Odamda dinlediğim şarkıların etkisinden olucakki efkarlandım. Annemin yanına gidip

+Ben bi hava alıp geliyorum dedim.
-10 dakkaya gel yemek hazır dedi.
+Tamam deyip arka bahçeye geçtim yaktım sigaramı düşünmeye başladım. Ne olucaktık sizce beyler. 4 günde çok mu hızlı ilerledik.

Sigaramı bitirip eve çıktım koku fazla anlaşılmasın diye naneli sakız attım ağzıma. Sofraya oturdum yemeğimi yedim. Odama geçmeden önce annemden kartını istedim. Başta inat etti ama kartı kaptım elinden.

Televizyonun başına tam geçtim derken Kaan mesaj attı.

-Nerdesin kanka
+Evdeyim neden
-Mevzu var gelebilirmisin
+Gelirim de kimim mevzusu
-Tarık

Beyler bizim tayfadan birinin kılına zarar gelse ben kahroluyorum çok yakınız binlerle. Üstümü değiştim anneme parka gidiyorum dedim ve çıktım evden. Kaanı aradım

+Nereye geleyim dedim.
-Tarıkların ordaki parka dedi. Otobüse binip gittim kavga mekanına. Öyle 5 yıl taks 3 yıl karete yapmadım. Lisenin ilk yılında 3 aylığına taksa gitmiştim o kadar.

Parka gittim iki tarafta toplanmaya başlamış bizim taraf daha güçlü gibi gözüksede karşı taraf bıçak çıkartır korkusu vardı.

+Tarık olay ne amk dedim.
-Yoldan gidiyodum geldi omuz attı amk dedi. Beynim yandı amk bunun içinmi kavga edicekti o kadar insan.

Orda kendime yemin ettim. Bir daha ben ayağına gitmiyecektim. Orda 2 saat kadar oturduk. Mehmet işini ilerletmişti. Sohbetlerinden kesitler gösterdi durum iyi gibiydi ve kızda boş değildi kesinlikle. Eve gittiğimizde Nur bizi kapıda karşıladı.

+Yarın görüşürüz Mehmet diyip eve girerken Nur seslendi
-Hocami neden gidiyosun daha erken gelsene bize. Amk huursu diye içimden geçirdikten sonra
+Başım ağırıyor başka zaman artık diyerek güzel bir gönderme yaptım.
-Görüşürüz kardeşim bu arada yarın bana lazımsın bi yere kaybolma dedi Mehmet.
+Tamam beni al evden diyip eve girdim. Elimi yüzümü yıkayıp bizimkilerin yanına gittim.

+Napıyonuz dedim
-Film izliyoruz sen nerdeydin dedi annem.
+Mehmet'le sahilde oturuyoduk
-iyi alıştınız birbirinize dedi
+Aynen iyi insan dedim ve babam yine laf sokmaya başladı ama hoşuma gidiyordu beyler yalan yok amk.
-Hocami Eylül'le ayrıldın ne zaman bize diyecektin dedi ve annem sağlam bi çığlık attı bana.
+Nerden çıktı baba şimdi bu
-Babası hergün ağladığını söyledi muallakmisin oğlum sen
+Baba ne muallaksi ne alakası var
-Nur geldi 1 saat önce seni sordu bu evden gidene kadar Eylül'den başka kız bu eve girmeyecek dedi.
+Baba başkası olmaz zaten
-Ben bilmem zaten misafirsin evde gidiceksin 1 aya kalmadan kimse gelmesin kendimi pekekent gibi hissediyorum dedi.

Ulan gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Sadece onaylar gibi başımı salladım ve odama gittim. Üstümü değişip laptopla uğraştım oyun falan oynadım sonra uyudum. Ertesi sabah Nur beni uyandırdı ne kadar kötü bir uyanma olduğunu tahmin edebilirsiniz.

-Uyan artık hocami uyaaaan diye çığlık atıyordu resmen kafamda. Gözlerimi yarı aralıyarak
+Ne var amk sabah sabah dedim sonra jetonum düştü amk yatakta ayağa kalkarak
+Saat kaç dedim.
-11'i 20 geçiyor
+Kaç saattir burdasın
-Bilmiyorum ki annen giderken girdim içeri dedi. Beyler 8.45 falan desek minimum 2.30 saattir evde yalnızdık. ilk iş olarak şortuma baktım üzerimde mi diye üzerimde olduğunu görünce rahatladım ve Nur'a döndüm..

