başlıyoruz arkadaşlar doluşun. gece uzun

Merhaba beyler bu yazılanlarlara inanmak zorunda değilsiniz herzaman dediğim gibi. Size kalmış hiçbir yaşanmışlığım yarıda bırakmadım bu hikayede geçenleri daha
iyi anlamak için diğer 2 hikayemide okumanızı tavsiye ederim iyi okumalar. Bundan önce yaşadığım olaylar serisi.

(bkz: şuan bizi izliyor ve takip ediyorlar)
(bkz: bunu buraya yazcağım aklıma gelmezdi)

Ben çanakkalede üniversite okuyan bir panpanızım. Başo müco ben ve yağmur aynı evde kalıyoruz. Yağmurla üni başından beri birlikteyiz baya ciddiyiz. Her neyse.
Dilan diye uniden bir arkadaşımız var uni başından beri çok iyiyizdir yağmurdan sonra benim için o gelir çok severim kendisini.
Benim geçmşimden dolayı ben cinlere karşı merakım var eski yaşanmışlıklarımıda yazmıştım isterseniz bakabilirsiniz. Her zaman ki gibi okul ev arkadaşlar monoton bir uni
hayatı yaşardım taki o zamanlara dek. Bir gün yine yatarken rüyamda yağmurun beni bıçakladığı gördüm heryer kan ve yağmur bana arapça bir şeyler söylüyordu.
Uyandığımda yağmur yanımda melek gibi yatıyordu. O korkuyla tekrar yanına yatamadım. Gün içerisinde eskisi kadar kendisini sıcak bulmuyordum sanırm o rüya beni çok
etkilemişti. Sevgim korkuya dönüşüyordu. Yağmur hareketlerimdeki tuhaflığı kısa sürede anlamıştı. Sebebini sorduğunda geçiştiriyordum.Bu arada dilanla dahada
yakınlaşmık artık her anımda yağmurdan çok yanımdaydı. Sanırım o bana arkadaş gözüyle bakmıyordu. Ama ben hiç ona o gözle bakmamıştım.
Bir gün uyurken su sesi ile uyandım
banyodan geliyordu banyoya doğru ilerledim ve gözlerime inanamadım dilan yağmur kanlarıyla duş alıyor yağmur gözleri ile dilanın yanında adeta bana yalvarıyordu.

Arkadaşlar bu parttn sonra gece kendine güvenenler okusun arapça kelimeleri sizin için yazmıyacağım.
Dilanı sert bir tavırla kızıp gönderdikten sonra.

Yağmurun yanına gitmek için ayağa kalktım. Kapıdan çıkacaktımki yağmur ile karşılaştım titreyerek bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Sakinleştirip dinlemeye başladık.
Yağmur daha kapıdan az evvel çıkan dilanı karşıki evlerin orda gördüğünü ve yanında siyah çarşaflı insanların olduğunu ve yağmura arapça bir şeyler haykırdığını söyledi.
Artık işler giderek karışıyordu. müco başo ve yağmuru toplayıp her şeyi anlatmaya karar verdim. Anlattığımda müco ve yağmurun gözlerinin dolduğunu farkettim. Müco
çok benzer rüyalar gördüğünü söyledi. Yağmurda rüyalarında aynı şekil benim ona kötü davrandığımı görüyormuş. Artık dilanda bir anormallik olduğunu anlamıştık.

Aramızda ki sorunları halletikten sonra bu olayları nasıl çözüceğimizi düşünmeye başladık. Tek ortak nokta kararımız dilanda bir tuhaflık olduğuydu.
Karşı ki eve gitmeyi düşündük. Müco gitmemizin sakıncalı olabileceğini söylesede başo en önde yola koyulmuştu bile. Köyün ıssız olması sokak lambası olmaması sebebiylede fener alıp çıktık. Evin önüne geldiğimizde etrafa tarifsiz bir koku yayıldı camdan içeri bakıp içerde ne olduğunu anlamaya çalışırken feneri içeri tutmamla dilanın yüzü izle gözgöze geldim. Dilanın yüzü bembeyaz gözlerinin etrafı kıpkırmızı ağzı ve dişleri simsiyah bir şekilde bana anlamadığım şekilde bir şeyler bağırması ile afllayıp geriye kaçmaya başladık. Ama müco olanların etkisiyle donup kalmıştı. Biz o korkuyla mücoyu orda unutmuştuk. Telefonunu aradığımızda müco nerdesiniz diye ağlayan ve korku dolu bir ses tonu ile bağırıyordu. Müconun sesi kesildi ve kemik kırılma sesleri ile birlikte bir ıslık sesi ile karışık uğultu sesi telefon kapandı.

