1. 451.
    0
    Sanki sira ölmeye geldi
    ···
  2. 452.
    0
    Ayrılık olmayaydı iyidi
    ···
  3. 453.
    0
    fuck the system
    ···
  4. 454.
    0
    ne olacak bilmiyorum ama, korkmuyorum laaaaaaannnnnn.
    ···
  5. 455.
    0
    -içerik gizlenmiştir.-
    ···
  6. 456.
    0
    Korktuğumdan değil vallahi;
    Garipsiyorum sadece.
    Hatırlıyorum birazcık da..

    Su renksizken deniz nasıl mavi oluyor diye merak ettiğim yaz günlerini hatırlıyorum. Yosunların kirlettiği bir lacivertte yüzerken, suyun dibini göremediğim için ayaklarımın tabanını rahatsız eden sertliklerden huylandığımı hatırlıyorum. Ve hemen ardından hızla koşmaya çalıştığımı ancak bir türlü süratlenemediğimi hatırlıyorum dalgaların manisiyle. Huysuz esen rüzgârın tenime kırbaç sertliğinde kumları taradığı bir günbatımı şekerlemesinde, bu defa da havanın renksiz olduğu geliveriyor aklıma. Hava renksizken gökyüzü nasıl mavi oluyor diye merak ettiğim yaz günlerini hatırlıyorum ben. Derken iftar çadırı kuyrukları geliyor gözümün önüne. Daha ikindi ezanı bile okunmadan kaldırıma oturmuş fukaraların, ben üzerimdeki kalın paltoyla üşürken, pörsümüş ve bin bir cefanın ter kokularını yayan oduncu gömleklerini, lisedeyken giymekten nefret ettiğim gri ve incecik kumaş pantolonlarını, benim ayakkabımın onda biri fiyatındaki en yenisi üç yıllık çamurlu ayakkabılarını hatırlıyorum kimi zamanlar.

    Korktuğumdan değil vallahi;
    Garipsiyorum sadece.
    Gülümsüyorum birazcık da.

    Gamzelerden bir krater haritası oluyor suratım. ilkokuldaki kız arkadaşımın bir akşam çıkışı vakti, servis minibüslerinin sıralandığı o yokuş kaldırımın ani bir tenhalığında, apansız beni yanaklarımdan öpüşüne ve koca adımlarla hızla uzaklaşmasına gülümsüyorum sinsi sinsi. Yılbaşı dansözlerinin çıplaklığından şikâyetçi babaannemin ‘cık cık’larına, altın günü misafirlerinin talihsiz olaylar karşısındaki ‘vah vah’larına ve rakip takımdan yıldız bir futbolcunun sakatlanmasından hoşnut kıraathane müdavimlerinin ‘oh oh’larına gülümsüyorum hıçkıra hıçkıra. Sonra diğerleri ziyaretime geliyor.

    Ana haber bültenlerinin kenar mahalleleri konu alan görüntülerinde, lağım sularında top koşturan çıplak ayaklı çocukları gölgeleyen seçim öncesi parti bayraklarına gülümsüyorum. Gülümsüyorum, özel okul servisi eve yirmi metre uzaklıkta bıraktığı için babasına veryansın eden bir öğrenciye. Gülümsüyorum çünkü okuma arzusuyla yanıp tutuşan felçli oğlunu on kilometre uzaklıktaki döküntü okula her gün sırtında getirip zütüren bir annenin gıkı bile çıkmıyor. ‘Yoruluyor musun?’ diye soranlara o da benim gibi gülümsüyor. Bu yüzden ben de gülümsüyorum.

    Korktuğumdan değil vallahi;
    Garipsiyorum sadece.
    Seviniyorum birazcık da..

    Dişli Avrupa takımlarını teker teker dize getirdikten sonra gelip de kötü bir sezon geçiren Fenerbahçe’ye yeniliveren Galatasaray’ı bir daha göremeyeceğim için seviniyorum. Rastgele kurulan takımların halı saha maçında, kaleci olmadığından ötürü her oyuncunun bir gol yeme süresince kalede bulunacağı bir sistemde, sıranın bana geldikten sonra ne hikmetse karşı takımın bir türlü gol atmamasının bundan böyle içimi kemirmeyeceği için seviniyorum. Sevindiğim daha birçok şey var. En çok da seviniyorum zaten.

