/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +229 -41
    anlatıyorum. Ben 19 yaşında Bilgisayar Mühendisliği okuyan bi panpanızım. Türkler adam olmaz çünkü kimsenin kimseye saygısı yok. Tamam çok yardım sever millet olabiliriz ama maalesef ülkedeki insanların çoğu saygı nedir bilmiyor. Şimdi başıma gelen bi olayı anlatayım.

    Her zamanki gibi derse gidiyodum ve sabahları metrobüs cok kalabalik oluyor biliyosunuz. Ön kapı kenarında sıkış tepiş bi şekilde yolculugumu yaparken birisi inmek istedi ve ben de yer vermek icin metrobüsten inmek zorunda kaldım. O an aç kurt gibi saldırmayı bekleyen o şerefsiz züt oğlanını gördüm ve kadın indikten hemen sonra "Abicim 1 saniye ben bi yerime geçeyim de" dememe kalmadan bi baktım yerimi almis bin. Sonra işte ben binemedim. Arkadasimin söyledigine göre de içerde "Sanki tapulu malı" demis sayin amina kodugum

    Velhasıl kelam dediğim gibi ülkenin çoğunda saygı denen kavram yok ve saygı olmadan da bi tak olacağı yok.

    https://www.youtube.com/watch?v=_omeLEOQufA

    bu da Japonya'da metroya nasıl binildiginin videosu

    Saygılar..

    Edit: Türk olmadığımı düşünenler varmış. Öz be öz Türk'üm.

    Edit-2: Geçmişimle herhangi bir derdim yok. Bazı yanlış anlaşılmalar olmuş. Şu andaki toplumumuzdan bahsediyorum.
    ···
  2. 2.
    +19 -82
    Kürtler adam olduda bize laf ediyor
    Beleş görünce saldıran k*rt
    Esox gorunce saldırn da k*rt
    ···
    1. 1.
      +3 -1
      Türkçe okuma yazman varsa orda çoğu Türk dediğimi anlayabilirsin bro
      ···
      1. 1.
        +1
        şüphelenmedim değil
        ···
    2. 2.
      -2
      Çoğu K*rt dür
      ···
  3. 3.
    +15 -13
    2-3 tane şerefsiz görüyorsunuz bütün Türkleri kötülüyorsunuz. Yazıklar olsun
    ···
    1. 1.
      +1
      bro gittigim her sehirde karsilastim bu durumla genel olarak böyle maalesef
      ···
    2. 2.
      +1
      nede 2 -3 tane iyi göremiyorum ?
      ···
    3. 3.
      +1
      otobuste kalkıyorum yer veriyorum . teşekkür etmesin . tesekkurunu gibeyim elimdekj kitaplari al bari . amk alayi kolpa olmus
      ···
    4. diğerleri 1
  4. 4.
    +11
    katıldığım hede. maalesef turkiyenin %80 i böyle huur çocuklarından olusuyor
    ···
  5. 5.
    +5 -2
    bende yurtdışı gitmeyi planlıyorum . papa imam olur biz adam olmayız
    ···
    1. 1.
      0
      ben de planlıyorum da şu an yemez kendi paramı kazanmaya başladığım zaman ancak
      ···
    2. 2.
      0
      benim az kaldi bitecek okul . ama bolum makine olunca yurt disinda is bulmak daha zor . gibine sallasan muhendise çarpıyor
      ···
    3. 3.
      0
      kolay gelsin bro insallah bulursun
      ···
    4. diğerleri 1
  6. 6.
    +4 -1
    Her bir birey ADAM gibi inandıklarının gereğini yerine getirirse çakallık yapmazsa toplum düzelir. Elimizde bir rehber var hayatın her alanında nasıl davranılması gerektiğini gösteren bir klavuz var ama değerini bilmiyoruz.
    ···
    1. 1.
      0
      kesinlikle bro ama işte..
      ···
  7. 7.
    +4 -1
    Ehliyetimi almak için karakola gittim form verdiler. Başladım doldurmaya lavuğunbiri geldi kalemi rica edebilirmiyim dedi bende bir iki eksiği vardır diye verdim ulan baktım lavuğun sayfa boş dedim kalemi verirmisin al be kardeşim kaleminimi yedik diye gepki veriykr bide tipini gibtiğim
    ···
  8. 8.
    +2 -2
    Babanı karım yaparım
    ···
  9. 9.
    +4
    Bunun türklükle ne alakası var? Cahiller adam olamaz yazıcaktın
    ···
  10. 10.
    +4
    bak koçum türkler adam olmaz demişin ama sen kendinin ırkının bile farkında değilsin örnek :
    Orhun Yazıtları, Göktürk imparatorluğu'nun ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma altı adet yazılı dikilitaştır. Moğolistan'ın kuzeyinde, Baykal gölününü güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Koşo Saydam gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları, Koçho Tsaydam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk yazıtları ise, Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı'nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir. Bilge Tonyukuk yazıtlarının, (Orhun Irmağı civarında olmamasına rağmen), Orhun yazıtlarıyla birlikte düşünülmesi, anılması Köl Tigin ve Bilge Kağan yazıtları ile aynı döneme ait olması ve aynı konuları içermesindendir. Yazıtlar Türk dili, tarihi, edebiyatı, sanatı, töresi hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Türk ve Türkçe adı, ilk kez Doğu Göktürkler dönemine ait bu yazıtlarda geçmektedir.

