/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +75 -8
    Anlatılanlara göre 1973 yılına kadar yoğun nüfuslu bir köydü.
    1 yıl içinde tamamen boşaldı. Köylülerin durumlarının iyi olması ise
    hızlı göçün sebepleri konusunda soru işaretleri doğurmuştu.
    Köyden iki kişinin kayıp olması ve 1 yıldır bulunamaması üzerine şüpheli
    olarak görülen köy halkı kayıp kişiler adına açılan mahkeme
    tarafından sorgulanır. Fakat anlatılanlar insanın kanını donduracak
    cinstendi.

    Mahkeme kayıtları aynen şöyledir. Bir gün köyümüzün imamı yatsı
    ezanından sonra Allahım yardım et. Allahım kurtar beni diye
    bağırarak elinde baltayla köy meydanına geldi. Sesi duyan bütün
    köylüler merakla meydana toplandık. imam bismillah diye bağırarak
    baltayı kendi bacağına sapladı. Belden aşşağısı tamamen parçalanana
    kadar baltayı bacaklarına saplamaya devam etti. Bütün köy
    korkudan bağırıyorduk. Ne olduğunu anlamasakta imamın takati kalmayıp
    bayıldığında baltayı elinden alarak hastaneye kaldırdık.
    bir kaç ay sonra imam bacaklarını kaybetse de iyileşti ve
    köye geri döndü.

    Bir gece ise korkunç çığlıklarla uyanarak
    evden çıktık. imam yerde sürüne sürüne ilerliyordu birden bırakın
    beni diye bağırmaya başladı ve kegib bacakları olmamasına rağmen
    elleriyle o kadar hızlı sürünüyordu ki korkudan hepimiz evlerimize kaçtık.
    Ormana doğru sürünen imamdan bir daha haber gelmedi. Bir
    süre sonra başka bir hocaya durumu anlattık. O da imamın evini kontrol
    etmemizi bu hadisenin büyüyebileceğini söyledi. Bismillah birde ne görelim
    imamın yatağında kegib bir keçi başı tuvalette üzerinde ise arapça yazılar yazılmış
    domuz derileri vardı. Hoca imamın bir büyü yaptığını bunun sonucunda kafir
    cinlerin ona musallat olduğunu bu köydeki her evinde bundan nasibini alacağını söyledi
    bizde orada duramaz olduk.

    Köyün hikayesi ve terkedilme sebebi yukarıda belirttiğim olaylardır. Araştırıp aynı zamanda internettende yardım alınarak bilgiler sitelerden alıntılar yapılarak yazılmıştır. Anlatacaklarım ise Ali Değirmenci isimli bursada yaşayan bir arkadaşımın ağzındandır.

    Edit : Hikaye bitmiştir başlığa eşlik edip şukulayan, çugulayan herkese teşekkür ederim arkadaşlar.

    2. Edit : Finali tam anlayamayanlar için final partının sonuna gerekli açıklama eklendi.

    3. Edit : Hikayenin çalıntı olup kopyala yapıştır yapmış olduğumu iddaa eden arkadaşların nerden çaldığımı link olarak bırakmasını istiyorum. Hikayenin internetten alınan kısmı sadece yukarıda belirttiğim köyün terk edilme sebebinin yazdığı kısımdır, onuda ilk başta belirtmiştim zaten.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +24
    (bkz: Mayıs 2013)

    Aylardan mayıs güzel bir ilk bahar günüydü. O dönem bir websitemiz vardı
    ve paranormal olaylar üzerine uzun makaleler yazıyor, fotoğraflar çekiyor,
    araştırmalar yapıyorduk. Keşif için bazı eski terk edilmiş köylere gidiyor hatta bazen çadır kurup konakladığımız bile oluyordu.

    Araşırmaları birlikte yaptığım ve websitesini birlikte idare ettiğim engin diye bir arkadaşım vardı. Sabah kalkıp kahvaltımı yaptım
    güne hazırlanıyordum, telefonumun çaldığını duydum engin beni arıyordu.

    -Efendim

    -Gunaydın oğlum elimde bomba proje var ama keşife ne zaman gidebiliriz önce onu söyle.

    -1-2 gün rutin işlerim var cuma gününden itibaren müsaitim ben nereye gidiyoruz?

