1. 1.
    +1
    ben dubleks bir evde büyüdüm.böyle iki katlı ve evin içinden merdivenle üst kata çıkabildiğin,ben 2 yaşındayken taşındığımız kardeşimin o evde doğduğu bi evdi.böyle anlatınca zenginlik göstergesi gibi oldu ama değil işte çok kötü olmamakla birlikte 4 hanenin iç içe olduğu, bahçelerinin ön tarafta ve hepsinin birbirine baktığı dörderli evlerden oluşan bir mahalleydi.evlerin bu şekilde olduğu arka arkada sıralanmış 3 mahalle.evlerin kabaca bir taslağını çizmeye çalıştım http://www.imgim.com/image/h3ssoqp.png/ aşağı yukarı böyle bişeydi işte kafanızda canlanır umarım.
    ···
  1. 2.
    +1 -1
    ananda şişko makarna
    ···
  2. 3.
    +1
    ne diyorduk kardeşim doğduğunda 2 yaşında ya vardım ya yoktum. sene ciksenlerin başı. ortalarına doğru bi tak hatırlamıyorum. ciksenbeş-ciksenaltıdan sonra kafamda canlanıyor bazı şeyler. kırmızı ferrari bi arabam var pedallı bişe. ferrari değil de işte ferrari logosu var diye öyle diyodum çakma ferrarim o benim. alınış hikayesi bile benimle alakalı değil ama nası sahiplenmiştim onu anlatamam. evin sokağa açılan kapısından çıkar çıkmaz oturuyorum içine ayaklarımla pedalı çevire çevire ilerliyorum mahallede. kimsede yok böyle bişe. şimdiki çocuklardaki gibi içinde motoru olup basınca gazına ilerlediğimiz oyuncaklarımız olmadı bizim. böyle hep ayak gücüyle bilek gücüyle gerçekleştirirdik hayallerimizi.
    ···
  3. 4.
    +1
    ekmek almaya gidiyorum mesela arabamla. yürüsem de aynı hızda gideceğimi biliyorum ha üstelik.. kilerde bigibletim de duruyor.ama kardeşim bi kere benden habersiz binmeye çalışırken düşmüş. faturayı bana kestiler. biraderin ayakları yetene, büyüyene kadar yasaklandı işte. bigiblet yasak diye işte sırf birader de sürebilsin diye alınmış bi oyuncaktı işte.en çok ben faydalandım ya neyse.
    dedim ya ciksenbeşten sonra hatırlıyorum bazı şeyleri diye.o bahsettiğim bahçede yeni yeni oynamaya başladığım dönemler. salıncak var bizim tarafta. biraderi oraya oturtup kendi başıma takılıyorum işte.
    ···
  4. 5.
    +1
    3. ev diye nitelendirdiğim evin de 2 tane kızı var.ama şeytan gibiler. evin bi babası var bildiğin kadir inanır. yada ben küçüğüm diye beynim de ufacık ya öyle sanıyorum. anneleri hakkında bişe hatırlamıyorum hep 'yapmayın kızım, atmayın kızım, demeyin kızım' diye bağırıyodu kızlarına mutfak penceresinden. asıl annelerinde kilo problemi var. şeytanlar bile normal kiloda değildi o yaş için ama şişko olan biz olurduk.hep de aynı laflar:şişko domates, şişko makarna, şişko biber.ben kendimi bu şeytanlar yüzünden 11 yaşına kadar şişman zannettim.
    ···
  5. 6.
    +1
    bahçedeyiz mesela ben toprağı kazıyorum. beni gördükten sonra aynı şeyi yapmaya çalışırlardı. diyelim bişey lazımmı oldu hemen mücahit şurdan tırmığı versene, mücahit o yaprakları nerden koparttın? diye soruyolardı. tırmığı ben verirdim ama benim istediğim hiçbişey gelmezdi onlardan. anneleri sen onların abilerisin diyor diye role girip ne isteseler atardım demirlerin arasından hep yardım ettim hep kolladım ama sen benden 2 ay büyüksün abiliğin annemin gözünde geçer senin anca derdi küçük şeytanlar. ufak olan neyse de ablası çok değişik bi insan türüydü resmen.
    ···
  6. 7.
    +1
    diyorum ya şişko makarna diye bi kelimeyi soktu bunlar benim dağarcığıma. şişko çubuklu makarna, şişko uzun makarna şeklinde balkondan şarkı söyler gibi bizim eve doğru bağırıyolardı. bigün gene duydum bunları içerden fırladım yukarıya doğru. balkonun kapısı açıktı nası sinirle fırladım susun diyecem ama annemi gördüm çamaşır asıyodu kadın. onun yanında yanlış bişey dememek için bi el işareti yapıp indim aşağı. başkaları üzülecek diye kendimi dizginlediğim ilk hareketimdi o.
    gönlümce davranamayacağım, sırf başkalarının bana yükleyeceği farklı misyonlardan dolayı onların istediği bir insan olma yolunda ilerleyebildiğim bir hayat beni bekliyodu.