Dilan da bizimle geleceğini bizi kendi köyünde misafir edebiliceğini söyledi. Yola koyulduk başonun babasının arabasını alıp çıktık yola. Yol boyunca müco önde ben yağmur
dilan arkada oturduk. Yol boyunca dilanla sürekli eğlenerek geçirdik. Yağmur hiç oralı olmuydrdu sanırım kıskanmıştı ama bu dilanında benimde pek umrumda değildi.
Dilanların köye geldik. Dilan yağmur için ayrı bir oda ayarlamıştı. müco başo bir odada bende tek başıma bir odada kalıcaktım. Gece yine uyurken üstümde bir ağırlık hissettim
gözlerimi açtığımda dilan üstümde yüzü siyah ve çatlaklarla dolu ve gözleri simsiyah ateşimsi bir şekilde bana bakıyordu. Her yerim tutulmuştu bir şey diyemiyor hareket edemiyordum.
dilan bana bağırarak arapça şeyler söylüyordu. O anda müco kapıyı sertçe açtı arkasından başo ne oluyolan demesiyle yanımda yatan dilanıfark ettim. Seslere uyanmış olacakki
yağmur geldi bizi öyle görünce bir şey demeden arkasını dönüp gitti. Ben yağmurun peşinden gitmek istedim dilanın kolumdan tutmasıyla adeta yerime sabitlendim. Bu olanlarda neydi
demem üzerine dilan yalnız çok korktuğu sorun olmıycağını düşündüğü için geldiğini söyledi.

Beyler akşam devam edicem yeni bir başlıkta açıp bu partları oraya seride atabilirim başoyla evi temizliycez bugün

Beyler ufak bir boşluğum oldu 1 part bekleyen arkadaşlar için atıyorum gece uzun olcak rezleri alıp uplamayı unutmayın.

Başo müco nerdeymiş diye sordu telefonun kapanması ardından duyduklarımı nasıl anlatacağımı bilmiyordum başonun gözlerine bakıyordum sadece dolan gözlerimle. Başo konuşsana lann nerdeymiş diyor ben mü mü müco diye kekelerken başo bana beni bir yumrukla yere serip ne lan ne oldu nerdeymiş söylelan diye. Yakamdan tutmuş silkeliyordu. Yağmurun bırak onu diye bağırmasıyla kendime geldim. Müco o evde kaldı beni kurtarın dedi telefon kapandı dedim sadece. Başo üstümden kalkıp bana kızgın bir bakış atıp geri koşmaya başladı tek gitme diye bağırdım ama hiç duraksamadan devam etti. Yağmur elimden tutup beni kaldırdı bizde hemen yola koyulduk.

Geldiğimiz yol bu kadar uzunmuydu bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar mesafe almıştık geri dönerken bunları ve telefonda duyduğum o sesleri düşünüyordum. En büyük korkum müconun cesediyle karşılaşma korkusuydu. Vardığımızda başo dizleri üstünde çökmüş bişiler diyordu sessizce. Birden dönüp kanlı gözlerle bize baktı. Beni yakamdan tutup arapça bir şeyler bağırmaya başladı. (sizin için yazmıyorum sakıncası olabilir diğer hikayelerimdekinide okumayın). Yağmur geri itti, ben ayakta zar zor duruyordum birden bakışları yağmura kitlendi. Ve yaklaşmaya başladı. Yağmura bir şey yapmasından korktuğum için sol omzumu yasladığım yağmuru itip sağ kolumla ve son gücümle bir yumruk salladım yumruğumun içinden geçmesi ile karşımda başonun olmadığını anlamıştım.
Dengemi kaybedip yere düştüğümde inanılmaz bir acı hissettim dizimde. Bağırmamın sesinden olacakki evin içindeki başonun sesimi duyup yanıma gelirken elindeki fenerin bir aşağı bir yukarı sallanışını ancak görebiliyordum. Yağmur ittiğimde düşmüş yerde başoyu görmenin şokunu yaşıyordu. Başo kolumdan tutup kaldırdı ne oldu diye sormasına fırsat vermeden müco nerde dedim. Gözleriyle içeriyi işaret etti. Bu cevap içimi mücoyu bulmamızla ferahlatsada durumu neydi sorusu dahada güçleniyordu. Evin döküntü olması sebebiyle etrafa saçılan tahtalardaki çivilerden birinin üstüne düşmüştüm. Başo çivili tahtayı çıkartırken müconun endişesi bana acımı unutturmuştu.

gece uzun beyler yüklenin devam ediyorum

biraz okuyucu çoğalırsa yarın devam edeceğim yarıda bırakmıyacağımdan emin olabilirsiniz.