    -Kanka büyükorhan tarafında bir köy varmış eskiden epeyce nüfuslu iken birden bire boşalmış. biraz araştırdım cin ve musallatları ile alakalı birşeyler okudum, öğrendim.
    hatta eski köylülerden biriyle görüşme şansım oldu, anlattıkları doğruysa kan donduracak cinsten.

    anlaştık, sen ekipmanı ayarla cuma sabahtan haberleşiriz diyerek telefonu kapattım.
    ···
    1. 1.
      0
      rez alalım sağlam gibi
      ···
    2. 2.
      0
      rez alalım sağlam gibi
      ···
  3. 3.
    +23
    (bkz: Mayıs 2013 Cuma)

    Standart olarak erkenden kalkıp kahvaltımı yapmıştım. Merkeze inip bir kaç işimi hallettim saat 16.00 civarı
    engin aradı ve 1 saate beni alacağını yola çıkacağımızı söyledi. Kısa bir konuşmanın ardından eve gidip çantamı hazırladım.
    Engin dışardan kornaya basmaya başladı, arabaya bindim standart bir sohbetin ardından yola koyulduk.

    köyün girişindeki eski yapılardan anlamıştım harika biryer olduğunu, engin hikayeyi belliki köye girmemizi bekleyene kadar;
    bilerek saklamış olacak ki, hikayeyi anlatmaya başladı. Korkutmak için mi yapıyordu bilmiyorum ama daha öncede bu tür seyehatler
    yaptığımızdan çokta etkilemiyordu beni. Yerimizi belirledik aslında evlerdede kalabilirdik ancak yapılar eski olduğundan,
    üstümüze çökme riski bulunuyordu çadır mantıklı idi. Hava kararmış biz yerleşmiştik. Ateşimizi yakmış biramızı yudumluyorduk.

    kafalarımız biraz çakır keyif olmaya başladığında engin hadi biraz evleri inceleyelim diyerek kalktı ayağa. Ben ise biraz daha
    vaktin az daha ilerlemesini biraz daha keyif yapalım sonra bakarız şuanda gözüm kesmiyor istiyorsan kendin git incele göz ucuyla diyerek oturacağımı söyledim.
    engin elinde projektor ile kendisi bir gezintiye çıktı. ben ise elimde birayla bu tarihi yeri izleyerek tadını çıkarıyordum.
    aradan yaklaşık 15-20 dakika kadar geçmişti ki engin bağırarak üstüme koşuyordu.
    ···
  4. 4.
    +24
    (bkz: Mayıs 2013 Cuma)

    Biraz telaş, küçük bir korku, biraz endişe, bir tutamda biranın verdiği o tatlı sakinlikle "Ne oluyor Engin?" diye bağırdım.
    Engin koşarak her saniye yanıma doğru biraz daha yaklaşıyor, bense biranın verdiği o tatlı kafayla sakinliğimi koruyordum herşeye rağmen. Engin yanıma geldiğinde nefes nefeseydi, "gördüm, gördüm, gördüm hareket eden gölgeler gördüm" diyerek bişeyler anlatmaya
    çalışıyor, bense senin biran bitmiş yenisini açmalısın bence diyerek bir nevi söylediklerini kaale almıyordum.

    Engin bir hışımla
    beni omzumdan tutup vücudumu sarsarak dalga geçmiyorum, sarhoş değilim ali ben ne gördüğümü biliyorum bu köy şimdiye kadar olanlardan
    farklı. Ne kadar farklı olabilir di ki? O güne kadar onca sözde esrarengiz olayların yaşandığı köylerde konaklamış, fotoğraflar çekip
    gezintiler gerçekleştirmiştik.
    ···
  5. 5.
    +44 -1
    arkadaşlar kendi kendime yazıp, okuduğumu zannettirmeyin lütfen. Okuyan arkadaşlar başlığı şukularsa sevinirim, dağa taşa anlatıyormuş gibi hissediyorum.