    Yazıtların üçü çok önemlidir. iki taştan oluşan Tonyukuk 716, Köl Tigin (Kültigin) 732, Bilge Kağan 735 yılında dikilmiştir. Köl Tigin yazıtı, Bilge Kağan'ın ağzından yazılmıştır. Kültigin, Bilge Kağan'ın kardeşi, buyrukçu ihtiyar Tonyukuk ise veziridir. Anıtların olduğu yerde yalnızca dikilitaşlar değil, yüzlerce heykel, balbal, şehir harabeleri, taş yollar, su kanalları, koç ve kaplumbağa heykelleri, sunak taşları bulunmuştur.

    Orhun Abideleri'ni ilk kez 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev bulmuştur. 1890'da bir Fin heyeti, 1891'de de bir Rus heyeti burada incelemelerde bulunmuştur. Bu heyetler yazıları çözememişlerdir. Fakat 1893 yılında Danimarkalı bilgin Vilhelm Thomsen, 38 harfli alfabeyi çözerek yazıtları okumayı başarmıştır. Alfabenin dördü sesli, dördü sessiz harften oluşur. Yazıda harfler birbirine birleştirilmez, kelimeler de birbirlerinden iki nokta üstüste konularak ayrılır. Sağdan sola ve yukarıdan aşağıya yazılır. Orhun abidelerinde yazılar yukarıdan aşağıya yazılmış ve sağdan sola doğru istiflenmiştir.


    Kül Tigin Yazıtı

    3,35 metre yükseklikte, kireçtaşından yapılmış ve dört cephelidir. Doğu-batı cephelerinin genişliği aşağıda 132, yukarıda 122 santimetredir. Kuzey-güney cepheleri de aşağıda 46, yukarıda 44 santimetredir. Üst kısım kemer şeklinde ve yukarıda beş kenarlı olarak bitmektedir. Anıttaki satırların uzunluğu 235 santimetredir. Yazıtın doğu yüzünde 40; güney ve kuzey yüzlerinde 13'er satır Göktürk harfli Türkçe metin vardır. Batı yüzünde ise, devrin Tang imparatoru'nun Köl Tigin'in ölümü dolayısıyla gönderdiği Çince mesajına yer verilmiştir. Batı yüzde Çince yazılar dışında yazıta sonradan eklenmiş Göktürk harfli iki satır bulunmaktadır. Yazıtın kuzeydoğu, güneydoğu, güneybatı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe metinler mevcuttur. Kültigin yazıtında Göktürk tarihine ait olaylar, Bilge Kağan'ın ağzından nakledilerek birlik, bütünlük mesajı verilir. Yazıtın doğu, kuzey ve güney yüzlerinin yazıcısı, Yollug Tigin, batı yüzünün yazıcısı ise, Tang imparatoru Hiuan Tsong'ın yeğeni Çang Sengün'dür. Köl Tigin yazıtının doğu yüzünde, bütün Türk boylarının ortak damgası olduğu sanılan dağ keçisi damgasına; doğuya ve batıya bakan "tepelik" kısımlarında ise, kurttan süt emen çocuk tasvirlerine yer verilmiştir. Yazıt, geçen yaklaşık 1300 yıllık süreç içinde önemli ölçüde tahrip olmuştur. Zira yazıtın doğu ile kuzey yüzlerini birleştiren kısım yıldırım düşmesi sonucunda parçalanmıştır. Orijinalinde kaplumbağa kaide üzerinde bulunan yazıt, bu kaidenin de parçalanması üzerine 1911 yılında, sunak taşından kesilen granit bir blok üzerine oturtulmuştur. OKUMAK iÇiN TIKLA >>

