benzemek", "Yahudiden yumurta alan içinde sarısını bulamaz" gibi sözler bu alçak millete ırkımızın verdiği değeri gösterir. Almanyadan kovulan Yahudileri kabul etmek misafirperverliğinde bulunan Fransa'da bile Yahudiler hakkındaki en basit iltifatın "pis Yahudi" terkibi olduğunu o memlekete gitmiş olan arkadaşlarımız söylüyor.

    ... ikide bir Yahudileri Türkleştirme cemiyetleri kurarak bizi kandırmaya çalışacaklarına namuslu Türk tebaası olarak kalsınlar yetişir.

    Çünkü biz onların Türkleşeceklerini asla ummadığımız gibi bunu istemeyiz de. Çamur ne kadar fırına verilse demir olmuyacağı gibi Yahudi de ne kadar yırtınsa Türk olamaz. Türklük bir imtiyazdır; her kula, bilhassa Yahudi gibi kullara nasip olmaz.

    Onlara yapılacak ihtar şudur: Hadlerini bilsinler. Sonra biz kızarsak Almanlar gibi Yahudileri imha etmekle kalmaz, daha ileri giderek onları korkuturuz. Mâlûm ya ataların sözüne göre Yahudiyi öldürmektense korkutmak yektir. ”
    —Nihal Atsız
    ···
  5. 30.
    0
    deyinme değin.

    türk ve türk ırkçısı olmadan önce türk dilini öğren.
    ···
  6. 31.
    0
    Rezerved
    ···
  7. 32.
    +1
    -18 Mayıs 1944-

    Kırımdan sürgün edilen yarım milyon Türk…

    Rus askerleri tarafından zorla vatanlarından koparılan Türk insanları trenler ve araçlarla sürgün edilmiş bir çoğu açlıktan kalan azınlıkta hastalıklardan hayatını kaybetmiştir. Fakat son zamanlarda Kırım tekrar Türk’ün ola bilir.

    Ukrayna’da patlak veren siyasi kriz her geçen gün bir iç savaşa sürüklenildiği işaretleri verirken, Hurriyet gazetesinde yer alan bir habere göre, ülkenin gerçekten parçalanması durumunda Türkiye’nin de Kırım Yarımadası üzerinde hak iddia edebileceği gündeme geldi.

    Kırım'daki Rusya yanlısı yönetim, Kiev’deki son gelişmeler ışığında bir aydan beri “Batılılar başkent Kiev’i ele geçirirse biz ayrılırız” demekte.

    Kırım yönetimi 'ayrılırız' diyor ama 230 yıl önce Osmanlı imparatorluğu ile Rusya imparatorluğu arasında imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması, Yarımada'nın öyle istediği gibi başına buyruk hareket edemeyeceğine hükmediyor. Hala geçerliliğini koruyan ve Rus Çariçesi 2. Yekaterina’nın 19 Nisan 1783 yılında imzaladığı anlaşma uyarınca Kırım Yarımadası Osmanlı himayesinden alınarak Rusya’ya devredilmişti. Ancak anlaşmanın en önemli maddelerinden biri Yarımada'nın bağımsızlık ilan edemeyeceğini ve üçüncü tarafa teslim edilemeyeceğini öngörüyordu. Böyle bir adımın atılması halinde Kırım'ın otomatik olarak Türkiye himayesine geri dönmesi gerekiyordu.

    1991 yılında SSCB parçalanarak onun yerine bağımsız Ukrayna devleti ortaya çıktığında, Türkiye Küçük Kaynarca Anlaşması'nı gerekçe göstererek Yarımada'yı geri isteme hakkını elde ediyordu. Ancak Turgut Özal yönetimi döneminde Türkiye’nin kuzeyinde yaşanan jeopolitik değişim ve genel dünya konjönktürü göz önüne alınarakAnkara tarafından bu seçenek gündeme getirilmedi. Türkiye sadece Kırım Yarımadası'nda yaşayan Tatar azınlığın haklarının verilmesini savunmakla yetinmişti.