Beyler anneannem bi yerden düşmüş rize'de tek kalıyodu. 70 yaşını devirmis kadın buraya getiricem. komşular falan ilgileniyo ancak ben bugün ilk ucakla gidicem not defterine depolarım o sırada atarım bi dua edin beyler anneanneme bişey olmasın

-Manzarası çok güzelmiş dedi.
+Evet öyledir dedim. Beyler aylardan ekim sonbahar reis iyice geldim haberleri veriyor. Yağmur damlaları hafiften yeryüzüne düsmeye başlayınca

+Hade kalkalım dedim.
-Biraz daha oturalımmı burası çok güzel dedi.
+Birazdan öyle olmiyacak ama dedim.
-Tamam dedi somurtarak.

Kalktık yürümeye başladık. Öğle arası da gelmek üzereydi. Ama efsane bir yağmur yağıcağının bilincinde olduğumdan okula gidene kadar sudan çıkmış balığa dönerdik.

+istersen bi kafeye oturalım yağmur azalınca kalkalım dedim. Yağmurun daşşaklı geldiğinin bilincinde olucak olsa gerekki
-Akşama kadar beklenmez dedi.
+O zaman seni evine bırakayım dedim.
-Olur dedi. Bindik otobüse gidiyoruz. Yolun yarısında sağanak başladı. Eylül'ün evi duraktan inince 10 dakka yürüme mesafesinde olduğu için hasta olucağı kesindi. Buna izin veremezdim ama istersen bize gel annem babamda çalışıyo ev boşmu deseydim amk.

+Eylül istersen bize geçelim bu yağmurda eve gitme hasta olursun dedim.
-Gerek yok falan dedi. Ne gerek yok amk hasta olursan kendimi suçlu hissederim.
+Halledemezsin şu havaya bak dedim.
-Haklısın dedi utana sıkıla kabul etti.

Otobüs evin önündeki durakta durdu. Evle durak arası 40 adım var ya da yoktur beyler o 40 adım da su olduk amk su. Eve girdik banyoyu gösterdim
+sen duş al ben sana eşofman getiririm dedim.
-Peki dedi gitti banyoya.

Bende o ara üstümü değiştim kurulandım falan. 10 dakka sonra bana seslendi.
-Hocami
+Efendim
-Eşofmanları kapinin önüne birakirmisin?
+Tamam bırakıyorum ben salondayım dedim. Bırakıp salona geçtim kapiyi kapatip televizyonu açtım..

10 dakika sonra geldi iki tabak hazırlamış omlet yapmış üzerine reçel falan dökmüş. 10 dakkada bundan iyisi olmazdı ama beyler harbi iyi yapmıştı. Bir tabağı benim önüme diğerini kendi önüne koydu.

+Bende yumurta yapıcaktım ne yani bu dedim. Önümdeki tabağı aldı
-Beğenmiyorsan yeme bence dedi. Vay amk bu kızın tribi çekilirmi diyorum kendi kafamdan.
+Eğer onu yemezsem açlıktan ölebilirim dedim.
-iyi hade ye ölme sonra polisti falan uğraşamam dedi. Koymuştu amk şaka olduğunu bilsem de çok koydu binler. O sıra film aklıma geldi ve sinsice güldüm.

+Bak bu filmi seçtim yeni çıkmış dedim.
-iyi izliyelim dedi.

Filmi başlattım ama ağlıyacağına emin olduğumdan bıyık altından gülüyorum. Beyler koca tabak omleti 5 dakikada yedim sonraki 10 dakikasın da çok mu hayvanlaştım diye düşündüm.

Filmi 2. işleyişim olsa bile dokunmuştu bana. O zamanlar yaş 17 insan izlediginden duyduğundan etkileniyo tabii.

Eylül iyice filme odaklanmış film ise bitmek üzereyken birazdan ağlıcak diye içimden konuşuyorum. Filmim sonunda Eylül'ün yanağından süzülen yaşları gördüm. Planım buydu belki ama onu ağlayınca görüncde kendimden nefret ettim amk. O ağlayınca göz yaşları yüreğime dökülüyordu sanki..