    Bilge Kağan Yazıtı

    Kültigin Anıtının bir kilometre uzağındadır. 734 yılında ölen Bilge Kağan adına oğlu Tenri Kağan tarafından yaptırılan bu anıt 735 yılında dikilmiştir. Yazıtta Bilge Kağan'ın ağzından devletin nasıl büyüdüğü anlatılmakta ve Kültigin'in ölümünden sonraki olaylar ilave edilmektedir. Ayrıca kağanın konuşmasından başka yeğeni Yuluğ Tigin'in kayıtları da yer almaktadır. Yaklaşık 3,75 metre yüksekliğinde olan yazıt, dört cephelidir. Yazıtın doğu yüzünde 41, kuzey ve güney yüzlerinde 15'er satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır. Batı yüzünde ise, (Köl Tigin yazıtında olduğu gibi), Çince bir metne yer verilmiştir. Batı yüzün tepelik kısmının ortalarına da Göktürk harfli Türkçe manzum metin yazılmıştır. Yazıtın güneydoğu, güneybatı ve batı yüzlerinde de (pahlarda) Göktürk harfli Türkçe küçük metinler bulunmaktadır. Yazıtta olayları nakleden, öğütler veren Bilge Kağan'dır. Yazıta Köl Tigin'in ölümünden sonraki olaylar da ilave edilmiştir. OKUMAK iÇiN TIKLA >>

    Tonyukuk Yazıtı

    Tonyukuk anıtı dört cepheli iki dikilitaş halindedir. Yazılar, diğer taşlara göre daha silik durumdadır. Tonyukuk, Bilge Kağan'ın babası ilteriş Kağan'ın amcası Kapgan Kağan'ın ve Bilge Kağan'ın baş bilicisi yani başveziri idi. Bu anıtı ihtiyarlık devrinde kendisi diktirmiştir ve yazılar da kendisine aittir. Taşlarda Göktürklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğu, kurtuluş savaşının nasıl yapıldığı ve Tonyukuk'un neler yaptığı anlatılır. Birinci yazıt, 243 cm; ikinci yazıt ise, 217 cm yüksekliğindedir. Birinci yazıtta 35, ikinci yazıtta 27 satır Göktürk harfli Türkçe metin bulunmaktadır.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      aga eyvallah da benim geçmişimle sıkıntım yok Türkler derken ben şu andaki toplumu kast ettim
      ···
      1. 1.
        0
        belirt ozaman kardeş şuan ki de yada şunu oku Türk Milleti'ne katliam iftirasını atanlara ithaf... ~

        «Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı. Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı... Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı: -Akçik, manç?.. (Kız mı, oğlan mı?) -Akçik... (Kız) Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan bürülü gözleri bebeğin kasıklarına kilitlendi. -Tun şahetsar, ınger... (Sen kazandın, yoldaş) -Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana... (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?) -Mayrigı bedge gişdatsine. (Annesi besleyecek elbette) Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı: -Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuğa meme ver) Aynı dakikalarda Hocalı'nın başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. iki kegib Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı: -Asixn ma/, çimi yev bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek... (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın... ) Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü... Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kegib çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.

        Bu iki olay Hocalı'da bundan çok değil yalnızca 14 yıl önce yaşandı. Her iki olay da ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır. Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir.» [1]

        Hocalı Katliamı (Azerice: Xocalı Soyqırımı) - Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti'nın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan Azeri sivillerin toplu şekilde öldürülmesi olayıdır.

        "Memorial" insan Hakları Savunma Merkezi, insan Hakları izleme Örgütü, The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre katliam, Ermenistan'ın ve 366. Motorize Piyade Alayı'nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan'ın aktardığına göre kardeşi Monte Melkonyan, katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olayı olduğunu açıklamışlar.

        insan Hakları izleme Örgütü, Hocalı Katlidıbını Dağlık Karabağ'ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.

