saat öğleden önceydi sanırım günlerden ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu ama kesinlikle salı olmadığına emindim çünkü pazarci bagirislarina uyanmamistim.
yataktan kendimi kaldirmam gerekiyordu iceriden gelen gülüşme sesleri icimde merak uyandırmıştı. hafiften dogruldum. yatağın üstünde oturur pozisyonda boş boş haliya bakiyordum.
ulan dedim sec yeter artık kalk gibtir git şu tuvalete diye güç bela kalktım.

koridora ciktigimda arkadasin kedisi karsiladi beni naber lan yannan diye bir tekme salladim hayvana . aslında seviyordum muallakyi ama beni gördüğü zaman o köşede ayyas gibi bütün gün sunepe sunepe oturan hayvan panter kesilip kaçıyordu. sanırım bunu kendime yediremegimden böyle davranıyordum.

lavaboya gidip yuzume iki su çarptım aynaya baktım sanırım bu halimle gattusoya dublör olabilirdim. yuzumu kurulamaya odama döndüm amk havlusu nereye gittiyse bulamadım giberim havlusunu deyip ustume başıma sildim annem affetsin gorse çok kızardı.
karnımın çok fena aciktigini farkettim.

çok gibik bir bunyem vardı aç kalınca gibtigimin karın ağrıları barcelona hücum hattı gibi ard arda ataklar yapıyorlardi. dolabı açtığımda çok hüzünlü bir tablo beni bekliyordu.iki üc zeytin , dibinde mikroskopla görülebilecek kadar kalmış salça bana oradan bakiyordu. barcelona hücum hattina san marino defansı ile karşı koyamazdim. salona geçip diğerlerinin ne yedigini sorayim dedim.

anlatma huur cocugu gibtir git

iyi kötü giydim üstümü daha sonra 15 tl türkiyenin öbür ucundan getirttiğim ama kimseye nereden aldığımı söylemediğim parfümlerimden birini sıktım. aslında az muallak değildim ama hayat şartları bunu gerektiriyordu. pastaneye doğru yola koyuldum.

aslında nasıl halledeceğimi bilmiyordum. yatağın üstüne çıktım elimi kenan ışık misali çeneme koydum. düşünen yannan heykeli misali oturuyordum en sonunda simit yemeye karar verdim. uyuyup kalkınca amazon ormanları gibi biçimsiz bir hal alan saçlara sahip olduğumdan kapşonlu bir şeyler giymeye karar verdim.

oturmuşlar bilgisayarlar masada birde çay yapmışlar çaydanlık falan var. günaydın beyler dedim günaydın kanka nasılsın falan dediler hep beraber. iyidir ya ben acıktım ne yediniz ne içtiniz dedim. pastaneden bir şeyler aldık dediler. doğru söylüyorlardı masanın üstünde susam kırıntıları ve anası gibilmiş krem peynir poşetlerini görür gibiydim. neyse dedim bakarım ben bi çaresine arkamı döndüm odaya doğru gittim.

kusura bakmayın kahpe evladı sınavlar girdi araya uzak kaldım biraz. salona doğru yürüyordum arkadan huur kedi beni gözetliyordu.bir an geriye doğru hamle yaptım geriye doğru koştu bende kemal sunalın filminde veresiye defterini kilo hesabı satın alan ayyaş gibi ehehe gülüşü yapıp salona doğru girdim.

takipteyim

anlat panpa dinliyoz bu arada benzetmelerin müthiş *

eee anlat panpa dinlioz

EEEE SONRA