Beyler o anki heycanımı kelimelerle ifade edemem yaşamanız lazım amk. içeriye girdim korkarak. Korkuyordum çünkü zamanım tükenmek üzereydi. Saatime baktım 10'a 10 vardı. Ya biterdim ya kazanırdım. ilk kata baktım yoktu tuvalete bile girdim ama yoktu. Tuvaleti girdim diye personellerden bir ton laf yedim "şaşırmışım" falan diyip üst kata çıktım.

Personellerin oyalamasıyla 5 dakikam kalmıştı. Gözlerim onu aramaya başadı. Etrafımda dönerken gördüm o ela gözlerini. Beyler mutluluktan zafer çığlığı atıcaktım. Tek başına oturuyor olması beni mutlu etmişti. En azından yeni bir sevgilisi yoktu gibi bir sonuç çıkartabilirdim. Yanına yaklaştım beni fark etmedi.

+Oturabilirmiyim dedim. Beyler gözleri büyüdü beni görünce inanamadı amk.
-Hocami diyebildi yalnızca
+Dediğim gibi hediyen buyur dedim ve kalktım gidiyordum arkamdan seslendi.
-Hocami dedi. Arkama dönüp yalnızca baktım. Oysa kalbim yanına git sarıl bulmuşsun kızı diyordu ancak bacaklarım inadından vazgeçmiyordu.

-Nasıl dedi.
+Dediğin her kelimeyi beynime kazıdım ben Eylül dedim. Kafede bulunan insanlar bize bakmaya başladı ama gibimde bile değildi.
-Gidicekmisim dedi buruk bi sesle
+Dediğini yapıcam dedim ve merdivenlerden aşağıya indim. Arkamdan gelmedi belkide benim gelmemi bekledi ama kimse gelmedi amk.

Bu sefer gitmekle doğru yapmıştım. Burnu sürtsün biraz, anlasın benim ne acılar çektiğimi. Zaten bir gram bile sevgisi olsa o hediye sonrasında kapıma kendisi gelicekti. Bunları düşünürken yeni sorunumu fark ettim. Saat 10'du trafik olmasa desek gebze harem durağına 20 dakika eve 1.30 saat yani gece yarısı ancak evde olurdum.

Annemi aradım bende hemen
+Alo anne
-Ne oldu oğlum
+Ben anneannemi ziyarete gittim bu akşam kalıcam haberin olsun
-Nerden çıktı bu
+Geldim işte anne özledim kadını
-Bana sormadan gitme bir daha dedi konuyu uzatmadı bende esatpaşa otobüslerinden birine atladım anneannemin yanına gittim.

Müdürümüz adam gibi adamdı. Eğer olurda bunu okursan sana yarı kel dediğim için özür dilerim hocam neyse beyler biz bu tavus kuşuyla müdürün odasına gittik.

-Derdiniz ne olum son sınıf olmuşsunuz bi kaç ay sonra gidiceksiniz ne gerek var bunlara dedi. Ben utandım beyler tavus kuşunu gibtim diye değil bu adamı zor durumda bıraktım diye. Ağzımı açamadım. Bu yüzsüz bin

-Hocam bana saldırdı birden ne oldu anlamadım dedi. içimden bütün sülalesine sövüyorum tabii. Müdür bana bakarak
-Ne oldu hocami dedi
+Hocam zil çalmıştı sınıfa geldim benim yerimde oturuyodu düzgünce sıramdan kalkıp sınıfına geçmesini söyledim beni görmezden gelip yanındaki kişiyle konuşmaya devam etti olay bu hocam dedim. Tavus kuşuna dönüp
-Doğrumu dedi
-Doğru ama sonra bana küfür edip vurdu hocam
-Adam sana düzgünce söylemiş sen ne diye sınıfına geçmedin
-Hocaminin kuzeniyle konuşuyordum. Beyler ben yine sinirden gülmeye başladım

+Hocam izin verirseniz arkadaşa bi kaç soru sormak istiyorum
-Buyur sor dedi. Zaten müdürle aramız iyiydi. Konuşmalardan da anlamışsınızdır zaten. Tavus kuşuna döndüm
+Ben kuzeni değilim nerden çıkardın bunu
-Eylül söyledi dedi. Beyler oturup ağlamak istedim. Ağzımı açamdım
+Tamam diyebildim sadece.
-Son yılınız diye bişey demiyorum bir daha karşıma bunun gibi bir olayla çıkmayın dedi. Bizde tamam hocam falan dedik dışarı çıktık.