    Edit : Amaç prim yada trend olma çabaları değildir, bir insan boş bir duvara birşeyler anlatırken ne hissediyorsa şuan onu hissediyorum kendinizi belli edin.
    ···
    1. 1.
      0
      devam zumqi
      ···
    2. 2.
      +1
      Beklemedeyim devam
      ···
    3. 3.
      0
      Devamm krdş
      ···
    4. 4.
      0
      Yazsana bin
      ···
    5. diğerleri 2
  6. 6.
    +9 -3
    panpalar kusura bakmayın acil bir durum oldu yazamadım, şimdi devam ediyorum.
    ···
  7. 7.
    +16
    (bkz: Mayıs 2013 Cuma)

    Engin kısa bir soluklanmanın ardından, eski yapılardan birinin içerisine girdiğini ve içeride bazı gölgeler gördüğünü anlattı. Feneri tuttuğu yerlerde oluşan Işık yansımalarından olabileceğini söylesemde pek ikna olmadı.
    Hadi beraber gezelim o halde biraz diyerek enginin koluna girdim köyün patika rampasından yukarıya doğru yürümeye başlamıştık. Köy girişinin biraz ilerisinden gelen bir ışık vardıi köye doğru giriyordu sanki, engine dönüp sen burada kimsenin yaşamadığına emin misin? diyerek sordum. çok geçmeden yanımıza yaklaştı ve 25li yaşlarda gençten bir adamın olduğunu fark ettik. Ne yapıyorsunuz burada diyerek lafa girdi,
    Kısa bir konuşmadan sonra isminin yavuz olduğunu, şuan köyde yaşayan tek kişi olduğunu ve köy ile ilgili araştırmamız hakkında bize yardımcı olabileceğini, istersek onun evinde konaklayabileceğimizi söyledi. Rahatsız bi çadırda yatmaktansa rahat bir yatak tabiiki makul gelmişti.

    Eşyalarımızı toparlayıp eve doğru yola koyulduk, bizi getirmiş olduğu yer köyün en zirve noktasındaki, iki katlı dublex mütevazi bir evdi. içeriye girdik üst katta bir odanın kapısını açıp buraya yerleşebileceğimizi söyleyip, rahatınıza bakın ben alt katta olacağım diyerek kapıyı kapattı.
    ···
    1. 1.
      0
      Krdş neden hep böle şeyler bursada oluyo
      ···
  8. 8.
    +12
    (bkz: Mayıs 2013 Cuma)

    Engin ile kısa bir durum değerlendirip, eşyalarımızı yerleştirdikten sonra alt kata indik. Sofra kurulmuş yemek hazırdı. Önce bize okuyup okumadığımızı, aslında nerede yaşadığımızı falan sordu hakkımızda bazı bilgiler edimişti, Bütün köylü kaçıp gitmişken neden hala tek başına burada kaldığını sordum. Bu uzun bi hikaye daha sonra öğrenirsiniz diyerek konuyu geçiştirdi. Yemeğimizi yemiş sigaralarımızı ateşlemiştik. Biraz sohbetten sonra engine araştırmaya yarın başlarız uyumaya gidelim diyip yavuzada evini bize açtığı için teşekkür ederek sofradan kalktım. Yorucu bir gün olmamasına rağmen biranın verdiği o tatlı rahatlıkla yatağıma yattım uyuyakalmıştım.

    Rüyamda köyün sokaklarını yanlız dolaşıyordum. Arkası bana dönük davul zurna ile oynayıp düğün yapan birilerini gördüm. Ulan napıyor bunlar gecenin bir körü diye içimden geçirip yanlarına doğru yürümeye başlamıştım. Küçük bir ışığın etrafında binlerce dönüyordu. Ama hava karanlık olduğundan sonra yüzlerini yada kim olduklarını anlayamıyordum. Bir anda içlerinden biri beni fark etti , hepsi durup bana baktılar. üzerime doğru yürümeye başladılar içlerinden bir tanesi bağırdı, Ma ismuk! (ismin ne?)
    ···
  9. 9.
    +11
    (bkz: Mayıs 2013 Cuma Gecesi)

    A.. A.. Ali diyebildim sadece, Türkçe ve biraz ingilizce dışında başka dil bilmiyordum ama söylediklerini anlayabiliyordu. Uyku anında trans halindeydim sanki. Bir hışımla kan ter içinde uyanıp etrafıma baktım, engin yan kanepede uyuyordu. Gözüm cama doğru ilişmişti ki 3 farklı gölgenin orada olduğunu ve dışardan beni izlediklerini gördüm. Başları önlerine önlerine eğik vaziyetteydi, evet bi başları olduğunu görebiliyor ancak insan mı, başka bir varlık mı olup olmadığını anlayamıyordum. Ortada olan başını kaldırdı, karanlıkta sadece gözleri olduğunu anlayabildim. Gözleri ateş gibiydi, göz bebekleri bir kedi gibiydi, kafamı çevirdiğimde enginin baş ucunda siyah giyimli yüzü kapalı aynı camın önündekiler gibi simsiyah birşey enginin başında belirmişti. Elinde bir hançer ile öylece duruyordu.

