Zirvedeyim sesin duyulmuyo

Okumam büyük ihtimalle ama senin için up olsun

Kafamda birçok hikaye ve konu var. Ben ise daha elle tutulur bi şeyler yazmak istiyorum.

Şimdiye kadar hep günümüzde ilgili yazmak istiyordum ama orta çağda geçen kurgusal bir hikaye kafama daha çok yattı.

Anlatacaklarımda tarihten esinlenmiş olaylar bolca olacak ama bu hikaye genel olarak kurgusal olacak.

-Başlangıç-

Zirve kulesi yeşil bir ovada ki yüksek tepenin üstünde binli yılların başlarında doğu halkı tarafından inşa edilmişti.

Taşları hiçbir yerde deniz aşırı bir diyardan dönemin veziri tarafından getirilmişti. Ancak ne o gemiyle ne de o gemide ki denizcilerle ilgili kimsenin bir bilgisi yok.

Vezirin onları diyardan kovdurduğu veya katlettiği dillerden düşmez ama kimse olayın aslını bilmez.

Kule ovadan geçen tüccarlara ve askerlere gözcülük yapmıştır yıllardan beri. Yapılışından bir asır sonra doğu halkıyla soğuk diyar insanları arasında ki savaşta savunma kulesi görevini görmüştür ama ne yazık ki bu kule doğu halkını yok olmaktan kurtaramamıştır.

Doğu halkı sayıca daha fazlaydı savaşta, zaten savaş becerileri yüksek bir halktı ordu halktır anlayışları vardı.
Sadece savaş becerileri değil aynı zamanda zanaat ve astronomide de ilerlemişlerdi.

En iyi kılıçları ve yayları üretirlerdi bu kılıçlar adeta ustalık eseriydi ve yeryüzünde ki diğer topraklarda da değerliydi.

Marangozculuk, taş işlemeciliği gibi konularda da diğer halklardan ilerideydiler.

Kültürlerine ve dinlerine bağlı ve hırçın insanlar olarak bilinirlerdi ancak bu hırçınlıkları diğer halklara karşı değildi, hırçınlıkları savaşta ki zalim düşmanlarına karşıydı.

Soğuk diyar halkı tarafından amansızca bir saldırıya uğradılar.O gün haklı savaşlarının son günüydü ve o gün onlardan geriye kalan yıkılmış evler öldürülmüş hayvanlar ve katledilmiş insanlar.

Beyler efsane bir hikaye yazmaya çalışıyorum uplar ve rezlerseniz sevinirim

Kule harap olmuştu bir asır sonra soğuk diyar insanlarınındı artık.

Deli soğuk diyar kralının savaş zaferini kutlamanın zamanı gelmişti. Bunun için kulenin en tepesine çıkıp yakıp yıktığı ovaya bakacaktı, kan pıhtıları ve ölü cesetlerin arasından ve belki de binlerce sineğin arasından sonunda kuleye ulaşmıştı.

Zirveye kadar çıkmak onu çok zorlamıştı ama değmişti şimdi sıra kulenin en tepesine çıkma vaktiydi.

Kral öleceği kulenin tepesine heyecanla çıkıyordu ne olacağını bilmeden.

Doğunun kurallarını bilmediği apaçık ortadaydı. Doğulular her savaş zamanında çocukları saklar ama bu sefer sadece bir çocuk saklayabilmişlerdi, ovanın en küçük çocuğunu Temir 'i.

devam panpa

Evet rezleri alın

Hikayeyi rezlere göre devam ettiricem