+Birader bi bakarmısın dedim. Bana döndü
-Buyur dedi
+Eylül'le ne zamandan beri konuşuyorsunuz
-1 hafta oldu dedi
+Eyvallah kusura bakma diyip sınıfa gittim. Ders işlemiyorduk zaten test falan çözüyoruz. Eylül'ün yanına gitmeden boş bulduğum ilk sıraya oturdum. Sinirden milyon tane ihtimal düşünüyordum ama kafayı yemek üzereydim. Eylül yanıma geldi

-Hocami ne oldu
+Eylül git konuşmak istemiyorum dedim..

Beyler baktım dimdik yürüyüp gidiyo etkilenmiştim binler çok hoşuma gitmişti. Bi ara durdu yanına gelmemi bekledi. Yanına gelince bana bakmadan

-Sahile nerden gidicez beyefendi dedi.
+Bu caddeden 200 metre sonra sola dönerseniz bulursunuz yolu hanımefendi dedim.
-Hıı teşekkürler dedi yoluna devam etti. Bende arkasından gidiyorum.

Beyler yolu uzattıkça uzattı. Ya bilmediğinden ya da bilerek yapıyo du ki 2. ihtimal bence. Nefesim kesilmişti amk yürümekten. Eylül'de tık yok bıraksam akşama kadar yürür. En son dayanamadım

+Özür dilerim dedim. Durdu bana döndü aramızda 10 adım kadar var.
-Ne dedin duyamadım dedi. Hay amk neyle uğraşıyoruz hale bak diyorum kendi içimden.
+Özür dilerim seni bekletmemem gerekirdi dedim.
-Özürünü kabul ediyorum dedi yanıma geldi. Hiç dikkat etmemiştim ela gözlerine.

-Olması geren bu hocami dedi.
+Peşinden koşmam mı dedim.
-Tam olarak öyle denmez ama evet dedi. Bişey diyemedim zaten çok güzel bi kızdı benle dalgamı geçiyor amk diye düşünmeye başladım.

+Hala sahile gitmek istiyomusun dedim.
-Evet şehri gezmeliydim zaten iyi olur dedi. Bildiğim en kestirme yoldan sahile gittik. Bir banka oturduk denizi izlemeye başladık..

Sarılsam mı sarılmasam mı diye çok arada kaldım. Yanlış anlar diye korkuyodum. Beyler derin bir iç çekip kendisi sarıldı. O bana sarıldı ben onun yüreğine. 20 saniye kadar sarıldık ama zaman sanki o anı bekliyomuş gibi o kadar hızlı aktı ki 5 saniye gibi geldi.

-Kusura bakma sarıldığım için dedi. Ulan ne kusuru canıma minnet.
+Saçmalama banada iyi geldi dedim.
-Nasıl hayatlar var dimi dedi filmden bahsederek.
+Aynen çok zor yaşamlar var dedim.
-Ben bi elimi yüzümü yıkıyım elbiselere de bakarım dedi ve kalktı banyoya gitti.

Bende tabaklarımızı mutfağa zütürüp bulaşık makinesine koydum. 2 dakika sonra Eylül geldi yüzünü yıkamış ama göz yaşları dinmemiş gibiydi.

-Elbiseler çok az kurumuş kaç saatimiz var dedi.
+2 saat var okulun bitimine dedim.
-Bu gidişle kurumaz ben eve geçeyim dedi. Ulan bunu derken kafanı kaldır camdan bi bak nasıl yağmur var diye.
+Bu havada gitmemen gerekiyor dedim.
-Şemsiye verirsen sorun olmaz bence dedi. Istediğin şemsiye olsun ben kendimi siper ederim yağmur damlalarına karşı demek gelse de içimden.
+Sen bilirsin diyebildim yalnızca.

Elbiselerini yarı ıslak halde giydi ve o yağmurda çıktı gitti. Sen neden gitmedim diye kızmayın bana amk çok ısrar ettiysem de yok dedi. O gün sevdiğim kızı hasta olacağını bilerek dışarı yolladım..