    Korkudan aklımı kaybedebilirdim. Bu varlık camdakilere göre daha sıska ve görüntüsündende daha çok bir kadına benziyordu. Bildiğim duaları içimden okumaya başladım ve onlara bakmamak için duvara doğru bakıyordum. Tekrar kafamı çevirdiğmde hiçbiri yoktu. Yavuzu uyandırmayı düşünmüştüm, sonrasında bir misafir olduğumuzu bu saatte rahatsız etmenin doğru olmayacağını düşünüp bir sigara yaktım. Yatağın üzerinde öylece oturdum. Havanın aydınlanmaya başlamasıyla uyuyakalmıştım.
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi bebeem
      ···
  10. 10.
    +2 -1
    Uyuyacağım panpalar hikayeye yarın devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      0
      bebeemnooo
      ···
    2. 2.
      0
      En heycanli yerinde be
      ···
    3. 3.
      0
      Devamm panpa rezervasyon
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 11.
    +12
    (bkz: Mayıs 2016 Cumartesi)

    Sabah erkenden uyanıp, fotoğraf makinamıda alarak köyde küçük bir gezintiye çıktım. Bir kaç eski yapının fotoğraflarını çektikten sonra, gözüme köyün ücra bir köşesine inşa edilmiş camlarına tahtalar çakılmış bir ev ilişmişti. Eve yaklaştım kapısını kontrol ettim basit bi asma kilitle kilitliydi. Evin kapısının kırmızı sprey boyayla işaretlenmiş olduğu dikkatimi çekti. Yanımda kilidi kıracak bir alet olmadığından geri dönmüştüm ki başka bir evin ahırının girişinde bir keser olduğunu fark ettim. Keseri alıp az önceki binaya geri döndüm.

    Kapıyı keser yardımı ile kırıp içeri girdim. Girişteki sağ duvarda arapça bir şey yazdığını gördüm dokunduğumda kül ile duvara yazılı olduğunu fark ettim. 1-2 fotoğrafını çekip içeriye doğru yöneldim. Odaları gezmeye başladım, ilk girdiğim odada tamamen çürümüş üstüne otursan çökecek bir somya üzerinde arapça yazılar yazan bir kaç eski kağıt parçaları vardı. içimden güzel bir gezi oldu, bunları yayınlamak harika olacak diyerek bu yazıtlarıda bir güzel fotoğraflamıştım ki arka odadan bazı sesler geldiğini işittim ve oraya doğru yöneldim.
    ···
    1. 1.
      0
      Uyandiginda arkadasina niye anlatmadin panpa golgeler gördüğünü
      ···
  12. 12.
    +8 -1
    (bkz: Mayıs 2016 Cumartesi)

    Odaya girdim ve tam karşıdaki duvarda deri üzerine yazılmış ibranice olduğunu düşündüğüm levha tarzında birşey vardı. odanın herhangi bir penceresi yoktu, içerisi havasızlıktan dolayı berbat kokuyordu. Yaklaştım incelemeye başlamıştım aniden sağ ve sol duvarlarda gölgeler belirmişti ki bir anda önümdeki levhanın üzerinde gölgeler toplanıp birleşir gibi oldu.
    Sanki kendi boyutlarından fiziksel bir boyuta geçmeye çalışıyorlardı. Kulağımda kendi kendime birbirinden ayrı bir sürü fısıltı duymaya başlamıştım. Duvarın köşesinde duran bir mumun kendi kendine alev aldığını gördüm. Kendimi felç gibi hissetmiştim o an hareket eemiyor içten içe çarpıldığımı düşünüyordum.

    Gölgeler fiziksel boyuta geçmeyi başarmış etrafımı sarıyordu, içlerinden birtanesi bana dün gece rüyamdaki o soruyu sordu; "Ma ismuk!"

