Herneyse pazarda ilerlemeye devam ettim. Biraz uzakta olan zırh satıcısına uğrayacaktım. Çünkü 3 ırk savaşında zırhım yıpranmıştı. ilerlemeye devam ettim ve satıcıya vardım. Önce selam vererek;
-Merhaba Klarpp
+Merhaba Enes
-Eee nelerin var göster bakalım.
+Hahahha alacakmısın yoksa bakacak mısın ?
-Alacağım tabiî ki. (Bir de gülüyor huh.)
Klarpp zırhları bir bir çıkarmaya başladı. Ne tür bir zırh istediğimi sordu. Ben ise şu cevabı verdim;
-Hafif ve Dayanıklı olmasını istiyorum.
Klarpp çıkarttığı zırhlardan sarı olanını göstererek;
+Bunlar geçen kış mevsiminde Elf ordusu için üretildi. Hafif ve dayanıklıdır. Tam bir Avcı zırhı.
-Peki bunu beğendim fiyatı ne kadar ?
+650 Drum
-650 mi ? 600 olursa alırım 50 drum dahi vermem.
+Peki peki öyle olsun 600 Drum
Parayı cebimden çıkararak Klarpp’a uzattım. Oda zırhı uzattı ve şu sözü ekledi.
+Seni severim bilirsin. Bu yüzden sana bir şey vereceğim. Bu şey çok gizli ve kimse bilmemeli.
-Tamam o şey ne ?
+Biraz yürüyelim kapalı bir yere gidelim orda vereceğim.
-Tamam.
Klarpp hemen tezgahtan çıkıp yerine oğlunu bıraktı. Biraz hızlı adımlarla ilerlemeye devam etti. Ben ise onu takip ediyordum. Aniden sola dönmesiyle benimde dönmem bir oldu. Lakin Meyve taşıyıcıya çarpmıştım. Meyveler yere yığılmıştı. Meyvelerin sahibi beni azarlayıp bana küfürler yağdırıyordu. O anda cebimden 50 drum çıkararak;
-Tamam al şunu ve toz ol !
Parayı hızlıca aldı ve çekip gitti. Klarpp ise olayı uzaktan izliyordu. Hemen yanına varıp;
-Afedersin.
+Önemli değil hadi yolumuza devam edelim.
Dediği gibi devam ettik. Yolumuz mağara gibi bir yere gelince durduk. Klarpp hemen söze başladı.
+Evet sana vereceğim şey dediğim gibi çok değerli ve gizli kalmalı.
Ben ne verecek diye düşünüyordum. Cebinden kesesin çıkardı. içinden ise kristalimsi mavi renkli bir taş çıktı. Rengi ve şekillerinin uyumu çok güzeldi.
+Evet ne düşünüyorsun ?
-Mükemmelll.
+Bende biliyorum mükemmel olduğunu şimdi bu senin olacak.
Nutkum tutulmuştu bir hobbit nasıl verebilirdi hala aklım alıyor değil. Kristali bana uzattı ve;
+Bu kristal büyülü bir kristaldir. Hazır olma süresi dolunca mor renge döner ve seni hem çok güçlü hem de çok dayanıklı yapar.
+Bu Kristali kullanabilecek misin ?
-Ta- Tabb Tabiî ki-de !
+Heyecanlanmana gerek yok. Ben gidiyorum ayrıca taş kırılana kadar kullanabilirsin. Görüşmek üzere.