Sanki yıllardır beraber yaşıyomuş gibiydik. O kadar rahattık ki birbirimize karşı. Mutfakta tepsi nerde bardak nerde diye 10 dakikalık bir uğraştan sonra bir kahvaltı tepsisi hazırladım. Salonda yorganın altına girmiş televizyon izliyodu ela gözlüm.

Ayaklarının dibime oturdum. O ayağa kalktı. Tepsiyi dizlerinin üstüne bıraktım.

-Neyi bekliyosun dedi.
+Seni dedim
-Senin tepsin nerde dedi
+Sana hazırladım sadece dedim.
-Olmaz öyle gel beraber yiyelim dedi.
+Tamam ben şimdi hazırlarım kendime sen yemeğini ye hatta ben yediriyimmi yorgunsan.
-Yorgunum ama çatal kaldırabiliyorum dedi çatalı kaldırarak.

Mutfağa gittim ekmek arası peynir yapıp yanına gittim.

-Neden ben harika bir kahvaltı yapıyorken sen ekmek arası yiyosun dedi. Çünkü sen istersen ölüme giderim çünkü seni seviyorum.
+Ekmek arası peynir harikadır yalnız diyerek geçiştirmeye çalıştım.

Kahvaltısını bitirince tepsiyi mutfağa bırakıp yanına gittim.

-Neden benle ilgileniyosun dedi.
+Bilmem ilk günden beri başıma belasın ondan galiba dedim alaycı bir ses tonuyla.
-Ciddi ol biraz ama dedi.
+Bilmiyorum diyebildim sadece. Ateş bastı beni orda amk bildiğiniz yanıyordum amk. Aslında bir bilse onu nasıl sevdiğimi..

-Teşekkür etmekten başka bir şey gelmiyo elimden iyileşince borcumu öderim dedi.
+Ne borcu falan desem de iyileştikten sonra da benle konuşacağını bilmek beni çok mutlu etmişti.

Aldığım cevaptan sonra beyler bi bakın diye bağırdım. Herkes bana bakıyodu sadece bizim tayfa değil karşı tarafta beni dinliyordu.

+Biz birazdan niye kavga edicez biliyomusunuz dedim. Herkes birbirine baktı neden amk diyolardı.
+Omuz attı diye birbirimize giricez dedim. Ne demek istediğimi anlayanlar sorular yöneltmeye başladılar.
+Özür dileyin sorun kalmasın boşuna kimsenin bi tarafı kanamasın dedim. Bana hak veren insanların sesleri yükselmeye başladı.

Tarık ve diğer çocuk geldiler el sıkıştılar tam sorun yok derken bu bin yumruk salladı. 2 tarafta meydan muharebesine girer gibi girdi birbirine. Belki bulunmuşsunuzdur o kavgalarda. Nereye vurduğun kime vurduğunu bilmezsin kendini korur yumruk sallarsın. 2 tarafta çakı bıçak çekmedi biz dövdük. Zaten daha üstündük kavga sonrası kaşımdan süzülen kanı hissettim.

Eve bu halde girsem bir ton laf ederler ne yapıp edip bişey bulmalıydım. Annemi aradım

+Anne ben Tarık'la parktayım siz yatın ben gelirim dedim.
-Yok öyle bişey ne isin var o saatte orda dedi.
+Arkadaşlarla toplandık konuşuyoruz dedim.
-Tamam fazla geç gelme dedi. Bizimkiler beni görmeden girebilirsem eve harika olucaktı.

2 saat kadar boş boş dolaştım ve evin yolunu tuttum. Bir hızsız edasıyla kapıya yaklaşıp sessizce anahtarı çevirdim. Kapıyı açıp çok sessizce kapattım sonra ise odama geçtim..

Beni sinirli bir halde görünce gitti yerine oturdu. Ben koydum kafamı sıraya düşünmeye başladım. Vay amk dedim. 2 yılımı verdiğim kıza bak diye düşünüyorum. Beyler aldatmak değilmiydi sizcede bu? Aldatmak için illa yatmak gerekmiyordu bence. LYS'yi bekleyip sonra gibtiri çekmeyi düşündüm. Ne olursa olsun LYS'den kötü bir puan alırsa kendimi suçlu hissederdim. O gün çıkışa kadar Eylül'ün suratına bakmadım. Okul bitince tavus kuşu beni bekliyordu.