    Odanın içinde bir sürü birbirinden farklı ayakta duran suretler görüyor içimden dualar okumaya çalışıyordum. Tiplerini tarif etmek gerekirse 1.40-1.50 boylarında kimisi daha geniş çaplı kimisi ise sıskaydı. Gözleri ateş gibi yüzleri ise yarı suret, yarı duman şeklinde korkunç şerli varlıklardı.
    ···
  13. 13.
    +4
    (bkz: Mayıs 2016 Cumartesi)

    Yavuz koşarak kapıdan girdi, "aleavdat alkhuruja, aleavdat alkhuruja!" diye bağırıyordu. Hauatım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Baygınlık geçirmiştim, gözlerimi açtığımda yavuz ve engin başımdaydı. "iyi misin" dedi engin. Halsizlik haliyle orada neler oldu yavuz? diye sordum. Yavuz bişeyler yememi kendimi toparladıktan sonra anlatacığını söyledi.

    iştahsız bi kahvaltıdan sonra yavuz, köyün sahipli olduğunu ve bilinen o hikayeyi anlatmıştı. Pür dikkat dinleyip korkumun üzerine biraz daha korku eklenmişti. Sen nasıl durabiliyorsun burda, neden şehir içinde merkez biryere yerleşmiyorsun diye sorduğumda ben buradan gidersem ölürüm dedi. Seni bilmem ama bizim gitmemiz gerekiyor o halde diyip engine doğru baktım. Engin başını sallayarak beni onayladı.

    Yavuz onlar size izin vermedikçe sizde bu köyden ayrılamazsınız artık dedi. Bu söylediklerine normal şartlarda inanmazdım fakat o evde gördüklerimi düşündüğümde beynimi kemirip duran o soruyu sormaya bile korkuyordum kendime. O gördüklerim neydi öyle gerçekten.
    ···
  14. 14.
    +5
    (bkz: Mayıs 2016 Cumartesi)

    Şaşkınlıkla yavuza bakıyordum, yavuz sözlerine devam etti. Kendimi kurtaramasamda belki sizi kurtarabilirim, benimle kaldığınız sürece, benim ekmeğimi yiyip, benim suyumu içtiğiniz müddetçe başınıza hiçbir sıkıntı gelmeyecek. Her gece başınızda sizin başınızda güvenliğiniz için bekleyen biri olacak diye de ekledi.

    Aklıma geçen gece enginin başında gördüğüm varlık gelmişti, herşey apaçık ortadaydı zaten konuyu düşünmeden açtım ortaya. Engin bana niye birşey söylemedin dermişcesine gözlerime baktı o an, yavuz devam etti. O sizi kurtarana dek kendi canı pahasına sizi koruyup kollayacak. Siz onu hep göremeyeceksiniz ama o hep sizin yanınızda olacak dedi.

    Kurtulmak, O nasıl olacak dedim. Kasabaya gidip birkaç birşey alması gerektiğini, birlikte bir ritüel gerçekleştireceğimizi söyledi. Denemekten başka şansımız yok gibi görünüyordu. Anlaştık diyip odaya çıktım. 15-20 dakika sonra engin peşimden geldi. Endişeli bir ses tonuyla gerçekten 1 gündür tanıdığımız bir adama inanacak mıyız diye sordu. Engin benim köye geldiğinden beri sadece bir gölge görmüştü, benim gördüklerim yanında hiçbişey görmemiş denilebilirdi, ama benden daha çok korkuyordu.
    ···
  15. 15.
    +7
    (bkz: Mayıs 2016 Cumartesi)

    Bir süre sonra alt kattan mırıldanma sesleri gelmeye başlamıştı ki bu yavuzun sesiydi. Merdivenlerin yarısını inip ne dediğini anlamaya çalışıyorduk. Arapça olduğunu düşündüğüm bir dilde birşeyler mırıldanıyordu. Salonun kapısını aralayıp içeri bakmıştım. içeride yavuz sandalyede öne arkaya sallanarak birşeyler okuyordu yanında iki tane insan vücuduna sahipmiş gibi görünen dumandan oluşan iki varlık duruyordu.

    Engin bu herif napıyor oğlum, gidelim burdan korkmaya başladım iyice diye fısıldıyordu kulağıma. Elimle sus işareti yaparak izlemeye devam ettim. Varlıklardan bir tanesi bize doğru döndü bizi fark etmişti. o anda Enginin bağırışı, yavuzun sesini kesmişti. Yavuz kalkıp yanımıza geldi dışarıda konuşalım diyerek salonun kapısını kapattı. Bizim için uğraştığını bizi kurtarmak için onlardan yardım istediğini söylüyordu.