    Son 23 yılda köprünün altından epeyce sular aktı. Günümüzde Kırım Yarımadası Ukrayna’dan ayrılarak tekrar Rusya’ya bağlanmak istediği süreçte ilk önce Kiev’den bağımsızlığını ilan etmesi gerekir. Tam da bu noktada uluslararası hukukun tüm kurallarına göre Türkiye ortaya çıkarak “Kırım Yarımadası yönetimini kontrolüme geri alıyorum” diyebilir.
    ···
  8. 33.
    +1
    Eğer Kırım tekrar Türklerin olursa Kızıl Elmaya bir adım daha yaklaşacağız. Kızıl Elma ne? Dediğinizi duyar gibiyim. Kızıl Elma, Türkler tarafından değişik şekillerde tasvir edilmiş olup bazen bir belde, bazen bir taht, bazen de dünya hakimiyetini temsil eden som altından yapılma kızıl renkli bir küre olmuştur. Bazen fethedilmesi gereken illeri ifade eder, çoğu kez ise bütün Türklerin, tek bayrak altında toplandığı devletin simgesidir.

    Bu altın top bazen zaferin işareti, bazen hakimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yerin sembolü olarak ifade edilmiştir. Çok eski bir Türk inanç ve töresi olan Kızıl Elma, Türkistan'dan Hazar Denizi'nin doğusundan gelen Oğuzların, Hazar kağanının ipek çadırının üzerinde hakimiyetinin ifadesi olarak bulunan altın topu yani Kızıl Elma'yı ele geçirmeyi ülkü edinmişlerdir. Teoman’dan Atatürk’e Kızıl Elma tüm Başbuğların hayalidir.
    ···
  9. 34.
    +2
    Kızıl Elmaya ulaşmak ne yazık ki bu durumda hiç kolay değil. Türkler bu kadar farklılaşmış mankurtlaşmışken Kızıl Elma söz konusu bile olamaz bu yüzden büyük bir Türk birliği kurulması şarttır! Azerbaycan, Türkiye, Kırgızistan ve Türkistan gibi büyük Türk devletleri ilk önce içinde ki düşmanları atmalı daha sonra Batı Traky, Kırım ve Irak gibi Türklerin zulüm gördüğü yerleri kurtarmalıdır. Böylece Turan’ın kurulması çok yakınlaşır.

    Herkesin bildiği gibi çok yakın zaman içinde 3. Dünya Savaşı baş gösterecektir. Türkiye bu savaş sırasında tarafını çok iyi seçmelidir. Herkes Amerika’nın yanında yer almamız gerektiğini böylelikle olası bir savaşı kazanacağımızı söyler. Bu nedir böyle? Savaşı kazanmak için Kandaşımızı, Irkdaşımızı sırtından mı bıçaklıyalım? Biz bu kadar mı şerefsizlik yapacağız? Olası bir savaşta yer alacağımız tek taraf Türklerin bulunduğu taraftır. Eğer kazanıcaksak beraber kazanırız. Yok olmak varsada kandaşımızla omuz omuza savaşarak yok olalım. Onurlu ölmek her Türk için bir zaferdir. Onuruyla ölen bir Türk savaşı asla kaybetmez.
    ···
  10. 35.
    0
    her bir entryni tek tek şukuladım. benimle tamamen aynı düşüncedesin tebrik ediyorum nick6ını kap.
    ···
  11. 36.
    +1
    Türkler Tanrı’nın yer yüzünde ki temsilcisidir. Yok edilemez, yok edilmesi düşünülemez bile. Eğer tüm Türk illerini yakıp dünya üzerinde bir avuç Türk bıraksanız onlar çoğalıp sizi yerle bir etmek için canını dişine takarlar.
    Türk öc duygusu canlandımı onu Tanrı bile durduramaz. Türkler ölümlerle eğleniler. Eğer sen Türklerin gözüne düşman göründüysen ona zarar verdiysen. Şehirlerin yağmalanır, kadınların ganimet olur, çocukların öldürülür ve asla bir Türk’ün yüzüne bakıcak cesareti bulamazsın.

    Türk halkı şu anda susmuş görünüyor. Terör örgütü’nün meclise girmesine hatta şehirlerde turlamasına sesiz kalmıştır. Şu ana kadar uyanmamamız zaten büyük suçtur. Fakat Türkiye Cumhuriyeti’nin 1 karış toprağı bile kürdün, ermeninin veya rumun eline geçerse işte o zaman dünya Türk’ün gazabından korkmalıdır.
    ···
  12. 37.
    0
    yaz ulan yaz okuyorum
    ···
  13. 38.
    0
    Yakarış
    Bir gün olur, elbette eski beğler dirilir;
    Yine kılıç kuşanır tarihteki paşalar.
    Yine şanlar alınıp nice canlar verilir,
    Yiğit akınımızdan yine dünya şaşalar.