-Eylül nerde dedi
+Niye ki dedim. Ben buna çıkışta dolaşırız dediğimi unutmuştum amk. Hade ben unuttum yüzsüz muallak kavga ettik yine dolaşalım diyor.
-Dolaşıcaktık ya dedi.
+Aaa unutmuşum bekle gelir birazdan dedim. O ana kadar LYS'den sonra gibtiri çekerdim diye düşünüyordum ama bundan daha iyi bi fırsat elime geçmezdi. Bi kaç dakika sonra Eylül geldi yanımda durdu. Kulağına eğilip.

+Kuzenlerin birlikte olması bence doğru bir şey değil dedim sonra tavus kuşuna dönüp
+Benim işim çıktı size iyi eğlenceler dedim. Giderken Eylül'e baktım bembeyaz olmuştu. Şimdi bana "sen nasıl adamsın sevgilini binle gezmeye yolladın" demeyin gibimde bile değildi artık Eylül.
Sahile gittim bizim yerimize oturdum. Canım yanıyordu beyler ne kadar gibimde değil desemde içimde bir boşluk vardı amk. Saat 10'a kadar oturdum orda yeri geldi ağladım yeri geldi güldüm.

Kendi halime güldüm. Değermiydi diye sordum. Ailelerimiz bile tanışmış ben yoldan geçen kızlara bile bakmıyorum sen neler yapıyosun amk. Bir kez daha kaderime isyan edip eve gittim. Yatağıma girdim direk. Annem bir aksilik olduğunu anladı tabii yanıma geldi.

-Hocami ne oldu oğlum
+Bişey yok acıktım anne yemek hazırlarmısın dedim konuyu dağıtmak için
-iyi hazırlıyorum dedi ve gitti. Nasıl yapar amk diye düşünmekten beynim durmuştu. 10 dakika sonra annem seslendi mutfağa gittim bende.

-Sadece acıktığın içinmi bu haldesin yani hocami dedi.
+Evet anne
-Eylül'ün annesini aratma bana ne oldu anlat
+Önemli bişey yok anne dedim sinirli bir ses tonuyla
-Artık bişey demiyorum dedi gitti..

Eylül'ün ilk sabahından günaydınlar beyler. Çok sormuşsunuz söyliyim ben veterinerim çalıştığım yer küçük bir yerdi hane şu hayvanları aşı yapmak için getirdiğiniz yerlerde o aşıyı yapan kişiydim. Çalıştığım yerdeki adam yurt dışına gitti bende tek başıma bakamam fiyatları bile bilmiyorum deyince 3 ay yani tatil bitene kadar tanigimizin bakkalına bakıyorum olay bu. Ek olarak belirtiyorum bugün patron bakkalda hatta şuan ters ters bana bakıyor eğer uzun bir süre yazmazsam anlayın ki telefonu kaptırdık.

edit:1k entryi geçmiş vay be

Öncelikle günaydın beyler. Çok sormuşsunuz "hikayeden soğutmaya mı çalışıyorsun" diye. Ben çalışıyorum ve işimin arasında zaman buldukça yazıyorum eve yorgun bir halde gelip ilk önce sözlüğe giriyorum neden mi yavaş yazıyorum? Günlüklere bakıyorum arada 3 kişi falan var "işinden zaman buldukça yaz" diyen onlara teşekkür ederim. Bu arada 17 fazla bişey değil bilin diye söylüyorum isterseniz 1 günde sallamasyon hikaye bende yazarım. En son dayanamıcam hikayenin yarısında final partını atıp gidicem sözlükten. işten mi çıkayım ne yapayım amk

insanların seyrekleştiği bir yerde kayaların üstüne oturduk. Biraz denizi dinledik, geçen gemilere baktık. (o gemi bir gün gelecek! neden dedim bilmiyorum ama leyla ile mecnun izleyin beyler) Sonra konuya girdi
-Hayatım iyiki doğdun nice birlikte senelere
+Hediyemi alabilirmiyim artık
-Ne kadar taktın hediyeye
+Geçen yılı unutturacak bir hediye olması gerekiyor
-Evet haklısın dedi buruk bir sesle. Sonra bana dönüp hediyeyi uzattı gülümseyerek.