        Saldırıda ölenlerin sayısı, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin resmî açıklamasına göre, 106'sı kadın, 83'ü çocuk olmak üzere toplam 613 sakin ve Zaman Gazetesi'nin tahminine göre toplam 1.300 kişidir.[2]

        1991 yılında Azerbaycan Parlamentosu'nun halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ'ın özerk bölge statüsünü ilga etmesine karşılık Dağlık Karabağ Parlamentosu bir referandum düzenleyerek cevap vermiştir. Çoğunluğu Ermenilerin oluşturduğu bölgede referandum sonucunda Dağlık Karabağ Parlamentosu bağımsızlığını ilan etmiştir. 1992'de Sovyet birlikleri de bölgeden çekilmiştir.

        Hocalı'da gerçekleştirilen katliama giden süreçte, Ermenileri Rusların desteklediği yönünde ciddi bulgular bulunmaktadır. Ermeni gönüllülerden oluşan silahlı gruplar Karabağ'a yerleştirilmiştir. Ardından Gorbaçov, 25 Temmuz 1990'da yayımladığı bir kanun ile SSR (Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) kanunları dahilinde olmayan silahlı grupların kurulmasını yasaklamış ve kanunsuz olarak saklanan silahlara el konulmasını sağlamıştır. Bu kanunla birlikte Azerbaycan'ın bütün bölgelerinde av silahları da dahil olmak üzere silahlar toplanmış, Dağlık Karabağ'da ise bu görev Rus askerleri tarafından yerine getirilmiştir. 1990 yılının Ağustos ve Eylül aylarında Ermeniler saldırılarını doğrudan Azerilere yöneltmeye başlamışlar, otobüs baskınları, yol kesme gibi terör eylemlerine kalkışmışlardır. 1990 yılı başlarında yaklaşık 186 bin Azeri, Ermenistan'dan Azerbaycan'a gitmeye zorlanmıştır. Ekim 1991'de ilk Azeri köyü Ermenilerce ele geçirilmiştir. Hocalı Katliamı, Rus askerlerinin desteğiyle 25–26 Şubat 1992'de Hocalı'ya ulaşan Ermeni kuvvetlerince gerçekleştirilmiştir. Rusya olaylarla ilgisinin olmadığını iddia etse de, Rus ordusuna ait 366. alayın 1991'in sonbaharından beri Ermenilerin safında savaştığı, alaydan kaçan dört askerce doğrulanmıştır.

        10 bin nüfuslu Hocalı'da olaylar sırasında yaklaşık 3.000 Azeri bulunmaktaydı. Saldırıda ölenler hakkında verilen resmi rakam 613 kişi olmakla birlikte, katledilen toplam Azeri sayısının 1.300 kişi olduğu söylenmektedir. Saldırılar sırasında Hocalı'da yaşayan Ahıska Türkleri de evlerinde yakılarak öldürülmüştür. Kadın, çocuk ve yaşlılar da dahil olmak üzere siviller katledilmiştir. Katliamın ilk gecesinde sekiz aile bütün fertleriyle öldürülmüş, 700'den fazla çocuk anne ya da babasını kaybetmiştir. Yaralılar ise 1.000'in üzerindedir. Katliama tanık olan bir gazeteci, yaşananları şu şekilde aktarmaktadır:

        “Dağlık Karabağ'ın Hocalı kentinin düşüşünü bir gün boyunca yaşadım. Görüntülerle belgeledim ve video çekimleriyle bir günde 1.300 Azerbaycan Türk'ünün Ermeni çetecilerce öldürülüşünü bütün dünyaya duyurdum. Hocalı katliamı anlatılamaz bir vahşetti. Azerbaycan yönetimi ve Cumhurbaşkanı Ayaz Mütellibov, olayı dört gün boyunca kamuoyundan gizlemeye çalıştılar. Bütün Azerbaycan şok olmuştu. Ermeni bıçaklarından, kurşunlarından kurtulmayı başaranlar; kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar karlı dağlarda tipi altında Agdam'a gelmeyi başardıklarında çoğunun ayakları donmuştu. Bazılarının ayakları ise kangrenden dolayı kesilmişti. Ermeniler vahşetin her türlüsünü sanki ibret olsun, örnek olsun diye yapmışlardı. ihtiyar dedelerin, yaşlı anaların yüzleri jiletlerle doğranmış, genç kadınların göğüsleri peynir gibi kesilmiş, bebeklerin kafa derileri yüzülmüştü. Hocalı ile Agdam arasındaki 12 kilometrelik orman boyunca cesetler dizilmişti.”
        Tümünü Göster
        ···
      2. 2.
        0
        Gelişmelere seyirci kalan BM ve Batılı devletler, Ermenilerin yaptıkları katliamlara ve işgal hareketlerine ciddi bir tepki göstermemişlerdir. Ermenilerin Mayıs 1992'de Nahçıvan'a saldırmalarından sonra Türkiye 1921 Kars Anlaşması çerçevesinde bölgeyi korumak için askerî müdahalede bulunabileceğini açıklamıştır. Uluslararası toplum, ancak Ermenilerin nüfusu 60 binden fazla olan Kelbecer'e saldırmasıyla harekete geçti. BMGK, 822 sayılı kararı ile Ermeni kuvvetlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesini istedi, ancak bu sonuç vermedi. Kararın ardından AGiT bünyesinde arabuluculuk çalışmaları başlatıldı.

