1. 1.
    +10
    bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bir adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan... bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bir şeyler. bir de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filmciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı... sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bir dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bir gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bir etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bir bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabi taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bir soruşturma... dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor’a kegibmiş. zagor’da kaftiden içerde o sıra. bir gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar’a; benim içimde bir sıkıntı. işi anladım tabii: zagor’u ziyarete gidiyor. bir tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bir sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bir daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık. ankara’da oluyor bunlar. bizimki bir gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bir sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyor. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bir surat... ama bu sefer başka güzel huur. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, “nasıl?” diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bir şey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bu günden beri bu huuryla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. huur da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden... önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyor milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bir keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile... beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyor. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bir şey demiyor. sinop’ta oluyo bunlar. ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyor gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyor tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyor. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır’a, zagor’un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor. ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu.

    zagor’un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyor. bi daha açtım, başımda bir çocuk, kalk abi, diyarbakır’a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır’dayım. bir soruşturma... kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bir şey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +6
    bu adam var ya... ninja turtles'ı çekse dram olur dıbına koyım. bu arada biraz daha genç nesil olsa kesinlikle inci sözlük yazarı olacağına eminim. içindeki asi olma, aykırı olma durumunu bizzat biliyorum.

    inönü stadındaki maçlarda kapalı üst 'kutu' semalarında görmek mümkümdür abimizi. maçtan önce şairler parkı'nda bi bakarsın birasını yudumluyor... adam giber beyler.

    ayrıca bu adam sıçma videosu çekse, izlenir lan. üstüne cannes film festivalinde ödül alır dıbına koyım. hele kader'i, masumiyet'i vardır ki, dillere destan anasını gibiyim.
    ···
  3. 3.
    +3
    @16 ne özeti bin iki satır yazı oku yarram. 116 tane entryn var zütün kalkmış.
    ···
  4. 4.
    +3
    yazgı giber beyler. albert camus reyiz yazmış, zeki reyiz çekmiş. daha ne amk. adamın anasını beller bu film.

    ccc farketmez, zeki reyiz affetmez ccc

    yaptığım espriyi gibem amk.
    ···
  5. 5.
    +2 -1
    'bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne tak varsa? hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan... nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu huur çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar... pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma. dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor a kegibmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bi gün, süslenmiş püslenmiş; zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs otobüs, geldik sağmalcılar a ; benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii: zagor u ziyarete gidiyo. bi tuhaf oldum, bini de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk; kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi; kayıp. hep rüyalarıma girerdi huur. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor: biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle... önce öldü dediler zagor a, sonra komalık. ankara da oluyor bunnar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornaya değmiş gibi oldu. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat. ama bu sefer başka güzel huur. oranın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya bizde, nasıl? diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bişey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak... işte o gün bu günden beri bu huuryla tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki bin! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyo. huur da peşinden. sonunda dayanamadım: ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu durmuyo hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyo milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor a bakarız: yok. kancık köpek gibi izini sürüyo itin. naptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyo. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyo başka bişe demiyo. sinop ta oluyo bunnar. ben de döndüm istanbul a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyo gene; o haliyle kalk git sen diyarbakır a, üç gün ortadan kaybol... herif kafayı yiyo tabii. dönünce bi dayak buna: eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyo. uzun zaman anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyo herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır a, zagor un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyo da şikayet etmiyo. ben o ara istanbul da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım: karlı dağlar geçiyo. bi daa açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır a geldik diyo. baktım, sahiden diyarbakır dayım. bi soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiç bişe demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +1
    Bu adamı izleyince diğer filmlerde ve dizilerdeki duyguların nasıl yalan nasıl yanlış gözlemlenmiş olduğunu daha iyi anlıyorum amk. bu adamın filmlerinden sonra diğerlerini izleyince bunlar uzaylı mı aq diyorsun kendi kendine, bir insan bu olaya böyle tepki vermez diyorsun kırk yıllık sinemacı gibi. her filminde insan kendini bulur mu lan? böyle bir şey olsa ben de aynı böyle tepki verirdim der mi lan? başka kimin filmleri bu kadar iyi gözlemlenmiş insan hikayelerini anlatıyor. bu adamın insana dair bu kadar şeyi biliyor olması bana kafayı yedirtecek.
    ···
  7. 7.
    +1
    kafkaesk gibiş
    ···
  8. 8.
    +1
    amerikan sineması sevenler filmlerine bakmasın bile. filmleri durağan geçer fakat kompozisyonu iyidir. bir tek kadar filminde önemli noktaları hızla geçmiş, oraları biraz daha işlese daha güzel olurmuş sanki. ne bileyim bekir'in vurulmasını, daha önceden uğur'un peşine takılmasını falan.

    onun dışında filmlerinde kullandığı kapılar aslında filmin gidişatı hakkında bize bilgi verir. bu kapılar konusunda da baya baya titiz çalışır.
    ···
  9. 9.
    +2 -1
    bu adam 31 çekse izlerim o derece.
    ···
  10. 10.
    +1
    (bkz: kader)
    (bkz: c-blok)
    (bkz: masumiyet)
    ···
  11. 11.
    +1
    demirkabız amk
    ···
  12. 12.
    +1
    kafası fazla karışık ayrıca kadın düşmanı
    ···
  13. 13.
    +1
    filmografisini hatmettiğim.
    ···
  14. 14.
    +1
    zeki demirkubuz deyince pek akla gelmez ama bekleme odası da süper filmdir
    ···
  15. 15.
    +1
    Filmleri asla anlaşılamayacak olan kaliteli yönetmen. Filmlerinin anlaşılamama sebepleri;
    1- Türkiye'yi anlatır. Bu yüzden yabancılar anlayamazlar.
    2- Filmleri, "Beyaz Türkler"in ve "entel"lerin ilgi alanına girer ama filmlerinde "Öteki Türkiye"yi anlatır. Yani filmlerini; hayatlarında hiçbir derdi olmamış, hiç acı çekmemiş insanlar izler çoğunlukla ama filmlerini anlamak için hayatı boyunca acı çekmiş olmak gerekir.

    Filmlerini, gerçek entelektüellerin ve "Öteki Türkiye"nin sınırlarından çıkmış eğitimli insanların oluşturdukları bir azınlığın dışındaki kimse, gerçekten anlayamayacak.

    özet : taşşaklı yönetmendir
    ···
  16. 16.
    +1
    izleyin lan bu adamı
    ···
  17. 17.
    +1
    günde 80 paket sigara içiyor. çok yaşamaz.
    ···
  18. 18.
    0
    kader, masumiyet'i ard arda izleyin de bi iflahınızı gibsin. yazgı'yı da başka zaman izleyin. güzel adam. popilistlik yapıp yabancıları övüyosunuz her fırsatta kendi değerlerinize de sahip çıkın binler.
    ···
  19. 19.
    0
    bu sözlükte 4 sayfa olması şaşırttı beni .Adam heryerde kabul görüyor demek ki .Yeraltını yada Masumiyet i izleyip bakanlar çok genelde
    ···
  20. 20.
    0
    hııııııı hayatımı bitirdin lan huuruuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu huuryum lannnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnnn
    Masumiyet ile dünyaya bakışımı değiştirmiştir, şu sıralar yeni bir film çekecek diye duydum asistanı rezan yeşilbaş cannes'de en iyi kısa film ödülünü sessiz ile almıştır. amcikler Zeki Babayı bana soracaksınız ;)))))
    ···