Evet eve gitmem gerekiyordu. Kılıcımı kınına sokup belimdeki kılıç koyma yerine yerleştirdim. Hava karanlıktı gece olmuştu bile. Evime doğru ilerliyordum. Demirci ile evimin mesafesi biraz uzaktı. Ayrıca benim evim ormandaydı. Evime doğru giderken bir şeyin beni izlediğini hissettim. Ne olduğu merak edip döndüğüm zaman hiç şaşırmamıştım çünkü bu izleyen şey bir orktu. Hemen kılıcı kınından çıkardım eğilip zıplayarak üstüne fırladım. O anda aniden çekiciyle kılıcımı savuşturdu. Ben şaşırmıştım. Ardından sağa doğru fırlamış gibi yaptım. Ork sağa gitti bende fırsat bilip soldan koşup sol kolunu kestim. ‘’Aouch’’ diye bağırdı. Artık tek kolu kalmıştı. Sağ eline çekicini aldı. Fakat kılıcımı savuştururkenki hızı artık gitmiş, yerine devlerin hızı kadar yavaş bir hız kalmıştı. Ben kahkahalar attım ardından;
-Beni izlersen sonun böyle olur !
+(Sinirden çekicini ağacın gövdesine vurdu.)
Ben sadece orku izliyordum nasıl bir şey yapsam diye. Ben düşünürken bu ork bir şeyler mırıldanmaya başladı. Ardından sesinin şiddetini arttırarak.
+Yaşgiqurokomon !!!
Dedi. Ben anlamadım sonra benim tam üzerimdeki bulutlar açıldı. Açılan yerden Mor bir bulut çıktı. Ben;
-Noluyo l—
Aniden üstüme şimşek çaktı. Ben şimşek çakmadan önce anlamıştım böyle bir şeyin olabileceğini bu yüzden hazırda bekliyordum. Hemen atlayarak çalıların arasına girdim. Yüzüğü cebimden çıkardım.
Orkun karşısına atlayıp, Yüzüğü parmağıma geçirdim. Artık görünmez olmuştum ! Evet yaşasın !
Ork :
+Demek yüzük sendeydi. Hemen o yüzüğü ver yoksa pişman olursun !
Ben sesimi çıkartmadan arkasına geçtim ve elimde olan kılıçla diğer kolunu kestim. Ve hemen yüzüğü çıkardım. Ağzını kapayarak evime zütürdüm. Orda onu eski bir odaya zütürüp sorguya başladım. Anlattıklarına göre yeni bir savaş için hazırlanıyorlarmış. Beni de Elf lere yardım ettik diye takip edip intikam alacakmış. Sordum;
-Daha anlatacaklarım varmı ?
+Hayır yok
Bu cevabı üzerine kılıcı çıkarıp kafasını kestim. Üstünü aradım 4 adet altın kesesi çıkmıştı. Yani bu günkü ilk siftahımı yapmıştım. Hemen uyumalıydım çünkü yarın bunları Drum’a çevirecektim. Kılıç tablama yeni aldığım kılıcı yerleştirdim. Aynı şekilde çekicide yerleştirdim çünkü satacaktım. Yatağa doğru yürüdüm. Yatağa uzanıp hemen uykuya daldım. Uyandığım zaman başım dönüyordu. Yüzümü fıçıdaki suyla yıkadım. Sonra tabladaki kılıcımı alım belime yerleştirdim. Çekicide aldım sırtıma koydum. Hemen kapıyı açıp dışarı fırladım. Pazara doğru yöneldim orada silah zırh satıcıları meyve sebze satanlar vesaire her şey vardı. Hemen Silah satıcısına sordum bunu ne kadara alırsınız ? Çekici uzattım. Adam inceledi ve;
-Bu çekici nereden buldun ?
Dün başıma gelen olayları anlattım.
-Bu özel üretilmiş elit bir ork çekici. Sana saldıran ork ise Elit bir ork yani büyü öğrenmiş ve silah kullanamada becerili bir ork.
+Peki ne kadara alırsın ?
-800 Drum veririm.
+Tamam peki buyur al.
Parayı uzattı bende parayı aldım ve cebime koydum. Aynı şekilde bende çekici uzattım. Hem iyi bir deneyim hem de iyi bir para kazanmıştım. Kendimle gurur duyuyordum. Ama beni bekleyen daha büyük bir şeyin olacağını seziyordum.

Evet Beyler 3-5 rez gelirse kopyala yapıştır aktarıcam.

Buda Spoiler

Orta dünya !

Tüm değerli madenlerin bulunduğu orta dünya ! Irklar Bitkiler Hayvanlar işte hepsi burada !