Yağmurun çığlıklarıyla uyandım. Yağmurun burnun demesi üzerine burnumun kanadığını fark ettim. Saate baktım saat gece 3:04 tü Birden musluktan su sesi gelmeye başladı.
O anlık nasıl bir cesaret ise hemen kalkıp bakmaya gittim mücoyla kapıda çarpıştık yüzünü yıkadığını söyledi. Ne oldu dediğimde kabus gördüğünü benim ve yağmurun banyoda
kanlar içinde cesetlerimizi gördüğünü söyledi. Ben ikinci kez şok etkisi yaşadım. Yağmurdan iyice korkmaya başladım. Mücoyla sabaha kadar uyumadık konuştuk. Müco bu
konularda mantıklı düşünebiliyordu. Sabah oldu.
Ben uykusuz kırmızı gözlerle sabahı zor etmiştim başo ve yağmur kalktılar. Vizeler bitmişti 2 haft kadar kendimize tatil vermeye karar vermiştik.
Çanakkaleden uzaklaşmak istiyorduk artık. Hep beraber bir geziye çıkmaya karar verdik. Bu arada ben yağmuru artık geceleri görmeye bile korkar olmuştum. Heran bir şey
olcakmış gibi geliyordu. Uyurken bile gözlerine baktığımda sanki gözleri açıkmışçasına beni izliyordu.

Topallamama rağmen baya hızlı gelmiştik. Yağmur tam burda görmüştüm diye söylenirken bataryayı takıp hemen kendimi aradım. Telefon bir kere çaldı ve kapandı. Sesi duymuştuk evden geliyordu. Yağmura dışarda beklemesini hemen alıp geleceğimi söyledim. Yağmur ne kadar hayır desede yerinde bekledi.

içeri girdim mücoyu bulduğumuz yerdeydi alıp hemen sarjına baktığımda 4 tü hemen suat ağbiyi aradım 2 kere çaldıki karşımda dilanı görmem telefonu elimden düşürmeme sebep oldu. Dilan tarifsiz bir şekilde korkunç adeta ateş ve dumanın bir araya gelmesi ile oluşmuş bir toz bulutu gibi karşımdaydı. Kapıya yöneldiğimde kapı yerinde yoktu nasıllan dercesine. Aklıma pencereler geldi. Pencereye doğru koşmaya başladım fakat ne kadar ilerlelemeye çalıştıysam sanki benden uzaklaşıyorlardı. Artık kaçış yoktu sanırım. Sonumun geldiğini düşünerek dizlerimin üstüne çöktüm tüm sevdiklerimi ve yaşadığım olayları düşünürken. Dilan bana bak diye haykırdı. Kafamı kaldırdığımda karşımda arkadaşım gibi görünen ama sesi ona ait olmayan dilan vardı. Bana beni neden sevmedin sende arkadaşların gibi öleceksin demesi ile sabah ezanı sesi bir birine karıştı. Devdıbını hatırlamıyorum bayılmıştım. Gözlerimi açtığımda müconun yanında yatıyordum yağmur diz çökmüş bana sarılı bir şekilde duruyor başo sigara içerken camdan dışarı bakıyordu.

beyler biraz tepki gelirse yarıda bırakmadım hiç bırakmamda bell edin kendinizi yeter

Beyler duvara anlatıyor gibiyim en üst entry 30 şuku olursa devam edicem kusura bakmayın kimse yok sanırım

Ben işerken uyanmışsın panpa onun sesidir
Edit: burdan beni çüğüleyen arkadaşa diyorum ki çükünle kulağın yer değiştirsin emi

Beraber müconun yanına gittik.
Mücoyu o halde görünce dizlerimin üstüne çöktüm hemen nabzını yokladım başo elini omzuma atıp beni saknleştirdi bayıldığını söyledi yüzüne bakıp onaylarcasına kafa sallarken omzuma 2 kere vurup birlikte olduğumuzu dercesine bana teselli veriyordu.
Mücoya gelince müconun ayakları kırılmıştı yüz üstü yerde baygın yatıyordu. Her yerinde tırnak izleri ve sıyrıklar vardı. Başoyla mücoyu ayağa kaldırıp kollarından zütürmeye karar verdik ama benim de ayakta duracak gücüm kalmamıştı sol omzumdan da yağmur bana yardımcı oluyordu.

Peki şimdi nereye gidecektik uyuduğumuz yeremi başka bir evemi. Başka evlerle aramzıda en az 2 km yol vardı. Bu halde oraya gitmemiz neredeyse imkansızdı sanırım bunu başoda biliyordu. Hiç tartışmadan o gece uyuduğumuz eve ilerlemeye başladık.