        1994 yılında iki taraf arasında ateşkes ilan edilmiştir. Savaş sonrası çözüme kavuşturulamayan bir diğer sorun da, ülke içerisinde yerinden edilen ya da sığınmacı durumuna düşen bir milyon civarı Azeri'dir. Bunların büyük bir çoğunluğu Azerbaycan sınırları dahilinde yaşamaktadırlar. Azerbaycan nüfusunun 'undan fazlası ülke içinde yerinden edilmiş sığınmacılardan oluşmaktadır ki bu, kişi başına dünyada yerinden edilmiş en büyük nüfus hareketlerinden biri anldıbına gelmektedir. Bu insanlar hâlâ Ermenilerce işgal edilen topraklarda bulunan evlerine geri dönmeyi beklemektedirler. Azerbaycan Cumhuriyeti'nde yaşadığı yeri terk etmek zorunda kalan veya başka ülkelerden Azerbaycan'a gelen Azerbaycan vatandaşları, Azerbaycan hükümeti tarafından “göçkün” olarak adlandırılmaktadır. Sorunlarına hâlâ kalıcı çözümler bulunamayan göçkünler; mesken, iş, yiyecek, sağlık, eğitim ve can güvenliği gibi birçok sorunla karşı karşıyadırlar. Bu kişiler Bakü ve çevresinde, zor koşullar altında çadırlarda, barakalarda, okul ve yurtlarda, pansiyonlarda, dükkanlarda, yük vagonlarında, hatta yol kenarlarında yaşam mücadelesi vermektedirler.[3]
        Vahşeti Yaşayan Fransız ve Ermeni Gazetecilerin Katliamı Anlatan Satırları

        Hocalı katlidıbını yerinde gören Fransız gazeteci (Jan iv Junet) gördüklerini gazetesine şu satırlarla geçiyordu:

        "Alman faşistlerin gaddarlığını çok duydum ve okudum. Ama 5-6 yaşındaki çocukları, sivil halkı öldüren Ermeniler, onlardan da beter"

        O vahşeti yaşayıp bunu aktaranlar arasında bir de Ermeni gazeteci vardı. Daud Kheyriyan "Haçın Hatırı için" isimli kitabında Hocalı katlidıbını şu sözlerle anlatıyordu:

        "... Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, 2 Mart günü Hocalı'nın 1 kilometre batısına 100 Azeri cesedini getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir Ermeni asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. O sırada sanki yanmakta olan ölü bedenler arasında bir çığlık işittim... Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa'ya döndüm, onlar Haç'ın hatırı için savaşa devam ettiler" [4]
        Tümünü Göster
        ···
      3. 3.
        0
        dediğim gibi yanlış anlamışsın bro edit olarak belirttim
        ···
      4. 4.
        0
        Bilge Kağan'ın Öğütleri

        Bilge Kağan, altıncı yüzyılın başlarında, yedinci yüz yılın ortalarında, Mancur'ya dan iran'a kadar uzanan geniş bölgede, Asya'nın hakimi olmuş, Orhun Abideleri denilen “Ebedi taşa” da ”Türk Milletinin, Türk devletinin adı, sanı yok olmasın” yazdırmıştır.