    “Türk tarihi” denen kahramanlık şiirini
    Yeniden yazmak için harcayacağın kandır.
    Mısraların içinde en güzel ve derini
    Batıda “Niğbolu””, doğuda “Çaldıran”dır.

    Yine batılıların üçüncü Kosova’da
    Topraklara sereriz, bir değil, birkaçını.
    Çekilince kılıçlar yeniden Haçova’da
    Param parça ederiz Cermenliğin haçını.

    Yine ufka açılır şanlı korsanlarımız,
    Bir Türk gölü yaparlar Akdeniz’in içini.
    Acı acı gülerek bu gün susanlarımız.
    Yarın rezil ederler Romalı’nın binini.

    Genç Fatih’in ordusu yine tekbir alınca
    Söndürürüz kafirin Meryem Ana mumunu.
    Haritadan sileriz Tuna’ya at salınca
    Ulah’ını, Sırb’ını, Bulgar’ını, Rum’unu.

    Gövdesini elbette döndürürüz kalbura
    Bir geçerse Moskof’un elimize yakası.
    Çanakkale önünde yine kopar bir bora
    Süngümüzle bozulur ingiliz’in cakası...

    Yiğit Harbiyeliler! Öğrenin dersinizi:
    Kahraman göz kırpmadan düşmana saldırandır.
    Vazifeniz: Kanije, Silistire, Pilevne,
    Niğbolu, Kosova, Malazgirt, Çaldıran’dır.

    Yarın Yavuz dirilip bize buyruk verince
    Kızgın kum çöllerini yeni baştan aşarız.
    Kanlarımız sebildir; akıtarak hepsini
    Belirsiz mezarlarda anılmadan yaşarız...

    Hüseyin Nihal Atsız
    ···
  14. 39.
    0
    Biz kan kokusunu özledik, çinlinin kan kokusunu. Onların kafa tasından şarap içmeyi özledik. Kandaşımızı korumak için can vermeyi özledik. Türklüğün yücelmesi için can vermeyi özledik. Bu yüzden Türk derler bize yeri geldiğinde Tanrıya bile baş kaldırırız, köleliğe boyun eğmeyiz. Düşmanımız kadınlarını ganimet olarak almak bizim en büyük hediyemizdir. Yağma yapmak ister her Türk, Acnunu istila etmek Türk’ün şanlı adını yaşatmak ister.
    ···
  15. 40.
    0
    Bize barbar demek bizleri mutlu eder. Evet biz barbarız. Sarı saçlarıyla orta kadın gibi dolaşan cermenlerden, denizlerde gemicikleriyle savaşan vikinglerden daha barbarız. Bizim zaafımız yoktur. Ölmekten korkmayız biz. işte bu yüzden Barbarız. Bu kadar nefret nerden geliyor diyenler var. Nasıl gelmesin ülkemiz zaten kürt terörü ile uğraşırken Türkistan’da kandaşlarımız katil çin tarafından zulüm görüyor. Avrupada ki kandaşlarımız nazi bozması pislikler tarafından zulüm görüyor. Irakta’ki kandaşlarımız Irak devleti tarafından zulüm görüyor. Kırımda ki kandaşlarımız vatanından sürgün ediliyor. Ben Acun’a nefret duymayayımda kime duyayım bu nefreti.
    ···
  16. 41.
    -2
    Osmanlı türktür diyene kadar iyi gidiyordun. Halkı türktür osmanlının. Aama osmanlı yöneticileri türk. tarihi içn birer utançtır. Özet: osmanlının mk
    ···
  17. 42.
    +1
    Tanrı dünyanın bozulduğunu görünce bizi Acunu düzene sokmak için gönderdi. Asyadan Avrupaya tüm milletleri yok etmiş, yağmalamışızdır. Bu yüzden Türk yücedir. Dünya üzerinde ki en büyük Devletleri kurmuştur. Her millete boyun eğdirmiş 5.000 yıllık tarihi boyunca sadece 50 yıl köle olmuş, daha sonra köpek çini denize kadar dökmüştür. Bu yüzden bırakında ırkımızla gurur duyalım. Kandaşımızı koruyalım, düşmanımıza katliam yaşatalım.
    ···
  18. 43.
    0
    @39 Benim demek istediğim osmanlı halkıydı fakat osmanlının içinde bir çok türkçü padişah vardır. bunların türklüğe bahşettiklerini elimizin tersiyle itemeyiz.
    ···
  19. 44.
    0
    güzel gidiyosun da panpa şu kazakistan mevzusunu da açıklar mısın? rusyadan taraf diyolar
    ···
  20. 45.
    0
    Bu kadar tarih bilgisinden sonra sizlere birazda 1900 lü yıllarda Türklüğü yücelten insanlardan biri olan Hüseyin Nihal Atsız’dan bahsetmek istiyorum. Bir düşünce adamı olan Nihal Atsız, baba tarafından aslen Gümüşhaneli olmalarına rağmen, babasının deniz subayı olması nedeniyle istanbul’da doğmuş ve orada yetişmiştir. Türkiye’nin komünizm, islamcılık ve kürtçülük gibi zararlı akımlardan etkilendiği ve Türklüğün bu üç cepheye karşı savaş verdiği bir ortamda, Türk budunu olarak varlığımızı korumanın bir yolunu araştıran Atsız, çok geçmeden kurtuluşun Türk milliyetçiliğinde -yani Türkçülükte- olduğunu öğrenmiş ve yaşdıbının sonuna kadar bu ülküyü Türk ırkı üzerinde hâkim kılmaya çalışmıştır.