    ···
  7. 8.
    0
    reserved okuruz sonra
    ···
  8. 9.
    +1
    öğlen uykusunun ardından şişko makarnanın hesabı sormak için bahçeye çıktım. kimse yoktu. salıncağa geçtim sallanmaya başladım. küçük şeytanlar gelmedikçe çıkın dışarı diye ben de avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım. şans ya bizdeki annem duydu kardeşimin uyandığını yolluyorum yanına bağırma yukarı çıkınca sorucam sana bunu dedi. bana şişko makarna denmesinin hesabını soracaktık güya, gene kabağın patladığı baş oluyordum. kendimi göstermedikçe, ifadeyi düzgün kurmadıkça sıkıntı yaşıyordum.
    ···
  9. 10.
    +1
    kardeşim gelince bunu sokağa yolladım git bak kimler dışarda diye.ben de sallancam diye tutturdu. tamam git bi bak dışarı gelince sallanırsın dedim.yok şimdi dedi. büyüdükçe buna da sözüm geçmez olmuştu. ağlarım diyince oyunun kuralına göre oynandığını fark ettim. kural şuydu: küçükler asla üzülmeye gelmezler, üzülmemelidirler.üzenler ne olursa olsun suçlu ve hatalıydı çünkü. sorumluluklarının sana yüklemiş olduğu şeylerin başında herkesi her şeye karşı senin idare etmek olduğun gerçeğiydi.
    ···
  10. 11.
    +1
    mahalleye bakmaya çıktım. arka sokağa kadar gittim.top oynayanları görünce mücahit gelsene olum dediler. ayakkabı yok bende şimdi eve gidersem annem de bırakmaz bir daha sokağa. sonra düşündüm neyse terlikle oynarım ben dedim. başladık maça bi iki golden sonra devre arası oldu dediler. kaleci yanımıza geldi sen al bunları giy iyi oynuyosun sen dedi. terlikleri verdim değiştik ayakkabısıyla. kaleye dönerken sordum bu kim diye yeni taşınmışlar 2 hafta falan olmuş ben yeni görüyordum. şimdilerde beş liralık kişileri dert edip araya mesafe koyan babür kardeşimle tanışmamız böyle başlıyordu
    ···
  11. 12.
    +1
    susayınca ayakkabıları bırakıp koştum eve doğru, bahçeye çıkan şeytanları görünce sevindim bekleyin su içip geliyorum dedim. daldım mutfağa. suyu içip gittim yanlarına kardeşime bişey anlatıyodu büyük olanı. oturunca yanlarına sinirimden eser kalmadı. dinlemeye başladım söylediklerini.ne dinliyosun şişko burgu makarna diyince sensin şişko dedim. bunlar yüzünden ben 11 yaşıma kadar kendimi şişko sandım.o yaşa kadar kendimi, beni şişko diye nitelendirip asıl şişko kendileri olan küçük şeytan kardeşlere kanıtlamayı avutmakla geçti. sürekli başkalarının benim için ne düşündüğünü merak ettim. mesela bunlar beni şişko görüyodu ama değildim. yani eve ağlayarak koştuğumda annem şişko olmadığımı söylüyordu. çırpı bacaklı sıska bişeydim de zaten. dedim ya sürekli dışardan nası göründüğümü merak ettim. kardeşimle gözlerimizi değiştirme deneyim bile vardı. gerçekleştirebilseydim eğer o yaşımda empatinin çok değişik bi boyutunu hayata geçirmiş olacaktım fakat olmadı tabii... hayatım boyunca olmadığım şeylerle o kadar kandırıldım ki kırmızı gözlüsün deseler ona bile inanırdım. başkalarının düşüncelerine önem vermek yalnızca sana karşı iyi düşünülüyorsa yapabildiğin bir şey. kaçınız çalıştığınız iş yerinde veya okulda sınıfta hiç konuşmadığınız insanların fikirlerini önemsiyorsunuz. onun sizin için hiçbir önemi yok. belki de size göre malın teki ve konuşmayıp sadece yer işgali yapan biridir gözünüzde ancak hayat umduğumuzdan çok farklı…hayatın çok farklı bambaşka gerçeklikleri vardır.
    ···
  12. 13.
    0
    not found
    ···