Heycanlı bir şekilde paketi açtım. içinde günlük benzeri bir defter.

+Günlüğünü yanında okumamı istemezsin herhalde diyip pakete geri koydum.
-Hayır ya bi aç dedi.
+Günlük işte dedim
-Ya hocami sinirleniyorum ama
+Tamam taman açıyorum diyip paketten geri aldım. Defteri bir açtım ki ben şok oldum. ilk sayfadan itibaren bizim tanışmamızı falan çizmiş. Hane sayfaları ilerletince çizgi film gibi olur ya ondan yapmış. Beyler elim kolum titredi bu kadar uğraşılmaz amk bi hediye için.

+Bu çok güzel dedim titreyen sesimle
-Geçen yılı unuttuysan ne mutlu bana
+Eylül seni seviyorum diyip sarıldık. 2 saat kadar orda oturduk. Öpüştük, sarıldık bir ton sevgi cümlesi sarf ettik. 2 saat sonunda kalkıp sahilde bir mekana gittik yemek yedik. Ben hediyenin şokunu atlatamamıştım. Beyler bi düşünün 100 küsur sayfa resim çiziyor ve bunlar birbiriyle bağlantılı olmak zorunda..

Yemeğimizi yerken bir anda aklıma üniversite geldi.
+Hayatım hangi ili düşünüyorsun.
-Henüz bi karar vermedim ki
+Ben istanbuldaki veterinerliği kazanırım sen istanbulda kazanırmisin.
-Bilmiyorum ki tercihlerimi istanbul'da yazarım o zaman aşkım.
+Tamam hayatım konuşalım bunu mutlaka.
-Tamam bitanem şimdi biraz kafa dinleyelim ama.
+Haklısın diyip konuyu kapattık.

Akşam 10 gibi Eylül'ü evine bırakıp eve geçtim. Rüya gibi bir günü bitirme üzüntüsüyle eve girdim ki babam yanına çağırdı

-Hocami gel bakıyım buraya
+Efendim baba
-Nasılsın
+iyiyim saol sen nasılsın
-Bende iyiyim al hediyen diyip kutusuyla laptopu önüme koydu..

Beyler geldim yarım saate başlıyorum sizin için erken ayrıldım mekandan amk neyse sabahlıcaz çöküşün

2 saat kadar uyudu bende onu izledim. Ona dokunmaya kıyamıyordum. ilk defa böyle bir hissi yaşıyordum. Uyandıktan sonra biraz konuştuk. Birbirimizi tanımaya çalışıyoduk. Sorularımız benim merak ettiğim yerlere gelmeye başlamıştı.

-Sevgilin varmı dedi
+Sence varmı dedim gülerek
-Kaç tane sevgilin oldu dedi.
+7 tane olmuştur herhalde dedim. Yüz ifadesi bir anda düştü
-Hmm diyebildi sadece.
+Henüz hiç sevgilim olmadı dedim.
-Hangisi gerçek bilemiyorum dedi.
+Hangisi olmasını istersen o olsun dedim.

Daha önce 1 kere bile sevgilim olmamıştı ama çok fazla kız ellemişliğim, gibmişligim vardır

+Senin sevgilin varmı dedim gergin bir şekilde. Aslında cevap vermesini istemiyordum bilmesem daha iyi gibiydi mutluydum en azından.
-Sence varmı dedi gülerek.
+Kaç tane oldu dedim.
-Yalnızca 1 tane dedi yüzü düştü sonra belli etmemek için güldü. Daha fazla soru sorup üzerine gitmek istemiyordum belliki unutamamıştı.

Okul saatinin bittime yaklaşmasından dolayı

+Ben gideyim istersen dedim
-Sen bilirsin ben hallederim iyiyim artık dedi. Artık kelimelerimi özenle seçiyordum unutamadığı birisi varsa beni yanlış anlamasını istemem.
+Bir şeye ihtiyacın olursa ararsın dedim.
-Biliyorum dedi. Beni yolcu etti.