50metrelik yolda belki 4-5 kez mola vererek anca gelmiştikki. Evin girişinde kanla yazılan harfler bizim bir kez daha tüm olanları yeni yaşamış gibi korkuttu. Duvarda yağmur ve benim adım garip bir şekilde bazı harfleri çıkartılarak yazılmıştı. Kanın kapıdan süzülüp aşağıda oluşturduğu birikintinin ise etrafında bir yılan dolaşıyordu.

Ne yaşıyorsun sen AMK

Yılan bizi fark edince hızlı bir şekilde aralanmış kapıdan içeri girip gözden kayboldu. Benim aklımdan şimdi biz bu evemi gireceğiz düşüncesi geçerken. Başo sanki aklımdan geçenleri duymuşçasına hadi başka çaremiz yok diyerek ilerlerken istemsizce bizde peşinden girdik. Yağmur yazının ve içeri giren yılanı görememenin verdiği korkuyla olacakki bana sarılıp her bastığı yere bakarak ve gözü arkasında bizi takip ediyordu. Başoyla mücoyu yatağa yatırıp bir sigara yaktık.

Başonun hiç bir şey dememesinden oluşan sessizlik bana söz hakkı doğurmuştu. şimdi napacağız demekten başka aklıma bir şey gelmemişti. Başo sigarasından bir duman alıp ayağa kalktı bu işleri senle müco biliyor ben anlamam deyip arkasını döndü. Adeta kaçıyorduki başonun bu işleri senle müco biliyor demesi benim kendime kızmama neden olan bir fikri getirdi aklıma. Suat ağbi diye atıldım. Başo sigarasından son bir kere çekip ellerini cebine koyarak. Şu bize anlattığın adammı diye muhabbete ortak oldu.

Tabi ya daha önce neden aklıma gelmemişti hemen telefonuma davranıp suat ağbiyi arayacaktımki telefonum yok dememle başoda elini cebine atıp bir şey demeden bana baktı. Ondada olmadığını anlamıştım hemen yağmura döndük. Yağmur başodan sonra telefonunu aramaya başamıştı bile az önce cebimdeydi demesi ile başonun duvarı yumruklaması bir oldu.

Not: okumadım sonra okurum.
Mekanın cennet olsun kardeşim, nur içinde yat.

Dilan ikinci kadın çıktı Rıza Baba

Sessiz bir şekilde düşünürken. Adeta odada yankı lanan müconun telefonu çaldı.
Kafamı yerden kaldırıp baktığımda başo çoktan telefonu almış. Çağrıya cevap vermişti arayan dilandı. Sesi hoparlöre almasını istedim dilan öksürükle karışık ve boğuk ürpertici bir ses ile ibranice olan kelimeler söyledi (yazmıyorum) içinde yılan büyüsü geçtiğini anlamıştım. Fakat bu büyü ne için yapılırdı. Unutmuştum bu konulara benden daha hakim olan suat ağbiye ulaşmak zorundaydım. Telefonu elime aldım numarayı çevirmeye başladığımda telefonun kapanmasıyla dışardan kahkaha sesi geldi. Hepimiz sanki bomba patlamışçasına irkilip hafif yere eğilmiştik korkudan. Telefonu tekrar açtığımda numarayı çevirip araya bastığım anda telefonun sarjı tekrar bitti. Bir telefon bulmamız lazımdı.

Tekrar müconun yanına oturup düşünmeye başladım telefonlarımız nerdeydi. Başo odanın içinde bir sağa bir sola volta atıyor yağmur ellerini kafasının arasına almış ağlamaklıydı.

Yağmur birden senin telefonunu gördüm demesi ile durup meraklı gözlerle yağmura baktık. Yağmur ayağına çivi battığında düşmüştü dedi. Başo hemen kapıdan çıkacaktıki zor tuttum yalnız gidemezsin dedim. Başo yaptığının mantıksız olduğunu anlarcasına içeri geçip peki ne yapacağız dedi. Sen durcaksın mücoyla kalacaksın yağmurla ben gidip alıcaz dedim. Başo ısrarlarım üzerine kabul etti.

Peki telefonu nasıl bulacaktık hızlı olmalıydık. Plan yapmalıydık. Heme sarjı biten telefonun bataryasını söküp yağmura verdim saçına sürtmesini söyledim. Yağmur anlamamıştı ama dediğimi yaptı. Bataryayı elime alıp yola koyulduk.

Büyü yapmışlar yağmura

Rezzzzzzzzzzz