unbelievable my7

"Beyler bir de hacı geldi sürekli hacı gibi yazıyonuz ama siz yazınca hacının verdiği etki hiç olmuyo ya. Yarın bir gün gacı gelse gacı gibi yazacaksınız. Lütfen aynı şeyleri papağan gibi tekrar etmeyin. Sıkıcı oluyor. Siz de sıkılın. Yazdıklarımı saldırı olarak da görmeyin amk. Burda savaşan herkes beni dost görmese de benim dostumdur. Siz beni sevmeseniz de ben sizi seviyorum. Bunu da sevgi dileniyo olarak yorumlamayın gibimde değilsiniz. "

Lan yıllar önce bu hacı gibi yazıyorsunuz vızıklamasına cevap gelmişti hala mı devam ediyorsunuz? Kelime haznesi olayı. Yani sen eğer ki sürekli hacı ve başlık okursan kelime haznende de o yazarların kullandığı kelimeler çoğalır bu bir taklit değildir. Hakikati(mesela bu kelimeyi de kullanıyorum o zaman hacıyı taklit ediyorum öyle mi?:) ) dile getirmek için kullandığımız kelimeler genelde hacıda başlıkta kullanılan kelimeler e normal değil mi lan zaten çoğu şeyleri onlardan öğrendik. hacı da tcma dan öğrendi gerçi. (Allah bizi o yola çıkardı belirtmek gerek).

" Altı boş tavsiye vermedim. Belki 1 kişi anlar dediğimi. Ya da belli bir yaşa geldiğinizde anlayabilirsiniz. Bu yazdığımı da yaşınızı aşağı gördüğümü falan düşünerek suçlayacaksınız mesela. Neye ne yazacağınız çok açık değil mi.Bilgisayarla satranç oynamak gibi. Sıkıcı."

Bildiğin altı boş tavsiye verdin amk. başlığı okumuş hacıyı okumuş kişiler senin tavsiyenden bir şey kapmıyor ki yani insanlara bir şey öğretsen bir hakikati görüp detaylandırsan çok iyi olurdu ama sen derin bir şey yazmadın ki yüzeysel şeyler. ha belki de bizim potansiyelimiz yetmiyor anlamaya:))

"Sürekli hayatında ekgib bir şey var çünkü çok mutsuzsunnn hayır öylesinnn yazmanıza gerek yok. Yazıyorum çünkü canım istedi. Çelişiyorum, çelişerek öğreniyorumdur. Bu kadar kasacak bir şey yok. Ben karaktersiz biri değilim. Yaptığım ne varsa hepsini kardeşlik sayesinde yaptım. Onlara çok teşekkür ederim. Eleştirdiğiniz için size de teşekkür ederim. ister eleştirin ister saldırın ister zanna uyun. Boş yere konuşmak oluyor. Yani vaktinizi almayayım. Ama analiz etmek hakikate varmak en güzeli tabiki. Kasmadan."

Canım istedi yazıyorum ne amk burası Facebook değil ki öyle bir şey yazayımvs yazacaksan faydalı olmak için yazarsın.
Çelişerek öğreniyorum diyorsun bunca zaman zaten sen bunların farkında değil miydin? Yeni gelmedin ki buraya. Yani bildiğin hataları tekrarlıyorsun sonra Çelişerek öğreniyorum diye kendini avutuyorsun. Bir şeyi öğrenmek önce onu kabullenmekle başlar bunu da yapmıyorsun. gibimde değil fakyea kafasındasın o zaman yazma amk.
Yani insan ya bu yoldadır ya değildir çünkü sen bu yazıları gördün bu oluşumu gördün yani dışardan biri kardeşliğe uygun karaktere yeteneğe işlere VS sahiptir kardeşlikten haberi yoktur o kardeşliği bulana kadar bu yolun hem içinde hem dışında olur. Ama sen zaten başından beri bu yolu gördün burda ya bu yola girersin ya da girmezsin. umarım anlatabilmişimdir. Senin tercihin senin hayatın sana uyarıda bulunmak aynı zamanda hem bize hem de diğer insanlara fayda sağlıyor o yüzden yazıyoruz. Kasmak değil yani *
Bu arada beyler yanlışım varsa düzeltmenizi beklerim.