Evet barışçıl bir dönem geçiriyorduk. Savaş henüz bitmişti. 3 Taraftada ağır kayıplar vardı. Fakat Orkların kayıpları daha fazlaydı. Sebebi ise hem diğer ırklardan sayıca fazlaydılar hem de yeteri kadar teçhizatları yoktu. Bizim ırkımız olan Hobbitler ise Elfleri desteklemek için savaşa katılmışlardı. Elfler iyi bir ırktı çünkü kılıç kullanmayı ok atmayı çok daha iyi biliyorlardı. Bizim ırkımız için ise durum farklıydı. Çünkü Hobbitler ok kullanmıyorlardı , kullanları ise çok nadirdi. En çok tokmak çekiç kılıç kullanıyorlardı. Ben çoğunlukla kılıç kullanıyordum. Çünkü kılıç hem hafif hem de çok dengeli bir kılıçtı. Bir gün Babam beni yanına çağırdı:
+Otur şuraya dedi. –Baba +Enes
-Efendim Baba ? diye sordum.
+Oğlum sana daha önce bundan bahsetmeliydim ama …
-Neyden bahsediyorsun baba ?
+Oğlum yıllar önce bir yüzük buldum. Bu yüzük takıldığı zaman takan kişiyi görünmez yapıyor.
-Baba sana inanmıyorum eski şakalarından biri dimi bu ?
+Ben ciddiyim evlat !
+(Bu cevabın ardından yüzüğü takar.)
-(Ben şaşırdım çünkü böyle bir şeyin var olduğunu bilmiyordum. Fakat bu tür yüzükler olduğunu biliyordum.)
-Tamam. Baba sana inanıyorum. Peki bu yüzüğü ne yapacaksın ? (Aslında bunu gördükten sonra yüzüğü istemiştim. Ama babama söylemedim.)
+Sana vereceğim.
-Banamı vereceksin ?!
+Evet sana vereceğim.
-Baba ben ne yapacağım o yüzükle ?
+Öğreneceksin. Oğlum öğreneceksin.
-(Yüzüğü aldım babamdan. Ama ne yapacağımı bilmiyordum. Acaba ork diyarına gidip ork sandıklarını mı yağmalasam ? veya Elf lerin kılıçlarını mı çalsam :*/ bilmiyordum. Sadece düşünüyordum.)
+Neyse evlat ben uyumaya gidiyorum. Karnın açsa masada Hamsi gözü çorbası var. Biliyorum küçüklükten beri sevmiyorsun ama benim bu çorbaya karşı bir ilgim var oğlum.
-Tamam baba ben çıkıyorum. iyi uykular.
Evden çıktım evdeki lanet hamsi kokusundan kurtulma çabasıyla derin derin nefes alıyordum.
Merdivenlerden inmeye başladım. Demirciye uğrayacaktım çünkü kılıç yaptırmıştım. Hem onun parasını verecektim hem de kılıcı alacaktım. Yürümeye devam ettim. Demirciye varmıştım bile. O kadar uzun mesafenin nasıl kısa geldiğini anlamadım bile. Demircinin kapısına tıkladım. içerden demir sesleri geliyordu. Şanslıydım oysaki Drakson dayı erken kapatırdı dükkanını. Kapıyı Açtı bir gülümsemeyle;
-Hoş geldin Enes. –Enes +Drakson
+Hoş bulduk , hoş bulduk.
-Evet ne için gelmiştin ?
+Dayı benim kılıç vardı parasını verecektim ya ?
-Haa şimdi hatırladım. Kılıç. Evet yaptım. (Kılıcı askılıktan alıp bana uzatır.)
-Buyur evlat.
+Teşekkür ederim dayı. Gerçekten tam istediğim gibi olmuş.
-135 Drum
+(Cebinden Drumları çıkarır.)
-Buyur dayı. 135 Drum.
+(Drumları alır. Ve saymaya başlar.)
-(Bak bak bak bide dayım olacak ne diye sayıyorsun ulan.)
Kılıcı alıp dışarı çıktım. içerideki demir kokusu beni boğuyordu. yeni kılıcımı almıştım evet ! Artık maceraya çıkabilirdim.