    Atsız, dil, tarih ve edebiyat alanında dönemin önde gelen bilim adamlarından dersler almış, bu alanda uzmanlaşmaya çalışmıştır. Şu anda bile üniversitelerin dil, tarih ve edebiyat bölümlerinde okutulan kitapların yazarlarının birçoğuyla aynı sınıfta okumuş veya onlarla düşüncelerini paylaşacakları ortamlarda bulunmuştur. Bu nedenle kendi alanında uzmanlaşması ve geniş bir görüşe sahip olması uzun sürmemiştir. Yaptığı bilimsel çalışmalar ve yazdığı kitaplar, onun ciddi ve çalışkan bir bilim adamı olduğunun apaçık kanıtıdır. Bu nedenle Atsız, her şeyden önce bu kimliğiyle takdir görmesi gereken bir şahsiyettir. Yaşadığı dönemin en usta tarihçilerinin ve dilcilerinin bile üzerinde çalışmaya çekindiği konuları, en ince ayrıntılarına kadar araştıran, bilimsel alanda çok değerli eserler bırakan Nihal Atsız’ın yaşamı boyunca süren çalışmaları, kitap ve makalelerinin sayısıyla bile anlaşılabilmektedir.

    Atsız, yaşamı boyunca Türkçülüğünden hiç taviz vermemiş, yazdığı makaleler ve çıkardığı dergiler yüzünden birçok kez mahkemelik olmasına, tabutluklarda işkenceler görmesine rağmen düşüncelerini kararlılıkla ve haykırırcasına savunan bir ülkü eridir. Sert üslubu ve kararlı duruşu, her ne kadar Türkçülüğe karşı olanların -çoklukla da Türk soylu olmayanların- düşmanlıklarına neden olmuşsa da, bu kişilerin verdiği zararlar Atsız’ın bir bozkurt gibi başı dik yaşayışında en ufak bir tavize neden olmamıştır. Atsız, olgun ve üstün bir kişiliğe sahip ciddi bir karaktere sahip olduğundan, yine takdir edilmesi gereken bir dava adamıdır.

    Geçen yüzyıl içinde romanlar, şiirler ve öyküler yazan çok yazar / şair vardır; fakat bunlar içinden çok azı Atsız gibi büyük bir kitleyi harekete geçirebilmiştir. Atsız’ın yazılarından ve derslerindeki konuşmalarından etkilenen milyonlarca Türk genci, Türkçülük bayrağının birer taşıyıcısı olarak ülkülerine bağlı kalmış, baş koydukları yoldan dönmemişlerdir. Bugün de Atsız’ın romanlarını okuyanlar, Türklük sevgisiyle kendilerinden geçmekte, ruhlarıyla uçup gittikleri Tanrı Dağı’nda bir destanı yaşıyormuşçasına esrimektedirler. işte böyle etkileyici ve sürükleyici yazılar yazdığı için Atsız yine takdire şayan bir yazardır.
    Tümünü Göster
    ···