"olabilir kanka. önemli olan hatanı keşfetmek. yani bir insan suçunu itiraf ettiği müddetçe kendini aklayabilir. bana kardeşlik'te bunu öğrettiler. kanka o yorgunluk halin taklitten dolayı. pickup maymunları da çok yaşar bunu. eğer maskeler/personalar takınırsan am için, en iyi atletler bile en yüksek performansta uzun süre yardıramazlar. bu yüzden sağ ön beynine öğret eğer am peşindeysen. değilsen zaten öğretide derinleşmen haline tavrına yansır. tcma giblemiyordu bile karıyı kızı ama aç gibi kesiyorlardı -zütüne elliyorlardı olum adamın gerçi anlatmıştım bunu adasdasdsadasdasdsa-. yolda, kafede, alışveriş merkezlerinde, tiyatroda vs vs -hatta tiyatrodaki bazı oyuncu kadınlar bile seyirciler arasından kesiyordu olum ya bak bu 1 olur dersin ki denk gelir normaldir 2 3 olur dersin ki ışık oraya vuruyor ondan ama bu 2 3 oyun üst üste ve oyun başına en az 10 kere yaşanınca anlıyorsun alfa çekimini ve bu çekimin enerjisel oluşunu aynı zamanda kadınların da bu enerjiyi farkedebilecek içgüdüsel antenlere sahip olduklarını ya bir gün takılırsanız görürsünüz zaten mesela yani eheheh ha bunu da herkes tcma'nın malafatına atlar tarzında da anlamayın ama herkes olmasa da çoğu öyle yani ve bu çok doğal bir şey alfa çekiminin yansıması tamam tcma tiplidir yapılıdır filan ama elçi yusuf mu len bu adam da yakışıklılığından bakıyor olsunlar yani elbet tip bir şeyler katar ama tüm tecrübemle söylüyorum kadın erkek arası iletişim enerjisel yani tamamen sözsüz şimdi hani cinseldi eki eki diyecek mallara cevap verelim kanka hem cinsel hem enerjisel olabilir bi düşün bakalım üzerine bunlar birbirinin yerini alan şeyler değil eheheh yani cinsel iletişim ama sözlü cinsel değil enerjisel cinsel iletişim beyler bu tireyi kapatayım ben en iyisi çünkü bu tire taka sardı ajajajajajaja-. bir nüanstan bahsedeyim. mesela burada kendi zorunlu çevrendeki kızların kesme grafiği ilk aylarda çok yüksektir. sonra giblemediğini gördükleri zaman amaaan bu çocuk bana bakmıyor zaten derler ve grafik düşer -yoksa toplumdan kaşar damgası yerler ve bu sözlü olmaz-. ilginç olan birdaha hiç yükselmez çünkü senin onlar gibi mal olmadığını anlamışlardır eheheh. yani değerini rastgele insanlara peşkeş çekmiyorsun. ancak aklı olanlarla ittifak kuruyorsun. bunu kavrayamasalar da evrimsel olarak az buçuk da olsa farkedebilirler. neyse işte öyle yani eheheh."