    Yaşarken çok az sevindiğim için bu kadar seviniyorum belki de. Sevinme sırası artık bende. Daha önce bir işi gerçekleştirmek için bu kadar seçenek, bu kadar alternatif hiç sunulmamıştı bana. Tercihimi keyfime göre yapacağım için seviniyorum. Çatıya çıkmayayım en iyisi, yükseklik korkum var benim. Bileklerimi kesemem, çok tatlıdır benim canım. Ağaçları severim daha ziyade. Darağacında son bulacağım için, ah ne çok seviniyorum! Aslında hazzetmediğim tek canlı familyası olan böceklerden, artık ürpermeyeceğim için seviniyorum.

    Talan edilecek etlerim, dirhem dirhem koparılırken canım acımayacak diye seviniyorum. Oysa ne çok haykırırdım yaşarken, ruhum yudum yudum emildiği için. Ve artık emen ben olacağım için seviniyorum, çisil çisil sağanakları. Seviniyorum çünkü toprak kokacak bundan sonra ülkem ve ben tavla oynayacağım benim gibi toprak olmuş diğer vatandaşlarımla.

    Korktuğumdan değil vallahi;
    Garipsiyorum sadece.
    Ağlıyorum birazcık da..

    Ailemi ve beni sevenleri üzeceğim için ağlıyorum. Beni sevmeyenleri güldüreceğim için ağlıyorum. Yaşlı başlı amcalar, başörtülü teyzeler! Siz bilmiyorsunuz belki ama giyinişime ve saçlarıma ters ters baktığınız ben, bazen de sizler için gizli gizli ağlıyorum. Korkaklara ağlıyorum, otobüs kuyruklarında dahi, sıranın önüne geçmek maksadıyla şebek olanlara göz yumulmasına. Çekingenlere ağlıyorum, sınıfın en güzel kızına ‘bizi ne yapsın’ gözüyle bakıp, deneyim kazanmak uğruna çirkinlerle çıkanlara. Ağlıyorum ben. Ağladıkça dağlar yeşerir mi bilmiyorum. Ağlıyorum ama güneşi bir türlü tutamıyorum.

    Bir laf vardır ya, ‘hıncımı senden almayayım!’ diye, ‘yakınlarıma patlıyorum’un ağabeyidir bu ve ben ne zaman duysam bu biraderleri, pgibolojiye bile ağlıyorum. Yalandır bu biraderler, inanmayın. Bunların hepsi dolandır, kanmayın. Seslerin hiç yükselmediği bir masalı dinlerken ben ağlıyorum kuytu köşe.

    Korktuğumdan değil vallahi;
    Garipsiyorum sadece.
    Merak ediyorum birazcık da..

    Merak kediyi öldürür derler ya, ben öleceğim için merak ediyorum. Cennete mi gidiyorum yoksa cehenneme mi? Belki de bambaşka bir yere. Gideceğim yeri tarif edecek biri çıkacak mı karşıma, çok merak ediyorum? Çünkü ben yaşarken hep şaşırırdım yolları. Ben ölünce ruhum çıplak mı kalacak, merakımdan çatlıyorum? Çünkü ben yaşarken hep utanırdım da. Merak ediyorum deli gibi. Heyecanlıyım biraz da. Hurilere en güzide esprilerimi ya da zebanilere en duyulmadık küfürlerimi saklıyorum. Pişman olacak mıyım, merak ediyorum? Ben ölünce geriye, pişman olacak bir ben kalacak mı diye merak ediyorum? Eğer bir hayalet olursam, kimlerin kâbuslarına gece yarıları karabasan gibi çökeceğimi ise hiç merak etmiyorum.

    isimleri tek tek zihnimde çünkü esprilerim ve küfürlerim gibi. Ama ben merak ediyorum, ölünce unutacak mıyım her şeyi? Sevda türkülerim uçup gidecek mi zihnimden? Yazdığım şiirleri hatırlayacak mıyım? Eski aşklarım ne renk bakardı, gökkuşağından seçebilecek miyim? Yolculuklarda midem bulanır, merak ediyorum yine bulanacak mı? Yoksa bundan böyle ben artık kusmayacak mıyım? Yaşarken hep kan kusardım da. Bundan sonra acıkmayacak mıyım? Yaşarken en büyük silleleri yemek hep bana kısmet olurdu da. Artık üşümeyecek miyim ben, merak ediyorum? içten öpmeyecek miyim bir daha? Burnumda tütmeyecek mi sevdiklerim. Ha bu arada, merak ediyorum kimi rahmetlilerin adreslerini orada bulabilecek miyim?

    Garipsediğimden değil vallahi;
    Korkuyorum sadece.
    Sanki.
    Sanki titriyorum birazcık da..

    Dünya ziyaretleri kısa olurmuş.
    imtihan ya ne de olsa, soruları boş bırakıp çıkıyorum.
    Dört yanlışlar hepinize!
    Tümünü Göster
    ···