1. 1.
    0
    bn sadece başlığı açtım o kadar hadi by by
    ···
  1. 2.
    0
    yok ben dalga geçmeye geldim ztn
    ···
  2. 3.
    0
    bi arkadaşa bakıp çıkacaktım
    ···
  3. 4.
    0
    pardon 27 okumuşum ben kaçar
    ···
  4. 5.
    0
    37 diye gelmiştik neyse görüsürüz üzülmeyin sizde fazla
    ···
  5. 6.
    0
    bende sewindim bizim başlık açılmış diye
    ···
  6. 7.
    0
    177 diye geldim pardon. evet balinayım
    ···
  7. 8.
    0
    @1 in herkesi gibtiği tek başlık bu lan galiba
    ···
  8. 9.
    0
    ben de kım lan onlar diye bı bakıyım dedım kib
    ···
  9. 10.
    0
    arkadaş yolladı beni konuşmaya
    ···
  10. 11.
    0
    yazık lan size demek için girdim
    ···
  11. 12.
    0
    hehe okadar küçük gibmi olur amk
    ···
  12. 13.
    0
    adam büllükten hoslanıyor beyler. korkudan kactı
    ···
  13. 14.
    0
    kim o gariban bakmak için girmiştim
    ···
  14. 15.
    0
    mahmuta bakmıştım he pardon yanlış geldik
    ···
  15. 16.
    0
    büllük deseydin lan bari
    ···
  16. 17.
    0
    iktidarlarını sürdürebilmek için “her yolu mubah” gören Kemalistler sıkıştıklarını anlayınca yapabilecekleri en tehlikeli ve bence en “hainâne” hamlelerini yapıp “ulu önderlerini” ateş menziline atıyorlar.

    Arkasına saklandıkları ve asla “eleştirilemeyeceğine” inandıkları Atatürk’ü bu çekişmenin son safhasında bir “kalkan” gibi kullanıyorlar.

    Hiçbir “anti Kemalist’in” açıkça sormak istemeyeceği bir soruyu, Atatürk’ün “kurduğu” CHP’nin yöneticisi kendi savunabilmek için Akşam gazetesine verdiği demeçte soruyor:

    “Atatürk faşist miydi?”

    Kürt barışını engellemek için “Dersim katliamında Atatürk’ün kanlı önlemlerinin” arkasına sığındıktan sonra CHP’nin bu soruyu sorması da artık kaçınılmaz hale geliyor.

    Ve, insanları iki şıktan birini seçmeye zorluyorlar.

    Ya Dersim katlidıbını onaylayıp “çok doğru bir katliamdı” diyeceğiz ya da o katliama karşı çıkıp Atatürk’ün “faşist metotlar” uyguladığını söyleyeceğiz.

    Buna gerek var mıydı?

    Bence yoktu.

    Atatürk’ü “mavi gözlü, sarışın, yakışıklı, iyi kalpli, modernist” görüntüsü içinde tarihin sayfalarına bırakabilir, bugünü bugünün koşullarıyla konuşabilirdik.

    Ama Kemalistlerin “bugünün koşullarına” uygun olarak söyleyecekleri hiçbir lafları yok, onlar da bir çıkmazdalar, ya son kozlarını oynayıp Atatürk’ü tartışmaya sürecekler, ya da iktidardan usulünce çekilecekler.

    iktidardan çekilmeye razı olamıyorlar.

    Bundan sonra Atatürk’ün bütün gerçekleriyle tartışılmasından başka çare kalmıyor.

    Akyol’un Düzel’e anlattığı Atatürk, “baskıcı, benmerkezci, sertlik yanlısı, katliamları bizzat planlayan” kimliğiyle tartışma gündeminde yer alacak.

    Üstelik de en büyük darbeyi kendi taraftarlarından yiyecek.

    “Dersim katlidıbını” gündeme getirenlerin de “Atatürk’ün faşist olup olmadığını” soranların da Kemalistler olacağı doğrusu akla gelmezdi.

    Sanırım bu, “kaybedilmiş” bir savaşın son aşamasında yaşanan şaşkınlıktan kaynaklanıyor.

    Bu şaşkınlık sadece CHP’de yok, ordunun yönetim kademelerinde de aynı savrukluğu görüyoruz.

    Darbe planı hazırladığı belgelerle kanıtlanan bir albayı kurtarmak için hukuku bu kadar zorlamaya gerek yoktu.

    Tarihin ve hayatın orduya verdiği emir çok açıktı:

    “Siyasetten çekil, Kemalist bir sistem için direnme, demokrasinin yolunu aç.”

    Bunu anlamadılar ya da anlamak istemediler.

    Bana sorarsanız Albay Dursun Çiçek’i hukuku böylesine zorlayarak kurtarmaya uğraşmak büyük bir hataydı.

    Siyasetten usulünce çekilebilirlerdi.

    Şimdi ordunun çekilmeyeceği anlaşılınca işler daha keskinleşecek ve “suç belgeleri” birer birer ortaya dökülecek.

    Çünkü ordunun içinde “demokrasi” isteyen güçler var ve onlar ordunun bütün “sırlarını” biliyorlar.

    O “sırların” çoğu da işlenen “suçlarla” ilgili.

    Biz bugün bir belge yayımlıyoruz, Genelkurmay hukukçularının hazırladığı raporda, daha önce Taraf’ta yayımlanan “Lahika’nın hükümeti devirme suçu” kapsdıbına girdiği, cezasının müebbet olduğu söyleniyor ve belgenin “imha edilmesi” öneriliyor.

    “Müebbetlik” bir suç işlendiğini bizzat Genelkurmay hukukçularının söylediği bir belge var şimdi savcıların elinde.

    Öyle bir noktaya doğru gidiyoruz ki ya Cemil Koçak’ın gene Neşe Düzel’e söylediği gibi ordu “darbe” yapacak ya da siyasetten çekilmemek için hukuku böyle zorlayarak ordunun bütün üst kademesini “sanık” durumuna sokacak.

    Bu kadar zorlamanın bir anlamı yoktu.

    Kendi halkını “yabancı” gören bir sistem ciksen yıllık bir iktidardan sonra dönemini bitirdi, artık devam etmesi mümkün değil.

    iktidardan çekilmek niye bu kadar zor?

    Değer mi bütün bunlara?

    Umarım, “değmez” diyecek aklı gösterirler.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    0
    benimki 7de cm deil inch yinede burda yazsak olur mu lan?
    ···
  18. 19.
    0
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan
    evet lan 7 cm ne var lan

    o benim aq
    ···
  19. 20.
    0
    @19 adam 7 yaşında beyler *
    ···