Hacının zamanında bana yazdığı mesaj...
Benim için "Hacıdan nefret ediyor" diyen dangalaklara gelsin, zaten adam da bu yüzden bana kanka dedi ve bana karşı faydalı olduğunu düşündüğü şeylerden bahsetti, değil mi?
Anlamadığınız şeyler var...
Hacıdan yahut herhangi birinden nefret ettiğim yok benim.
Benim nefret ettiğim tek insan tipi olabilir, o da gücünü yahut görevini kendi çıkarları uğruna satanlardır.
Anlamadığınız olay şu: Hacı'dan nefret etmiyorum. Ortada onun gibi konuşmayı ve ota taka nüans demeyi, gerçeğe hakikat demeyi yahut gece gündüz Kuran okuyoruz diye ortaya düşecek kadar abartı bir olay yok. Ben, bunu söylüyorum.
Şu, Hacı'nın attığı yazıya bakın. Samimi şekilde söylersem, benim için faydalı olabildiği tek konu en sondaki tespitiydi. Cidden dişilerin giblememe durumuyla ilgili olan tespiti doğru.
Diğer yazdıkları da doğru, fakat bilmediğim şeyler mi amk?
Benim hakkımda vardığı "taklit" yorumunun da yaşadığım olayla alakası yok. Ben sonradan kendim üstesinden gelmeye başladım bu olayın. Çünkü hiç kimse, ama hiç kimse elle tutulur-işe yarar bir düşünce, taktik, tavsiye hiçbir şey koyamadı ortaya.
Hacı'nın yazdıkları doğrudur lafım yok. Fakat my7'ın yazmadığı ve onun yazdığı çok bir şey de yok ortada.
Adamı abartıp abartıp "seni hacı kurtardı" diye gelirsen bana, tabii ki küfrü yersin.
Beni uyandıran my7'dır, çabalarımdır ve kardeşlerimdir. Hacı'nın çok ufak bir etkisi bari olmuş mudur? Sanmıyorum.
Bilip bilmeden ahkam kesmeyin insanlar hakkında böyle.
Haktan adaletten öğretiden hakikatten bahsedip de sonra insanlar hakkında bilip bilmeden saçma sapan imalarda/yorumlarda bulununca 3 kuruşluk şebeklerden hiçbir farkınız kalmıyor.
Bana karşı da şu "onu giblemiyoruz" oyununuza devam edin gerizekalılar. My7'ın söylediği "siz birbirinizi gibe gibe umursayacaksınız" sözlerini de görmezden gelin.
Eğer onu dinlemiyor olsaydım, en başında ben hiç gibime takmazdım sizi. Hala da takmam...
Akıllanın artık, bir gram olsun akıllanın gerizekalılar.

Selamlar beyler.
Birkaç zamandır üzerine araştırma yaptığım bir konu var. Başlıkla uyuşan bir şey hacinin detaylandırmalarında da mevcut.

Araştırdıklarımı sunmaya çalışacağım. Travmaları çözümlemede yardımı dokunabilir.
Bu bilim dalının adı epigenetik.
Epienetik, gen üzeri demek. Bizim fenotipimizde oluşan şeylerin klagib mendel genetiğiyle aktarıldığını biliyoruz. Ancak epigenetik, geçmişte atalarımızın yapmış olduğu birtakım tercihlerin sonuçlarını da yeni nesillere aktarılabilineceği yönünde.Bu birtakım travmalar da olabilir tabi.

Hacının detaylandırması ;
"kanka size bir şeyi söyleyeyim. travmalarınız çocuklukta, bebeklikte filan ediniliyor genelde. burası
tamam. bu edinilişe göre de hayatınızda kartopu etkisiyle katlanarak çığa dönüşüyor. başlık bunları
iyileştirmenizi öğütlüyor. mevzu bu. ama söylemek istediğim şey şu ki bazı travmalara dair olan
yatkınlıklarınız ailenizden size geçti. babanın iyileştirmediği travması senin zütüne girecek. ananın
iyileştirmediği travması -kadınları eziklemeyin başlık onlar için olmasa da öğreti de en az erkekler
kadar kadınlar için de aslında başlık da onlar için yani fikir verir kıvılcımı çakar onlar için değil derken
aklım bi an karı kız kaldırmaya gitti olum beni de kendinize benzettiniz dıbına koyayım
asdasdasdasdasdasda- senin zütüne girecek. nitekim giriyor da eheheh. bu şikayet edilecek bir şey
değil. bu travmaları altına almadan alfana doğru yükselemezsin -yatırdım yatırdım çam dibine
ajajajajajajaja-. travma ve acı olmasaydı, gelişim ve serpilme olmazdı. elçilerin hayatlarının bile böyle
yaşandığını görürsün -ama tcma ama mükemmellik ama alpfa asdsadsadas tamam kanka sakin ol
başlığa dön tcma'nın mükemmelliyet tanımına tekrar bi bak-. bu insana dair bir hakikattir. isteyen
öğüt alsın kendini iyileştirsin isteyen yüz çevirsin.
16.10.2016 21.48"