    Engin Allah'tan yardım istemek varken, onlar niye, bize ne yararı olacak dedi öfkeli bir ses tonuyla. Kafayı yemişsin sen diyerek dış kapıya yönelmişti ki evde bir gürültü koptu, ev sallanıyor deprem oluyor gibiydi.
    ···
  16. 16.
    +4
    (bkz: Mayıs 2016 Cumartesi)

    Korkmuştuk. Yavuz 5 dakika bekleyin diyip salona girdi. Daha sonra çıktı ve ben alışveriş için kasabaya gidiyorum siz evden dışarı çıkmayın şimdilik havva sizinle olacak dedi. Havva başımızda duran cinnianın ismi olduğunu o zaman öğrenmiştim. Ne ile gideceğini sorduğumuzda kendinin evin arkasında bir motoru olduğunu söyledi. Pekala dedim. Salona girmeye korkuyorduk. Odaya çıkıp yavuz hakkında aramızda biraz eleştiri yaptık. Yardım etmeye çalıştığına kanaat getirdik.

    Yavuz bilgili ilim sahibi biriydi, bunu anlamak çok zor değildi. Zaten. Köyde yaşayan başka biri olmadığından güvenebileceğimiz başka insanda yoktu zaten. tek şansımız yavuz olarak görünüyordu. Hava kararmıştı, alt kattan bir cam kırılma sesi geldi, inip bakmaya bile korkar olmuştuk artık, cesaretimi toplayıp kapıyı açtım. Enginde kalkıp beni takip etti. Salonun kapısını az birşey araladım içeriye baktım, aşırı bir rüzgar vardı dışarıda camın kırılmasından dolayı perde o kadar havalanıyordu ki, uçlarının tavana değdiği oluyordu. Kapıyı iyice açıp içeriye yöneldik.
    Camın tam altında yerde küller vardı. Yere rüzgar çok etki etmesede dağılmadan öyle durmasına imkan yoktu. Kapının açıldığını duyup arkamı döndün gelen yavuzdu.
    ···
  17. 17.
    +2
    bir buçuk saat kadar işim var panpalar bu akşam bitireceğim.
    ···
  18. 18.
    +4 -1
    (bkz: Mayıs 2016 Cumartesi)

    Ellerinde poşetler ile içeriye girdi "uzak durun camdan!" diye bağırdı. Kendi kendine Şimdi değil, şimdi olmaz diyordu, mutfaktan getirdiği çöp poşeti ile kırılan camı kapattı. Rüzgar yavaşlamıştı. Korkudan dilim damağım kurumuştu su içmek için mutfağa yöneldim, yavuzun koyduğu poşetlerden birinin içinden tezgahın üzerine kan damladığını gördüm. Poşeti açıp baktığımda hayvan bağırsağı, deri parçaları ve keçi boynuzları olduğunu gördüm. Suyu içmeden salona döndüm ve onları ne yapacağını neden aldığını sordum. Ritüel için, sizin kurtulmanız için gerekenler onlar demişti.

    Ne zaman başlayacağımızı sorduüumda bu gece 1 saatlik bir seans deneyip yarın gece 2. seansta bitireceğimizi söyledi. pekala dedim. gecenin ilerleyen saatlerinde yemeğimizi yiyip sigaramı ateşlemiştim. Bunun kesin bir çözüm olacağından emin olup olmadığını sordum. işlemi gerçekleştirmeden ne olacağını bilemeyiz dedi. Bu cevap beni tatmin etmemiş aksine dahada endişelendirmişti. Sonuçta gördüklerimiz karşısında başkada bir çağremiz olabileceğini düşünmüyordum açıkcası. Saat ilerliyordu, gece saat 1 civarıydı yavuz yan odaya geçiyorum çağırdığımda gelirsiniz ancak ben çağırmadan kesinlikle odaya girmeyin dedi. Kafamı sallayarak onayladım.