        “Ey Türk Oğuz Beyleri! Bu sözümü iyi işitin! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe biliniz ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey ölümsüz Türk milleti! Kendine dön! Milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için, gece gündüz uyumadım, gündüzleri oturmadım. Kardeşim Kül Tigin ile ölesiye çalıştım. Birleşen milleti dağıtmadım. Türk Kağan Ötükende oturursa, Türk yurdunda sıkıntı olmaz. Ben Ötükende oturarak tek başına yurdu idare ettim. Çinlilerin değerli hediyelerine kapılmadım. Buna kapılan ne kadar Türk'ün öldüğünü, Çin boyunduruğuna girdiğini unutmadım. Tanrı yardım etti, Türk kağanı oldum. Dağılmış milletimi topladım. Fakir milletimi zengin ettim. Azalmış milletimi çoğalttım. Atalarıma layık bir evlat olmağa çalıştım. Ecdadımız törelerine öyle bağlı idi ki, bununla milleti mutlu ettiler. Onlar bilge kağandılar. Sonradan bilgisiz, beceriksiz kağanlar, Çinlilerin hilesine kandılar. Türk milleti, zengin ülkelerini kaybettiler. Türk kağanların cihanı tutan haşmeti maziye karıştı. Bu yüzden Türk yöneticileri köle, Türk kızları da cariye oldu. Türk adı yerine Çince isim kullandılar. Bu utanç vericidir. Yüce Tanrı, Türk'ün bu haline acıdı, babam ilter Kağanı Türklere Kağan yaptı. Babamın Türk ordusu kurt, Türk düşmanları koyun oldu. Kurt önünden kaçan koyunlar dağılıp gittiler.

        Babam, Doğudan Batıya at koşturdu. Türkleri birleştirdi, Türk devletini ihya etti. Ben zengin ve parlak bir millete Han olmadım. Kardeşim ve yeğenlerimle birlikte yemin ettik, Türk milletinin, Türk devletinin adı, sanı yok olmasın diye gündüz oturmadım, gece uyumadım, çalıştım.” [9]
        ···
      5. diğerleri 2
  11. 11.
    -3
    Mal mal konuşma amk oğlu sen bana ırkımi kotulucen bende sana haklısın mi Dicem ak
    ···
    1. 1.
      0
      kusura bakmayalım da bu kötülemek değil bu bi gerçek maalesef
      ···
    2. 2.
      -1
      Senin gerçeğini giberim bazı andavallar yüzünden genelleme yapma
      ···
    3. 3.
      0
      Ananı gibeyim senin cahil huur çocuğu
      ···
    4. diğerleri 1
  12. 12.
    -1
    bu başlık nasıl bukadar şuku oldu lan sen kürtmüsün Türklere laf atıyon huur çocuğu sinirlendirme beni
    ···
    1. 1.
      -1
      Öz be öz Türk'üm fakat gerçek bu var olan bişeye yok mu diyelim
      ···
  13. 13.
    +1
    Türklerden umudunu kes amk şu Akpye hala daha oy veren tek hücreli koyunlardan fazla bir şey bekleme
    ···
  14. 14.
    +1
    Adam olmalariba gerej ykktur cunku
    ···
  15. 15.
    +1
    mesele aslinda burda o adamin cahilligi değil o cshilligini yaptığında otobüsteki hic bi kesimin sesini cikarmamasi .. bana dokunmayan yılan bin yasasin.. bu kafayla gidio insanimiz ondan böyle ve asla duzelmeyecegiz cunku biz buna alisigiz yw da bizi buna alisyirdilar aslinda turklerin boyle sert olma sebebi nin bi kismida ulkedeki hayat zorlugudur
    ···
  16. 16.
    +1
    TÜRKLER adamdır da sen 'ben neyim, nolacam' diye kendine sor..
    (bkz: )saçma sapan başlıklar..
    ···
  17. 17.
    +1
    Aynı hikayeyi bana bi arkadasim anlatti bende pc muh iü denim . Sezgin sen misin lan yoksa amk
    ···
  18. 18.
    +1
    sonuna kadar haklısın abi bende okula giderken bu tarz olayları yaşıyorum
    ama adam olup yer verenler oluyor
    mesela geçen aylarda bi abi sıkışmamiza rağmen bizi otobüse aldı ve dedi ki "bu otobüs 40 dk da bir geliyor bu çocuklar burda bekleyecek mi" dedi böyle olanlarda var yani
    ···
    1. 1.
      0
      doğrudur o yüzden çoğu diye belirttim zaten
      ···
  19. 19.
    0
    Vay huur çocuğu
    ···
  20. 20.
    0
    Burası caponyamı lan
    ···