Editörün notu ;
"Çok daha fazlası yatıyor bu yazı dizisinde.
Adam herkese kendi öz karakterini vaadediyor.
Yani hiçbir baskı olmadan, çok mantıklı ve yanlışsız bir şekilde büyüseydin, komplekssiz ve saçma sapan id baskılarından arınmış bir şekilde, karakterin şuanki karakterin mi olurdu?
Hayır.
işte o dokunulmamış orman, keşfedilmemiş ada, uzaktaki köy, senin karakterin yani ”alfa”n."

"Varacağın nokta bu sosyal rol karşılayıcı alfalardan biri, yani özün, yaratılışın gereği olman gereken ve olduğun zaman kendini gerçekleştirdiğini hissedip mutlu olacağın sosyal rol.
Ve toplumun sana dayattığı erkek profilinden kurtulduğun için harika hissediyorsun, çünkü kendine kavuştun var mı ötesi?"

"Ve bir de, bazı kişilerin alfaları benzer olabilir ama temelde hepsi farklıdır.
Herkesin mayası farklıdır ve genler başlı başına bir derya olduğu için zaten, faktörler çok fazla; aynı olmak imkansız."

Bu da yazı dizisinden ;
“Öncelikle burada ne yapacağıma değineyim…
Seni, sen yapacağım.
Ne fazlası, ne de eksiği…
içinde hapsettiğin asıl benliğini çıkarıp özgüvenle harmanlayacağım."

“Neden alfa yeteneklerinin dıbına smaç basıldı ?
Neden dişilere kur yapamıyorsun ?
Çünkü seni yetiştiren de bir dişi…
Cevap ne kadar basit, değil mi ?
Dişiler tarafından yetiştirilmiş bir erkek neslin tam olarak erkek-alfa olmasını beklemek onlara haksızlık olur.
Babanla beraber ava gitmiyordun, evde annenle beraber evcilik oynuyordun…"

Epigenetiğin tanımı , bilimsel makaleler ve kitaplar da bunlar ;

"Epigenetik, biyolojide DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan, ama aynı zamanda ırsi olan, gen ifadesi değişikliklerini inceleyen bilim dalıdır ve ırsi (kalıtımsal) olup genetik olmayan fenotipik varyasyonları inceler. Bu değişiklikler hücreyi ya da organizmayı doğrudan etkilemektedir ancak, DNA dizisinde hiçbir değişiklik gerçekleşmemektedir."

Bu da fıkra hali djfjdk:

Darwin ile Freud’u birlikte gören dertli bir anne kızından yakınmış, “Ey yeryüzünün en büyük dâhileri, kızımın bir derdi var, bu derdin nedenini ancak siz bilebilirsiniz.”

Darwin ve Freud merakla sormuşlar “Kızınızın neyi var ?”

“Kızım çok mutsuz, kötümser, kavgacı, beni deli ediyor”.

Darwin hiç düşünmeden yanıtlamış, “kızınızın sorunu “genetik”.

Freud ise “hayır” demiş, “sorun anneden kaynaklanıyor.”

Anne şaşırmış, çaresizce sormuş, “hanginiz doğru söylüyor?”

Tam o sırada yoldan geçen Conrad Waddington soruyu yanıtlamış, “ikisi de doğru söylüyor hanımefendi, sorun epigenetik”.

Bu da makaleler ;

Annelerimizin yaşadığı stres bizi ne kadar etkilemekte? Ya da etkilemekte mi? Bu soruların cevapları epigenetik alanında yatmakta.

Kalıtılabilir ama genetik olmayan değişimleri araştıran bu alan ile pek çok hastalık için tedavi geliştirmek ve doğadaki mekanizmaları anlamak daha kolay olacak.