    Aradan yarım saat kadar geçmişti ki , mutfağa içecek birşey almaya kalktım engine birşey içer misin diye sordum istemediğini söyledi. Odanın kapısının önünden geçerken kapının camekanından içeride mumlar yandığını görebiliyordum. içerde bazen yükselen bazen alçalan bir ses tonuyla yavuz birşeyler okuyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      3 gölge köyü adlı hikâyeyi bi panpamız anlatmıştı çocuğun adı burada ayaz ne garip
      ···
    2. 2.
      0
      Burada yavuz orda ayaz çaldığın için -1
      ···
  19. 19.
    +5
    (bkz: Mayıs 2013 Cumartesi Gecesi)

    Bir bardağa kola doldurup salona döndüm. Bir süre sonra yavuz odadan çıktı ve gelebileceğimizi söyledi, artık yavuzun söylediği hiçbirşeyi sorgulamıyorduk bile. Odaya girdiğimde duvarda siyah boya ile duvara bazı şekiller çizmiş olduğunu gördüm. Yere ise halıyı kaldırmış davutun yıldızına benzer birşey çizip daire içine almıtı. yıldızın her köşesinde bir mum duruyordu. Oturmamızı söyledi ve ellerimize birer kağıt parçası vermişti.

    Elimizdeki kağıtta yazanlar birbirinden farklı şeylerdi. Kendisi okumaya başladığında bizimde yüksek sesle okumamızı söylüyordu. içimizden asla dua etmememizi tembihleyip hazırsanız başlayalım diyerek kendi ezberinden birşeyler okumaya başladı. Bizde kağıtta yazanları okuyorduk yüksek sesle. Okudukça seslerimiz birbirine karışıyor, bu yoğunluk arttıkça mumlar üzerindeki ateş daha da havaya yükseliyordu. Enginin nefes alışverişi hızlanmıştı derin derin nefes alıyordu. Duvarlarda gölge yansımaları oluşmaya başlamıştı.
    ···
    1. 1.
      0
      panpa az hızlı canını yediğim
      ···
  20. 20.
    +3
    (bkz: Mayıs 2013 Cumartesi Gecesi)

    Yavuz yüksek bir ses tonuyla "Mari-kul el cinnia" diyerek daha yüksek bir sesle bağırdı. Mumlardaki ateşin aniden parlayıp 25-30 santime kadar yükseldiğini gördüm. Yavuz enginin saçından tutup bir kaç tel kopardı yanında duran içinin kanla dolu olduğunu düşündüğüm tasın içine bıraktı saç tellerini ve kaşık yardımıyla tası karıştırdı. Duvara döndü ve bilmediğimiz bir dilde duvardaki gölgeye birşeyler söyledi. Fısıltı şeklinde bir cevap verdiğini duydum ancak ne konuştuklarını anlamıyordum.

    Engin aniden başını ellerinin arasına aldı nefes almakta zorlanıyor gibi görünüyordu ve bağırdı"'ana fii cinnia"olduğu yerden geriye doğru sürüklendiğini sırtını duvara şiddetli bi şekilde sırtını duvara vurunca durduğunu gördüm gözlerime inanamıyordum. Yavuza naptın sen diye bağırdım. Yavuz sakin ol birşey yok birazdan kendine gelecektir dedi. Engin sırtını duvara dayamış şekilde duruyordu. Gözleri donuktu, hareketsiz şekilde bize bakıyordu öylece.

    Yavuz son birkaç cümle söyleyip mumları parmak uçlarıyla söndürüp ritüeli sonlandırdı. Enginin yanına gittim. Sağlık durumunda bir problem görünmüyordu ancak zihinsel açıdan yorulmuş gibiydi. Kaldırıp koluna girip salona yatırdım. iyi olduğunu merak etmememi söyledi. Konuştuğunu duyunca içim bir nebze olsun rahatlamıştı. Yavuz yanıma geldi ve ilk ritülelin başarılı olduğunu yarın gece bu işi bitirebileceğimizi söyledi. Enginin geldiği durumu görünce sevinmeli miydim üzülmeli miydim bilmiyorum. Yavuz Her insanın etrafında cinlerden kaynaklanan yüksek enerjiyi kaldıramadığından olabileceğini sabaha düzeleceğini söyledi. Aradan geçen 1 saatten sonra engin uyumak istediğini söyledi kolundan tutarak yatağına yatmasına yardımcı oldum. Yavuz arkadan gece ne duyarsak duyalım odadan çıkmamamız gerektiğini söyledi. Pekala dedim Saat ilerliyor bense odamızdaki camdan dışarıyı izliyordum. Önceki geceden daha karanlıktı bu gece, ay ışığı köyü hiç mi hiç aydınlatmıyordu. Bi sigara içip bende yattım.
    ···