Cebimden sigara paketini çıkarttım 7 dal vardı üst üste yaktım hepsini. Üzülmüştüm lan binler. Ben onun unutmasını da beklerdim sorun olmazdı ama koymuştu bana amk.

Beyler binada cenaze var kuran okunucak inmek zorundayım bittiği gibi burda olum çok beklettim borcumu iyi bir şekilde odiyecem emin olun

Sigaralarım bitince eve geçtim. Kimse yoktu evde oturdum düşünmeye başladım neydi şimdi bu amk. Mesaj yazsam mı yazmasam mı diye çok git gel yaşadım ama sonunda sevgime yenik düştüm.

+Eylül yazdım sadece
-Bizim eve gel konuşalım çok zamanım yok dedi
+Acelen varsa tutmiyim dedim ama hazırlanmıştım bile amk.
-Biraz var ama özür borçluyum gel hem özledim seni dedi. Vay amk gelde şimdi sinirlen amk.
+Tamam geliyorum dedim ve evden çıktım.

Yol boyunca ne diyeceğimi tasarladım çok sinirliydim amk. Eylüllr'in evine geldim zili çaldım kapıyı açtı yukarı doğru çıkarken çok sinirliydim takii onu görene kadar. Bütün sinirim yok olmuştu. Hem sevesim vardı hemde dövesim. Hem ağlayasım vardı bem gülesim. Tuhaf duygular yaşatıyordu bana kısaca aşkı.

-Buyur dedi içeri davet etti.
+Yok girmiyim acelen var zaten konuşalım burdan dedim.
-Hocami lütfen gel hatalıyım ama bi dinle beni dedi. Öyle diyince bende girdim binler. Sarılmamak için kendimi zor tutuyordum zaten 3 gündür görmüyorum nasıl özledim tarif edemem. Tekli koltuğun birine oturdum. Normalde yan yana otururduk tek oturunca çok sinirli olduğumu anlamış olucakki bişey demedi neden orda oturdun diye.

-Dün eski arkadaşlarımla buluştum daha doğrusu cumartesi buluştum ama şehir dışında buluştuk yollar karlı olduğu için gelemedim
+Hangi arkadaşlar dedim direk. Aklımda tek bir soru "eski sevgiliside ordamıydı yoksa"
-Eski okulumdan arkadaşlar işte dedi.
+isimleri ne bu arkadaşların dedim.
-Erkek yoktu merak ettiğin buysa söyliyeyim dedi. içimi kemiren kurt bir anda dağlara kaçtı. Rahatlamıştım ama sinirim geçmemişti amk.

Vücudu çok sıcaktı en azından 38.5 vardı. Durakta beklerken ateşini ölçmek için elimin tersini değilde dudaklarımı kullandım. Kafamı kaldırken de saçlarını kokladım. Dünyada ki en güzel koku onda saklıydı ya da ben aşık olmuştum.

Acile girdik sıramızı aldık beklemeye başladık. Ateşi falan bakıldıktan sonra serum taktılar. Zaman hızlı geçsin diye konuştuk biraz sonra ise uyudu. 30 dakika ya da 3 dakika sürdü onu izlemem. Zaman reis bizim için tatilden erken dönmüştü anlayacağınız.

Ellerini sıktım o uyurken. Sessizce ağladım içime döktüm gözyaşlarımı. Onu o halde görmek çok zordu. Serum bitince yine doktorun yanına gittik. Eylül için 2 günlük rapor yazdı. Benimde almam gerekiyordu rapor bir anda harekete geçtim.

+Boğazlarima iğneler batıyor 2 gündür böyle banada bir ilaç ve rapor yazarmisiniz dedim. Ağzını aç a de dedi. Baktı baya sonra
-Görünürde bişey yok ama tahriş olmuştur belki sıvı yiyecekler tüket dedi 1 ilaç ve 2 günlük raporuda kapınca hastaneden çıktık.

-Demek boğazına dikenler batıyor ha dedi o an ne kadar gülebiliyorsa güldü.
+Dün yediğim omlet yüzünden galiba anlamadım ki bende dedim gülerek.
-Bize geçelim hem kahvaltı yapmamışsındır sen dedi.
+Bu halinle sana kahvaltı hazırlatacak değilim sen yat ben hallederim dedim ve Eylül'ün evine geçtik.