Epigenetik alanı özellikle nükleik asitlerde ve histon proteinlerde meydana gelen özgün modifikasyonlara dikkat çeken bir araştırma alanı. Metilasyon, asetilasyon, fosforulasyon ve übikitinasyon’un etkilerini incelemekte. Bunların yanı sıra mRNA sessizleştirmesi gibi etkilerde yine epigenetik çerçevesinde ele alınmakta. Daha net bir şekilde ortaya koymak gerekirse epigenetik, kalıtımsal olan ancak genetik olmayan varyasyonları araştırmakta.

Epigenetik, çalışmalar adli bilimlerden pgibiyatriye kadar pek çok araştırma alanında gündeme gelen ve araştırma konusu olan bir alan. Özellikle kanserde epigenetik çok ilgi çekmekte. Örneğin metaztas yapan tümörlerin saptanması için Barcelona üniversitesinden araştırmacılar yeni bir test geliştirdiler ve böylece tümörlerin epigenomuna bakarak bu tümörleri engellemeyi hedefliyorlar. Bunun yanı sıra anıların sonraki nesillere biyolojik olarak aktarılması gibi daha sınırları zorlayan çalışmalar içinde epigenetik önemli bir araştırma konusu.

Ocak 2012 ve Mayıs 2016 arasında yayınlanmış olan 30,848 makalenin başlık ve özetlerine dayanılarak yapılan araştırma ile epigenetik araştırmalarla ilgili trendler ortaya çıkarılmış. 2012-2015 yılları arasında epigenetik ile ilgili araştırma sayısı %12.2 artış göstermiş durumda. Çalışmaların yürütüldüğü kurumlara bakıldığı zaman %95’inin akademik kökenli olduğu görünüyor. Bu durum patentler incelendiğinde de akademik kökenin ağır bastığını göstermekte. Tabi bu durum epigenetik alanının önemli bir özel sektör potansiyeli taşıdığını işaret ediyor. Tümörlerin kökenlerini araştırmayı baz alan ürünler gibi ürünlerin çeşitlenmesi ile epigenetik ürünler ve pazarının hareketleneceği aşikar.

Epigenetik çalışmalar konularına göre irdelendiğinde ise DNA metilasyonu konusunun başı çektiği görülmekte. %76 oranında yayın metilasyon ile ilgiliyken bunu asetilasyon, fosforilasyon ve übikütinasyon takip etmekte. Ayrıca mRNA ve miRNA araştırmaları da en az metilasyon kadar dikkat çekici boyutta. RNA çalışmalarında yükseliş trendinde olan bir diğer konu ise lncRNA. *IncRNA çalışmalarına dair yayın sayısı 2011’de 50’nin altındayken, 2016 yılındaki yayınlar 200’ü geçmiş durumda.

• insan genom çalışması bizlere genomun büyük çoğunluğunun kodlanmayan bölge olduğunu göstermesinin üzerinden henüz az bir zaman geçmiş durumda. ilk zamanlarda “junk DNA” olarak adlandırılan bu bölgelerin aslında genetik olayları düzenleyen bölgeleri içerdiğinin keşfedilmesi ise çok daha yeni bir buluş. Özellikle bu “non-coding” bölgelerden transkribe edilen lnc-RNA’lar ise yine yeni ve yükselen araştırma konularından. Uzun ismi Long non-coding RNA olan bu RNA dizileri, DNA’da protein kodlamayan bölgelerde 200 nükleotitten uzun parçalarda bulunuyor.

Kaynaklar:

http://labiotech.eu/epige...p-cancer-diagnosis-tumor/

http://www.herkesebilimte...ustafa-cetiner/epigenetik

http://www.evrimagaci.org/fotograf/27/8180

http://www.genengnews.com...ve-picture/77900679/" ;

1) https://www.google.com/ur...Vaw1ieOaAZ5MB1fbpMn4uVgZa

2) https://www.google.com/ur...Vaw3QJEuv8z2CR0DfIiZnzOAb

3) https://m.youtube.com/watch?v=DHylMlkyiT0

4) https://m.youtube.com/watch?v=2Tg0D_bZw1o&t=84s

5) https://m.youtube.com/watch?v=8BxabCmQpVs (Burada mükemmel sürünün etkisi , soya çekim kanunu ve doğuştan gelen %70 lik mevzularını çıkarabiliriz.)